Küçük Gözaltı'dan Polaroidler
İlhan Selçuk Pazartesi günkü Hürriyet'te devvv 1 '
İlhan Selçuk Ev Ziyaretçileriyle' fotoğrafı basılı. Emre Kongar zaten ordaymış. Yalçın Bayer'le
Uğur Dündar da ziyarete katılmışlar. Hatta sorgulanmasıyla ilgili,
Türkiye Cumhuriyeti
Polis ve Savcılarına Saygılı Bir Sessizliğe (yine örnekal 1 davranış) bürünmüş olan Selçuk'un FİKRİ ÖNDERLİKTEN sorguya az biraz buyur edilmiş olduğunu, Uğur Dündar'ın demecinden öğreniyoruz.
Nasıl memnun ve mesuth İlhan Selçuk bu 'gelişmelerden'! Sorgulamasının akabinde evi yerine ÖZZ EVİ CUMHURİYET'e gittiği andan/çıktığı andan/ev camında görünüp '
Hayır! konuşmayacağını gasteci çocuklara' bildirdiği andan- Her andan görüyoruz. Süper kıvançlı, sevinçli, gururlu. Tamam, İlhanselçukçular'ın gözünde FikirtanrısıBabalarına ne dese/su içse yarar/yarıyordur. Ama bi 'hareket' bu kadar mı yararlı olur! Nerdeyse yeniden bi doğumgünü hediyesi!
Biyolojik Yaş Ennn itirazlar '83 yaşında! Gece dört buçukta!'ya yapıldı ya. Pastanın üstündeki krema ve vişne tanesi gibiydi bu 2 densiz ayrıntı. Tabii ki saçmasapan bir acullük söz konusuydu, tabii ki
Avrupa Birliği 'normlarına' (zorla kabul edip benimsemediğimiz) aykırı bir
uygulama söz konusuydu.
Ama kıvanç ve mutluluktan herhalde bir hayatı kapsayan, adeta doldurulmuş gibi duran, Mao yakalı
siyah gömlekler/siyah ceketler, ne kadar afili NE KADAR YAŞSIZ bir adam İlhan Selçuk!
63 deseler yaşı için, yadırgamayız asla. 53'ü bile yadırgamayabiliriz. Herrr yaptığına aşırı güvenden; o süper sorgulamasız Fikri
Önderlik bir hayatın TAMAMINA yaydırılmış, MHP'yi DE destekler, köşesinden memleketin nasıl dizayn edilmesi gerektiğini de her sabah nutuklar İlhan Selçuk!
Demek yaşlanmıyor insan böyle yaşarsa. 'Yaş' almıyor. Hep ter-ü taze dinç mi vinç kalıyor. Ne güzel!
Alemdaroğlu Haksızlığı O denli Fikri Büyük Önder İlhan Selçuk'a, onun yaşına karşın dört buçuğa polislere çay demlemesindeki (örnekalınası yine alicenaplığa) yoğunlaşıldı ki KOSKOCA REKTÖR arada kaynadı! Ben ona yanarım.
Emniyet'teki o Asil Suskunluk, savcıya
evet birkaç fikri
inci (dizisi) lütfedivermeler, çıkınca yine en tehditkârından birkaç satır kelâm!
Sonra minübüsle Eski DGM'ye götürülürken camdan el sallamasındaki o ölçülü letafet!
Trençkotuyla filan 'Bir
Bahar Akşamı Rastladım Rektörüme' şıklığındaki Alemdaroğlu'nun hepten Selçuk'un gölgesinde kalması- Ne yalan söyleyeyim, isyanlarıma gitti.
Perinçek: En Nihayet! Herhalde
Ergenekon diye bir yılan metaforu söz konusuysa; on kere kesilse kuyruğu, yirmi kere uzayacak uyruk Perinçektir!
Ankara uçağından elinde
takım elbise torbasıyla inmesi çok ilginçti. Korumasına, herhalde Mao-
Göktürk geleneğine sadakatle taşıtmıyordu.
Çin, Hint,
İran, Rus,
İsrail, Hayranbolu İstihbaratları'ndan (yani dünyada ne kadar
ajan varsa, o kadar rapordan) besletildiği tahmin olunan Perinçek'in her ne hikmetse İlhan Selçuk kadar mesutlandığına ya da Alemdaroğlu kadar ölçülü celallendiğine şahit olamadık. Halen 'içerde' kalmış olması da, bu Tepki Farklılığı'nın bir izahı kabul edilebilir.
Perinçek'in Eşi Perinçek'in eşi (adeta kocası adına) çok bahtiyar, çok gururlu, çok dışavurumcuydu. Mümkün olan herrr mekânda (dağıtılmış evleri dahil) kameraların karşısına geçip NE KADAR mesuth olduğunu yansıtmayı eşliğinin borcu bildi.
Mao'nun kitaplarını götürüp Engels'i
tercih etmemeleri gibi, ayrıntılara da girdi.
Ama 6 çuval içinde, besbelli ki onu en çok Perinçek'in BÜYÜK LOZAN SAVUNMASI'nın götürülmesi, mutlu etmişti.
Polislere nasıl kafa tuttuğunu 'Götürün! Bu kahramanlık eserini de götürün!' yollu anlatırken, beni
Lozandakilerin Durumu diyebileceğim bir endişe aldı.
Sayılar, tanıklar, belgeler, İNSANLAR ortadayken 'Hiç de 1 kere; soykırım yapılmamıştır' deme izansızlığını gösteren Perinçek'e 'Ağbi, bunun neresiyle uğraşalım ki?' olmuştur herhalde Lozandakiler.
Büyük Düşkırıklığı Nın adı:
Tuncay Özkan.Dı. 'Götürülmemiş' olmanın onur kırıklığı/şaşkınlığı/oyun bozuculuğu, sesine yüklenme zanaatının büyük ihalecisi Özkan'ın yakasından, paçasından akıyordu.
Hemen 'Mustafa Kemal'in askeri olarak beni götürmezlerse, İŞKENCE tezgâhlarından geçirmezlerse, ben de onların yüzüne tükürmezsem namerdim'i yapıştırdı.
Arada
Milli Eğitim Bakanı'nı köpekleyip Esas Muradının Viyadüğü'ne girdi: "Ben CHP'ye üyelik başvurusu yapacağım. Kabul ederlerse ordayım, yoksa MUSTAFA KEMAL'in bayrağını açıp Türkiye'yi dolaşacağım."
Şimdi Recep Tayyip'in üç buçuk aylık fevkâlâde
hapis koşulları gibi (ziyaretçiler, börekler, çörekler, Mağdur Başrolleri) bi hapisçiğin ardından CHP'nin başına gümbürdese
Tuncay Özkan fena mı olur?
HİÇBİR koşulda hiçbir halt olmaz, ama farkında değil!
Basbas bağırarak rüyalamaya devam etsin.
Niye 'ulusalcı' ki hem bunların adı? 'Darbeci' ya da 'cuntacı'yken cümlesi? Yanış Etiketleme Tezgâh
Sanayii.
PERİHAN MAĞDEN/RADİKAL