EMASYA için son nokta konuldu

2002 yılında valilerin, kaymakamların, bürokratların ve hukukçuların katıldığı Mülki İdare Şûrası'nda EMASYA masaya yatırıldı.

EMASYA için son nokta konuldu

Toplantıda 11 açıdan yasalara aykırı olduğuna karar verilen EMASYA'nın kaldırılması konusunda uzlaşıldığı ortaya çıktı. Şura kararının altında vali ve kaymakamların yanı sıra hukukçuların, bilim adamlarının ve askerlerin 105 imzası bulunuyor. Türkiye, Balyoz planıyla gündeme gelen Emniyet Asayiş Yardımlaşma Protokolü'nü (EMASYA) tartışırken 2002 yılında tarihi kararların alındığı bir toplantının yapıldığı ortaya çıktı. Valilerin, kaymakamların, bürokratların ve hukukçuların katıldığı Mülki İdare Şûrası'nda protokolün 11 açıdan kanuna aykırı olduğu ve uygulamadan kaldırılması gerektiği vurgulandı. Şûra kararında tam 105 imza yer aldı. 25-27 Nisan 2002 tarihlerinde yapılan Mülki İdare Şûrası kararlarının altında dönemin OHAL Bölge Valisi Gökhan Aydıner ve merhum Vali Recep Yazıcıoğlu'nun bulunduğu 51 vali, 16 kaymakam, Jandarma Genel Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanı Tümgeneral İbrahim Açıkmeşe, JGK Adli Müşaviri Hakim Albay Sadrettin Aktaş, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kurmay Başkanı Kd. Albay Tufan Ersoy ve hukuk müşaviri Hakim Binbaşı Turgut Sönmez, Danıştay Üyesi Sıtkı Aslan, Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu üyesi Recep Sanal, İçişleri Bakanlığı Strateji Merkezi Başkanı Hasan Canpolat, Teftiş Kurulu Başkan yardımcıları Cumhur Çilesiz ve A. Nezih Doğan, Emniyet Genel Müdürlüğü APK Daire Başkanı A. Nihat Dündar, İller İdaresi Genel Müdürü Osman Güneş, Prof. Dr. Cevat Geray ile hukuk müşaviri, genel müdür, müsteşar yardımcısı ve daire başkanı düzeyinde 23 bürokratın imzası yer alıyor. EMASYA Protokolü'nün 11 noktada kanuna aykırı olduğu vurgulanan şûra kararlarında, "5442 sayılı yasanın 11/D maddesine dayanarak, Genelkurmay Başkanlığı ile İçişleri Bakanlığı arasında düzenlenen protokol; yasaya aykırı hükümler taşıdığından uygulamadan kaldırılmalı; gerekmesi halinde, hukukun temel ilkelerinin gereği olarak bu düzenlemeler yönetmelikle yapılmalıdır. Protokolün mevzuat hükümlerine ve kamu yönetiminin temel ilkelerine aykırı olan birçok hüküm bulunmakta ve bunlar mülki idare amirlerinin askeri makamlarla olan ilişkilerinde çok önemli sorunların yaşanmasına neden olabilmektedir." denildi. Yasalara aykırı bulunan 11 madde şöyle sıralandı: 1- Protokolün amacını açıklayan birinci maddesi 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu'nun 11. maddesinin (D) fıkrasında "birden fazla ili içine alan bir bölgede olaylar çıkması durumunda, yardım isteme esaslarının İçişleri Bakanlığı ile Genelkurmay arasında belirlenecek esaslara göre yürütüleceği" amir hükmü bulunmaktadır. Oysa protokol, yasanın çizdiği bu sınırı aşarak yalnızca "bir ilde çıkan" asayişe müessir olaylarla ilgili yardım isteme esaslarını düzenlemektedir. "Bir ilde çıkacak olaylarla" ilgili durum yasada ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Yasanın "herhangi bir düzenleyici işlem çıkarılmasına gerek görmediği bir hususta, kendiliğinden hareket edilerek başka bir düzenleme getirilmesi hem biçim yönünden hem de yetki yönünden yasaya aykırıdır." 2- Sorumluluğun birinci derecede kendilerinde bulunduğu ve bu sorumluluktan kaynaklanan görevlerin yerine getirilmesine ilişkin olarak yasa ile yetkilendirildikleri bir hususta, vali ve kaymakamların görev alanlarını daraltacak, takdir yetkilerini ortadan kaldıracak ve inisiyatif kullanma güçlerini fiilen kısıtlayacak bir düzenlemenin getirilmesi aynı zamanda taşra yönetiminin esasını oluşturan 'il sistemi'ne de aykırıdır. 3- EMASYA Protokolü'nün 5. maddesiyle "İl ve İlçe Güvenlik Koordinasyon Komisyonları" kurulması hükmü getirilmiştir. İl ve ilçelerde daha önceden kurulan benzer birçok komisyon bulunmaktadır. Diğer komisyonların görev ve yetki alanına giren hususlarda karar alma ve düzenleme yapma yetkisinin verilmesi, söz konusu komisyonlar arasında yetki ve sorumluluk kargaşasına yol açacaktır. Üyeleri arasına garnizon komutanı sıfatıyla bir askeri yetkili dahil edilmek suretiyle karma bir yapıya büründürülmesi, mülki idare amirliğinin asayiş hizmetlerine ilişkin yetki ve sorumluluk düzeninin bütünlüğünü bozmaktadır. 4- Protokolün 5. ve 6. maddeleriyle getirilen düzenleme aniden ortaya çıkan ve hakkında acilen karar alınması gereken sorunların çözümünde sürat ve etkinliği azaltabilecek bir işleyiş sistemi oluşturmakla mülki idare amirlerinin takdir yetkisini ve hareket serbestisini kısıtlamakta; bu yönüyle İl İdaresi Kanunu'na aykırı düşmektedir. 5- Protokolün 6. maddesi mülki idare amirlerinin kuvvet talebinde bulunmadan önce EMASYA Bölge ve Tali Komutanlıklarına bilgi verilerek kademeli hazırlık imkanı sağlanması hükmünü getirmekte. Mülki idare amirlerine açık bir yükümlülük getiren bu düzenleme, 5442 sayılı kanunun askeri birliklerden yardım istenilmesi konusunda getirdiği düzenlemenin esasını teşkil eden 'istisnailik' ve 'olağanüstülük' nitelikleriyle bağdaşmamaktadır. 6- Protokolün 6. maddesi (c) ve (d) fıkralarında zorunluluk olmadıkça kuvvet talebinde bulunulmaması yolundaki hüküm, valilerin statü ve sorumlulukları açısından pratik bir değer ifade etmemekte: "Valiler bu konudaki takdir yetkilerini en uygun zamanda ve en isabetli biçimde kullanabileceklerinden bu konuda 5442 sayılı yasada yer alan genel hükmün dışında ayrıca bir düzenlemeye ihtiyaç bulunmamaktadır." 7- Protokolün 9. maddesi EMASYA komutanlıklarının mülki amirlerin yardım talebi olmaksızın olaylara müdahale edebilmesine imkan vermekte. Bu madde 5442 sayılı yasaya 'şekil, yetki, konu ve maksat' yönlerinden aykırı düşmekte. 8- Protokolün 10. maddesi ilden ile kuvvet kaydırılmasının ilgili EMASYA Tali Bölge Komutanı'nın, bu ilden sorumlu EMASYA Bölge Komutanlığı'ndan yardım istemesi üzerine yapılacağını hükme bağlamakta. Bu ise "Mevcut kuvvetlerin yeterlilik durumu ve yardım istenilmesine gerek olup olmadığı konusundaki değerlendirmenin kimin tarafından yapılacağını açıklığa kavuşturmamakta, buna karşılık kuvvet kaydırılmasının EMASYA Tali Bölge Komutanı'nın talebi üzerine yapılacağını hükme bağlamaktadır. (...) yasaya açıkça aykırılık taşımaktadır." 9- Yardım talep edilmesinden önceki aşamalara ilişkin olarak sivil ve askeri birimlere ortak görev ve tatbikat sorumluluğu yükleyen protokolün 7. ve 16. maddelerine ve benzeri düzenlemelere gerek bulunmamaktadır. Ayrıca yasada da bu tür bir yükümlülükten söz edilmemektedir. 10- Protokolün 14. ve 16. maddeleri vali tarafından görevlendirilip görevlendirilmediklerine bakılmaksızın bütün kolluk güçlerinin yardıma gelen askeri birlik komutanının emrine gireceği şeklinde düzenlenmiş. Polis ve jandarma güçlerinin kaçınılmaz olarak askeri birliğin komutasına girmesini öngören düzenlemeler yasaya aykırı düşmektedir. 11- Protokol'ün 20. maddesi mülki amirlerden yardım talebi geldiği anda jandarma ve polisin EMASYA Komutanlıkları nezdinde oluşturulan Asayiş Harekat Merkezi'nde irtibat personeli bulundurması zorunluluğunu getirmekte. Bu, valilerin olaylara müdahalede askeri ve sivil birliklerin ortak görev yapabilmeleri hususundaki takdir yetkilerini ortadan kaldırıcı yönde sonuç doğurmakta. Yine protokolün 22. ve 23. maddeleri Jandarma, Emniyet ve MİT'in de katılacağı 'Müşterek İstihbarat Merkezleri' kurulmasını ve EMASYA Komutanlıkları nezdinde müşterek tatbikat icra edilmesini öngörmekte. "Bu yönde düzenli ve sürekli örgütlenmelere gidilmesi, başta 5442 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu olmak üzere, iç güvenliği düzenleyen tüm yasalara aykırı bulunmaktadır." SEDAT GÜNEÇ-ZAMAN
<< Önceki Haber EMASYA için son nokta konuldu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER