Başlarına seçme amir ve komiserler getirilen birimlere, kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personellerin hangi siyasi düşünceye ve gruba bağlı olduğunun belirlenmesi talimatı verildi.
Fişleme, 12 Eylül referandumuyla anayasal suç haline getirilmesine rağmen bizzat hükümet eliyle devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda yapılan polis ve komiser yardımcılığı sınavına başvuran gençlerin akrabalarının özel hayatlarının fişlenmesinin ardından yeni bir skandal daha ortaya çıktı. İddialara göre, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı’na bağlı 81 ildeki şubelerde kapsamlı takipler yapılması için özel ekiplerin kurulması kararlaştırıldı. Bunun üzerine illerdeki şubelerde ‘R10’ adında yeni birimler oluşturuldu. Birimlerin başına seçme amir ve komiserler getirildi. Söz konusu birimlere özel odalar tahsis edilirken, buralara giriş çıkışlarda kart uygulaması başlatıldı.
İllerin büyüklüğüne göre 5 ile 10 kişilik ekiplerden oluşan birimler, bürokratları sıkı takibe almakla görevlendirildi. R10 ekibine kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan personellerin hangi siyasi düşünceye ve gruba bağlı olarak hareket ettiğinin belirlenmesi talimatı verildi. Gerektiğinde kurumların yöneticilerinden destek alınması istendi. Özellikle, ‘muhalif’ görülen bürokratların hedef kitle olduğu ileri sürüldü. R10 ekiplerinin, öncelikli olarak emniyet ve adliye personelleri ile ilgili fişlemeler yaptığı iddialar arasında. Buna göre, yapılan işlemlerin ardından da emniyet ve adliye çalışanları farklı bölgelere tayin edildi.
İl ve ilçelerde hazırlanan kayıtların sınıflandırma yapıldıktan sonra İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulduğu daha önce gündeme gelen Kozmik Çalışma Grubu’na (KÇG) ulaştırıldığı, oradan da bürokratların bağlı bulundukları kurumlara gönderildiği öne sürülüyor. Görevden el çektirmelerde bu yolun izlendiği belirtiliyor. Bu çalışma tarzı, 28 Şubat sürecinde illegal faaliyetleri ile bilinen Batı Çalışma Grubu’na (BÇG) bağlı olarak il ve ilçelere kadar yaygınlaştırılan takip kurullarını hatırlattı.