Başbakan Erdoğan,
Türkiye'nin
AB üyeliği süreciyle ilgili olarak, ''50 yıl bizi oyaladılar. Hala oyalıyorlar, onu da söyleyeyim. Biz yırtınıyoruz, çırpınıyoruz. Özellikle bir bakanlığı sadece bu iş için kurduk. Bir devlet bakanımız başmüzakereci olarak sadece bu işi takip ediyor, sadece AB üyesi
ülkelerde fellik fellik dolaşıyor. BÜtün bunlara rağmen oyalıyorlar'' dedi.
Karadeniz Teknik
Üniversitesi'nde (KTÜ) düzenlenen törende, Başbakan Erdoğan'a, KTÜ Senatosu tarafından verilen fahri doktora unvanı takdim edildi ve üniversite bünyesindeki bazı açılışlar gerçekleştirildi.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin dış politikasında bir eksen kaymasının asla ve asla söz konusu olmadığını vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bir eksen kaymasından bahsedenler, art niyetli değillerse Türkiye'nin yeni rolünü, çok boyutlu dış politikasını anlayamamış, kavrayamamış olanlardır. AB ile
katılım müzakerelerini başlatan, dikkatinizi çekiyorum, bu hükümettir. Biz ne zaman AB'ye müracaatı yaptık? Adı daha
Avrupa Birliği değildi. Avrupa Ekonomik Topluluğuydu. 1959 müracaat, resmi müracaat 1963. O günden bugüne öyle talihsiz bir ülke yok. 50 yıl bizi oyaladılar. Hala oyalıyorlar, onu da söyleyeyim. Biz yırtınıyoruz, çırpınıyoruz. Özellikle bir bakanlığı sadece bu iş için kurduk. Biliyorsunuz, bir devlet bakanımız başmüzakereci olarak sadece bu işi takip ediyor, sadece AB üyesi ülkelerde fellik fellik dolaşıyor. Bütün bunlara rağmen oyalıyorlar.''
''SANAL BÜTÇELER VAR, BUNLARDA''
Başbakan Erdoğan, işin perde arkasının belli olduğunu, bunu özel görüşmelerde samimi olan bazı Avrupalı bakanların da söylediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Biz bunu biliyoruz. Ama bunu dillendirmeyi doğru bulmuyoruz. Ben kendilerine açıkça söylüyorum, eğer siz
Hristiyan Kulübü değilseniz, Türkiye'yi buraya almaya mecbursunuz. Zira sizin Hristiyan Kulübü olmadığınızı ifade edebilecek tek şey, halkı
Müslüman ülke olarak Türkiye'nin burada olmasıdır. Ama buna bile tahammül edemeyecek kadar aşırısınız. İnanın bir şey diyemiyorlar. Çünkü yaptıkları iş bu. Biz bugün, hele hele son alınan 10 ülkeyle mukayese edilemeyecek derecede, AB müktesebatına uygun bir ülkeyiz. Onlarla hiçbir şeyimiz mukayese edilmez. Ne temel hak ve özgürlükler noktasında ne
kalkınma noktasında. Bu ülkelerin hepsini tanıyoruz artık. Gidiyoruz, geziyoruz görüyoruz, neresinde ne var hepsi belli. AB müktesebatına bakıyoruz, o da ortada. Ama bunlar çok çok gerilerde, Türkiye ile mukayese edilemez. Sanal bütçeler var, bunlarda.
Karar zaten siyasi. Tek söyledikleri şey, 'Siz büyük bir ülkesiniz, coğrafyanız büyük, nüfus olarak sayınız çok. Buna katlanmakta biraz zorlanıyoruz ve endişe ediyoruz. Çünkü siz buraya girdiğiniz zaman ilk üç ülkeden biri olacaksınız. Bundan korkuyoruz.' Siz güç istemiyor musunuz? AB bir güç merkezi olsun istemiyor musunuz? İşte Türkiye hem size güç katmaya hem de buradan bir şeyler almaya geliyor. Biz yük olmaya gelmiyoruz, yük almaya geliyoruz. İşte Türkiye şu anda böyle bir ülke.''