Erdoğan grupta sert konuştu - Video

Başbakan Erdoğan partisinin TBMM grup toplantısında CHP lideri Baykal'a çok sert cevap verdi.

Erdoğan grupta sert konuştu - Video





AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörle mücadeleyi diplomatik, siyasi, askeri, ekonomik araçlarla kesin sonucu alıncaya kadar sürdüreceklerini, bundan kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini belirterek, ''Fakat, meselenin esas çözümünün, milletin özgürlük ve refahını daha da ileri taşımaktan, hukuku, adaleti tam manasıyla işletmekten geçtiğini unutmamalı ve terörün dayattığı mantığa teslim olmamalıyız'' dedi. Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, ''anlamlı bir grup toplantısı'' yaptıklarını belirterek, zor ve sıkıntılı günlerin ardından mutlaka aydınlık yarınların olduğunu kaydetti.''Son birkaç ayda verdiğimiz şehitler, milletimizi derinden üzdüğü kadar yüreklerimizi birleştirmiş, 70 milyon vatandaşı hamdolsun tek yürek kılmıştır'' diyen Erdoğan, terör karşısında 70 milyon insanın tek yürek olmasının yankısının tüm dünyada güçlü biçimde hissedildiğini söyledi. Erdoğan, ''Hükümetimiz, güvenlik güçlerimiz, devletin tüm imkanlarını kullanarak, hatta bu imkanları çoğaltarak terörle mücadele için var gücüyle çalışmaktadır. Türkiye, büyük bir ülke... Bu büyüklüğüne yaraşır şekilde davranmak, terörün arzu ettiği gündemin dışına çıkarak akılcı düşünmek, aklı selimle hareket etmek, dirayet ve kararlılıkla ortaya bir tavır sergilemek durumundadır'' dedi. Terörün ilk hedefinin bir kaos ortamı oluşturmak, propagandasını en geniş manada yaptırabilmek ve yapabilmek, bu kaos ortamını zihinlere ve gündeme taşımak, akli davranma melekeleri, sağduyuyu sakatlamak olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Türkiye ve Hükümetimiz bu noktada azami dikkat sahibidir. Türkiye'nin tüm dünyadaki saygınlığını artırarak demokratik yürüyüşünü aksatmadan devletimizin saygınlığını koruyarak bu mücadelemizi sürdüreceğiz ve inşallah sonunda muvaffak olacağız. TBMM'den çıkan güçlü iradenin tüm dünyadaki yankısı da bunun açık ispatıdır. Tüm illerimizde ortaya konan duyarlılık, Hükümetimizin yürüttüğü aktif diplomasiyle, uluslararası toplum tarafından her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Terör karşısında en büyük gücümüz, meseleye tarih içinden ve mevcut tecrübeyle bakabilme yeteneğimizi kaybetmememiz, soğukkanlılığımızı da korumamızdır.'' ''AYRILIKÇI TERÖR 30 YILDIR VAR'' Erdoğan, ayrılıkçı terörün bugünün meselesi olmadığını, Türkiye'nin yaklaşık 30 yıldır ayrılıkçı terörle mücadele ettiğini belirterek, terör örgütünün kanlı eli ve çirkin çehresinin şimdi bütün dünyada çok daha net olarak görüldüğünü kaydetti. ''Bu örgüt, bu ülkedeki kardeşliği tahrip etmede hezimete uğramıştır'' diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''22 Temmuz seçimleri, Türkiye'deki demokratik olgunluğun, eşsiz kardeşliğin en bariz göstergesi olarak önümüzde durmaktadır. Her zaman olduğu gibi 22 Temmuzda da 30 yıllık ayrılıkçı teröre rağmen bu büyük millet, demokratik sisteme güvenini, devlete bağlılığını, milli bütünlüğe verdiği önemi bir kez daha ortaya koymuştur. Bu ülkede yaşayan insanlar, sıradan bir topluluk değildir, büyük ve ebedi bir millet olmanın şuuru ile mücehhezdirler. Millet olmak kolay bir haslet değildir, müşterek bir tarih birikimine ve müşterek bir gelecek idealine sahip olmayan bir topluluk, millet mertebesine yükselemez. Bu ülkenin insanları, geçmişten geleceğe uzanan büyük ve ebedi bir yürüyüşü sürdürmedeki kararlılıklarıyla millet olma vasfına haizdirler. Onun için kökü mazide olan, ati olarak tanımlanmıştır bu millet. Tabii ki terör ve nifak karşısında da en güçlü dayanağımız bu millet ve onun hiç eksilmeyen, hiç zedelenmeyen kardeşlik duygusudur.'' ''GİRDİKLERİ ÇIKMAZ YOLDUR'' Erdoğan, yüreğinde insanlık sevgisi olmayanların, bu güçlü kardeşlik duygusunu anlayamayacaklarını belirterek, şöyle konuştu: ''İnsanlıktan yeterince nasiplenemeyenler bizim bu yürek zenginliğimizi bir zaaf zannedebilirler ama biliyoruz ki onlar her zaman her yerde sayılıdır, marjinaldır. Onların 'millet' demesi mümkün değildir, 'vatan' demesi mümkün değildir. Milleti bir bütün olarak kucaklaması mümkün değilidir. Keşke onlar da kucaklarını açabilseler, keşke onlar da bu ülkede 'Türkiye, vatan, millet' diyebilseler, keşke onlar da vatanıyla, milletiyle, devletiyle, İstiklal Marşı ile gurur duyabilseler, keşke 70 milyonun huzuru ve mutluluğu için fikir üretebilseler. Ama belli ki böyle dertleri yok, buna muktedir değiller ve belli ki iradeleri ipotek altındadır. Ne yazık ki bu yüce millet, onlarla kendi arasında büyük uçurumun, kalın bir duvarın olduğunu hamdolsun görmüştür. Bunu aşabilmelerini, ben yanlıştan dönebilmelerini özellikle bu insanlar için temenni ediyorum. Girdikleri çıkmaz bir yoldur. Onlara tüm iyi niyetimizle bunu anlatmaya çalıştık hala da çalışıyoruz. Eğer bunu anlamazlarsa - ki anladıklarına dair henüz bir emare göremiyoruz -kendilerine yazık ederler. Zira bu millet vahdet ile yoğrulmuştur. Bütün farklılığını kesrette vahdet anlayışıyla böyle bir iklimde eritmiştir, yoğurmuştur. Horon tepenler de halay çekenler de aynı birlik beraberlik iklimini teneffüs eder bu Anadolu topraklarında. Açık söylüyorum; bunu bozmaya kalkışanlar, bu milleten sadece bozguncu muamelesi görür. Başka bir şey de elde edemezler.'' ''MESELENİN ESAS ÇÖZÜMÜ...'' Erdoğan, terörle mücadeleyi diplomatik, siyasi, askeri, ekonomik araçlarla kesin sonucu alıncaya kadar sürdüreceklerini belirterek, bundan kimsenin şüphesi olmaması gerektiğini ifade etti. ''Fakat meselenin esas çözümünün, milletin özgürlük ve refahını daha da ileri taşımaktan, hukuku, adaleti tam manasıyla işletmekten geçtiğini unutmamalı ve terörün dayattığı mantığa teslim olmamalıyız'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Demokrasi ve hukuk, terörle mücadelede bizi zayıflatan değil, güçlendiren değerlerdir. Şiddete dayanmayan, şiddetten güç devşirmeye kalkışmayan, şiddeti övmeyen her düşünce, her talep bizim için kıymetlidir ve muhatap alınmayı hak eder. Siyaset de budur zaten. Şiddeti dışlayarak konuşabilmek, meselelerimizi diyalogla, hukuk içinde çözebilmek; biz siyaseten bunu anlıyoruz. Ama şiddet ile arasına mesafe koyamayanlar, hukukla, demokrasiyle, milletin değerleriyle barışık olamayanlar siyaset dışı eğilimlerden medet aramaya devam ederler. Siyaset bir gruba, bir örgüte değil 70 milyona hizmet için vardır. Siyaset bir yan kol faaliyeti de değil. Millete hizmetin asli güzergahıdır. Gücünü mili iradeden, hukuktan demokrasiden alan her hareket, biçim için muteberdir. Ancak, meşru olmayan alanlardan güç devşirmeye çalışanlar, ancak kendi altını oyarlar. Bu milletin her ferdinin meselesi bizim kendi meselemizdir. Bu milletin her ferdi, bu ülkenin asli sahibidir. Çok enteresan... Son yaptığımız seyahatlerde bir şey duyuyoruz. Gittiğimiz yerlerde 'ülkenizdeki azınlıklar' diyorlar. 'Kimdir bu azınlıklar?' diye sorduğumuzda benim Kürt kökenli vatandaşlarımı söylüyorlar. Çünkü bölücü terör örgütü, benim Kürt kökenli vatandaşımı yurtdışında 'azınlık' diye tanımlıyor. Kendilerine şunu söyledim: 'Bunu benim ülkemdeki Kürt kökenli vatandaşlarım duymasın... Duydukları zaman sizin bu ifadelerine ilk isyan edenler onlar olurlar.' Çünkü onlar, benim ülkemin asli unsurlarıdır. Siz asli unsurları azınlık diye tanımlamaya gayret ediyorsunuz. Kimi aldatıyorsunuz? Büyük bir oyunun içindesiniz.'' AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayip Erdoğan, bu milletin hiç bir ferdine bugüne kadar farklı gözle bakmadıklarını belirterek, ''Bizim ülkemizdeki azınlıklar bellidir. Bu da Lozan'da tanımlanmıştır. Onun dışında bizim ülkemizde azınlık yoktur'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Kürt kökenli vatandaşların azınlık değil, Türkiye'nin asli unsurları olduğunu belirterek, şöyle konuştu: ''Siz, asli unsurları 'azınlık' diye tanımlamaya gayret ediyorsunuz. Ya büyük bir oyunun içindesiniz veya oyunun aktörlerinden birisi oluyorsunuz. Bizim ülkemizdeki azınlıklar bellidir. Bu da Lozan'da tanımlanmıştır. Onun dışında bizim ülkemizde azınlık yoktur. Bu oyuna sakın gelmeyin. Ondan sonra tabi uyanır gibi oluyorlar. İnşallah uyanmışlardır...İktidar, bu milletin iktidarıdır. Hükümet, bu milletin hükümetidir. Bu milletin hiç bir ferdine bugüne kadar farklı gözle bakmadık, bakmayız, bakamayız... '' Türkiye'nin terör meselesini devletiyle, milletiyle bir bütün olarak çözeceğini anlatan Erdoğan, ''Türkiye, kardeşliğini muhafaza ederek, özgürlük ve refahını artırarak, adaleti tesis ederek bu sorunu çözecektir'' diye konuştu. Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası alanda hak ve menfaatlerini azami şekilde koruduğunu vurgulayarak, ''Ama bilelim ki asıl gücümüz, içerdeki toplumsal barış ve dayanışmadadır'' dedi. ''SİYASİ ÇÖZÜM'' Bazılarının, şiddete dayanarak siyaset yaptıklarını zannedebileceğini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Bazı marjinallar, Türkiye'nin ortak değerlerinden ayrışmayı, kendileri için bazı alanları zannedebilirler. Ancak, bu millet sağduyusuyla, aklıselimiyle onların gerçek amaçlarını görmeye muktedirdir'' diye konuştu. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yıllardır 'siyasi çözüm' edebiyatını dillerinden düşürmeyenler, bugün terörün gölgesinde siyaset yapmaya, milletin değil, karanlık mihrakların iradesiyle hareket etmeye razıysalar, onlara söyleyecek sözümüz yoktur. Bizim sözümüz sadece milletimizedir. Milletimiz engin ferasetiyle sadece kendi iradesine bağlı olarak, sadece kendisinin menfaatini düşünen, sadece kendi geleceği için siyaset üretenleri, her zaman çok iyi bilir, ayırt eder. Gerek Irak'ın kuzeyinden kaynaklanan terörle mücadelemize dünya kamuoyunun desteğini temin etmek, gerekse Türkiye'nin dünya ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini yükseltmek adına diplomasi trafiğini gördüğünüz gibi sürdürüyoruz.'' İngiltere ve Romanya ziyaretinin hemen ardından ABD ve İtalya'ya bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlatan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ın da bu süreçte Körfez ülkelerini ziyaret ettiğini anlattı. Ziyaretlerinin özellikle Irak'ın kuzeyinde konuşlanan terör örgütüne yönelik müşterek tedbirlerin masaya yatırılması bakımından son derece önemli olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, ABD Başkanı Bush ile yaptığı görüşme hakkında da bilgi verdi. ''TÜRKİYE'NİN GELDİĞİ KRİTİK NOKTA'' Bush'a, Türkiye'nin gelmiş olduğu kritik noktayı en kararlı ve net bir şekilde ifade ettiğini bildiren Erdoğan, şunları söyledi: ''Terörist eylemlerin Türkiye'nin kamu düzenini ve ulusal güvenliğini tehdit ettiğini, bu duruma karşı nefsi müdafaa noktasında bulunduğumuzu, Irak'ta etkili olan koalisyon güçlerinin başı durumundaki ABD'nin somut işbirliğini beklediğimizi vurguladım. Bölgede yaşanan sorunların ve yönetim zafiyetinin giderilememesinin, terör örgütünün işini kolaylaştırdığını sürekli olarak uyarmamıza rağmen, Kuzey Irak'ta tedbirlerin bir türlü alınamadığını da özellikle belirttim. En önemlisi de bugün Türkiye'nin hazırlıklarını sürdürdüğü operasyon kararında ne kadar ciddi olduğunu, bu zafiyet noktasının askeri tedbirlerle giderilmesinin bizim için artık kaçınılmaz hale geldiğini de anlattık. Şüphesiz ki bu, tedbirlerden bir tanesi.Türkiye'nin güvenliği ve menfaatleri söz konusu olduğunda her türlü tedbiri alma kararının milletimize, milletimizi temsilen de TBMM'ye ait olduğunu, bununla ilgili de terörle mücadelede uluslararası işbirliğinin sonuç getireceğini altını çizerek vurguladık. TBMM'nin milletimiz adına verdiği karar ortadadır, açıktır, nettir ve öyle zannediyorum ki bu karar en iyi şekilde anlaşılacaktır. İkili görüşmelerimizde ve medyaya yapılan açıklamalarda bu konuda bir muğlaklık bırakılmadığı kanaatini taşıyorum.'' Bazı siyasilerin başta ana muhalefet partisinin, görüşmelerinin zaman kayıtlarını iyi tutamadığını ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Çünkü, kılavuz hala aynı kılavuz. Değişmeyen kılavuz. Bizim başbaşa görüşmemizde sadece üç kişi olduğumuz... Bunlar da yanlış, servis yapanlar da yanlış... Defaatle söyledim ama ders almamakta direniyorlar'' diye konuştu. ''FİİLİ ADIMLAR'' En önemli adımların fiili adımlar olduğunun altının çizen Erdoğan, millet olarak bunu beklediklerini vurguladı. Daha önce kurulan üçlü mekanizmadan sonuç alınamadığını Bush'a ifade ettiğini anlatan Erdoğan, ''15 ay bu mekanizmanın çalışmasını bekledik. Bu mekanizmadan netice alınamadığı içindir ki artık bu safhaya geldik'' dedi. İki ülkenin çok uzun yıllara dayanan dostluk ve müttefiklik ilişkisinin bir kere daha galip geleceği, ABD'nin, teröre karşı mücadele kararlığı taşıyan Türkiye'nin yanında somut bir işbirliği ile yer alacağı izlenimini bu görüşmede gözlemlediğini ifade eden Erdoğan, uluslararası medya karşısında yaptıkları açıklamada da PKK terör örgütünün Türkiye'nin, Irak'ın ve ABD'nin düşmanı olduğunu bizzat Başkan Bush'un açıkladığını hatırlattı. Ortak düşmana karşı ortak bir mücadele verilmesinin gereğinin altını çizdiklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Düşman nedir? Düşman, ortadan kaldırılması gerekli olan bir unsurdur. Öyleyse ortadan kaldırılması gerekli olan unsura karşı da bu mücadele sürecektir'' diye konuştu. Bu konuda sesli ve görsel istihbarat paylaşımının önemine işaret eden Erdoğan, bu konuda mutabık kaldıklarını söyledi. Yaptıkları görevlendirmenin bir üçlü mekanizma olmadığını da vurgulayan Başbakan Erdoğan, ''buna 'üçlü bir sistem veya dayanışma noktası' da diyebiliriz'' dedi. Erdoğan, ''Türkiye'nin bugün geldiği noktanın ciddiyeti ve müdahale kararı, siyasi veya askeri bir karar olmanın ötesinde, bir millet kararı, bir ülke kararı olduğu icap ediyor'' diye konuştu. ABD ziyaretinin çok faydalı geçtiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, bu ziyaret vesilesiyle Türkiye'nin dünya kamuoyuna meramını ve kararlığını daha iyi anlattığını söyledi. AA
<< Önceki Haber Erdoğan grupta sert konuştu - Video Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER