Elleri nereye kadar uzanıyor ?

2004 yılında Türkiye'nin iki kez darbenin eşiğinden döndüğüne dair kuvvetli veriler söz konusu ise, her iki âtıl kalmış girişimin arkasında da bunların parmak izi görülebiliyor.Taha Kıvanç Türkiye'deki bazı olayların görünmeyen ellerini yazdı

Elleri nereye kadar uzanıyor ?

Dostlarım böyle diyor "Taha Kıvanç'ın dostu yarı haklı" diye yazdı Yasemin Çongar; "Haklı, çünkü 'Neo-Çılgınlar' tarifinin anlattığı çevre, Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını hiç mi hiç istemiyor; Gül'ün önünün kesilmesi çabasını, bir bütün olarak 'Washington'un niyeti' gibi görmek ise, bence haklı bir teşhis değil..." Yasemin Çongar, bildiğimiz gibi, ABD başkentinde olup bitenleri yakından izleyip gelişmeler hakkında Milliyet okurlarını aydınlatıyor. 'Türk-Amerikan ilişkileri' konusuna vâkıf bir gazeteci. Bir yazıma yansıttığım dost tahlili ile onun tespiti büyük çapta çakışıyor... 'Neo-Çılgınlar' ne kadar çılgın bir grup ve elleri nerelere kadar uzanıyor? Türkiye'de bilindiği halde pek az göz önünde tutulan gerçek şu: Washington epeydir Türkiye konusunda ikiye bölünmüş durumda; sesleri en yüksek çıkanlar, etkileri en fazla hissedilenler benim 'Neo-Çılgınlar' dediğim grup... Subaylarımızın başına Kuzey Irak'ta çuval geçirildiyse, o olayla bir biçimde siyasi ilgisi bulunan kişiler onlar... Son birkaç yıl içerisinde girdiğimiz hemen her siyasî türbülansta onların parmağını görmemek mümkün değil. İpsiz-sapsız tipler mi bunlar? Değil. Kimi Washington Times adlı tarikat gazetesinde yazan, kimi İsrail Likud Partisi çizgisindeki düşünce üreten kuruluşlarda görevli, çoğu çifte pasaportlu (ABD-İsrail veya ABD-Türk) birkaç kişiden mi ibaret? Yoksa Beyaz Saray'dan başlayarak Pentagon'a, oradan ABD Dışişleri Bakanlığı'na kadar etkisini hissettiren bir güç odağından mı söz ediyoruz? 'Neo-Çılgınlar' denildiğinde her ikisini de anlayacağız, hatta daha fazlasını... Türkiye'deki yönetim için gazetelerde 'İslamofaşist' sıfatını kullanan, "Şeriat Devleti ilânına ramak kaldı" türü raporlara imza atan tipler bunların 'vurucu gücü' ise, Washington'da önemli yerlerde bir 'beyin takımları' olduğunu da bilelim... Hatırlayalım: ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Türkiye'yi mutlu etmek için Ankara'ya gönderdiği diplomatlar "PKK sorununu sizin için Barzani'ye bitirteceğiz" sözünü verdiler. Verdiler de ne oldu? Planlanan 'ortak operasyon' bir Neo-Çılgın girişimiyle boşa çıkartıldı. İçlerinden birini Kongre'ye brifinge gönderdiler, sonra da kendileriyle irtibatlı bir yazara planı sızdırdılar... Seçimden önce Washington'da düzenlenen, bizden bazı üst düzey askerlerin de katılmasını sağladıkları Hudson Toplantısı'nda "Sakın ha!" diye ele alınan senaryo da bunların eseriydi. Bayağı güçlü ve becerikli bir grup bu; elleri kolları bize kadar uzanıyor... 2004 yılında Türkiye'nin iki kez darbenin eşiğinden döndüğüne dair kuvvetli veriler söz konusu ise, her iki âtıl kalmış girişimin arkasında da bunların parmak izi görülebiliyor. Banka batıran biri Washington'da bunları besliyor, İstanbul'daki otelinde ağırlıyor, onlar da bir yandan yâvelerini medya yoluyla yayarken, bir yandan da darbe kışkırtıcılığı yapıyorlar... Soruyu en kibar nasıl sorabilirim? Herhalde şöyle: Abdullah Gül'ün adaylığına ülkemizde şiddetle karşı çıkanlarla Washington'daki 'Neo-Çılgınlar' arasında bir ilişki var mı acaba? Halkın büyük çoğunluğunun cumhurbaşkanı olmasını istediği bir ortamda, Abdullah Gül'e ilânı-ı aşk edercesine övgüler yağdırırken "Ama kendisinden şövalyelik bekliyorum" diyebilen Rodos Şövalyeleri bu denklemin neresinde? Mâsum bir çıkış mı onlarınki, yoksa örgütün bir parçası sayılmalılar mı? Bu soruyu konuya benden fazla vâkıf olanların cevaplamasını dilerim. Amerika dost ve müttefik bir ülke. Geçmişte ne tür hatalar yapmış olursa olsun Washington, önümüzdeki süreçte kendisine muhtaç olduğunu bildiği Türkiye'yi rahatsız edecek sözler ve davranışlardan kaçınmak zorunda. Türkiye'nin ABD'ye olduğundan çok daha fazla ABD'nin Türkiye'ye ihtiyacı var çünkü... Ancak nedense, bu grupla irtibatlı olanlar, ikili ilişkileri hiç önemsemeyen tavırlarını sürdürüyorlar. Türkiye'de kimin cumhurbaşkanı olacağı Matt Bryza adlı Amerikan dışişleri memurunun keyfine bırakılacak bir şey midir? Adam tutmuş, Yunanistan'da çıkan haftalık Ependitis dergisine, "Erdoğan tartışmalı bir ismi aday gösterirse gerilim oluşur, uzlaşıcı aday gösterirse gerilime neden olmaz. (..) Cumhurbaşkanlığı için Gül'e hayır diyoruz, Erdoğan Gül'ü aday göstermemeli" beyanatını veriyor, olacak iş mi bu? Bu ayın sonuna doğru Zeyno Baran'la dünya evine girecek Matt Bryza ve diplomatik kariyerine nokta koymak zorunda kalacak... Bir dostum, "Bryza Yunanistan'a veya Türkiye'ye büyükelçi atanma umudunda; bir Türk'le evlendiği için Yunanistan ve Kıbrıs'tan veto yer, Gül'ün cumhurbaşkanı olduğu bir ülkeye de onu atamazlar" dedi bana. Benim dostlarım bilir. TAHA KIVANÇ/YENİ ŞAFAK
<< Önceki Haber Elleri nereye kadar uzanıyor ? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER