Emekli emniyet mensupları adına konuşan Yüksel Işık, ''MİT kanunu ile polis, jandarma ve adli mekanizmalar devre dışı bırakılıyor. Ülke adeta bir istihbarat devleti haline getiriliyor. Kolluk kuvvetleri verilen talimatları yerine getirmekle mükellef olmalarına rağmen maalesef savcıların verdiği emirlerin yerine getirilmesine engel olunarak kolluk kuvvetlerine suç işlettiriliyor. Bizler emekli emniyet mensupları olarak darbe dönemleri dahil daha önceki görev hayatımızda böyle uygulamalara şahit olmadık.'' ifadelerini kullandı. 

Emekli emniyet mensupları adına açıklama yapan Yüksel Işık, teşkilata yönelik Hükümet’in son dönemdeki tutumu ve 15 bine yakın Emniyet görevlisinin görevden alınıp mağdur edilmesinin toplum vicdanını ve emniyet mensuplarını derinden yaraladığını söyledi. ''Yüksek sesle meyanlarda söylenen sözler, yapılan karalamalar, yıpratma, itibarsızlaştırma, ötekileştirme, kutuplaştırma kampanyaları her insanı derinden üzdü ve incitti.'' diyen Işık, bu durumun birbirine alkış tutan insanları duygusal bir kopuşa zorladığını belirtti. Ülkenin birlik ve beraberliği adına da kaygı verici olması insanlar için büyük bir hayal kırıklığı meydana getirdiğini kaydetti.  

Son dönemde hukuksuz bir biçimde binlerce emniyet mensubunun aileleri, çocukları, kazandıkları itibarları, düşünülmeden bir görevden diğerine sürüldüğüne dikkat çeken Işık, “Hatta bir değişiklik yetmiyor üst üste değişiklikler yaşanıyor. Bu uygulamalar yetkililerce ifade edildiği gibi rutin bir uygulama değildir. Bu uygulamalarla teşkilat adeta paspasa çevrilmiştir. Bu uygulamalarla teşkilat adeta paspasa çevrilmiştir. Emniyet mensupları fişleniyor ve hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden 28 Şubat’ta yapılmayan kıyıma tabi tutuluyor. Teşkilat mensupları paralel yapı denilerek ayrıştırılıyor. Buna bağlı olarak yapılan değişiklikler teşkilat tarihinde hiçbir zaman görülmeyen ayrışma ve güvensizlik ortamını meydana getirdiğine şahit olmaktayız.” ifadelerini kullandı. 

Hükümetin son dönemdeki uygulamalarının polisi hukuki süreçlerden kopardığına değinen Işık, 1980 öncesinde olduğu gibi polisi kutuplaşmaya neden olduğunu kaydetti. Işık şöyle devam etti: ''Her ne kadar iktidar yerel seçimde kutuplaşmadan faydalandığını düşünse de bu gidişin ülkeyi bir uçuruma götürdüğü açıktır. Devletin milyonlarca para harcayıp uzmanlaştırdığı, meslek içi eğitime tabi tutulduğu ve kurslar aldırdığı istihbaratçısından, terörcüsüne, narkotikçisinden, siber uzmanına, asayiş olaylarını takip eden uzmanlara varıncaya kadar her yer dağıtılıyor. Bu uzmanlık gerektiren vazifeler tecrübesi olmayan personelin omuzlarına yıkılıyor. Bu durum ülke güvenliğine yönelik büyük tehditleri ihtiva eden durumları ortaya çıkarıyor.''

Polisin toplum üzerindeki etkisinin azaltıldığına dikkat çeken Işık, ''MİT kanunu ile polis, jandarma ve adli mekanizmalar devre dışı bırakılıyor. Ülke adeta bir istihbarat devleti haline getiriliyor. Savcılar kolluk kuvvetlerinin adli amirleridir. Kolluk kuvvetleri verilen talimatları yerine getirmekle mükellef olmalarına rağmen maalesef savcıların verdiği emirlerin yerine getirilmesine engel olunarak kolluk kuvvetlerine suç işlettiriliyor. Bizler emekli emniyet mensupları olarak darbe dönemleri dahil daha önceki görev hayatımızda böyle uygulamalara şahit olmadık. Teşkilatımız sahipsiz bir hale dönüştürülmüştür. Bu durumlar emekli emniyet mensupları olarak bizleri hem üzmekte hem de ülkemiz ve milletimiz adına son derece endişelendirmektedir. Cumhuriyet ve demokrasinin teminatı olan emniyet teşkilatımız bu yapılanları hak etmiyor.'' açıklamalarında bulundu. 

''Kimsenin devletiyle ve iktidarıyla mücadele etme niyeti yoktur. Bu yapılanların, kendilerini inançlı ve adil olarak tanıtan iktidar tarafından yapılması ne acıdır.'' diyen Işık, yapılan hukuksuz uygulamaların son verilmesini istediklerini söyledi. Işık şöyle devam etti: ''Bir kısım medya, sorumlu ve objektif gazetecilik kriterlerini hiçe sayarak her türlü yalan ve iftiraya başvurmak suretiyle kara propaganda kampanyası yürütmektedir. Biran önce emniyet teşkilatı ile haksız, gerekçesiz, mesnetsiz suçlamalardan, ötekileştirmelerden ve toplumu kamplaştırmadan vazgeçmelidir. Hukukun ve demokrasinin önü açılmalı, toplumda barış ve huzur ortamı sağlanmalıdır.''

CİHAN