CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, özellikle azınlıklara yönelik “fişleme” iddialarını soru önergesi ile Meclis gündemine taşıdı. Nüfus kayıtlarında “Rumlar 1, Ermeniler 2, Yahudiler 3, Süryaniler 4 ve ‘diğerleri’ başlığı ile 5 kodu” verildiği yönünde iddialar bulunduğunu belirten Aygün, “Azınlık statüsündeki toplumsal kesimlerin soy kodu” ile kodlanmasının ne zamandan beri yapıldığını ve “diğerleri”ni kimlerin oluşturduğunu sordu.
Cumhuriyet gazetesinden Ayşe Sayın’ın haberine göre, kodlamanın gerekçesini ve kodlar ile tanımlanan yurttaşların devlet kademelerinde görev ve derecelendirme verilirken bu “kodlardan yararlanılıp yararlanılmadığı” konusunda da bilgi isteyen Aygün ayrıca, “Devlet nezdinde toplumsal azınlık statüsünde bulunmayan toplumsal kesimlere yönelik bir doklama sistemi var mıdır?” sorusuna cevap istedi. İçişleri Bakanı Ala, soru önergesine verdiği “tek cümlelik” cevapta ise “kod” uygulamasını doğrularken, bunun 1999’dan bu yana uygulamaya konulan MERNİS kapsamında yapıldığını belirtti. Ala’nın, “Kod uygulaması sadece azınlıklar için yapılan bir uygulama değildir. MERNİS ile birlikte tüm nüfus olay bilgileri kodlarla tanımlı hale getirilmiştir. Her nüfus olay bilgisinin sayısal (Kod) karşılığı mevcuttur” demesi dikkat çekti.
YURTTA KALAN ÖĞRENCİLERİN KİMLİK NUMARALARI TOPLANDI MI?
İçişleri Bakanı Efkan Ala, bakanlığın YÖK aracılığıyla yurtlarda kalan öğrencilerin isim ve kimlik numaralarının toplandığını da doğruladı. Ala, “fişleme” eleştirilerini beraberinde getiren uygulamanın “Yurtlarda kalan öğrencilerin adrese kayıt sistemine dahil edilmesi amacıyla” yapıldığını savundu. Konuyu TBMM gündemine taşıyan CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek ise “İçişleri Bakanlığı öğrencileri fişlemek için bilgi istemekte ve bunu da adres kayıt sistemi ile açıklamaya çalışmaktadır. YÖK de bu illegal isteği tüm üniversitelere yollayarak illegal işe ortak olmaktadır” dedi.
Gezi Parkı eylemlerine katılan bazı öğrencilerin kaldıkları yurtlarda fişlendiği iddiaları ve yurtlarından atılmaları kamuoyunda tartışma yaratmıştı. Ardından Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, kızlı-erkekli öğrenci evlerine müdahale edeceklerini açıklamasıyla birlikte çeşitli kentlerde öğrenci evlerine yönelik polis baskınlarının örnekleri gündeme gelmişti.
İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, 23 Ağustos 2013’te YÖK’e gönderdiği yazıda, öğrenci yurtlarının adresleri ile bu adreslerde kalan öğrencilerin bilgilerinin toplanmasını istemişti. YÖK ise yazıyı 6 Eylül’de “ivedi” notuyla tüm üniversitelere göndermişti. Yazıda istenen bilgilerin “yürütülmekte olan bir çalışmaya esas olacağı” gibi muğlak bir ifadeye yer verilmesi tartışmaları da beraberinde getirmişti.
Konuyu TBMM gündemine taşıyan CHP’li Turgut Dibek, dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’e “Yürütülmekte olan çalışma nedir? Bakanlığınız somut gerekçe olmaksızın yurtta kalan öğrencilerin bilgilerini hangi mevzuat hükümleri çerçevesinde talep etmektedir?” sorularını yöneltmişti.
Dibek’in bu sorularına cevap, yeni Bakan Efkan Ala’dan geldi. Ala, öğrenci bilgilerinin yurtlarda kalan öğrencilerin adres kayıt sistemine dahil edilmesi ve diğer adres bilgilerinin güncellenmesi amacıyla istenildiğini savundu.
‘İSTEK İLLEGAL, YÖK SUÇA ORTAK'
Bakan’ın verdiği yanıta tepki gösteren Turgut Dibek, “Resmi yazıda ‘yürütülmekte olan bir çalışmaya esas olacağı’ denmektedir. Adres Kayıt Sistemi resmi bir sistemdir ve resmi yazıda belirtilmesinde bir sakınca yoktur. İçişleri Bakanlığı öğrencileri fişlemek için bilgi istemekte ve bunu da Adres Kayıt Sistemi ile açıklamaya çalışmaktadır. YÖK de bu illegal isteği tüm üniversitelere yollayarak illegal işe ortak olmaktadır” dedi.Cumhuriyet