CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal,
iktidarın,
Ergenekon davasının bu noktaya gelişine çok gayret gösterdiğini ileri sürerek, ''Uyarıyorum,
Başbakan, bunun altından çekilsin, yoksa, kendisi de bunun altında kalır. Bu dava, Başbakan'ı da altına alabilir'' dedi.
Baykal, partisinin
TBMM grubunda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin nereye gittiğini gösteren iki
soruşturma konusu bulunduğunu ifade etti. Bunlardan birinin uzun süredir devam eden, ucu açık, kapsamı ve niteliği belirsiz bir soruşturma olduğunu ifade eden Baykal, soruşturmanın, Türkiye'de derin bölünmelerin, çatışmaların ve tartışmaların tohumunu ektiğini söyledi. Baykal, diğerinin ise kapsamı ortaya konulamayan, gereği yapılmayan
Deniz Feneri soruşturması olduğunu kaydetti.
Birinci soruşturmada, tartışmaya yeni yeni tarafların sürüklendiğini,
Genelkurmay Başkanı'nın bu konuda değerlendirme yapma gereği duyduğunu vurgulayan Baykal,
iddianame eklerinin, çok vahim iddialara, ithamlara aracı olduğunu söyledi. Baykal, dedikodu, itham ve hakaretlerin, yargı kurumunun temel
belgesinin içinde itibar kazandığını belirtti.
''DEDİKODULARA İTİBAR KAZANDIRMAK...''
Herkesin, herkes hakkında belli düşüncelere sahip olabileceğini dile getiren Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu onun iç dünyasıdır. Bu duygu, düşüncelerini, uygun gördüğü insanlarla paylaşabilir, dedikodu yapabilir 'cimridir, cömerttir' der, aleyhinde konuşabilir, çekiştirebilir. Hayatın gerçeği bunlar. Ama bu insanların, toplumsal çerçeve içinde dahil, uygun görülmeyen öyle değerlendirmelerin, hiçbir hukuki zorunluluk yokken, hukuki bir iddianameye mesnet olma niteliği taşımazken, devletin yargı işlerinin, önemli resmi belgesinin bir parçası haline dönüştürdüğünüzde, bu herkesin okuması, konuşması mümkün bir anlam taşıyor. Bir itibar kazandırıyorsunuz. Dünyanın neresinde, hukuk,
savcılık, iddianame kurumu, dedikodulara itibar kazandırmak için kullanılır? En utanç verici, ayıp dedikodular, resmi belge haline getirilmiş.
Bir eski kuvvet komutanı, görevdeki
Genelkurmay Başkanı hakkında 'kendi çıkarını düşünür, memleketi düşünmez' diye değerlendirme yapıyor. Bu değerlendirme, savcılığın resmi belgeleri içinde yer alıyor. Ne yapmaya çalışıyoruz, orduyu, kurumları birbirine düşürmek mi istiyoruz? Türkiye'ye karşı fesat planlaması yapan bir insan, Türkiye'yi nasıl karıştırırım diye
emek, para, gayret göstererek
hazırlık yapsa, herhalde çıkaracağı sonuç, ülkeyi birbirine katmak için böyle bir sonuçtan farklı olmaz.''
''MARDİN'DEKİ KATLİAM GİBİ''
Baykal, iddianamenin eklerinin yavaş yavaş ortaya çıktığını, her gün bir mayının farklı yerde patladığını kaydetti.
''Hakkında yargı kararı alınıncaya kadar herkes masumdur'' denildiğini dile getiren Baykal, ''Bunlar ne? Toplu
katliam yapıyorsunuz. Mardin'deki katliam gibi, şerefleri, karakterleri, erdemi, ahlakı katlediyorsunuz. İddianameye koyarken hiç umurunuzda olmayacak, her şeyi dolduracaksınız. Sonuçta bir
takım insanlar, kurumlar, yargı, Silahlı
Kuvvetler çürütülecek. Varsa çık, suçunu söyle, takip et, hükmü ver, ne duruyorsun? Bunu yapmıyorsan da bu yola girme'' diye konuştu.
Baykal, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarda olduğunu ancak
kalkınmanın ve
adaletin kalmadığını savundu.
Toplumun saygıdeğer insanlarının, avukatlarıyla konuşmasına rağmen neden tutuklandığını anlayamadığını belirten
Deniz Baykal, Prof.Dr. Mehmet Haberal'ın tutukluluk nedenini sordu.
''UYARIYI GÖREV BİLİYORUM''
Soruşturma kapsamında çıkan
silahlara işaret eden Baykal, bu konunun aydınlığa kavuşturulmasını istedi. Baykal, ''Silah, toplumsal dehşet duygusunu azamiye çıkarmak için kullanılan bir
araç mı yoksa belli bir
terör örgütünün, belli amaçla kullanmak üzere sakladığı bir
cephane niteliğinde mi?'' diye sordu.
Türkiye'de ilk kez Silahlı Kuvvetlerin, yürütülen soruşturmayla ilgili şikayet söyleme, tavır takınma ihtiyacı hissettiğini belirten Baykal, konuşmasına şöyle devam etti:
''Bunu, herkesin doğru değerlendirmesi gerekiyor, iyi gidiş değildir. Bu dava ne zaman rayına oturur, biter, kimsenin bir şey söylemesi mümkün değil. Sadece bu belirsizlik, güvensizlik dahil, toplumsal
tehlike, tehdittir.
İktidar, bu davanın bu noktaya gelişine çok gayret gösterdi. Bu tablonun sorumlusu, hiç kuşku yok ki iktidardır. Bu başından beri siyasal bir anlayışla inşa edilmiştir. İktidar, bu noktaya getirmiştir. Uyarıyorum, Başbakan, bunun altından çekilsin, yoksa, kendisi de bunun altında kalır. Bu dava, Başbakan'ı da altına alabilir. Bu uyarıyı yapmayı görev biliyorum.''