Erdoğan, "Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum" diyerek söze başladı. Başbakan, gruptaki lösemili çocuklara geçmiş olsun derken, Kosova'nın bağımsızlığını kutladı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kosova'nın bağımsız bir cumhuriyet olarak dünya sahnesinde yerini almasının, Balkanların barış, huzur ve istikrara kavuşması yönünde atılmış çok önemli bir adım olduğunu belirterek, ''Şimdi Kosova halkının, Kosovalı yöneticilerin omuzlarında tarihi bir sorumluluk olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Kosova içindeki her kesime, her bir vatandaşa eşit muamele edilmesi, barış, huzur, istikrar, birlik ve beraberliğin korunması her zamankinden daha fazla önem arz ediyor'' dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında sözlerine, 17 Şubat Pazar günü bağımsızlığını ilan eden Kosova Cumhuriyeti'ni kutlayarak başladı.
Kosova Cumhuriyeti'nin öncelikle Kosova halkına, Balkanlara, Avrupa'ya ve tüm insanlığa hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, şunları söyledi:
''Kosova Cumhuriyeti'ni resmen tanıdığımızı dün saat 19.07'de açıkladık. Tarihi ve kültürel bağlarımız olan Balkanlarda huzur ve barışın ikamesi için Kosova Cumhuriyeti'nin başarısı, en büyük dileğimizdir. Kosova'nın bağımsız bir Cumhuriyet olarak dünya sahnesinde yerini alması, Balkanların barış, huzur ve istikrara kavuşması yönünde atılmış çok önemli bir adımdır.
Şimdi Kosova halkının, Kosovalı yöneticilerin omuzlarında tarihi bir sorumluluk olduğunu hatırlatmakta fayda görüyorum. Kosova içindeki her kesime, her bir vatandaşa eşit muamele edilmesi, barış, huzur, istikrar, birlik ve beraberliğin korunması her zamankinden daha fazla önem arz ediyor.
İnanıyorum ki Kosova bunu da hakkıyla başaracak, bölgesinde demokratik bir ülke olarak güzel bir örnek oluşturacak, bölgesel barış ve istikrara önemli katkılar sağlayacaktır. Türkiye olarak Kosova ile tarihi, kültürel bağlarımız, ortak değerlerimiz, ortak inanç değerlerimiz var.
Yüzyıllar boyunca bir arada, barış içinde yaşamış, komşuluk, akrabalık yapmış iki halk olarak Kosova'nın çektiği acıları yüreğimizde hissettiğimiz gibi, Kosova'nın kalıcı bir barış ve istikrara kavuşması da en büyük dileğimizdir.''
-BARIŞ GÜCÜNE DESTEK-
Başbakan Erdoğan, bugüne kadar, Kosova Barış Gücü'ne 750 personelden oluşan bir taburla destek verdiklerini hatırlatarak, ''Yine, bütün kurumlarımız, sivil toplum örgütlerimiz ve vatandaşlarımız Kosova halkına yardım elini uzatmak için adeta yarış içinde oldular'' dedi.
Kosova ekonomisinin gelişmesine bugüne kadar katkı sağladıkları gibi bundan sonra da katkı vermeye devam edeceklerini bildiren Erdoğan, Kosova sorununun barış ve diyalog yoluyla çözümü için de yoğun diplomatik çaba sarf ettiklerini söyledi.
-İTİDAL ÇAĞRISI-
Bu aşamadan sonra, hem Kosova'ya komşu ülkelerin, hem de bizzat Kosova'nın, itidali elden bırakmayacak, barışı ikame edecek vakur bir tavır içinde olmalarını beklediklerini kaydeden Erdoğan, bütün tarafların gerekli hassasiyetlere azami derecede özen göstereceğine, bölgesel barış ve huzura katkı sağlayacağına inandığını ifade etti. Erdoğan, ''Bir kez daha Kosova'nın bağımsızlığını kutluyor, Kosova halkını tebrik ediyor, dünya için hayırlı olmasını diliyorum'' dedi.
-''ÇAĞDAŞ UYGARLIĞA YOLCULUK...''-
Erdoğan, Türkiye'nin adaletle kalkınma mücadelesinde her geçen gün mesafe aldığını, eksiksiz bir hukuk devleti, muhkem bir demokrasi olma yolunda, önündeki bütün engelleri yavaş yavaş aştığını kaydetti.
Belli ağırlıklarından kurtulmanın, kronikleşmiş belli tartışmaları gündeminden çıkarmanın mücadelesini veren Türkiye'nin ''çağdaş uygarlık hedefine'' doğru yolculuğunu sürdürdüğüne işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''(Adalet mülkün temelidir) ilkesi ile 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin üzerine inşa edildiği iki temel sütundur. Cumhuriyetimizin özü olan bu felsefeyi geliştirmek, herkesin adalet güvencesine kavuşmasını temin etmek, bütün vatandaşlarımızın hukuk devletine aidiyetlerini güçlendirmek en önemli sorumluluğumuzdur. Zira, devlete aidiyetin zedelenmesinin faturasını geçmişte ağır şekilde ödemiş bir milletiz.
Belli bir kesimin değil, herkesin ülkesini sevmesi, belli bir kesimin değil, herkesin ülkesine, milletine, devletine sahip çıkması en büyük arzumuzdur. Kuşkusuz ön yargıları kırmak hiçbirimiz için kolay değildir. Eksikliklerimizi kabullenmek hepimiz için zordur.
Erdem ve fazilet ise ön yargısız olabilmeyi başarabilmek, herkesin hukukunun devletin güvencesinde olduğunu kabullenmektir. Türkiye'de siyaset yıllarca korkuluklar üretmiş, korkulukların arkasına saklanarak siyaset yapılmıştır. Bu siyasetin faturasını milletimiz en ağır biçimde ödemiştir.
Slogancı siyaset, hizipçi siyaset, aşırı uçlar üreten eski siyaset, milleti bir bütün olarak kucaklamayı göze alamadığı için bizim nesillerimiz büyük acılar çekmişlerdir. Toplumdaki gerilim alanları, büyük ölçüde siyaseti marjinal alanlara hapsedenlerin işine gelmiştir.''
-''MERKEZ PARTİSİ OLARAK AK PARTİ''-
Başbakan Erdoğan, toplumun tamamını kucaklama idealiyle bir merkez partisi olarak kurulan AK Parti'nin kendi ufkunu ülkeye dayatarak değil, ülkenin ufkunu genişleterek Türkiye'ye hizmeti esas aldığını söyledi.
AK Parti'nin, sayısız ideolojik tartışma ile toplumun takatini tüketen, enerjisini toprağa gömen, toplumsal barışı zedeleyen siyaseti baştan reddettiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bütün toplumla kucaklaşmamızın, Türkiye ile birlikte büyümemizin sırrı buradadır. Ama birileri bunu anlamak istemiyor o ayrı mesele... Anlamamakta direniyorlar. Biz de onları anlamakta hakikaten zorlanıyoruz. Niye? Bu kadar geniş bir kucaklama anlayışını halkımız anlamış ve 80 vilayette AK Parti'ye (ben sana inanıyorum, güveniyorum' demiş ve milletvekilini vermiş. Halkıyla bu denli kucaklaşmış olan bir AK Parti için bazı seçkinci zümrelerin barışık olamayışını biz anlamakta zorlanıyoruz. Herkesin de bizi kabullenme mecburiyeti yok... Kabullenmeyebilirler de... O da ayrı bir durum. Fakat biz onların bu tavrına yine saygı duymaya devam ediyoruz. Bu konuda da sabırla hareket ediyoruz ve buna da devam edeceğiz.''