Hidroelektrik santrallerle ilgili hükümeti eleştirdiği yazısında "Bu zihniyet analarını da satar" ifadesini kullanan, önce özür dileyen, tepkiler üzerine de
istifa eden
Hürriyet Gazetesi eski Başyazarı
Oktay Ekşi, Ece Üner'in sorularını yanıtladı. İstifa ederek doğru olanı yaptığını kaydeden Ekşi'nin sözleri şöyle:
O ifadeyi neden eklediniz?
Aslında bunu sütunumda ifade ettim. Tekrar edeyim. Benim normal yaşamım şudur: Akşam yemeğimizi yeriz, sonra çalışmamı yaparım, okuyacağım bir şey varsa okurum. Uzatmayayım… Televizyonda bir şeye takıldım. Çalışma odama indim,
faksın üzerinde
makalem faksla geri gelmiş. Normalde eşim faks geldiği zaman alır okur... Belli ki Aysel o gün okumamış… Şöyle bir bakayım dedim, birkaç şeyi düzelttim. ‘SİT’ kavramını
küçük harflerle yazılmış mesela… Yazının sonunu, daha vurucu olması için, iki kelimeyi değiştirdim. ‘Bu zihniyet her şeyi satar’ çok fazla sıradan geldi. Onu vurgulayacak, daha da güçlendirecek bir
mesaj vereyim, dedim. ‘Babalar gibi satarız’ kavramları da bu siyasi
iktidar tarafından dile getirildiği için sanıyorum o saniyede aklımdan geçti. ‘Analarını bile satarlar’ dedim. Ertesi gün, ‘Keşke daha iyi bir kelime kullansaydım’ dedim. Ama hukuk açısından, hem
AİHM hem de bizim mahkemelerimizin hem de bizzat bugün
Başbakan Yardımcısı olan Cemil Çiçek’in Adalet Bakanıyken ifade ettiği temel değerler ışığında suç teşkil edecek bir unsur yok. Ama siyasal istismara neden olacak şekilde kelimeyi değiştirdiğimi o anda fark edemedim.
Değişiklik gece olduğu için, ‘o saatte sorumlu kimse yok’ deniliyor…
Vardır da, bunca yıllık deneyimim nedeniyle daha bir toleransla bakıldığını zannediyorum. ‘Arkadan dolandılar’ ifadeleri onu yazanları anlatıyor.
Mesleki anlamda ‘onurlu bir intihar’ mı etmek istediniz?
Hayır, hiç alakası yok. Ben memnunum mesleğimden. Ben yiğitlik yapayım, haddini bildireyim diye bir meselem yok. Maksadımı daha iyi ifade eden kelimelerin istismara müsait olması... 58 sene bu iş ip üstünde yürüme işi… Benim gibi haftada 6 gün makale yazan biri iseniz bir gün boşa da basabilirsiniz. Benim olayım bu. Türkiye’de
gazeteci iseniz hep
mayın tarlasında yürüme sorumluluğunu üstlenmişsiniz demektir. Ben bunu yapabileceğimi düşünen biri olarak bu memlekette bulundum. Mayın tarlasında yürürken yanlış yere bastım.
Yazınızdaki değişikliği gazete yönetimiyle konuştunuz mu?
28'inin sabahı çıktı bu yazı. 29'unda ben gazeteye geç geldim. Baktım ki ortalık karışmış. Genel Yayın Yönetmeni ile konuştum, ‘Acaba benim bilmediğim birileri girdi de mi, bu yazı değişmiş?’ denildi.
Enis Berberoğlu sordu bunu. Daha vurucu olması adına bu ifadeyi değiştirdiğimi söyledim. Ben de bunca yıl bu işin içinde bulunan bir insan olarak bu sorumluluğu üstlenmek durumundayım. ‘Enis bunun profesyonel bir bedeli varsa bunu üstlenirim’ dedim. Hemen ardından dedim ki, ‘Tepki benim maksadımla uyuşmuyor ama okuyucu öyle algılamış görünüyor. Okuyucu böyle algıladıysa bunu göz ardı edemezsin.
Özür yazısı yazarım’ dedim. Hepimiz kusur işleyebilecek yaratıklar olduğumuza göre, özür dilediğiniz zaman mesele çözülür
İstifa aklınızda yok muydu?
Hayır. Tüm sütun boyunca özür diledikten sonra... ‘Bunun bedeli varsa, bunu da üstlenirim’ dedim. Ama ‘kellesini de almak lazım’ anlayışını gördüm. O gerçeği görünce gazeteden de, başyazarlıktan da istifa etmeyi düşündüm. Yönetimle de mutabık kaldık ayrıldık.
Aydın Doğan’la görüştünüz mü?
Evet onunla görüştüm. ‘Yönetimle’ derken onu kastettim. İstisnasız herkes arkamda oldu. Ama ortada bir tablo var, bunun gereğini yapmayı ben aklıma koydum. Tepkilerden fark ettim ki en doğrusunu yapmışım.
Eleştirenler arasında meslektaşlarınız da var. ‘Bundan hiç beklemiyordum’ dediğiniz oldu mu?
İzin verin bununla ilgili bir değerlendirme yapmayayım. Herkes kendi kişiliğinin gereğini yaptı. Elbette kimse beni sevmek zorunda değil. Bugünkü tablo içinde şu veya bu nedenle olumsuz yazanlar olabilir, vardır. Çok olumlu, dostça değerlendiren arkadaşlarım da oldu. Bunları değerlendirdim. Ama isim ifade etmem doğru değil.
Bülent Arınç, ‘Basın Konseyi Başkanlığından da istifa etmeli’ dedi…
Fırıncıya da söylese, fırıncıdan ekmem almam yasaklansa!
Basın Konseyi’nde istifa etmeyi düşündünüz mü?
Hayır. Basın Konseyinde bizim toplantı günümüzdü. ‘Size olayı anlatayım, benim gıyabımda değerlendirme yapın’ dedim. Ben odadan çıktım. Sonra katılanlardan bir üyenin muhalefetine karşın 21 veya 23 oy vardı, onların oylarıyla güven tazeledim.
Yeni bir teklif aldınız mı?
Hayır.
Peki geri dönmeyi düşünüyor musunuz?
Mesleğimi çok seviyorum. Fırsat olursa neden olmasın?
Habertürk