Gazeteci Mehmet Ali
Birand ve
Cengiz Çandar ile İnsan Hakları Derneği eski Başkanı Akın Birdal'ın ‘
PKK ile
işbirliği yaptığı' bilgisini içeren ve daha sonra düzmece olduğu anlaşılan ‘ek ifade tutanağını' Şemdin
Sakık'ın
imzalamadığı ortaya çıktı. Tarihe ‘andıç olayı' olarak geçen
belgenin, 25
Nisan 1998'de basına yansımasının ardından Sakık'ın yaptığı “Ben böyle bir ifade vermedim.” açıklamasından bir gün önce kendisine zorla imzalatılmak istendiği; ancak bundan imtina ettiği belirtiliyor.
Buna rağmen söz konusu ‘ek ifade tutanağının'
hazırlık dosyasına girmek üzere dönemin
Diyarbakır Jandarma Komutanı Ersin Bacaksız imzasıyla 28 Nisan 1998'de Diyarbakır DGM
Cumhuriyet Savcılığı'na gönderildiği belirlendi.
24 Nisan 1998'de kaleme alınan ek ifade tutanağının altında altı imza bulunuyor. İfadeyi alan, ifadeyi yazan ve hazır bulunanlar olarak imza atan bu kişilerin ise isimleri belirtilmiyor. Bu imzalardan biri, 15 Nisan 1998 tarihli bir başka belgede sicil numarası ile birlikte yer alıyor.
PKK'nın ikinci adamı olarak bilinen ve 13 Nisan 1998'de
Özel Kuvvetler Komutanlığı timlerince
Kuzey Irak'ta yakalanarak
Türkiye'ye getirilen Sakık'ı iki gün sonra bir ‘teslim tesellüm tutanağı' ile teslim alan şahsın sicil numarası 1982/376.
Şemdin Sakık'ın imzadan imtina ettiği ek ifade tutanağını, gazeteci
Nazlı Ilıcak o günlerde çalıştığı Yeni
Şafak'taki sütununda 10
Ekim 1998'de yazdı.
Ilıcak'ın iddialarına 2
Kasım 2000'de
cevap niteliğinde bir açıklama yapan Genel
kurmay Başkanlığı da
Andıç'ın varlığını doğrulamış; ancak emir ve
uygulama noktasında olmayan ‘karargâh içi ve dışı bilgilendirme' amacını taşıyan bir formatı bulunduğunu savunmuştu. Dönemin
İstihbarat Daire Başkanı
Fevzi Türkeri, İç İstihbarat Şube Müdürü Kurmay
Albay Bülent Dağsalı ve
Genelkurmay İkinci Başkanı
Çevik Bir'in imzalarının bulunduğu Andıç, Güçlü
Eylem Planı 1 konu başlığı altında kayda geçiyordu.
Andıç’ta “TSK’nın başarılı bir operasyonu ile yakalanan üst düzey teröristlerden biri olan Şemdin Sakık’ın
sorgulanması sonucu alınan ifadelerin
psikolojik harekat ve basın uygulamaları açısından değerlendirilmesi maksadıyla; ilgi (a) emirle çalışma grubu teşkil edilmiş ve bu grup tarafından uygulama zamanlarını ihtiva eden bir
eylem planı hazırlanmıştır.” deniyordu.
Andıç’ın sonuç kısmında ise şu ifadeler yer almıştı: “İlk sorgu sonuçlarının, iç kamuoyuna yönelik faaliyetlerin, iç ve dış kamuoyuna yönelik faaliyetlerin, yurtdışı bağlantılar ve sanığın (Şemdin Sakık) basına çıkarılması safhalarını ihtiva edecek şekilde hazırlanan Güçlü Eylem Planı’nın G Günü (24 Nisan 1998) emirle icraya başlanılmasının uygun olacağı kıymetlendirilmektedir.”
28
Şubat döneminin en vahim yanlışlarından ve Türkiye basın tarihinin en kara olaylarından birisi olarak değerlendirilen ‘andıç olayı’, Şemdin Sakık’ın yakalandığı sürece denk geliyor. Gazetelere ‘Sakık’ın ifadesi’ diye sızdırılan belgeyle aralarında
Cengiz Çandar ve M. Ali Birand gibi gazeteci ve yazarların da bulunduğu bazı kişilerin PKK’ya
hizmet ettiği ima ediliyordu.
Hürriyet ve
Sabah belgeyi yayınlamış, Birand ve Çandar, işlerini kaybetmişti. Ordunun üst kademesindeki değişikliğin ardından ifadenin sahte olduğu,
Çevik Bir ve
Erol Özkasnak’ın talimatıyla basına verildiği ortaya çıkmıştı.
Yeni Şafak gazetesinde Andıç’ı deşifre eden Nazlı Ilıcak o tarihî günü şöyle anlatmıştı: “Ekim 2000’de mektuplar arasında 5 sayfalık bir belge çıktı. Üzerinde ‘Andıç’ yazıyordu. Bazı gazeteciler, milletvekilleri ve
sivil toplum örgütleriyle siyasi partilere karşı yürütülen bir kampanyanın perde arkasını sergiliyordu okuduğum satırlar.”
Genelkurmay Başkanlığı da Andıç’ın varlığını doğrulamıştı.
24 Nisan 1998’de kaleme alınan ek ifade tutanağında altı imza bulunuyor. Tutanağın altında Şemdin Sakık’ın ifadeyi imzalamaktan imtina ettiği yer alıyor. Bu tutanaktaki imzalardan biri 15.04.1998’de Sakık teslim alındığında hazırlanan belgeyle aynı.
ZAMAN