İŞTE İSTANBUL MİTİNGİ - KARELER
Erdoğan, partisince Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen mitingdeki konuşmasına,
İstanbul'un 39 ilçesindeki bütün vatandaşlarını selamladığını ifade ederek başladı.
Vatandaşlarının İstanbul'a yürekten bağlı olduğunu, şehrin her köşesine gönül verdiğini çok iyi bildiğini anlatan Erdoğan, ''İstanbul ile aramızdaki bu büyük sevdayı dile getirmeye kelimeler yetmez'' diye konuştu.
Vatandaşların gösterdiği cefaya ve sadakate teşekkür eden Erdoğan, İstanbul'un
Türkiye'nin özeti olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
''Şu anda
Sivas,
Kastamonu,
Trabzon,
Rize,
Artvin,
Elazığ,
Sinop,
Kayseri,
Konya,
Diyarbakır,
Mardin,
Erzurum,
Erzincan,
Adana,
Antalya,
İzmir,
Sakarya burada... Doğu da
batı da burada, bu meydanda... İstanbul'da bütün yürekler bir ve beraberdir. Burada
Eyüp Sultan'ın yattığı ebedi kabir, Fatih'in tutuşturduğu
meşale yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor.
Gazi Mustafa Kemal'in yürüttüğü kurtuluş mücadelesinin ruhu buraya yansıyor. Bütün medeniyetlerin mirası burada. Aziz milletimizin bin yıllık mührüyle mühürlenmiş, koruma altına alınmıştır. Burada bütün farklılıklar birlik içinde erimiştir.''
Sevda ile Anadolu'nun yollarına düşmeyi İstanbul'un öğrettiğini kaydeden Erdoğan,
AK Parti'nin
hizmet siyasetinin temellerinin İstanbul'da atıldığını, kuşatıcı, kucaklayıcı birlik siyasetinin temel felsefesinin de İstanbul'da yoğurulduğunu, AK Parti'nin demokratik açılımları esas alan değişimci anlayışının İstanbul'da şekillendiğini anlattı.
Erdoğan, İstanbul'da yanan bu meşalenin tüm Türkiye'de
destek bulduğunu ifade ederek, İstanbul için hiçbir zaman yaptıklarıyla yetinmediklerini ve yetinmeyeceklerini, daima ileri hedeflere koştuklarını söyledi. Erdoğan, ''Bu can, bu bedende olduğu müddetçe bu sevdamız dinmeyecektir'' dedi.
İSTANBUL'UN BÜYÜKLÜĞÜ
Şimdi Türkiye'nin yeni bir koşuya hazırlandığını, yeni bir koşunun start noktasında bulunduğunu belirten Erdoğan, AK Parti'nin 29
Mart seçimleri arifesinde gelecek için heyecan yüklü ve coşku dolu olduğunu kaydetti.
O gün millet iradesinin yeniden tecelli edeceğini,
demokrasinin
halkın tercihleri doğrultusunda çok daha güçleneceğini dile getiren Erdoğan, ''Biliyorum ki İstanbul yine büyüklüğünü konuşturacak, yine Türkiye'nin numunesi olma özelliğini sergileyecek, AK Parti ile yola devam diyecektir'' diye konuştu.
''Şimdi en gür seda ile seslenmeye hazır mıyız?'' diye soran Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
''Az önce birileri
Çağlayan'daydı. Aman yarabbi, ne palavralar. Nasrettin Hoca'ya bir palavracı gelmiş. Palavracı demiş ki 'Ben 40 arşın, 60 arşın atlarım'. Tabii böyle deyince Nasrettin Hoca da 'Atla oğlum' demiş. Bunun üzerine palavracı
cevap vermiş. '
Halep'deyken atlardım' demiş. Hemen Nasrettin Hoca 'Halep oradaysa arşın buradır' demiş. Şimdi ben de diyorum ki sayın
Baykal, senin Halep'in Çağlayan ise arşın burası,
Zeytinburnu. Eğer metrekare ölçüp biçmesini bilmiyorsan burada öğreniver. Çağlayan Meydanı ne kadar, Zeytinburnu Kazlıçeşme ne kadar? Bunu da sana kılavuzların söylesinler.''
İstanbullu'ya
küçük düşünmenin yakışmayacağını, İstanbul'un tarih boyunca hep büyük düşündüğünü anlatan Erdoğan, 29 Martta da İstanbul'un tüm ilçelerinin büyük düşüneceğini ve ''yola devam'' diyeceğini, buna inandığını kaydetti.
AK Parti Genel Başkanı ve
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın idealinde hiçbir zaman bu ülkede
iktidar olmak bulunmadığını ifade ederek, ''Çünkü halk onu ebedi muhalefet ilan etti'' dedi.
Erdoğan, partisinin Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, İstanbullu'nun AK Parti'den aldığı hizmetleri bildiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Neler anlatıyor neler... Kalkmış başkalarının yaptıklarını kendine mal ediyor. Diyorlar ki Sayın Baykal sen ne yaptın? Sen onu söyle. Senin bir dikili taşın var mı söyle? Sen
Enerji Bakanlığı yaptın bu ülkede, akaryakıt istasyonlarında milleti kuyruğa mahkum ettin. Benim çiftçim mazot bulamadı. Otomobillere benzin bulamadı. Evlerimize gazyağı alamadık. Sen
Maliye Bakanlığı yaptın. Bizi deliksiz kuruşa mahkum ettin. Rakamları da maalesef doğru söylemiyor. Rakamlarda da ciddi manada saptırmalar var. Doğru konuşmuyor. Resmi rakamlar ortada, her şey ortada. Ama tabii bu ara biraz da iyice
kimyası bozulmuş durumda.''
Baykal'ın devletin valilerine, yargıya, maliyeye, bürokratlarına, teknokratlarına sataştığını, ''Devletin bürokrasisinin hepsi AK Parti'li'' dediğini belirten Başbakan Erdoğan, Baykal'ın ''AKP ile gelen APS ile gider'' sözünü eleştirdi.
Erdoğan, ''Ayıptır ayıp. Bu ülkede APS ile ancak gitse gitse
mektup gider. Devletin resmi kademelerindeki atamaların nasıl yapıldığı bellidir. Ama unuttun galiba, kimya bozuldu çünkü'' diye konuştu.
''Deniz Baykal'ın idealinde hiçbir zaman bu ülkede iktidar olmak bulunmadı. Çünkü halk onu ebedi muhalefet ilan etti'' diyen Erdoğan, ''Şimdi yalvarıyor 'Anneciğim ne olur bir gün bana bir iktidar'. Bu millet vermeyecek sana iktidar. Çünkü dürüst davranmıyorsun'' dedi.
''CHP ZİHNİYETİNİN MANTIĞI BU''
CHP Lideri Baykal'ın 220 milyar dolar borçla ecdadın neler yaptığını anlattığını söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Sadece borçla değil. Bunun için de borç da vardır, sabit gelir de vardır. Bu işi öğren. Ekonomiyi öğren. Bak '
Borç yiğidin kamçısıdır'. Şu anda Türkiye'nin devlet olarak kamu net borç stoğu 142 milyar dolardır. Dürüst ol, dürüst. Özel sektörün borcunu niçin gelip d
e devlete yıkıyorsun? 142 milyar dolar, çıkıyor diyor ki 500 milyar dolar. Ayıptır, ayıp. Bunları öğren, dürüst ol. Ama dürüst değil. Hep yanlış. Çünkü kılavuzu farklı. Biliyorsunuz, kılavuzu karga olanın durumu bu. Değiştir bu kılavuzu değiştir. Sana da yazık oluyor. Üzülüyorum. Yaşın 70 olmuş. Yazıktır, bu hep böyle mi gidecek?''
Deniz Baykal'dan kendi eserlerini anlatmasını isteyen Erdoğan, kendisinin bu ülkeye kazandırdıklarıyla konuştuğunu kaydetti.
Türkiye'nin 230 milyar dolar olan gayrısafi yurtiçi hasılasını 750 milyar dolara çıkaran bir başbakan olarak konuştuğunu belirten Erdoğan, Baykal'a yönelik ''Sen neyle konuşuyorsun onu söyle'' diye seslendi.
Baykal'ın gerçekleri saptırdığını ifade eden Başbakan Erdoğan, devlet olarak
fabrika yaptırmayı bıraktıklarını, artık fabrikaları girişimcilerin yaptığını söyledi.
Devletin fabrikalarının iflas ettiğini, zararlarını da vatandaşın ödediğini anlatan Erdoğan, ''Bunların mantığı bu. CHP zihniyetinin mantığı bu. O devletçi mantık maalesef hep zarar, zarar, zarar... Zararın bedeli de millete'' diye konuştu.
Geçmiş iktidarların karşılıksız para bastığını, bunun vatandaşın cebindeki parayı çalma anlamına geldiğini dile getiren Erdoğan, Türkiye'de 6,5 yıldır karşılıksız para basılmadığını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, tarih kadar büyük düşündüklerini, İstanbul için, Türkiye için, 81 vilayet için büyük düşündüklerini belirterek, mitinge katılanlara bundan önce katıldığı 54 ilin selamını getirdiğini bildirdi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''CHP'nin tapusu Baykal'ın elindedir. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AK Parti'nin tapusu milletin elindedir. Farkımız bu'' dedi.
Erdoğan, partisince Kazlıçeşme Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada,
Süleymaniye,
Ayasofya,
Topkapı Sarayı,
Dolmabahçe Sarayı,
Fatih Camisi ve Galata Kulesi'nin İstanbul'un, Türkiye'nin kardeşliğin ve insanlığın anıtları, Boğaziçi'nin Müslüman'ın, Hristiyan'ın, Musevi'nin yüreğine akan bir sevgi ırmağı olduğunu söyledi.
Çanakkale Destanı'nın hep birlikte yazıldığını,
İstiklal Savaşı'nın omuz omuza, yürek yüreğe kazanıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz bu Cumhuriyeti hep birlikte kurduk, 'Bayrakları
bayrak yapan üstendeki kandır,
toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır' diyerek yola devam ettik. Yıllarca birlikte güldük, birlikte sevindik. O zaman ayrı gayrı niye? O zaman ayrımcı siyaset niye? İnsanları bölen, ırklarına, mezheplerine, dinlerine, dillerine ayıran bu dil, bu üslup niye? Bu çatışmacı, bu
tahrik edici üslup niye? Ne diyor Aşık Veysel; 'Kürt'ü, Türk'ü ve Çerkez'i/Hep Adem'in oğlu kızı/Beraberce şehit gazi/Yanlış var mı ve neresi/Yezit nedir ne Kızılbaş/Değil miyiz hep kardaş/Bizi yakar bizim ataş/Söndürmektir tek çaresi...' İşte biz bu anlayışla 'demokrasi' dedik. İşte biz
Necip Fazıl'dan, Nazım Hikmet'ten, aldığımız ilhamla '
özgürlük' dedik. Mehmet Akif'ten,
Namık Kemal'den, Kemal Tahir'den Peyami Safa'dan aldığımız üslupla 'hürriyet' dedik. Baki'den, Nedim'den, Fuzuli'den kalan incelikle, zarafetle 'hoşgörü' dedik. Şeyh Edebali'den, Yunus Emre'den, Mevlana'dan, Şeyh Ahmet Yesevi'den,
Hacı Bektaş'tan aldığımız dersle 'kardeşlik' dedik. Fatih'ten, Kanuni'den,
Yavuz Selim'den aldığımız aşkla 'büyük Türkiye' dedik. Biz, Gazi Mustafa Kemal'den yüklendiğimiz mesuliyetle, 'muasır medeniyetler seviyesi' dedik. Birlik içinde bütünlük, kardeşlik içinde geleceğe emin adımlarla bu yürüyüşümüzü sürdüreceğiz. Bin yıllardır bozulmayan, yıpranmayan kardeşliğimizi ebediyen muhafaza edeceğiz. Aramıza nifak sokma gayreti içinde olanlara asla
prim vermeyeceğiz. Nifak tohumlarının bu ülkede yeşermesine izin vermeyeceğiz.''
''CHP'LİLER ANLAMAZ BU İŞTEN''
İstanbul'u nasıl bir dünya kenti yaptılarsa, Türkiye'nin 81 vilayetinin tamamını da birer dünya kenti haline getireceklerini, bunun uzmanlık alanları olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Belediyeciliği biz biliriz, CHP'liler anlamaz bu işten. Onların İstanbul'u ne hale getirdiğini benim İstanbullu kardeşim bilir. Şimdi İstanbul'un sorununu çözmek için İstanbul'a adres bilmeyenleri gönderiyor. Bu, onların yöneticilik kabiliyetlerinin ne olduğunu da gösteriyor. Bunların derdi, meseleyi çözmek değil, böyle bir dertleri yok, tam aksine 'dostlar alışverişte görsün'. Biz, dostluğun, kardeşliğin diliyle 71,5 milyon vatandaşımızı kucaklayan bir dille konuşmaya devam edeceğiz. Demokrasiden şaşmadan, milletin iradesini asla ve asla
tartışma konusu yapmadan, yaptırmadan özgürlük alanlarını genişleterek, geleceğimizi hep birlikte inşa edeceğiz.''
Başbakan Erdoğan, 29 Mart
yerel seçimlerinden AK Parti'nin gücüne güç katarak çıkmasının ayrı bir anlam taşıdığını vurgulayarak, her partilinin akrabalarına, ahbaplarına, komşularına duyduklarını, bildiklerini anlatmasını istedi.
''CHP'nin tapusu Baykal'ın elindedir. MHP'nin tapusu Bahçeli'nin elindedir. AK Parti'nin tapusu milletin elindedir. Farkımız bu'' diyen Erdoğan, vatandaştan 29 Martta oy kullanmasını istedi.
Erdoğan, gerek içeride, gerek dışarıda 30 Marttan itibaren yeni bir dönem ve gündemin başlayacağını ifade ederek, 1-2 Nisanda Londra'da yapılacak G-20 Zirvesine katılacaklarını anlattı. Yeni dönemde Türkiye'yi
ekonomik, demokratik,
adalet ve
kalkınma açısından daha ileriye taşıyacakları için seçimden güçlenerek çıkmalarının daha büyük önem taşıdığını belirten Erdoğan, ''Dünyanın 100 yılda bir karşılaştığı küresel
kriz ortamında, Türkiye'nin güven ve istikrar ortamını bu süreçte de devam ettireceğini hep beraber göreceğiz'' dedi.
''BUNLAR BAKAR KÖR''
Türkiye'nin bu türbülanstan daha güçlü çıkacağını, bu krizi fırsata dönüştüreceklerini, bundan kimsenin endişesi olmaması gerektiğini kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Şu meydan bunu gösteriyor. Biz şu anda yerel seçim yapıyoruz. Peki sayın Baykal ne konuşuyor? Yereli konuşuyor mu? Gittiği illerde yerelde neler yapılacağı ile ilgili bir planını, projesini duydunuz mu? Yok ki planları, projeleri... Ve 'Ne yaptınız' diyor? Ayıp, bunlar bakar kör... Afedersiniz açtığımız yolların üzerinden gidiyorlar. Şimdi Eskişehir'de bu hızlı trene hangi yüzle bineceksiniz? 9 bin 468 kilometre duble yol yaptık, bu yollardan geçiyorsunuz hangi yüzle? 330 bin derslik yaptık 6,5 senede... İnsan kalkar bir teşekkür eder.''
Başbakan Erdoğan, okullarda
bilişim sınıfları kurduklarını, okullara 800 bine yakın bilgisayar gönderdiklerini, yeni hastaneler açtıklarını anlatarak, ''Vatandaşı karşında doluşa getiriyorsun, konuşuyorsun. Ah sayın Baykal ah... Gel bir de Kazlıçeşme'yi dinle ne diyor? Sadece Çağlayan'da seni dinleyenler bu ülkenin vatandaşı değil. Bak buradakiler de bu ülkenin vatandaşı. Bunlardan haberin var mı?'' diye konuştu.
CHP'nin ''kenarından köşesinden'' ortak olduğu
koalisyon dönemlerinde hastanelerde ölülerin bile rehin alındığını, sosyal güvencesi olmayanların hastaneye bile yaklaştırılmadığını ifade eden Erdoğan, bir anısını şöyle dile getirdi:
''Bunu kendim yaşadım. Trafik kazası geçirdim, hastaneye götürdüler, komadayız, sordukları soru şu: SSK'lı mısın,
emekli sandığı mensubu musun? Kan, revan içindeyiz, hala bunu soruyorlar. Bizi 3
arkadaş bir minibüsle Bolu'ya kadar gönderdiler. Önce bir hastaneye gittik.' SSK'lı olduğu için biz bakamayız' dediler. Yaralı arkadaşımızın elinde 3 tane
serum şişesi oradan oraya... 1,5 saat böyle geçti. Bu mudur insan öncelikli bir dünya?''
''SANDIĞA GİDİN''
Başbakan Erdoğan, ''Vatandaşlarımdan ricam şu; 29 Mart günü sandığa gitmeleri ve Türkiye'nin yakın geleceğini şekillendirecek
yeni dönem için iradelerini koymalarıdır'' diyerek, ''biz kazanalım'' değil, Türk demokrasisinin kazanmasının derdinde olduklarını dile getirdi.
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, ''İsterse bir vatandaş telefonda hükümete küfretmeli,
hakaret etmeli. Telefonda konuşurken
ağız tadıyla birbirimize küfredemiyoruz'' dediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Ayıptır ayıp... Sen bir lidersin. Sayın Baykal, bu ifadeleri gece 12.00'den sonra kullan. Bak, çocuklarımızın ahlakını bozacaksın ya da şifreli kanallarda konuş bunları. Tutturmuş bir televizyon, televizyon... Buyur çarkıfelek, televole var. Orada şovmenlerle beraber şovunu yap. Ben de sen çıkarsan seyrederim.''
Uluslararası sermayenin güven ve istikrarın olduğu yere geldiğini belirten Erdoğan, ''Bunların devletçi mantığı o eski komünist mantık. Biz devletçi mantık değiliz. Biz, 'serbest
rekabet olmalı, uluslararası rekabet ülkemde şekillenmeli' diyoruz'' şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Galataport'un engellenmesiyle İstanbul'un kaybettiğini ifade ederek, İstanbul'un güzelliklerini tüm dünyaya pazarlamaya kararlı olduklarını söyledi.
Türkiye'ye gelen turist sayısını 26 milyona çıkardıklarını, bunun, Türkiye'nin dünyada tanıtımı anlamına geldiğini vurgulayan Erdoğan, ''Sayın Baykal, sana kalsaydı sen zaten İstanbul'un dışına çıkamazsın. Sayın Bahçeli, sen uçma özürlüsün... Diyor ki, 'Başbakan niye uçuyor biliyor musunuz? Fazla harcırah almak için'. Ayıptır ya ayıp'' dedi.