Edip Başer'den önemli açıklamalar

Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Edip Başer göreviyle ilgili Referans Gazetesine önemli açıklamalarda bulundu

Edip Başer'den önemli açıklamalar

İşte o ropörtajın tamamı Terörle Mücadele Özel Temsilcisi Edip Başar, PKK'nın siyasallaştırılması halinde bulunduğu görevi bırakacağını söyledi. TSK ile siyasi irade arasında terör konusunda görüş farklılığı olmadığını söyleyen Başer, son zamanlardaki yanlışların ulusal bilinci zayıflattığını belirtti. Yıllardır tek başımıza mücadele ederken dünya global terörle çok sonra tanıştı. Bölge, terörden kurtarılmak adına neredeyse 3. dünya savaşına sürüklendi. Tam da bu sırada, hâlâ ülkemizdeki terörizm duyarlılığı devam ediyordu. Ama bu kez mücadelede başkaları olacaktı. Kafalar çok karışıktı. Derken Türkiye’de geçen hafta bu konudaki en üst isim açıklandı. Ancak şu ana kadar hem yetkileri hem sınırları kimse tarafından bilinmeyen emekli Orgeneral Edip Başer’in Yeditepe Üniversitesi’ndeki Atatürk İnkılapları Enstitüsü’ndeki mütevazı odasının kapısını çaldık. Edip Paşa, yıllar önce silahla mücadele ettiği terörizmle bu kez diplomasi yoluyla savaşacaktı. Dediğim gibi, herkesin kafası karışık, bilinmeyen çok, nasıl olacağına dair bir ipucu ise hiç yok. Bu nedenle her şeyi didikledik. Doğrusu, ortaya ilginç bir söyleşi çıktı. Gördük ki, kararlılık büyük: Son terörist kalıncaya kadar mücadele sürecek, herkese ve her şeye rağmen. Tabii en kritik konu, Türkiye mevcut haklarından ve duruşundan asla ödün vermeyecek. Peki bu noktaya gelindiğinde ne olacak? O çok açık: O zaman bu görevde Edip Paşa olmayacak. Türkiye’nin terörle mücadelede değişen şartlar ve ortam karşısında geçen 90’lardaki stratejisinin, yeni dönemdeki terör örgütünün yeni pozisyon ve şartlarına göre değiştiğini düşünüyor musunuz? Büyük makro plan var mı? Mevcut görevim çerçevesinde böyle bir plan var ya da yok diyecek değilim. Şimdi burada karıştırılan bir husus var; maalesef medyada da bazı arkadaşlarımız bu karışıklığı yaşıyorlar. Belki görevin özelliği ile çok açık şeyler söylemek mümkün olmadı, bundan sonra olmayacak da. Şunu söyleyeyim size peşin olarak; terörün şu anda bizim uğraştığımız, yani bir yurtiçinde olan bölümü var, içerideki eylemleri var, bir de bunun büyük bir bölümü ile yaşamını sürdürdüğü, sürekli eğitimini tazelediği, tatbik ettiği, lojistiğini sağladığı yurtdışındaki bir yerleşim alanı var. Sayın Kara Kuvvetleri Komutanı’nın önceki gün Van’daki konuşmasında ifade ettiği gibi, yurtiçindeki mücadelemiz son terörist kalıncaya kadar devam edecek. Bu topraklar içerisinde, teröristin son terörist olması ve terörü sonlandırmamız için terörü dışarıdan besleyen dışarıdaki büyük kısmına da bazı şeyler yapılmalı. Daha önce bilindiği gibi konjönktür farklıydı. Farklı hareket tarzları uygulanıyordu ama bugün değişen siyasi konjönktür çerçevesinde farklı bazı alternatiflerin denenmesi gereği ortaya çıktı. Bu dışarıdaki bölümü ile uğraşmak için içerideki bölümü ile ilgili hiçbir değişiklik yok. İçerideki ile ilgili kararlılık, güvenlik güçlerinin en başındaki TSK’nın kararlılığı, mücadele, devletin kararlılığı benim görebildiğim kadarıyla hiçbir zaman değişmemiştir, değişmez de. Her şehit cenazesinden sonra bu kararlılık daha da katlanmaktadır. Ama dışarıdaki bölümü ile ilgilenmek, onu etkisiz hale getirmek artık Türkiye’de Türkiye’yi herhangi bir şekilde eylemi ortaya koyamaz hale getirmek, daha doğrusu oradaki terör yuvasını yok etmek gerekir; hedef bu. Siz, bu toprakların sahibi olan bir komşu ülke ile koordine etmek durumundasınız. Ama bunları başlangıçta da söylediğim gibi, ne terör örgütü ile ne de onu desteklediğini bildiğimiz herhangi bir grupla veya herhangi bir kişi ile görüşmemiz, herhangi bir şekilde pazarlık yapmamız veya bir başkasını onlarla aramızda araç olarak kullanmamız, aracılık yapmasını herhangi birinden talep etmemiz kesinlikle söz konusu değil. Türkiye’de bunu yanlış anlayanlar var, belki bilgi noksanlığından. Şunu hemen ifade edeyim: Bilgi noksanlığı ile fikir üretimi, hele hele insanların, kişilerin vatan sevgisini yargılamaya kalkışmak, bana göre vatansever insanlara yakışacak bir davranış değildir. Dolayısıyla bu tür yaklaşımlar, elbette ki fevkalade bizi üzüyor. Bizim vatanseverliğimiz kanıtlanmıştır bildiğim kadarıyla ve elbette ki bunu mezara kadar da kanıtlamayla mükellefiz. Çünkü biz, neyimiz varsa tüm varlığımızla, tüm birikimimizle, her şeyimizi bu vatana borçlu olduğumuzun bilincindeyiz. Ben değil herkes bunun bilincindedir. Rahmetli gazetecimiz Uğur Mumcu’nun ifade ettiği gibi, “Bilgi olmadan fikir üretme çabasındalar.” Bunu da kahramanlık edasıyla yapıyorlar. Tabii, kamuoyu da fazla bilgili olmadığı için bu konuda yeteri kadar haberi olmadığı için bunu bir kahramanlık olarak algılayabiliyor. Bu, bilgisizliğin verdiği sonuçtur ve onlar da kendilerini gerçekten kahraman zannediyorlar. Gerçek vatanseverin sadece kendilerinin olduğunu zannediyorlar. Gerçek vatansever sadece kendileri değil. Kendilerini vatanseverlikten yargılama hakkımı kendimde görmüyorum. Ama o insanların da hiç kimsenin vatan sevgisini yargılama hakkını kendilerinde görmemeleri gerekir. Eğer buna kalkışırlarsa, o zaman onlar hakkında daha başka deyimler kullanmak gerekecek. Türkiye terörle yıllarca TSK olarak mücadele etti. Ancak şimdi yeni mücadele dönemecinde hem ABD hem de Türkiye asker kökenli ancak sivil kişileri görevlendirerek yola devam kararı aldı. Terör örgütünün, silahları bırakıp, kültürel ve siyasal alana geçmesine mi neden olacak bu durum? Hayır kesinlikle. Biz Amerikalı muhatabımızla daha ilk başında şart koyduğumuz, kaçınacağımız noktalardan bir tanesidir bu. Kesinlikle böyle bir endişeye gerek yok. Ve muhataplarımız ve muhatabımız, o istikamete çekmeye çalışırsa, her zaman açık ve net olarak söylüyorum; kendilerine de net olarak söylediğim şey, ben bu görevi herhangi bir sonuç alınamayacağı kanaatine varırsam, o zaman bu görevi bulunduğum yerde noktalarım. Bu göreve de ben talip olmadım. Bana bu tür bir görevi yapıp yapamayacağım, üstlenip üstlenmeyeceğim soruldu, meselenin önemini bildiğim için ağlayan anaların olmamasını arzu ettiğim için, bunun sağlanmasına katkıda bulunmamın çok değerli ve önemli olduğuna inandığım için bu görevi üstlendim. Bunun benim şahsıma getirebileceği maddi-manevi tüm zararları düşündüm. Ama bizler zor görevler için varız. Riski de olabilir, herhangi bir şekilde sempatik sanılan adım yarın sempatik olmayan bir şekle dönebilir, bütün bu tehlikeler var. Ama inanıyorum ki, bu ülkenin huzuru, mutluluğu, güvenliği için bu milletin artık şehit cenazeleri kaldırmaması için bir değil bin tane Edip Başer feda edilebilir. Göreve başladığınızda, “Terörle mücadeleyi biz başarırız, yeter ki siyasi irade sağlam dursun” diye bir söyleminiz oldu. Siyasi irade sağlam dursun ne demek? Siyasi irade ve TSK arasında terörle mücadele konusunda bir görüş farklılığı var mı? Hayır, ben öyle bir görüş farklılığını kişisel olarak görmüyorum, algılamadım. Tabii cevap verme durumunda değilim. Ama ben böyle bir şey algılamadım. Çünkü her iki taraftan da terörle ilgili olarak dinlediklerim, teröre karşı duruşları aşağı yukarı paralellik içerisinde. Ama tabii sorumlu bakanlıklarda oturan insanlar için konuşmak zor, anlatmak güç bazı şeyleri. Düşündükleri her şeyi söylemek güç. Daha ziyade bunu asker kesim için söylüyorum. Zamanla asker kesiminin de çok haksız eleştirildiği oldu. Onları da izledik hep beraber. Ama yüce milletimiz şunu bilsin ki, TSK’yı yöneten komutanlar dün olduğu gibi bugün de kendilerini bu ülkeye, bu millete adamış durumdalar. Başta bu ülkeyi yöneten, TSK’yı yöneten komutanlar mutlak suretle kendilerini bu ülkeye ve hizmete adamış durumdadırlar. Kaldı ki, kimsenin başka türlü davranması mümkün değildir. Dolayısıyla terör bu ülke için bir tehdittir. Tehdit ortadan kaldırılacaktır. Tehdit ortadan kaldırılırken de hiçbir şekilde, hiçbir zaman ulusal onuru zedeleyecek bağımsız bir devlet olmak onuruyla bağdaşmayacak bir harekete de elbette göz yumulmayacaktır. Son zamanlarda kapalı kapılar ardında, Kuzey Irak’taki terörün temizlenmesi karşılığında Türkiye’nin Kerkük’te haklarından vazgeçebileceği konuşuluyor. Böyle bir olasılık olabilir mi? Bu, zamanı geldiğinde beni aşan, tamamen Türkiye’yi siyaseten yönetenlerin alacağı karardır. Ama benim misyonum çerçevesi içerisinde benim gördüğüm ve inandığım şudur: Bu görev kapsamı içerisinde, Türk ulusunun herhangi bir şekilde ulusal onuru ve çıkarına ters düşecek hiçbir davranış, hiçbir hareket söz konusu değildir. En azından ben onun içinde olmam. Söylediklerinizden Kerkük'le ilgili Türkiye’nin herhangi bir şekilde taviz veremeyeceğini anlıyorum? Hayır hayır, hiç öyle bir şeyi aklımdan bile geçirmedim, bundan sonra da geçirmeyi hiç düşünmüyorum. Türkiye’nin ABD ile işbirliğine olan ihtiyacı veya işbirliğine gitme isteği, Türkiye’nin sınırları içindeki konularla ilgili olmasa gerek? O zaman, Irak’ın kuzeyindeki alanla ilgili beklenti çıtamızı yüksek tutmak ne kadar gerçekçi? Evet evet tamamen öyle. Ona kesinlikle açıklık getirmek istiyorum. ABD’nin içerideki terörle ilgisi yok, orada da bir yanlış anlama var. Ralston ile terörün dış bağlantılarını konuştunuz mu? Hayır, Sayın Ralston ile bu kadar konuşma imkânı olmadı. Sadece bizim görev ile ilgili kilit noktaları, çok kilit noktaları görüştük. Kilit noktaları kendine aktardım. Bu konularda hemfikir misiniz? Evet evet hiçbir sorun yok. NATO’nun PKK’yı terör örgütü olarak tanımlayıp tanımlamaması tartışıldı. Türkiye açısından terör örgütü ile mücadelede NATO ne anlam ifade ediyor? NATO, PKK’nın bir şekilde terör örgütü olduğunu söyleyebilir ve NATO’nun onay makamları bunu onaylayabilir. Böyle bir karar bütün üye ülkeleri bağlar. Bu PKK’yı terörist örgüt olarak nitelendirdikleri anlamına gelir ve buna göre davranmalarını gerektirir, yine uluslararası hukukun öngördüğü biçimde. Ancak burada çok daha önemli olan tabii ki, üye ülkelerin her birinin bağımsız olarak kendisinin PKK’nın bir terör örgütü olduğunu ifade etmiş olmasıdır. Bu daha etkin bir işlev yapabilir. Böyle bir durum Türkiye açısından bir kazanım sayılabilir. Ama pek fazla etkili olacağını da zannetmiyorum. ORGENERAL DR. EDİP BAŞER KİMDİR? 1942’de Gaziantep’te doğdu. 1959’da Kuleli Askeri Lisesi, 1961'de de Kara Harp Okulu’ndan mezun oldu. 1965-1966 yıllarında Kore’deki Türk Birliği’nde Takım Komutanı olarak görev yaptı. 1976-1979 döneminde Brüksel’deki NATO Karargâhı'nın Uluslararası Askeri Karargâh Bölümü'nde çalıştı. 1986-1988 döneminde Napoli’deki NATO Karargâhı’nda İstihbarat Başkanı, 1988-1990 arasında Kars’ta 14. Mekanize Tugay Komutanı olarak görev yaptı. 1994'te korgeneral rütbesiyle İstanbul’da 3. Kolordu ve Batı Garnizon Komutanı olarak hizmet verdi. 1998'de ise orgeneralliğe terfi ettirildi. Bu rütbede de İzmir’de NATO Güneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanı, Genelkurmay İkinci Başkanı ve İkinci Ordu Komutanı görevlerinde bulunduktan sonra 30 Ağustos 2002’de emekliye ayrıldı. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi konusunda doktora yaptı. Halen Yeditepe Üniversitesi, Atatürk, İlke ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Başkanlığı görevini sürdürmektedir. Dr. Edip Başer, Hülya Başer ile evli olup, iki çocuk babasıdır. Benim için 'PKK Koordinatörü' demeyin Edip Başer, görevi konusunda kamuoyunda yapılan adlandırmadan rahatsızlık duyuyor. PKK'nın siyasallaşağı yönünde çıkan yorumlar için "Bunlar konuşulacaktır, bu spekülasyonlar olacaktır" diyen Başer, "Tabii terör örgütünün ve onu destekleyenlerin bu tür olayları kendi lehlerine çevirecek biçimde manevralar yapmaları mümkündür, yapıyorlar da bunu. Daha ilk günden bunun izlerini gördük" diyor. "PKK Koordinatörü" ifadesinin kullanılmamasını isteyen Başer, "Ben medyadaki arkadaşlardan daha ilk günden bir ricada bulundum. Görevin adı 'PKK Koordinatörü' diye çıkınca, 'Lütfen kullanmayın' dedim, ilgili yerleri uyardım, 'Bu ismin kullanılmasına engel olun, bu uygun değil' diye. Sayın Genelkurmay Başkanı biliyorsunuz ifade etti, 'Bu çok çirkin' diye. Gerektiğinde benim tarafımdan olması şart değil, devletin ilgili birimleri tarafından bilgi paylaşımı sağlanacaktır" diye konuştu. Üçüncü kişi için endişeye gerek yok Terörle mücadelede üçüncü kişi ile ilgili biz bir görüş bildirecek miyiz? Müsaade ederseniz bunu söylemeyeyim, o bizim kendi aramızda bir karar olarak kalsın. O prosedür işliyor şu günlerde. Önümüzdeki şu günlerde kim olduğu ortaya çıkacaktır. Ondan sonra belki daha detaylı bir şeyler söylemek mümkün olacaktır. Ama o endişe ettiren şey yok. O endişeye neden yok. Endişe edilmesin. Detaya gerek yok, endişe edilmesin. Türkiye’nin ulusal çıkarları halkımızın dediği gibi, ulusal onuru bunlar. Kendi onurumuzdan, kendi yaşamımızdan ve kanımızdan çok daha değerlidir. Gerekirse can verilir, kan verilir ama bunlar korunur. Kimse endişe etmesin, şüphe duymasın. Görev yeri henüz kesin değil Görev yeri konusunda şu anda kesin bir şey yok. Ama merkez Ankara olacak. Herhalde gidip geliyor olacağım. Bunlar önümüzdeki günlerde daha açık belli olacak. Ama Sayın Ralston’la karşılıklı ihtiyaca göre gidip gelmelerimiz olacak. Yahut bazen orta yerde bir yerde buluşacağız, o belki daha uygun bir hareket tarzı olabilir. Henüz bir takvim yok. Şu anda ön çalışmaları yapıyoruz ikimiz de. Daha sonra bir araya geleceğiz ve önümüzdeki sürecin yol haritasını mutlaka çıkaracağız. Başlangıçta çok büyük hayallere de kapılmak doğru değil. Ama dediğim gibi bu misyondan, çalışmadan ülkemize yararlı olacak sonuçlar çıkması için ne gerekiyorsa gece gündüz dinlenmeden, sağlığım ve yaşamım el verdiği kadar, sahip olduğum gücüm ölçüsünde çaba sarf edeceğim. Emekli maaşı bana yetiyor Benden veya devletin yetkili bir kurumundan, bu Genelkurmay olabilir, hükümet kanadı olabilir, resmi bir açıklama duymadıkça, lütfen hiçbirine inanmayın. Hayatımda hiçbir görevimle ilgili ücret konusunda konuşmadım. Böyle bir ihtiyacım yok Allaha şükür. Devletin verdiği emekli maaşı bana, eşime, çocuklarıma yeterli. O bakımdan bir derdim, talebim hiçbir zaman olmadı, olamaz da. O görev tekrar resmi görev haline geldiğinde emekli maaşımız kesilir, devletin mali idaresinin kuralları içerisinde o görevde almamız gereken belli bir ücret tespit eder. O benimle ilgili bir konu değildir. Diğerleri ile de benden bir şey duymadığınız sürece hiçbir şeye inanmayın. REFERANS GAZETESİ
<< Önceki Haber Edip Başer'den önemli açıklamalar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER