Diyarbakır mitingi dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını
cevaplandıran Erdoğan,
sandıktan '
evet' çıkması halinde sonucu '
AK Parti oyları' olarak yorumlamayacaklarının teminatını verdi. "Bizden, güvenoyu aldık sözü duymayacaksınız." diyen
Başbakan, muhalefetin kirli
propaganda yapmasına da tepki gösterdi ve ekledi: "Evet'i Habur'la özdeşleştiriyorlar. Bu bir halkoylaması. Evet oylarıyla neyi
vaat ediyorsak onu yapacağız. Referandumda
Allah'ın izniyle evet çıkacak. Sınıf atlayacağız. İleri demokrasiler arasına gireceğiz. Ekonomik alanda da sıçrama yapacağız."
Referandum
kampanyası çerçevesinde tüm
ülkeyi dolaşan Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, en merak edilen programı Diyarbakır mitingini de tamamladı. Önceki gün Diyarbakır'dan Ankara'ya dönüşte uçakta gazetecilerin sorularını cevaplandıran Erdoğan, gösterilen ilgiden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Mitinge katılımı 22 Temmuz
seçimleri öncesinde yaptığı mitinge benzeten Erdoğan, "Ama asıl, coşku açısından çok memnun olduk. Coşkusu yüksek miting oldu." ifadesini kullandı. Erdoğan, CHP'nin çeşitli şehirlerde asılan ve başörtülü vatandaşlar ile
azınlık mensuplarını inciten afişleriyle ilgili olarak da, "O felaket bir ilandı." değerlendirmesini yaptı.
Evet çıkacağına inanıyorum: Referandumda verilecek oyların son durumuyla ilgili, "Ortam farklı bir yere doğru kayıyor. Evet'e doğru kayıyor. Kayacak." yorumunda bulunan Erdoğan, değişiklik paketinin kabulünün hem demokraside hem de ülke ekonomisinde sıçrama etkisi yapacağını bildirdi.
Küresel sermayenin
Türkiye'ye daha çok akacağını, güven ve istikrarın sağlanacağını ifade eden Erdoğan, "Allah göstermesin bunu düşünmek bile istemiyorum ama hayır çıkarsa demokrasimizde travma, ekonomimizde daralma meydana getirir. Her şey sütliman değil. Muhalefet de bunu görsün." şeklinde konuştu. "Yüce Divan'da yargılanmaktan korktuğu için yargının yapısını değiştiriyor." eleştirisini de cevaplandıran Başbakan, Ana
yasa Mahkemesi'nin sadece üye sayısının değiştiğini hatırlattı. Yüce Divan'a gidilecekse 17 üyeyle de bunun mümkün olduğunu söyledi.
'Güvenoyu aldık' demeyeceğiz: 12
Eylül'de yüksek oranda bir
evet oyu çıkarsa AK Parti'nin ve hükümetin
kontrol edilemez bir noktaya geleceği iddialarına da cevap veren Başbakan Erdoğan, 13 Eylül günü yapacağı konuşmanın içeriğine ilişkin ilk bilgiyi verdi. "Bizden
referandum sonrası AK Parti şu kadar oy almıştır, bunu duymayacaksınız. Bizden 'güvenoyu aldık' sözü duymayacaksınız." teminatını dile getirdi. Bunun bir AK Parti oylaması, güvenoylaması veya genel seçim oylaması olmadığının altını çizen Erdoğan, "Seçimi gelecek yıl hazirana planladık, kampanya ilkbaharda başlar. Onun hesabı orada görülür." diye konuştu.
İstikrar için yüzde 10 şart: Seçim barajı konusundaki soruları cevaplandıran Başbakan Erdoğan, "Bütün samimiyetimle kişisel kanaatimi söylüyorum. Barajın düşürülmesini ülkenin kalkınması noktasında doğru bulmuyorum. Avrupa'da bile bunu yapanlar pişman oldular. Yanlış yaptık, diyorlar. Koalisyonlarla ülke zor yönetiliyor. En iyisinde bile parti çıkarı gözetiliyor." dedi.
İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi'ye atıfta bulunan Erdoğan, "Bana 'Çok büyük yanlış yaptık.' dedi. Geçen dönem de biz yasama ve yürütme olarak iyi çalıştık.
Yargı ise prangayı vurdu. Adeta bizi çalıştırmadı." şeklinde konuştu. Türkiye'de yüzde 10
seçim barajının aşağı inmesi durumunda Meclis'ten yasa çıkaramayacaklarını anlattı. Erdoğan, Türkiye milletvekilliğinin de bu konuda çözüm olmayacağını bildirdi. "İstikrar için yüzde 10 şart." diyen Erdoğan, yüzde 7 önerisinde bulunan CHP'nin de bu konuda samimi olmadığını, MHP'nin ise bu durumu ihanetle eş tuttuğunu hatırlattı.
Erdoğan, BDP'ye de ağır eleştiriler yöneltti: "Parlamento'da ne yaptıkları ortada. Estek-köstek dışında,
kavga çıkarmanın dışında bir katkıları yok. Bunlar maalesef bir türlü Türkiye'nin partisi olamadılar. Sandığın üzerine çarpı koyuyorlar, milli iradenin üzerine çarpı atandan parti mi olur?"
Öcalan'la görüşme tutanakları MİT'te: Devletin Öcalan'la görüşme tutanaklarının nerede tutulduğuna ilişkin tartışmalara da açıklık getiren Erdoğan, "Bunların hiçbiri Başbakanlık'ta birikmez. MİT'tedir. Yoksa bugünlerde olduğu gibi elden ele dolaşır. Devlet ciddiyetinden bizleri uzaklaştırır." dedi.
Keşke akreditasyon hiç olmasa: Gazetecilerin TSK'daki akreditasyonla ilgili sorusuna da cevap veren Erdoğan, kendisinden bir örnek verdi: "Bize de olmadık şeyler yapıldı. Affedersiniz haremimize kadar girildi. Yapılmadık şeyler bırakmadılar. Keşke akreditasyon hiç olmasa, ama tamamen kalkması zaman ister.
İlker Başbuğ zamanında önemli oranda kaldırıldı. Zeminini de oluşturmak gerek."
BDP, sandık başında çetele tutarak halkı tehdit edecek
BDP'nin referanduma katılınmaması için
Kürtleri tehdit ettiğini savunan Erdoğan, bu partinin boykot kararı almasına rağmen, her sandık başına 4 temsilci görevlendirmiş olmasını da bu kapsamda değerlendirdi. "Bana göre bir tehdit. Çetele tutacaklar. Böyle bir şey olabilir mi Allah aşkına?" diye soran Erdoğan, BDP'li milletvekillerine de şöyle seslendi: "
Selahattin Demirtaş... Sen önce bir Kürt ol bakalım. Sen Diyarbakırlı değilsin bir defa.
Galip Ensarioğlu bunu söyledi.
Akın Birdal, Niğdeli. Kürtlükle ne ilgisi var?
Ufuk Uras aynı şekilde... Birçok şey şirazesinden çıkmış durumda. Oysa Türkiye bunları aşmış. Kız alıp vermiş.
İngiltere-IRA,
İspanya-ETA örnekleri ile karıştırmasınlar. Onlar apayrı. Çok yanlış düşünüyorlar. Yanlış yere kanalize oluyorlar. Dünyadan yanlış örnekler veriyorlar. Çok konuşmayayım, ama bunun faturasını da öderler. Kendileri öderler."
Askerin sivilleri dinlemesine izin vermeyiz, takipçisiyim
Erdoğan, "Sivillerin dinlenmesi konusunda tavrınız ne olur?" yönündeki soruya ise, "Tabii ki buna izin vermeyiz. Bunun takipçisiyim. Daha bugün
Işık Paşa'yla görüştüm bunu." cevabını verdi. Konuyu kendisinin de araştırdığını aktaran Erdoğan,
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner'le önceki gün konuştuğunu ve
illegal dinleme yapılıp yapılmadığı yönündeki araştırmanın sürdüğü bilgisini verdiğini aktardı. Erdoğan konuyla ilgili olarak şu bilgileri verdi: "Ecevit'in başbakan olduğu dönemde, 2002'de siparişi verilmiş 4 cihaz var. İkisi aktif, ikisi pasif. Yani ikisi çalışmıyor. Aslan
Güner, 2006'da istihbaratın başında değil. İstedikleri başarıyı elde etmiş değiller. (Gazeteleri kastediyor) Tekdüze
servis var. İster istemez
Aslan Güner üzerinden TSK'yı yaralıyor. Ben başlığı atayım onlar cevap versin olmaz. Önceden sormak lazım. Askeriyenin cevap verebileceği konular var, veremeyeceği konular var. İlgilisi bizimle ikili görüşmede anlatabilir de basına anlatamayabilir."