Açıklamada, Çelebi'nin Hizbut
Tahrir terör örgütüyle olan irtibatının sehven yüklendiği değerlendirilen bu bilgilerle değil,
Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) kaynaklı HTS raporları, adli kararlı
telefon görüşmeleri, el konulan fiziki ve dijital dokümanlar ile diğer
sanık ifadelerine dayanılarak ortaya konduğu anlatıldı. Emniyet, gözaltındayken Çelebi'nin telefonunun kısa süreli açılmasının da telefon ve sim
kartın kopyalanması için tüm sanıklar için yapılan rutin bir işlem olduğunu kaydetti.
Bazı basın organlarında Çelebi'nin telefonunun gözaltındayken açıldığı ve bilgi yüklendiği iddialarına ilişkin
İstanbul Emniyet Müdürlüğü açıklama yaptı. Açıklamada, "Bazı medya organlarında iddia olunan
Ergenekon Silahlı Terör Örgütü'ne yönelik devam eden
soruşturmalar kapsamında
tutuklu bulunan Teğmen
Mehmet Ali Çelebi aleyhine polis tarafından
delil üretilerek
Hizbut Tahrir terör örgütü ile ilişkilendirildiği yönünde haberler yapıldığı görülmüştür." denildi.
Çelebi'nin 19 şüpheliyle birlikte 18
Eylül 2008 tarihinde gözaltına alındığı hatırlatılan açıklamada, aynı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Mahmut
Oğuz Kazancı'nın GSM telefon
rehberi kayıtlarının sanık Mehmet Ali Çelebi'nin GSM telefon ve
sim kart çözüm tutanağında da yer alması nedeniyle İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nin 2
Aralık 2010 tarihli yazısı üzerine her iki sanığın telefon ve sim kart çözüm tutanaklarının yeniden incelendiği belirtildi.
Hizbut Tahrir terör örgüt üyeliğinden hakkında
dava açılan Mahmut Oğuz Kazancı'nın telefonuna ait rehber bilgilerinin sehven Çelebi'nin telefonuna ait rehber dökümlerinin içerisine eklenmiş olabileceğinin değerlendirildiği ve hazırlanan yeni tespit tutanağının
21 Aralık 2010 günü İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiği kaydedildi.
GÖZALTINDA TELEFONUN AÇILMASI RUTİN İŞLEM
Açıklamada, gözaltındayken telefonun kısa süreli açılmasına yönelik eleştirilere de
cevap verildi. Söz konusu telefonun 19 Eylül 2008 günü kısa bir süre için açık kalmasının sanıktan elde edilen telefonun hafızasındaki bilgilerin, telefon ve sim kart çözüm tutanağında yer alacak biçimde
teknik personel tarafından kopyalanması esnasında gerçekleştiği belirtildi. Kopyalama esnasında telefonun yaklaşık 2 dakika açık kaldığı, bunun tüm şüphelilerin telefonları için yapılan rutin işlem olduğu vurgulandı.
Çelebi'nin iddia edilen Ergenekon Silahlı Terör Örgütü yöneticilerinden gelen talimat doğrultusunda Hizbut Tahrir terör örgütüne sızma girişimlerinin bulunduğu iddialarının şüphelinin bizzat yaptığı telefon görüşmeleri, yapılan aramalarda elde edilen fiziki ve dijital dokümanlar ile Hizbut Tahrir örgüt üyeliğinden haklarında dava açılan Kurtça
Bektaş ve Süleyman Solmaz'ın ifadelerine dayandırıldığı kaydedildi.
TİB'den temin edilen HTS kayıtlarına göre, Çelebi'nin gözaltına alınmadan önce Hizbut Tahrir örgüt üyeliğinden haklarında dava açılan Bektaş ile 25
Mayıs - 8 Haziran 2008 tarihleri arasında 25 kez, Solmaz ile de
1 Mayıs - 26 Temmuz 2008 tarihleri arasında 90 kez görüşme kaydının bulunduğunun tespit edildiği hatırlatıldı.
Açıklamada, "Sonuç olarak, sanık Mehmet Ali Çelebi'nin Hizbut Tahrir terör örgütüyle irtibatı, basında yer alan iddialarda olduğu gibi Mahmut Oğuz Kazancı'nın telefon rehberindeki kayıtların sanık Çelebi'nin telefonunda da bulunmasına dayandırılmamış, bu konu sanık aleyhinde sonuç doğuracak biçimde adli işlemlerin hiçbir aşamasında değerlendirilmemiştir. Adı geçen sanığın terör örgütüyle olan irtibatı, soruşturma dosyasında somut bir şekilde mevcut olan TİB kaynaklı HTS raporları, adli kararlı telefon görüşmeleri, el konulan fiziki ve dijital dokümanlar ile diğer sanık ifadeleri dayanak alınarak ortaya konmuştur." ifadelerine yer verildi.
Söz konusu iddialar nedeniyle Çelebi'nin avukatları bazı
emniyet personeli hakkında "görevi kötüye kullanma,
iftira ve suç delillerini değiştirmek" suçlarından dava açılmasını istemişti.