AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, genel
seçimler için en uygun tarihi Haziran ayının ilk haftası olarak düşündüklerini ifade ederek, ''
Mart ayı itibariyle artık genel seçim sürecine girmiş oluyoruz'' dedi.
Erdoğan, partisinin
grup toplantısında yaptığı konuşmada,
Anayasa değişikliğine uyum yasaları üzerindeki çalışmaların başladığını ve hızla hayata geçirileceğini belirterek, bunun
Meclisin önemli
gündem maddeleri arasında yer alacağını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Bütçe müzakerelerinin tamamlanmasının ardından, yine uyum yasaları ve uyum yasalarını görüşecek, ardından genel seçim sürecine girmiş bulunacağız. Ne zaman? Mart ayı itibariyle artık genel seçim sürecine girmiş oluyoruz ve takvim çalışmaya başlıyor.
Genel seçim için en uygun tarihin haziran ayının ilk haftası olduğunu düşünüyoruz. Seçim takvimini de ilgili kurullarımızda görüştükten ve müzakeresini yaptıktan sonra... İlgili kurumların da görüşlerini aldıktan sonra kesinleştirmiş olacağız. Tabii ki Yüksek Seçim
Kurulunun resmen takvimi ilan etmesiyle birlikte de çalışmalarımızı aynı takvim çerçevesinde sürdüreceğiz.
Haziran ayının ilk haftasında gerçekleşmesi durumunda, seçimler için önümüzde 8 ay bulunuyor. Biz 12
Eylül akşamından itibaren bu noktada zaten çalışmalarımıza başladık.''
TERÖRLE MÜCADELE
Erdoğan, grup toplantısından sonra gazetecilerin
terörle mücadele konusundaki
TBMM'de yapılması düşünülen gizli oturumun tarihin belli olup olmadığı yönündeki sorusuna, ''Henüz belirlemedik'' karşılığını verdi.
''TALİMATINI VER''
Konuşmasında değişik konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, kendilerinin 8 yıldır
iktidarda bulunduğunu ifade ederek, ''Bugün 8 yıl öncesine kıyasla çok daha güçlü,
demokrasinin gereğini yerine getirme konusunda çok daha kararlı bir Meclise sahibiz'' dedi. Erdoğan, hiçbir kurumun Meclis'in üzerinde olamayacağının 8 yılda ortaya konulduğunu kaydetti.
TBMM'nin 23. Dönemde 5. Yasama Yılı'nda da çalıştığını anlatan Erdoğan, kendilerinden önceki dönemlerde Meclis'in
erken seçime gittiğini, kendilerinin ise seçimlerin zamanında yapılması gerektiğini söylediklerini dile getirdi.
Muhalefetin anayasa değişikliği görüşmelerindeki tutumunu eleştiren Erdoğan, o tarihte ''buna karşıyız'' diyenlerin, şimdi ''bir haftada anayasayı değiştiririz'' önerisinde bulunduğunu, ''Kendi partisinin tüzüğünü 2001 seçimlerine kadar değiştiremeyeceğini söyleyenlerin, kalkıp anayasamızı bir haftada, on beş günde, bir ayda değiştireceğini söylemek kadar sululuk olur mu'' diye sordu.
''Şimdi
hazırlıkları yapılım. Bizim ekibimiz hazırlıklara başladı'' diyen Erdoğan, 2011 seçiminden sonra anayasa değişikliğinin gündeme gelebileceğini kaydetti.
''Eğer dürüst samimi davranıyorsan, talimatını ver. Hemen arkadaşlarımız bir araya gelsinler'' Erdoğan,
Diyanet İşleri Başkanlığının da katılımıyla ''başörtüsü konusunun'' ele alınabileceğini dile getirdi. Erdoğan, bu konu gündeme getirildiğinde ''gelin bu işi halledelim'' dediklerini belirterek, ''Şu ana kadar Meclis başkanlığımıza bir müracaat var mı? Yok. Hepsi blöftü, blöf... Bu blöfü biz yutmayız, bu blöfü millet yutmaz'' diye konuştu.
Erdoğan, aynı konunun Meclis İçtüzüğü için de geçerli olduğunu belirterek, var olan bir çalışma bulunduğunu, süratle bunun ele alınabileceğini söyledi.
''Biz ikbal beklentisi peşinde değiliz'' diyen Erdoğan, milletin yararına olacak hiçbir şeyden geri atmayacaklarını, her türlü sorunun çözüm yerinin Meclis olduğunu belirtti. Erdoğan, hiçbir zaman uzlaşmadan kaçmadıklarını, yeni yasama döneminde de ''uzlaşmayı temel referans noktası olarak alacaklarını'' dile getirdi.
Başbakan Erdoğan, ''
Göktürk'' adı verilen Türk istihbarat uydusuyla ilgili çalışmalarının devam ettiğini belirterek, uydunun 2012'de fırlatılmasının hedeflendiğini bildirdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kendi parti tüzüğünü 2011 seçimlerine kadar değiştiremeyeceğini söyleyenlerin, Anayasamızı 1 haftada 1 ayda değiştireceğini söylemesi kadar sululuk olur mu?'' dedi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, yeni yasama yılında, TBMM,
siyasi partiler, milletvekillerine başarı dileklerini iletti.
23 Nisan'da TBMM'nin 90. kuruluş yıl dönümünün kutlandığını anımsatan Erdoğan, ''
Gazi Meclis''in 90 yıl boyunca millet iradesinin tecelligahı, reformların, ilerlemenin ve demokrasinin öncülüğünü yaptığını kaydetti.
TBMM'nin son 8 yılda
ülkenin ve milletin geleceği adına hayati önemde ve tarihi nitelikte reformlara
imza attığını belirten Erdoğan, parti gurubu ve hükümetin sarsılmaz duruşu sayesinde millet iradesi ve hakimiyetine yönelik her türlü müdahalenin etkisiz kaldığını söyledi. Erdoğan, ''Meclisimiz çok büyük dirayet ve sağduyu örneği gösterdi.
Milletin karar ve tercihleri her şeyin üzerinde tutuldu. Meclisin saygınlığı en üst seviyede muhafaza edildi. Bu sayede demokrasimiz çok büyük güç kazandı. Geçmişte çeşitli tarihlerde TBMM'ye ve demokrasiye yönelik müdahaleler, yasama, yürütme ve yargı erkleri arasındaki uyumu bozmuş, erklerin
yetki sınırlarını tartışılır bir hale getirmiştir'' dedi.
AK Parti olarak 3
Kasım seçimlerine ''Yeter söz de karar da milletindir'' diyerek girdiklerini, 3 Kasım akşamından itibaren bu ilkeyi yaşatmak için her türlü zorluğa ve zorlama yoruma, her türlü demokrasi dışı girişime cesaretle göğüs gerdiklerini ifade eden Erdoğan, bugün 8 yıl öncesine kıyasla çok daha güçlü, millet iradesi ve demokrasiyi çok daha özümsemiş, bunun gereğini yerine getirme konusunda çok daha kararlı bir Meclise sahip olunduğunu kaydetti.
Erdoğan,
Türkiye'de demokrasi güç kazandıkça, demokratik reformlar hayata geçtikçe
siyaset kurumu ve Meclis'in güvenirliğinin arttığını, itibarının yükseldiğini belirterek, ''Hiçbir kurumun, kuruluşun, gücün, erkin, TBMM'nin üzerinde olamayacağı, bu meclise ve onun saygın üyelerine hükmedemeyeceği, bu yüce Meclise yön ve rota çizemeyeceği yine 8 yılda her fırsatta ortaya konmuştur'' diye konuştu.
Demokrasi dışı oluşumların, hukuk dışı örgütlenmelerin, çetelerin Meclise istikamet veremeyeceğinin Meclis tarafından, ''AK kadro'' tarafından kararlı şekilde ifade edildiğini ve gereğinin yerine getirildiğini ifade eden Erdoğan, milletvekillerinin gayretli çalışmalarının siyasetin imajını da olumlu yönde etkilediğini söyledi.
Gazi ve kurucu Meclis devraldıklarını, gelecek nesillere gazi bir Meclis, kurucu bir Meclis, ileri demokratik standartlara sahip bir Meclis bırakacak olmanın gururunu yaşadıklarını kaydeden Erdoğan, ''Ülkemizin itibarıyla birlikte TBMM'nin de itibarını koruduğunuz, o itibarı daha yüksek seviyelere taşıdığınız için sizlere ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum'' dedi.
23. dönemde ülke için hayati derecede reformlar gerçekleştirildiğini belirten Erdoğan, TBMM'nin bu dönemde 5. yasama yılında da çalıştığını, bunun TBMM'Nin 90 yıllık tarihinde nadir bir durum olduğunu ifade etti. Kendilerinden önce Meclislerin 3-4 yasama yılını tamamlayamadan erken seçimlere gittiğini söyleyen Erdoğan, ''Türkiye artık seçimlerin zamanında yapılmasına alışmak durumdadır'' dediklerini ve her dönemde her anı millete
hizmet için sarf ettiklerini kaydetti.
Erdoğan, Anayasa değişiklik sürecinde gösterdikleri fedakarlık nedeniyle milletvekillerine teşekkür etti. Erdoğan, ''
12 Eylülde emeklerimizin karşılığını aldık'' dedi.
''BÖYLE SULULUK OLUR MU?''
Başbakan Erdoğan,
Anayasa değişikliği tartışmalarına değinerek, muhalefete yönelik eleştirilerini sürdürdü. 26 maddelik değişiklik sürecinde muhalefetin ''bu telaş niye, seçim yaklaştı, 2011 seçimlerinden sonra yapalım'' dediğini yineleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şimdi 2011 demiyorlar. 'Bir haftada Anayasayı değiştiririz' diyorlar. Zam geldi 'bir ayda değiştiririz' diyorlar. Kendi parti tüzüğünü 2011 seçimine kadar değiştiremeyeceğini söyleyenlerin, kalkıp Anayasamızı 1 haftada, 1 ayda değiştireceğini söylemesi kadar sululuk olur mu? Yani Türkiye Cumhuriyetin Anayasası senin partinin tüzüğünden daha mı basit.
Tüzük dediğin nedir ki? Hukukçu değilim ama gönder bir haftada hazırlayıp verelim. Tüzük bu... Anayasa dediğimiz olay farklı. Ana muhalefet partisinin başkanına söyledim, önünüze öyle bir kelime gelir ki haftalarınızı alır. Oturalım, çalışalım, 2011 sonrasına hazırlıklarımızı yapalım, 2011'den sonra da konsensüsü bir
komisyonla beraber sağlayalım.''
TBMM eski Başkanı Köksal Toptan döneminde komisyon kurulması için davet yapıldığını, buna 'hayır' dendiğini ifade eden Erdoğan, ''Bize uzlaşma dersi veremezsiniz. Bunlar vesikalarla ortada'' dedi.
''HODRİ MEYDAN DİYECEĞİZ''
Hazırlıklara başladıklarını belirten Erdoğan, ''2011 seçimlerinden sonra hodri meydan diyeceklerini'' kaydetti.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Aldığımız oy ne olursa olsun, parlamentodaki temsilimiz ne olursa olsun gelin hepimiz aynı miktarda görevlendirmelerimizi yapalım, hemen uzlaşma komisyonunu kuralım, çalışarak güzel bir Anayasa oluşturalım. Yeni Anayasamızı bu şekilde meydana getirelim. Buna hazırız.
Şu anda hazırlanmış olan bir İçtüzük var, gelin onu gözden geçirelim. Hemen halledelim.
Meydanlarda başörtü başörtü dolaştın. 3 maddelik bir konu. Eğer dürüst, samimi davranıyorsan hemen görevlendirmeni yap, talimatını ver, ben de talimatımı vereyim, hemen arkadaşlarımız bir araya gelsinler. MHP'den, BDP'den de gelsinler.
Diyanet İşleri Başkanlığımız var. Diyanet İşleri Başkanlığını kabul etmiyor musun? Cumhuriyetimizin kurumu. Cumhuriyetin kurumlarına saygı duyuyorsan bu konuda hazır olan kurumumuz Diyanet İşleri Başkanlığı. Bu çalışmaya Diyanet İşleri Başkanlığını da katalım. Birlikte yapılan çalışmayla, bu ülke bu başörtüsü sorununu, milyonların sorununu ortadan kaldıralım. Bunu sağa sola çekmeye, istismara gerek yok. Pakistan'dan, İran'dan örnekler vermeye gerek yok. Tasarımcılara gitmeye gerek yok. Nasıl istiyorsa öyle giyinsin. Yani başörtüsü takmayana 'sen niye streç pantolon giyiyorsun' diyor musun veya 'şalvar türü pantolon giyiyorsun' diyor musun veya 'askılı niye giyiyorsun' diyor musun? Bırak nasıl giyiyorsa öyle giysin. Asıl demokrasi, özgürlükler bu... Bunu yapalım. Bu konuda bile kendi içlerinde birbirlerine girdiler. Veremezler kararı. Bunlar hepsi istismar ifadeleri. Biz hep söyledik: Eğer dürüst davranıyorsanız, siz lokomotif olun, biz
vagon olalım. Bizim derdimiz bağcıyı dövmek değil, üzümü yemek. Milyonların sorununu gelin çözelim. Senin sayın ortada, 101-102, biz 335 kişiyle sizin peşinize takılırız, yeter ki şu işi çözelim. Ama ona kılıf da uydurmayın. Gelin bu işi çözelim.''
Şu ana kadar TBMM Başkanlığına bu konuda bir müracaat yapılmadığını kaydeden Erdoğan, ''Hepsi blöftü, blöf. Bu blöfü bu millet yutmaz. Bunu bir defa bilmemiz lazım'' diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa değişikliği uyum yasaları çıkarılırken muhalefetin ''Geçmişte sıkça başvurduğu engelleyici ve ve yavaşlatıcı siyaset tarzına yine başvurmayacağını
ümit ettiğini'' söyledi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 12 Eylül
halk oylaması sonucunda milletin kendilerine büyük bir görev verdiğini belirterek, süratlenerek bu işleri bitirmeye mecbur olduklarını söyledi.
Erdoğan, ''Milletimiz bize ne dedi '26 madde bu paketi hemen hayata geçirin'. Hayata geçirmek için ne yapacağız, uyum yasalarını çıkarmamız lazım. Öyle ise uyum yasaları milletimiz için büyük bir önem taşıyor. Bunun için de biz görevlendirmelerimizi yaptık, arkadaşlarımız çalışmalara başladılar ve çok büyük önem arz eden uyum yasaları ile ilgili de arkadaşlarımız çalışmaları süratle takip edecekler ve hızla hayata geçirecekler'' diye konuştu.
Muhalefet partilerinin 12 Eylül
halk oylaması öncesinde siyaset tarzlarını yeni dönemde sürdürmeyeceklerini temenni eden Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''En azından bu noktada umudumu muhafaza ediyorum. Zira aziz milletimiz, 12 Eylülde uzlaşmadan kaçan, hırçın, öfkeli, kutuplaştırıcı tavır ve söylemlere gereken mesajı çok önemli bir şekilde, net bir şekilde vermiştir. Milletimizin onay verdiği bu 26 maddenin uyum yasaları çıkarılırken, muhalefet öyle ümit ediyorum ki geçmişte sıkça başvurduğu engelleyici ve yavaşlatıcı siyaset tarzına yine başvurmayacaktır. Her zaman ifade ediyorum; demokrasilerde iktidar ne kadar önemli ise muhalefet de o kadar önemlidir. Gerçek bir demokrasi ileri standartlara sahip bir demokrasi iktidarın çabaları kadar yapıcı muhalefetinde gayretleri ile inşa edilecektir. 12 Eylül bu noktada mesajı almasını bilenlere en güzel şekilde o mesajı vermiştir. Biz artık bu yeni yasama döneminde farklı bir üslup ve söylem bekliyoruz. Biz bu yasama döneminde daha fazla tutarlılık, daha fazla ilkeli siyaset görmek istiyoruz.''
''İKBAL BEKLENTİSİ PEŞİNDE DEĞİLİZ''
Başbakan Erdoğan, Meclis çatısı altında milletimizi temsil ettiklerini ifade ederek, milletin emanetini taşıdıklarını söyledi. Erdoğan, ''Çok açık net söylüyoruz; biz ikbal beklentisi peşinde değiliz. Biz bu ülkenin meselelerini çözmek, 73 milyon vatandaşımızın derdine derman üretmek, Türkiye'yi güçlü ve itibarlı bir şekilde geleceğe taşımak için buralardayız. Milletin yararına olacak hiçbir konuda geri adım atmayız. Uzlaşmadan, diyalogdan kesinlikle kaçınmayız. Her türlü sorunun çözüm yerini TBMM olarak görüyoruz'' diye konuştu.
Erdoğan, bundan dolayı Meclis çatısı altında her sorunu konuşup, görüşeceklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''AK Parti olarak hiçbir zaman uzlaşmadan kaçmadık. Hiçbir zaman kapılarımızı kapalı tutmadık, bu yeni dönemde de kapılarımızı ardına kadar açık tutacağız. Uzlaşmayı, istişareyi, diyaloğu Türkiye'nin sorunlarının çözümünde temel referans noktaları olarak ele alacağız. Komisyonlarda, Genel Kurul çalışmalarında yine yapıcı bir dil kullanacak, yine sağduyuyu, aklı selimi, uzlaşma kültürünü, hoşgörüyü öne çıkaracağız. Beklentimiz, muhalefet partilerinin, muhalefet milletvekillerinin de bu anlayış, bu yaklaşım içerisinde olmasıdır. Eğer bu anlayışı, bu yaklaşımı göremezsek her zaman olduğu gibi yegane şikayet mercimiz millettir ve unutmayınız, millet en güzel hakemdir.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan, 15-17
Ekim tarihlerinde partisinin yetkili kurullarının Kızılcahamam'da yapacağı toplantıda, 8 ay sonra gerçekleştirilecek
genel seçimlerde izleyecekleri yol haritasının netleştirileceğini bildirdi.
Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Anayasa değişikliği çerçevesinde çıkarılacak uyum yasaları ile birlikte Meclisin gündemine gelecek bir başka önemli gündem maddesinin de
bütçe görüşmeleri olduğunu söyledi.
Bu çalışmaların ardından seçim sürecine girileceğini kaydeden Erdoğan, ''Mart ayı itibarıyla artık genel seçim sürecine girmiş oluyoruz ve takvim çalışmaya başlıyor. Genel seçim için en uygun tarihin Haziran ayının ilk haftası olduğunu düşünüyoruz. Seçim takvimini de ilgili kurullarımızda görüştükten ve müzakeresini yaptıktan sonra ilgili kurumların da görüşlerini alarak netleştirmiş olacağız. Tabii ki Yüksek Seçim Kurulunun resmen takvimi ilan etmesiyle birlikte çalışmalarımızı aynı takvim çerçevesinde yürüteceğiz'' diye konuştu.
Genel seçimin Haziran ayının ilk haftasında gerçeklemesi durumunda seçimler için 8 aylık bir süre bulunduğunu ifade eden Erdoğan, ''12 Eylül akşamından itibaren bu noktada zaten çalışmalarımıza başladık'' dedi.
Erdoğan, 15-17 Ekimde Kızılcahamam'da istişare toplantısı yapacaklarını belirterek, şöyle devam etti:
''Bir yandan 12 Eylül halk oylamasının sonuçlarını, şu anda yaptırmakta olduğumuz kamuoyu araştırmalarının da değerlendirmesini orada yapmak suretiyle ele alacağız. Bunu ele alırken 'evet'lerden çok yüzde 42 bize niye 'hayır' dedi, bunun üzerinde duracağız. Eksiklerimizi göreceğiz ve bu eksiklerimizi gidermek suretiyle yüzde 58'e acaba bir şeyler ilave edebilir miyiz, bunun gayreti içinde olacağız. 8 ay sonra gerçekleşecek seçimleri aramızda istişare edecek, yol haritamızı buna göre netleştireceğiz. Biz daha önceki seçim süreçlerinde olduğu gibi hizmetlerimizle, eserlerimizle milletimizin karşısına çıkacağız. Biz laf üretmeyeceğiz, bugüne kadar iş ürettik, iş üretmeye devam edeceğiz.''
Başbakan Erdoğan, bitmiş ama açılışı bekleyen yüzlerce eserleri bulunduğunu kaydederek, ''Muhalefet, 'bitmiş eseri 4 kez açıyor' diyor, ayıptır. Bizde o kadar eser var ki bizim onları dört kere açmaya ne zamanımız ne takatimiz yetişir. Bunlar açılış görmemiş hayatlarında. Biz uydu aracılığıyla yapıyoruz bu açılışları. Bir noktadan 10 tane 15 tane açılışı yapıyoruz. Ama yaşamamışlar bunlar bu tür açılışları. Bir takılsalar bize o zaman bu ülkenin heyecanını görecekler ama maalesef bunların böyle bir derdi yok. Türkiye'nin 4 bir yanında nasıl çalışılıyor, şantiyeler ne durumda bunu görseler o heyecanı duyacaklar. Ama bunlar Ankara'ya mahkum, Ankara'dan dışarı çıktıkları yok. Onun için de nerede ne var haberleri yok. Biz projelerimiz üzerinden, hedeflerimiz üzerinden konuşacak Türkiye'ye kazandırdıklarımızla birlikte kazandıracaklarımızı anlatacağız'' diye konuştu.
Bir gazetede yer alan ''İstanbul'da
Selimiye Camisi gibi bir cami yapılıyor'' şeklindeki haberi anımsatan Erdoğan, ''(Başbakan'ın çılgın projesi bu mu) diyorlar. Çünkü bunlar AK Parti'yi kendilerine göre bir yere oturtmuşlar, aynı yerden bakıyorlar. Şu sağda, soldaki perdelerini kaldır da 360 dereceden gör dünyayı. Öyle görmüyorlar. O çılgın projeyi açıkladığımız zaman onun bütün 360 dereceden her şeyini göreceksin merak etme'' dedi.
Başbakan Erdoğan,
Anadolu yakasında bu projeyi vatandaşların uygulamaya koyduğunu, kendisinin de inceleme yaparak ''yakışır'' dediğini anlattı. Projeye ilişkin çalışmaların hızla devam ettiğini kaydeden Erdoğan, ''Öyle zannediyorum ki 1,5-2 yıl içerisinde o eseri bitirecek kararlılık var'' diye konuştu.
''HERKES DERSİNE ÇALIŞSIN''
''Birilerinin yaptığı gibi manevra olsun diye gündemi işgal etmek için, göz boyamak için değil millete verdikleri sözün arkasında durmak için yeni anayasa çalışmalarını başlattıklarını'' belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Halk oylaması sürecinde milletimize verdiğimiz sözün sonuna kadar arkasında durmaya kararlıyız. Aynı kararlı duruşun meydanlarda milletimize yeni bir anayasa vaadinde bulunan muhalefet tarafından da gösterileceğine inanıyor, en azından inanmak istiyoruz. Yeni anayasanın seçim sonrasında ele alınacağı yönündeki beyanımız, Türkiye Büyük Millet Meclisinin takvimine bakılarak verilmiş bir karardır. Biz diyoruz ki herkes dersine çalışsın. Herkes bu noktada, çalışmalarını, hazırlıklarını yapsın ve seçim sonrasında oluşacak yeni parlamentoda bu konuyu gündeme getirelim ve yeni bir anayasayı uzlaşmayla yapalım.
Seçime kadar olan süreyi hazırlık safhası olarak çok iyi değerlendirmeliyiz. Siyaset, ilkeler üzerinden yapılır. Önümüzdeki süreç siyaset adına bir kez daha samimiyetlerin
test edileceği bir süreç olacaktır. Başta üniversite kapasındaki başörtülü kızlarımızın
inanç ve
eğitim özgürlüğü sorunu olmak üzere kamuoyunda beklenti oluşturan her konuda muhalefetin verdiği sözlerin arkasında durmasını bekliyoruz. Bunu sadece biz değil, millet, kamuoyu bekliyor. Bu sözler tutulursa millet kazanır, Türkiye kazanır. Siyaset ve siyasetçi kazanır. Ama bu sözler tutulmazsa bir kez daha geri adım atılır, bir kez daha manevra yapılır, bir kez daha çark edilirse millet de sandıkta bunun gereğini yapar.''