Bir
Ramazan ayı hayatımızdan geldi geçti. Kavuşmayı hasretle beklediğimiz ama dünya koşuşturması içinde, geldiğinde de hakkıyla ağırlayamadığımız bu
mübarek ayın gidişi hepimizi hüzünlendirdi.
Fakat Ramazan’ın gidişi sadece bu ayda
sağanak sağanak yağan rahmet ve mağfiret yağmurundan istifade etmeye çalışanları üzmüyor. Bir ay boyunca bu mübarek ayı ve onun hediyesi orucu karalamaya çalışanlar da şimdi bir üzüntü içinde. Zira 30 günlük Ramazan süresince bir
takım gazeteler bir sürü üçüncü sayfa haberini Ramazan ve oruca mal etmeyi kendilerine görev bilmişlerdi.
Hepsi de yalan çıktı. Ve özellikle uydurulmuş oldukları bir bir gerçekler ortaya dökülerek ispatlandı. Daha ramazan ayının ilk sahurundan başlayan
yalan haberler son
iftara kadar devam etti. Vicdanları sızlamayan,
Allah korkusu olmayan, yüzü kızarmayan bir takım sözde gazeteciler 11 ayın sultanına gölge düşürüp onu “öcü” gibi göstermek için ellerinden geleni yaptı. Sonuç elde var kocca bir sıfır.
Her yaptıkları haber yine bizzat olayları yaşayanlar tarafından yalanlandı. Bir ay süresince yapılan bu tür yalan ve maksatlı haberlerin aslını astarını ortaya çıkarma görevi de bizlere düştü. Sağduyu sahibi yayın organları Allah’tan korkmaz kuldan utanmazlara gerekli cevapları verdi. Fakat utanmak, sıkılmak, mahcup olmak da bir erdemdir. Allah bu tür insanlara o kadarcığını da nasip etmediğinden, onlar son ana kadar bir
cinayeti, bir adam
yaralamayı, bir
kavgayı oruca yüklemeyi sürdürdü.
İlk sahur gecesi
Ankara Kızılay’da bara beraber gidip
alkol alan grup çıkışta birbirleriyle kavga etmeye başlıyor. Ve iki kişi kendi arkadaşlarınca dövülüyor. Olayın ertesi sabahki gazeteye yansıması “sahurda alkol alanlara meydan dayağı” şeklinde oluyor.
Antalya’da bir
baba oğlunu dövüyor. Haberin başlığı “baba oruç tutmayan oğlunu döverek hastanelik etti.” Sonradan baba da oğlu da bizzat haberi yalanlıyor ve babanın oğlunu
ders çalışmayıp haylazlık yaptığı için dövdüğü ortaya çıkıyor. Dövme olayının tasvip edilecek tarafı yok ama olayın oruçla
servis edilmesinin maksadı belli.
Başka haber. Şehrin birinde bir mekansız öldürülüyor. Haber “4
genç Ramazanda alkol alıyor diye adamı döve döve öldürdü” şeklinde veriliyor. Olayın aslı sonradan ortaya çıkıyor. Adam gençlerin yolunu kesip
haraç istiyor onlar da vermeyince kavga çıkıyor gençler adamı öldürüyor. Bunun ramazanla ne ilgisi var ? Bu ülkede Ramazan dışındaki aylarda hiç mi cinayet, yaralama,
gasp, kavga dövüş olmuyor.
Ankara’da bir TRT çalışanı bir işhanının girişinde arkadaşıyla tartışırken esnaf çevreyi rahatsız ettiği gerekçesiyle kendisini uyarıyor. Ve olay küfürleşmeye dönüşünce kavga çıkıyor. Haber; “TRT çalışanına ramazanda sigara dayağı” olarak veriliyor. Yaptıkları bütün maksatlı ramazan haberleri yalan çıkanlar son günde de boş durmuyor. Bu kez “bir doktor ameliyattaki hastayı bırakıp iftara gitti” şeklinde üstelik
manşetin üstünde bir haber göze çarpıyor. İlk okuduğunuzda “bu kadar da olmaz, insan nasıl hastayı bırakıp oruç açmaya gider” diyorsunuz. Doktorun iftar için ameliyattan ayrıldığı doğru. Fakat gazete haberi oruca mal ettikten sonra iç sayfalarda bu tür olayların olabileceğini uzun süren ameliyatlarda doktorların yeme içme ve sair ihtiyaçlar için ameliyattan ayrılabileceğini yazıyor. Peki ramazan olmasaydı ve bu doktor 8 saatlik ameliyattan bir şeyler atıştırmak için kısa süreliğine ayrılsaydı bu haber olur muydu ? Olmazdı çünkü zaten bütün ameliyatlarda böyle yapılıyormuş.
Üstelik haberin yalan çıkmasının ardından açıklama yapan birçok başhekim uzun süreli ameliyatlardan ayrılmanın ameliyatın selameti açısından doktor için kaçınılmaz olduğunu belirtiyor. Ama ramazan ayında doktor oruç açmak için ayrılınca Manşet. Yine maksatlı ve çarpıtma bir haber, yine elde patlıyor.
Bu örnekler bu ayki yalan haberlerden birkaçı. Şimdi her güne (yalan yanlış fark etmez) bir haber çıkaran bu medya nasıl üzülmesin ramazanın bittiğine.
İYİ BAYRAMLAR. RAMAZAN’I HAKKIYLA YAŞADIĞINA İNANANLARA.