Baş
bakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''
Cumhuriyet hepimizin. Cumhuriyet kimsenin tasarrufu altında değil. Bu millet bu Cumhuriyet'e sahiplenmiştir ve
bayrak gibi, cumhuriyet gibi değerler bizim ortak değerlerimizdir. Kimsenin bunun üzerinden bir nemalanma yoluna gitmesi, bunu siyasete alet etmesi düşünülemez. Bunları çirkin görüyorum'' dedi.
Ulusal bir televizyonun canlı yayınına katılan Erdoğan, ''ABD
Başbakanı George W.
Bush ile Washington'da yaptığı görüşmede bölücü
terör örgütü ile mücadeleye
destek karşılığında
Türkiye'den bir şeyler istendiği'' yönündeki iddialara ilişkin sorulan bir soruya şu yanıtı verdi:''Bizden neyi isteyecek ki neyi isteyecek bizden?
Amerika'ya karşı Türkiye'nin bu noktada en ufak bir borcu yok ki ne isteyecek bizden Amerika?
Irak ile ilgili en az biz de Amerika kadar bir hassasiyeti göstermek gerekiyorsa hassasız. Nedir bizim hassasiyetlerimiz? Irak'ın
toprak bütünlüğüdür, Irak'ın en kısa zamanda demokratik bir yapıya kavuşmasıdır. Yer altı, yer üstü tüm zenginlikleri Irak'ın bütün halkına aittir. Yıllarca birlikte yaşamış olan Iraklılar'ın bir Iraklılık bilinci içinde bir ve beraber olmasıdır. Biz bunları söyledik.''
Erdoğan, ''Bu söylediklerinizden
Kuzey Irak'la ilgili herhangi bir taahhütte bulunmadığınızı anlıyoruz aynı zamanda'' sözlerini onayladı.
Başbakan Erdoğan, yerel seçimlerde
Diyarbakır Belediye Başkanlığını alıp almayacaklarının sorulması üzerine şunları söyledi:''Biz şu anda Türkiye'deki yerel yönetimlerin hemen hemen yarısına, hatta yarıdan fazlasına sahibiz.
AK Partili belediyelerdeki başarıyı aynen Diyarbakır'a taşımak isteriz. AK Parti'nin belediyecilik anlayışı isteriz ki orada da kendisini göstersin. Bunun arzusu içerisindeyiz. Bu
İzmir,
Eskişehir,
Mersin için de geçerlidir. Bunlar olmayacak şeyler değil.''
-''BÜYÜMEDE HEDEFİ YAKALAYACAĞIZ''
Başbakan Erdoğan, ''
Ekonomide başarısız bir yıl oldu'' değerlendirmesine katılıp katılmadığına ilişkin bir soruya, ''Başarısız bir yıl oldu ifadesi katılmam mümkün olmayan bir ifade. Yani 'sıkıntılı bir yıl oldu' denilirse ona kısmen katılmak mümkün, ama 'başarısız' denilirse değil. Çünkü parametrelerde dikkat ederseniz düşüş yok. Daha az bir yükseliş var'' dedi.
Burada
yoksulluk oranının önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, AK Parti iktidarının göreve geldiği dönemde 18 milyon dolayında yoksul olduğunu, bu rakamın şu anda 13 milyon seviyesine düştüğünü ifade etti.
Gıda yoksulluğu oranına da dikkat çeken Erdoğan,
gıda yoksulluğu oranının da 1.35'ten 0.74'e düştüğünü dile getirdi. Bunun çok önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, bunları kimsenin görmediğini, herkesin işine gelen rakamları gündeme getirdiğini söyledi.
AK Parti İktidarı'nın 3
Kasım 2002'den bu yana önündeki programını ve takvimini sürekli hayata geçirdiğini anlatan Erdoğan, 79 yılda 181 milyar dolar seviyesine ulaşan milli gelirin 2007 yılı sonu itibariyle 488-489 milyar dolar seviyesine ulaştığını dile getirdi. Erdoğan, hedeflerinin 5 yıl içinde bu rakamın üstüne 307 milyar dolar koymak olduğunu belirtti.
Borçların Gayrı safi milli hasılaya (GSMH) oranının yüzde 78.4'ten yüzde 40'ın altına düşürüldüğünü belirten Erdoğan, 26,5 milyar olan
Merkez Bankası döviz rezervinin de 72 milyar dolara çıktığına dikkati çekti. Erdoğan, ''Yola aynen kararlılıkla devam ediliyor. Durmuyoruz. Koşuyoruz, çalışıyoruz. Durmak yok, yola devam'' dedi.
-''ÜÇLÜ ZİRVE''
AB'ye üyelik yolunda atılan adımlara da değinen Başbakan Erdoğan,
Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy'nin tavrı ile ilgili bir soruya şu yanıtı verdi: ''Maalesef baştan beri böyle bir yaklaşım tarzı Sayın Başkan sergiliyor. Ve Ben kendilerine şunu söyledim; 'bak Başkan dedim, medya aracılığıyla konuşmayalım. İkimiz telefonlarla görüşelim. Gerekiyorsa Siz bir özel temsilci
tayin edin. Ben bir özel temsilci tayin edeyim. Özel temsilcilerimiz vasıtasıyla bu işi yapalım'. Ve her ikisine de 'kabul' dedi. Özel temsilcilerimiz vasıtasıyla da görüşüyoruz. Direkt olarak da görüşüyoruz. Hatta son olarak Lizbon'da da bunları masaya yatırdık, konuştuk da. Fakat zaman zaman nedense anlamadığım bazı beyanlar çıkıyor. Tabii bunlar da bizi üzüyor. Fakat yakın zamanda üçlü bir araya geleceğiz.
Almanya, Fransa, Türkiye olarak. Bu konuları görüşme fırsatımız olacak.''
-301. MADDE-
Başbakan Erdoğan, Türk
Ceza Kanununun 301. maddesiyle ilgili
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in çalışmaları 15 gün içinde sonuçlandırıp kendilerine sunacağını belirtti.
Bakan Şahin'in hazırlığını kendisine iletme durumunun olmadığını, ancak partideki arkadaşlarına yaptırdığı çalışmalar olduğunu kaydeden Erdoğan, bu çalışmalar netice vermeden konuşmasının doğru olmayacağını dile getirdi.
Erdoğan, ''Çalışmalar bir neticelensin. Neticelendikten sonra. Yani biz gerek
Avrupa Birliği ülkelerde yapılan bununla ilgili
uygulama neyse bu işin ortalamasını tutturacak bir karara varırız. Ben buna inanıyorum'' dedi.
-YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI-
Yeni anayasa konusunda değerlendirmelerde de bulunan Başbakan Erdoğan, akademisyenlerin yaptığı çalışmanın AK Partide oluşturulan bir ekiple değerlendirildiğini, şimdi de taslağın bu konuya ilgi duyan bütün
sivil toplum örgütleri, akademisyenler, medya kuruluşları ile
CHP ve MHP başta olmak üzere tüm
siyasi partilere gönderileceğini bildirdi.
Buralardan yapılacak katkıları da yeni anayasanın içine almak istediklerini belirten Erdoğan, şunları söyledi:''Genel Kurul'da da bizim hedefimiz bu rakamı (330) yakalamak suretiyle bir defa konsensüsü oluşturmak. Nedir bu konsensüs? İttifak mıdır?
Hayır konsensüs hiç bir zaman
ittifak değildir. Buna kısm-i azami diyebiliriz, ya da 330'un üzerindeki rakamlar diyebiliriz. Burada bizim arzumuz şu; Biz Sayın Cumhurbaşkanımıza bunu 330'un üzerinde bir rakamla gönderdikten sonra hedefimiz, bunu milletimize göndermek. Yani onayı milletimiz versin. Yani 'milletin anayasası' diyebilmek için bunun millete gitmesi lazım. Ama dayatmayla değil, cebirle değil. Bütün bunlardan geçtikten sonra oraya gitsin istiyoruz.
Oraya da giderken
eleştiriler neyse, yani 'şu olmasın, şu olsun'. Bunlar söylenirse güzel olur. Ama şunu bir kenara atamayız; bugün diyelim ki bizler de nasıl ki 'a partisi, b partisi benim de şu kanaatim var. Şu kadar üyem var'. İyi güzel de ama benim de 339 tane milletvekilim var. Bunlar da bu ülkenin milletvekilleri. Bu milletin vekillerinin de kanaati var, buna da saygı duyacaksın. Ve bunlar şu anda
Parlamento içerisinde yüzde 63-64'ü oluşturuyor. İşte bunu bir kenara nasıl koyarsın? Oy bazında yüzde 47 ama Parlamento içerisinde bu milletvekillerinin oranı şu anda yüzde 63-64. Bunu nereye koyacaksın? Bunu yok farz ediyorsun, ondan sonra diyorsun ki 'böyle, böyle efendim işte biz eğer burada yoksak bu yok'. Bu haksızlıktır. Biz diyoruz ki 'gidilecek olan yer millettir.
Millet bu noktada kararını verir.'
Biz diyoruz ki diğer partilerimizin katkılarıyla da bu oluşsun. Onun için de biz hazırlığı bitirdikten sonra 3-5 bin tane bastıracağız. Bütün bu yerlere göndereceğiz. Ayrıca kendi internet sitemizde yayınlayacağız. Ve oradaki havuza bütün eleştirel yaklaşımları alacağız ve ondan sonra nihai değerlendirmeyi yapıp ve bu nihai değerlendirmeden sonra da bizler taslağımızı tasarı olarak göndereceğiz.
Ben
yasak ifadesinden pek hoşlanmıyorum ama '
özgürlükleri güvence altına alacak adımları atan bir anayasa olmalıdır' diyoruz.
Biliyorsunuz özgürlüğün bir sınırı var. O sınır nedir? Bir başkasının özgürlük alanına müdahaledir. Bir başkasının özgürlük alanına kadar özgürlükten yanayız. Çünkü bir başkasının özgürlük alanına da bizim müdahale etme yetkimiz yok. Bu anlamda özgürlük.
Sınırsız özgürlük diye bir şeyi ben kabul etmiyorum. Bu da benim düşüncem, paylaşırlar, paylaşmazlar ayrı mesele. Ama Tayyip Erdoğan olarak sınırsız özgürlüğü tanımıyorum. Ve dünyada da sınırsız özgürlüğün olduğu bir yer görmedim.
Tabii neden değişiyor bu? 12
Eylül anlayışı vardı,
12 Eylül yaklaşımı vardı. Bu yaklaşımı bütün siyasi partiler, milletimizin çoğunluğu 'değiştirilmelidir' dediği için biz bunu değiştiriyoruz. Bu bizim kişisel bir talebimiz değil. Şu ana kadar da 12 Eylül
Anayasası'nın üçte biri değişmiş vaziyette. Efendim neymiş? Tamamı değişmezmiş. Kardeşim zaten değişmeyecek olan yine değişmiyor. Ama değişmesi gerekenler değişiyor. Ama artık delik deşik bir anayasa değil, doğru dürüst bir anayasa çıkıyor.''
-''SSK PRİMLERİNİN DÜŞÜRÜLMESİ GÜNDEMİMİZDE''
Başbakan Erdoğan, bir soru üzerine, SSK primlerinin düşürülmesi gibi konuların gündemde olduğunu belirterek, ''İşverenin sırtındaki yükü azaltmaya gideceğiz. Tabii bizim de işverenden beklentimiz var. İşverenimiz şunu da ortaya koymalı;
kayıt dışı ekonomi noktasında bir defa ekonomisini kayıt altına almalı'' dedi.
İş adamlarına seslenen Erdoğan, sosyal güvencesi olmayan çalışanları istihdam eden işverenlerin ihbar edilmesini istedi.
Kayıt dışı istihdamın
adaletsizlik olduğunu vurgulayan Erdoğan, bu konunu üstüne gideceklerini ifade etti.
-''KEŞKE OLMASAYDI DİYEBİLECEĞİM OLAYLAR''-
Başbakan Erdoğan, ''2007 için keşke olmasaydı dediğiniz bir olay var mı'' sorusunu da şöyle yanıtladı: ''2007 için gerçekten keşke olmasaydı diyebileceğim bir olay,
cumhurbaşkanlığı seçimleri yaşadığımız bu tür
tartışma zemininde yürümemeliydi. Çünkü yıllarca yapılmış bir
cumhurbaşkanlığı seçimi vardı. Aynı sistemle bu gitseydi hiçbir sıkıntı yaşanmayacaktı. Bir diğeri de Cumhuriyet'in değerlerini tartışmaya açan zemin oldu. Bu da oluşturulmamalıydı. 'Kim' üzerinde durmayalım, hiç gerek yok, ama maalesef açıldı.
Cumhuriyet hepimizin. Cumhuriyet kimsenin tasarrufu altında değil. Bu millet bu Cumhuriyet'i sahiplenmiştir ve bayrak gibi, Cumhuriyet gibi değerler bizim ortak değerlerimizdir. Kimsenin bunun üzerinden bir nemalanma yoluna gitmesi, bunu siyasete alet etmesi düşünülemez. Bunları çirkin görüyorum. Bizim bu enerjiyi dışarıda harcamamız lazım. İçerde birliğimizi, beraberliğimizi,
dayanışmamızı konuşmamız lazım. Bunun üzerinde durmamız lazım. Bunlar, benim 'keşke olmasaydı' diyebileceğim olaylar.''
-2008 TEMENNİSİ-
2007 hedefini tutturamadıkları için enflasyon konusunda başarısız olduklarını belirten Erdoğan,
yeni yıl ile ilgili şu mesajı verdi:''Çok hareketli bir 2007 yılı geçirdik. Ve 2007'nin sonunda özellikle terör bölgesindeki gerek
sınır ötesi operasyonlar... Tabii bu sınır ötesi operasyonları başarıyla sürdüren güvenlik güçlerimiz, başta
Genelkurmay Başkanımız olmak üzere,
Kuvvet Komutanlarımıza, tüm Mehmetçiğimize gerçekten tebriklerimi bildiriyorum.
Allah güç, kuvvet versin diyorum. Bu arada şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
2008'in ülkemiz için, milletimiz için birlik, beraberliğin, barışın, sevginin, kardeşliğin artarak devam ettiği bir yıl olmasını temenni ediyorum. Daha güçlü bir Türkiye'nin özlemi içerisindeyiz, inşallah onu beraber tesis edeceğiz. Tüm girişimcileriyle, bu vatanın evlatlarıyla bunu beraber başaracağız. Önümüz açık. iyi gidiyoruz. Yeter ki içeride enerjimizi sarfetmeyelim. Yeter ki dayanışma içinde olalım. Benim bütün siyasi liderlerden isteğim şudur; eleştiri yapıyorsunuz, yeri geliyor
hakaret de yapıyorsunuz, ama ben sizden çözüm istiyorum, çözüm. Deyin ki 'şunu yaparsak daha iyi oluruz.' Biz onu uygularız, hiç burada nefis yapmayız. Yeter ki ülkemizin faydasına olan bir şey olsun, hiç çekinmeyiz. Çünkü bizim derdimiz bağcı değil üzümdür. Hayırlısıyla nice yıllara.''
AA