- "Dershanelerin kapatılmasının imam hatiplerin kapatılmasından farkı yoktur''
- "Yalan denilen her şey tek tek doğru olduğu ortaya çıktı."
- ''İnşaat kadar büyük bir rant kapısı yok onları da kapatalım o zaman''
- 'Kanun zor ile ben seni 'dönüştüreceğim' sözü bir siyaset mühendisliğidir'
- 'İnanan insanlar devlet kavramı ile bir ağır imtihan yaşıyorlar. Gördüğüm acı gerçek budur'
Dumanlı Zaman'ın deşifre ettiği ''eğitime darbe planı taslağı elimize geçtiğinde inanamadık'' dedi. Dumanlı ''dershanelerin kapatılmasının imam hatiplerin kapatılmasından farkı yoktur'' dedi.
Dumanlı şöyle devam etti: "14 kasım günü biz bunu manşet olarak kullandık. İşin doğrusu ilk taslak elimize geçtiği zaman işin doğrusu çok açık net olarak söylüyorum. İnanamadık."
Türkiye dershanelerin kapatılmasıyla ilgili şoke eden gerçeği Zaman Gazetesi'nden öğrendi. Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı Samanyolu Haber Televizyonu'nda yayınlanan Gündem Özel programına konuk oldu. Samanyolu Haber Televizyonu Genel Yayın Yönetmeni Metin Yıkar'ın sorularını cevapladı. Dumanlı eğitime vurulmak istenen darbeyi nasıl deşifre ettiklerini anlattı. Dumanlı: "Eğer bu taslak doğru ise diye bir tabir kullandık. Eğitime darbe eğitime büyük darbe. Yukarıda da eğer bu taslak doğruysa sonra tahkik ettik. Sağdan soldan aldığımız fikirlerle aldığımız kanaatlerle. İpuçları ile anladık ki taslak doğru. O zaman yukarıdaki üst başlığı değiştirdik eğer bu taslak yasalaşırsa dedik." ifadelerin kullandı.
Dumanlı attıkları manşetin sonuna kadar arkasında olduklarını söyledi. Taslak yasalaşırsa Türkiye'ye nasıl zararlar vereceğine dikkat çeken Dumanlı şunları söyledi; "Hala da aynı yerdeyiz. Bu taslak yasalaşırsa eğitime büyük darbe vurulmuş olur. Zaten zaten o günden sonraki gelişmelerde bütün bu sürecin doğru olduğunu gösterdi. Tabii ki mesela yalan dendi. Birinci gün öğleye kadar bir şey denmedi. İkindi vakti bir şey denmedi. Sonra akşamüstü yalan diyenler oldu. Neyi yalan?"
Manşet Milli Eğitim Bakanlığı'nda deprem etkisi yaptı. Dumanlı o gün taslağı hazırlayan müsteşarların yaşadığı paniği şöyle anlattı;
Mesela. Müsteşar bey beni aradı. Beyefendi neyi yalan bunu söyle yarına hemen yazalım. Dedi ki ''dershaneler kapanmayacak.'' tamam yarın manşet yapayım. Dershaneler kapamayacak. ''Hayır tam o manada söylemiyorum da'' diyor. ''Levhası inecek Milli Eğitim'in çatısı altından çıkacak ama dershane devam edecek, neden çünkü ders ihtiyacı devam edecek'' tamam onu yapalım. Sonra yalan denilen her şey tek tek doğru olduğu ortaya çıktı.
Dumanlı dershanelerin üzerinde hiç düşünülmemiş bir taslakla karşı karşıya kaldığını söyledi. ''Neden karşı çıkıyoruz?'' sorusuna şöyle cevap verdi: "Biz niye bu yasaya karşı çıkıyoruz veya bu taslağa neden karşı çıkıyoruz. Meselenin aslına bakmak lazım. Aslı şu devlet diyor ki ben bir kanun çıkaracağım 1960'lardan beri faaliyet gösteren dershaneleri kapatacağım. Biz diyoruz ki böyle bir şeye hakkınız yok. Ancak şöyle hakkınız olabilir. Öyle bir eğitim sistemi oturtacağım öyle bir eğitim sistemi işler hale getireceğim ki dershanelere ihtiyaç kalmayacak. Bu gayet güzel."
Dumanlı dershanelerle ilgili kara propaganda yapıldığını söyledi; "Dershane nedir bir ihtiyaçtır. Neye ihtiyaçtır? Çocuğunu özel okula gönderemeyen özellikle onun için söylüyorum hani biraz fakir öğrenci gidemiyor gönderemiyor diye bir kara propaganda yapılıyor. Bence doğru değil. Çünkü esas insanlar çocuklarını özel okula gönderemiyor. Özel okul 10 lira 15 lira 20 lira 30 lira. Dershane 2 lira 3 lira. Şimdi yıllarca özel okula gönderemeyen aile lise sona geldiği zaman 1 sene dişini sıkıyor çocuğunu bir sene sıkıştırılmış bir dershane programı ile aradaki uçurumu kapatıyor."
Ekrem Dumanlı teşebbüs hürriyetinin çiğnendiğine dikkat çekti. Dumanlı ''dershanelerin kapatılmasının İmam Hatiplerin kapatılmasından farkı yoktur'' dedi.
Dumanlı: "Yazarlar çizerler kendilerini düşünce kuruluşu üyesi diye takdim edenler. Bu kadar devleti kutsayıp sonra da kalkıp ''kardeşim bu ihtiyaçları zaten devlet görecek size ne ihtiyaç var kardeşim'' demesini fevkalede ben yadırgıyorum. İnsani bulmuyorum İslami de bulmuyorum. Çünkü eğer siz devlet gücü ile bir eğitim müessesinin kapatılmasını meşru görüyorsanız bizden öncekilerin devlet gücü ile kanun gücü ile imam hatipleri kapatmasını da meşru görmeniz lazım. Onunla bunun arasında teknik olarak hiç bir fark yoktur."
Dumanlı, dershanelerin kapatılmasında devlet'ten çok devletçilik yapıldığının altını çizdi.
Dumanlı: "Milli Eğitim öyle bir performans gösterecek ki insanların derse dershaneye ihtiyacı olmayacak. Eyvallah. Biz ihtiyaç yoksa zaten dershane de yoktur. Ama hem ihtiyaç devam edecek hem de biz bunu halk eğitim merkezlerinde yapacağız.'' pardon hangi rejimle yönetiliyoruz? Yani diyorsun ki ''özel sektörü ben buradan alırım ama ihtiyaç devam ettiği için devlet aracılığı ile yaparım'' e o zaman bunun bir adım ötesi kolhozlar solhozlar efendim bir kısım sosyalist yapının getirdiği devletleştirmedir. Kamulaştırmadır."
Dumanlı dershanelerin kapatılmasını siyaset ve toplum mühendisliğine benzetti. Rant eleştirilerine cevap verdi. Türkiye'de ''inşaat kadar büyük bir rant kapısı yok onları da kapatalım o zaman'' dedi.
Dumanlı: Önce kapatacağız diyorsun buna tepki gelince hayır dönüştüreceğiz. Bu da çok incitici bir söz. Kanun zor ile ben seni dönüştüreceğim sözü bir siyaset mühendisliğidir. Bir toplum mühendisliğidir. Bunu yapmaya hiç bir ehli vicdanın hakkı yoktur diye düşünüyorum. Çok pahalı tamam pahalı restoranları da kapatalım. Burası bir rant kapısı. Bu ne biçim laftır ben anlamıyorum. Rant kapısı ne demek? O zaman TOKİ'ler de bir rant kapısı. Öyle değil midir? KİPTAŞ'lar da bir rant kapısı inşaat kadar büyük bir rant kapısı var mı? Oralardan başlayalım o zaman hepsini devlet yapsın. Özel hastaneler kapatılsın külliyen hepsi devlet hastanesine dönüştürülsün."
Dumanlı ''bizim bu konudaki amacımız hırgür çıkarmak değildir'' dedi.
Dumanlı: "İnanan insanlar devlet kavramı ile bir ağır imtihan yaşıyorlar. Gördüğüm acı gerçek budur. Devlet gücü nerede hangi miktarda kullanılır aslında dershane meselesi bunun bir tabiri caizse bir göstergesidir. Bunun Türkiye'ye de Türkiye'deki bu güzel demokratik yapıya da faydasının olacağını düşünmüyorum. Bizim derdimiz bir hır gür çıkarmak değil ki, bir kavga çıkarmak değil ki, bir kalp kırmak değil ki. Bir güven zedelemesi değil ki. Ortada bir vaka var."