Erdoğan, partisince Kırklareli'nde düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, 1999'da Kırklareli Pınarhisar'da 4 ay
misafir olduğunu, Kırklarelilileri hemşehrisi olarak gördüğünü söyledi.
AK Parti'yi kurduktan sonra ülkenin her yerini adım adım dolaştığını anımsatan Erdoğan, ''Aşık Veysel gibi, uzun ince bir yoldayız, gidiyoruz gündüz, gece'' diye konuştu.
Erdoğan, bir ay içinde Anadolu'nun, Trakya'nın her karışını dolaştıklarını, bugün 45'inci mitingini yaptığını, sadece seçim için meydanlara çıkmadıklarını, partinin kurulduğu tarihten beri il, ilçe ve köylerde olduklarını, o günden beri hizmet derdinde olduklarını anlattı.
Doğu-
batı, kuzey-güney ayrımını kabul etmediklerini, İstanbul'un batısına geçemeyen, Sivas'ın
doğusuna adım atmayan
siyasetçilerden olmadıklarını kaydeden Erdoğan, Kırklareli'nin de bu vatanın toprağı olduğunu, İstanbul'a hangi sevdayla yatırım yaptıysalar, diğer illere de aynı sevdayla yatırım yaptıklarını, Ankara'ya nasıl hizmet götürdüyseler Bitlis'e de öyle hizmet ettiklerini dile getirdi.
Erdoğan, 80 ile ne taşıdıysalar aynı oranda Kırklareli'ne taşıdıklarını ifade ederek, ''Çünkü bizim anlayışımız hizmet siyaseti. Biz ideolojik siyaset peşinde değiliz. Biz, kimlik siyaseti peşinde değiliz. Çünkü biz, milletimize efendilik etmek için gelmedik, biz milletimize hizmetkar olmak için geldik.
Atatürk ne diyor? (Millete efendilik yoktur, millete hizmetkar olmak vardır)'' dedi.
Erdoğan, siyasetlerinin, ''birleştirme, kaynaştırma, bütünleştirme siyaseti'' olduğunu, hangi il ya da ilçenin kendi partilerine oy verdiğine bakmadıklarını söyledi. Dertlerinin, şu parti, bu parti olmadığını dile getiren Erdoğan, ''Bizim derdimiz milletimiz. Biz, bunun için varız. Biz şunu söyledik,
Türkiye, şehirleriyle kalkınacak. Kırklareli kalkınacak, Türkiye kalkınacak. Kırklareli'nde esnafın, çiftçinin, işçinin, memurun yüzü gülecek, Türkiye'nin yüzü gülecek'' diye konuştu.
MUHALEFETE ELEŞTİRİBaşbakan olmasına ve bu kadar yoğun programına rağmen Türkiye'nin 81 ilini defalarca ziyaret ettiğini ve tamamında açılışlar yaptığını belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
''Peki muhalefet ne yapıyor
Allah aşkına? Seçim dışında onları gören oldu mu? Buraya kaç kere geldiler? Çok mu işleri var? Bu kardeşiniz, hem partiyi, hem ülkeyi yönetiyor. Allah aşkına sorun şu
CHP'lilere, deyin ki 'Bugüne kadar
iktidarlara zaman zaman ortak oldun. Şu Kırklareli'ne ne eser getirdin?' Burada gösterebilecekleri bir eserleri var mı? Atalarımız ne diyor? 'Ya hayır söyle ya da sus'. Bunlar hayır söylemiyor. Bunlar doğru konuşmuyor. Bunlar
öfke içinde, gerginlik içinde, tehditle
propaganda yapıyorlar. Milletin önünde
hakaret ediyorlar. Bozuk bir üslupla hükümete
ağızlarına geleni söylüyorlar. Bunların geçmişlerinde Türkiye için kayda değer eser yok. Bunların geçmişlerinde krizden, harabeden, enkazdan başka bir şey yok. Bunların geçmişlerinde Türkiye'nin sorunlarının artmasından başka bir şey yok. Buna rağmen susmuyor, ağız dolusu hakaret ederek siyaset yaptıklarını zannediyorlar.''
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal'ın, ''Bu hükümet telefonlarımı dinliyor'' iddiasında bulunduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''(Vatandaş) diyor, '
Hükümete hakaret eder, yeri geldiğinde
küfür de eder.' Bunu ana muhalefetin lideri diyor. 'Ağız tadıyla birbirimize küfredemiyoruz telefonda' diyor. Ne demek ağız tadıyla küfredemiyorum? Ben de diyorum ki sayın Baykal, eğer sen küfür edeceksen gece 12.00'den sonra et. Çocuklara kötü örnek oluyorsun, ayıp oluyor. Çocuklarımızın ahlaklarını bozacaksın. Ayıp oluyor. Veyahut illa edeceksen, şifreli kanallarla yap bu işi, çocuklarımız yarın seni hayırla yad etmez. 'Bir zamanlar böyle bir siyasetçi gelmiş' derler. 'Ama ağzı çok bozuktu, küfürbazdı' derler. Benim seçmenim küfürbaz siyasetçiye oy vermez. Bununla kalmıyor, iki de bir diyor ki '2011'de ben iktidarım'. Ben de dedim ki galiba sayın Baykal sürç-i lisan etti. Herhalde 3011 diyecekti.''
ÇOK PARTİLİ DÖNEM VE CHP
Erdoğan, çok partili hayata geçildiğinden bu yana CHP'nin tek başına iktidar olmadığına dikkati çekerek, ''Niye? Milletimizin derdiyle dertlenmediler'' diye konuştu.
Eskişehir'e 3 gün önce yaptığı ziyarette, ''
yaşlı bir amcanın'' kendisine
nüfus kağıdı verdiğini kaydeden ve cebinden çıkardığı nüfus kağıdını gösteren Erdoğan, bu cüzdanda, aynen pasaportlarda vize için vurulana benzer mühürler bulunduğunu ve bunu gösterdiği zaman da kendisine kızdıklarını söyledi.
CHP'ye atfen ''Diyorsun ki, biz Cumhuriyet'in kuruluşundan daha eskiyiz. Eskisin ama bu işte...'' diyen Erdoğan, ekmeğin, patiskanın, şekerin, yağın karneyle dağıtıldığını ifade etti.
Erdoğan, Baykal'ın
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yaptığı dönemi hatırlatarak, ''Trakyalı çiftçim, mazotu nasıl alıyordun? Söyle, duysun. Karaborsa,
karaborsa... Arabalarınıza benzin karaborsa. Evinizde ne doğalgaz vardı, ne de farklı bir şey'' dedi.