Erbakan'a iç çektiren mesele

Kimden söz ettiğimi anlamış olmalısınız; Necmettin Erbakan'dan... Mustafa Ünal, Erbakan ziyareti sonrası izlenimlerini yazdı.

Erbakan'a iç çektiren mesele

Altınoluk'ta Erbakan'la... Yüzünde haksızlığa uğramış olmanın mahzunluğu var. Cezayı hiç de hak etmediğini düşünüyor. Öyle isyan halinde falan da değil. Tam tevekkül içinde, kadere razı. Önünde ajandası açık, sayfalarına dolmakalemle notlar düşülmüş. Masasının üzerinde dosyalar var. Hemen hepsi Türkiye'nin sorunları üzerine... Dış politika, ekonomi ve siyaset. Tespitler ve çözüm yollarını anlatıyor. Burası çalışma ofisi. Birleştirilen masalar 't' şeklinde düzenlenmiş. Aynı anda 8-10 kişiyi ağırlamak mümkün. Arkasındaki duvar kütüphane. Kitaplar ağırlıklı olarak siyasî ve dinî muhtevalı, klasik ansiklopediler var. Duvarlardaki tablolarda Osmanlı İmparatorluğu'nun arması ve Çanakkale Savaşı'ndan iki askerin yokluk içindeki halini resmeden fotoğraf dikkat çekiyor. Mahzun gözlerle tabloyu işaret ederken sesi titriyor ve 'Biz Çanakkale Savaşı'nı işte böyle kazandık. Tankımız topumuz yoktu ama imanımız vardı. İnanç her şeyin önünde.' diyor. Yaşı çok ileri... Cumhuriyet'le yaşıt. Ayağa kalkıp yürümekte güçlük çekiyor. Mutlaka koluna birilerinin girmesi gerekiyor. İlerlemiş yaşının yanı sıra ciddi sağlık sorunları da var. Bel fıtığından muzdarip... Sürekli ilaç kullanıyor. Nedenini anlatırken yıllar öncesine gidiyor: 'Bir açılış için Konya'ya gittik. Programı tamamladık, ardından Ankara'da toplantıya yetişmemiz gerekiyordu. Şoförlüğe hevesli bir arkadaş direksiyona geçti. Önde ise Hasan Aksay arkadaşımız oturuyor. Ankara'ya yaklaşırken bir kamyonla çarpıştık. Hasan Aksay ciddi biçimde yaralandı. Bende bir şey yoktu. Ancak sonradan öğrendik ki omurgada hasara neden olmuş. Belimdeki rahatsızlığın sebebi bu.' O bunları anlatırken fırtınalı geçen siyasi yaşamını düşünüyorum. HasaÖmrünü verdiği siyasi hayatı düz bir çizgi üzerinde, dertsiz sıkıntısız seyretmedi. Gemisini dalgalı sularda yürütmeye çalışan kaptandan farksızdı. Sürekli engellerle boğuştu. Rüzgârı arkasına almadı, tam tersi rüzgâra karşı yürüdü. Onun için politika, mücadeleden ibaret. Siyasetin nimetlerinden yararlanamadı, payına hep külfetleri düştü. Siyasette yüzü hep millete dönüktü. Toplumun değerlerini devlete taşımaya çalıştı. Bunun için ödemesi gereken bedeller vardı. Bundan kaçınmadı. Kurucusu olduğu partiler yeşerip serpilmeye yüz tuttuğunda kapılarına kilit vuruldu. Pes etmedi. Umutlarını hiç yitirmedi. Her defasında yeniden başladı. Küllerinden dirildi. Önce koalisyon hükümetlerinde küçük ortak oldu, daha sonra ise iktidar... Partisini 1995'te sandıktan birinci çıkarmayı başardı. Başbakan koltuğuna oturdu. Siyasete dışarıdan müdahalenin adı olan 28 Şubat'ın ana hedefiydi. Mahkumiyeti işte bu olağanüstü sürecin bir uzantısı... Kimden söz ettiğimi anlamış olmalısınız; Necmettin Erbakan'dan... Evinde mahkum. Altınoluk'a ziyaretine gittim, bir saate yakın sohbet ettik. Üzerinde yılların yorgunluğu var. Yüzünde derin çizgiler. Eski görüntüsünden eser yok, oldukça zayıflamış. Günlük gelişmelere ilişkin düşüncelerinin haber olarak yazılmasına sıcak bakmıyor. 'Yerli ve yabancı medyadan çok talep var ama şu an için konuşmayı doğru bulmuyorum.' diyor. Ülkenin dört bir yanından ziyaretine gelmek isteyenlere de olumlu cevap verememenin üzüntüsünü yaşıyor. 'İstekleri arkadaşlar iletiyor, maalesef kabul edemiyoruz.' diye iç geçiriyor. Nedeni ise biraz içinde bulunduğu şartlar, biraz sağlık sorunları... 28 Şubat sürecinin olağanüstü şartlarında aldığı 11 aylık hapis cezasını Altınoluk'taki evinde geçiriyor. 12 Eylül'de suçsuz yere 11 ay tutuklu kalmıştı. Devletten alacağı vardı, avukatları mahsuplaşma istedi ancak kabul edilmedi. Evinden dışarı çıkması izne tabi. Cuma namazlarına gidemiyor, mahkumiyeti engel çünkü. Ben başından beri bu cezayı hak etmediğini düşünenlerdenim. Dosyası Adalet Bakanlığı'nda, af için Çankaya'ya gönderilmeyi bekliyor. Bir önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in af yetkisini ne kadar bonkör kullandığı düşünüldüğünde, Erbakan gibi yaşı 80'i aşmış, başbakanlık yapmış bir ismin affedilmesine kim itiraz edebilir ki... MUSTAFA ÜNAL/ZAMAN
<< Önceki Haber Erbakan'a iç çektiren mesele Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER