"Sana bir
arkadaş olarak -kabul etmeyebilirsin beni arkadaşlığa- burdan bir tavsiyem var sana, çocukların ahlakını bozuyorsun. Ne diyor; "birbirimize
ağız tadıyla küfredemiyoruz" Bunu siyasette bir genel başkan söyler mi? Bir politikacı söyler mi, ama söylüyor. Hiç olmazsa gece 12:00'den sonra yap bu işleri veya şifreli yayında yap, çocuklar dinlemesin.." İşte o anlar...
AK Parti Genel Başkanı ve Baş
bakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''hürriyet için, haklar için,
milli irade için, istikbal için,
demokrasi için çok bedel ödendiğini, milletin hür iradesiyle seçilmiş
Başbakan Adnan
Menderes ve bakanlarının idam sehpasına çıkartıldığını'' ifade ederek, ''Onların kanıyla, onların canıyla demokrasinin bedelini ödedik. O zihniyet hala var, hala bedel ödetmeye çalışıyorlar'' dedi.
Partisinin Aydın İstasyon Meydanı'ndaki mitingine ''Efeler şehri,
merhum Adnan Menderes'in şehrini selamlıyorum'' diyerek başlayan Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
''
Türkiye demokrasi için bedel ödemedi diyorlar. Türkiye demokrasi için çok bedel ödedi. Türkiye demokrasi için ağır bedeller ödedi. İşte Aydın bunun şehridir. Biz hürriyet için haklarımız için, milli irade için, bağımsızlığımız, istiklalimiz, istikbalimiz için, demokrasi için çok bedel ödedik. Ağır bedeller ödedik.
Çanakkale'de bedel ödedik, Sarıkamış'ta bedel ödedik, Yemen'de bedel ödedik.
Kurtuluş Savaşımızda bedel ödedik. Bu
ülkede milletin hür iradesiyle seçilmiş, milletin tercihiyle gelmiş Başbakanı, merhum Adnan Menderes'i ve bakanlarını idam sehpasına çıkarttılar. Onların kanıyla, onların canıyla demokrasinin bedelini ödedik.
Dikkat edin, Aydınlı kardeşim dikkat etsin. O zihniyet hala yaşıyor. O zihniyet hala var. O zihniyetin temsilcilerinin kimler olduğunu çok iyi biliyorsunuz. Hala bedel ödetmeye çalışıyorlar. Bu millete demokrasiyi hala çok görüyorlar.
Milletin tercihini, milletini hür iradesini aşağılayanlar,
küçük görenler var. Kendilerini milletin üzerinde görüyor, milleti küçümsüyor, millete tepeden bakıyorlar. Milletten ilgi alaka göremeyince, milletin sevgisine mazhar olamayınca, demokrasiye gölge düşürmenin yollarını arıyorlar ve bu yollar çirkin yollar. İğrenç yollar.''
-''ASIL SÖZ BURADA''-
Başbakan Erdoğan,
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ve AB'ye
katılım yolunda
Anayasal değişikliklerle ilgili çabalarının engellenmeye çalışıldığını anlatarak, sözlerine şöyle devam etti: ''Cumhurbaşkanı seçeceğiz dedik, 'hayır seçemezsiniz' dediler. 'Bak Sayın
Özal böyle seçildi, Sayın
Demirel böyle seçildi, bunu da böyle seçiyoruz, değişen ne var?' diyoruz. 'Yok böyle istiyoruz' dediler. 'Böyle olacak' dediler. Ama ne oldu? Biz millete gittik. Millet bu defa ne dedi? 'Bu kadar mı istiyorsunuz alın size o kadar' dedi. Dedi mi? 'AB katılım yolunda anayasal değişiklikler yapacağız' dedik, 'hayır yapamazsın' dediler.
'Milli irade her şey değildir' dediler. '
TBMM her şey değildir' dediler. 'Sayısal çoğunluk bir şey ifade etmez' dediler. Daha da ileri gittiler. Bu millete 'Göbeğini kaşıyan adam, bidon kafalılar' dediler. Yandaş medyalarını yanlarına aldılar. Onlarla,
kiralık kalemşörlerine yazdırdılar. Ne derlerse desinler. Asıl söz burada. Asıl kalem burada. Benim milletimin ne dediği önemli ve AK Parti Türkiye'yi büyütmeye devam ediyor.''
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, ''Sayın
Baykal çıkıyor 'ben' diyor, 'bu çetelerin avukatıyım'. Dedi mi, dedi.
Hayırlı olsun. Milletimin kimlerin avukatına ne
prim verdiği ortada. Ben milletimin avukatıyım'' dedi.
Erdoğan, partisinin Aydın İstasyon Meydanı'ndaki mitinginde, AK Parti'nin milletin sofrasındaki ekmeği çoğaltmaya devam ettiğini, vatanın her karışında hakları, özgürlükleri sonuna kadar savunmaya devam edeceklerini söyledi.
''Diğer partilere neden Sivas'tan öteye gidemediklerini, niçin
Hakkari, Muş ve Van'a gidemediklerini sorduğunu'' anlatan Erdoğan, AK Parti'nin 81 ilin 80'inden milletvekili bulunduğunu ifade etti. Partisinin ''belli çıkar çevreleri tarafından, medyanın talimatıyla kurulmadığını, AK Parti'yi milletin kurduğunu'' dile getiren Erdoğan,
iktidarda
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bulunduğunu, demokrasiyi yüceltmekte, hukuk devleti anlayışını güçlendirmekte kararlı olduklarını kaydetti. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Millete
hizmet uğruna, her tür zorluğu, sıkıntıyı göğüslemeyi göze aldık. Demokrasi dışı her müdahaleyi göğüslemek için, millet tercihini yok sayanlarla mücadele için demokrasilerde hak ve özgürlükler için yola çıktık. Tıpkı merhum Adnan Menderes gibi. O 'yeter söz milletindir' demişti. Biz 'Yeter, söz de karar da milletindir' dedik. Bu ülkede kararı birileri vermeyecek, benim milletim verecek. Söz de karar da onun... Ve biz merhum Adnan Menderes ve arkadaşlarına kucak açan bu aziz millete mahcup olmadık. Bundan sonra da olmayacağız. Demokrasi için mücadeleye devam. Ne tür engeller olursa olsun; çetelerle, mafyayla, karanlık odaklarla, hukuk dışılıkla mücadeleye devam ediyoruz. Ama sayın Baykal çıkıyor 'ben' diyor 'bu çetelerin avukatıyım'. Dedi mi? Dedi... E, hayırlı olsun. Milletimin kimlerin avukatına ne prim verdiği ortada. Ben milletimin avukatıyım. Farkımız bu. Milletimiz için, milletle birlikte...''
-''AK PARTİ MİLLİ İRADENİN TEMİNATI''-
Başbakan Erdoğan, ''
CHP'nin birden açılımlara girdiğini; milletin taleplerine, arzularına, özgürlüklerine yönelmeye başladığını; '
Kuran Kursu, başörtüsü, çarşaf' denildiğini'' ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Vardıkları son nokta ne oldu? Şecaat arz ederken sirkatin söylediler. İstanbul'da bir çarşaflı hanımı
sokak ortasında kameraların önünde tartakladılar. Ardında da
iftira kampanyasına başladılar. 'Bu' dediler, 'AK Parti'nin provokatörü'. Sonra ne çıktı? CHP'nin üyesi çıktı. Yalancının mumu yatsıya kadar... Ama yatsı olmadan bunlarınki söndü. Çünkü yatsı 29
Mart.
Hizmetlerimizi karaladılar. Her tür çamuru attılar. Bu iftiraları tutmadı. Bize attıkları çamur kendilerine bulaştı. Şimdi eski adetlerine döndüler. Yeniden bir rejim
tartışması başlatmak istiyorlar, yeniden demokrasiyi tartışma konusu yapmak istiyorlar. Millet iradesini, seçim sandığını yeniden tartışmak istiyorlar, yeniden
sanal korkular, gerilimler oluşturmaya çalışıyorlar. 'Sultanlık, padişahlık' diyorlar.
Burada bir kez daha söylüyorum: Aydın, demokrasinin teminatıdır. AK Parti milli iradenin teminatıdır, demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin Türkiye Cumhuriyetinin teminatıdır. Biz millete efendilik için gelmedik. Biz millete hizmetkar olmak için geldik.''
Konuşmasında Mevlana'nın ''tevazu, alçak gönüllülükte
toprak gibi ol, hoşgörüde
deniz gibi ol, ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol'' aktaran Erdoğan, AK Parti olarak tevazu içinde içinde hizmet verme felsefesinden 6,5 yıl şaşmadıklarını, bundan sonra da şaşmayacaklarını ifade etti.
Başbakan Erdoğan, her şeyin sonunda ölümün bulunduğunu,
cumhurbaşkanı, başbakan, milletvekili de olsa herkesin öleceğini belirterek, ''İki metreküplük çukura gömecekler hoca 'er kişi, hatun kişi niyetine' diyecek. 'Başbakan niyetine, bakan niyetine' demeyecek. '
Milletvekili niyetine' demeyecek'' şeklinde konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Hem MHP, hem CHP, bunlar ruh ikizidir ruh. Al birini vur öbürüne'' dedi. Partisinin İstasyon Meydanı'nda düzenlenen Aydın mitinginde konuşan Erdoğan, millete hizmette kesinlikle yorgunluğa, rehavete kapılmadıklarını, milletin kendilerine ''dur'' deyinceye kadar yola, hizmete devam edeceklerini söyledi. ''Milletin kimin padişahlık, kimin sultanlık özlemi içinde olduğunu gayet iyi bildiğini'' ifade eden Erdoğan şöyle konuştu: ''Benim Aydınlı kardeşim, kimin koltuğuna sımsıkı yapışıp bırakmadığını iyi biliyor. Hem MHP, hem CHP, bunlar biliyor musunuz, ruh ikizidir, ruh ikizi. Al birini, vur öbürüne. Milletim bunların barajın
altında bırakmadı mı? Ama bunlar koltuğu bırakmadı. Koltuğa yine yapıştılar. Baykal da öyle, Sayın Bahçeli de öyle. Bahçeli şöyle bir kü
kredi 'Ben artık yokum' dedi, gitti. 8 ay dayanabildi. Ondan sonra geldi ne dedi? 'Napayım, istediler geldim' dedi. Milletim her seçimde sizden soğudu, siz koltuktan soğumadınız. Lisanı haliyle milletim, 'Bırak artık bu işleri' dedi. Milletin çağrısına
kulak asmadınız. Sayın Baykal, bu padişahlık özlemi değil de nedir? Sayın Bahçeli, bu padişahlık özlemi değil de nedir?''
-EKONOMİ POLİTİKALARI-
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin ''meydanlarda kendilerinin ekonomi politikalarını eleştirdiğini ama herhangi bir öneride bulunmadıklarını'' anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bırakın öneriye gerek yok. 3,5 yıl bizden önce hükümet ettiler. Onların hükümetini gördünüz. O dönemde neler yaşadık? 230 milyar
milli gelir ile biz teslim aldık. 79 senede oraya çıktı. Biz bunun üzerine 6.5 senede 520 milyar dolar ilave ettik, şu anda 750 milyar dolardayız. Bunu gör Sayın Bahçeli. Bitmedi. Bunlar bize 'Çok borçlandırdı' dediler. Sayın Bahçeli diyor bunları... Bahçeli,
hesap kitap biliyorsan, matematikten biraz haberin varsa, Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın yüzde 64'ünü borç yaptınız, borç... Ama biz şimdi onu yüzde 25'e indirdik. Yani yüz liranın 25'i borç. 25 mi, büyük 64 mü büyük? Herhalde 64 değil mi? Demek ki onlar daha fazla borçlanmışlar. Aradaki fark ortada.
Bitmedi, bakınız o
kriz döneminde
faiz neydi? Yüzde 63. Şimdi 13-14. Aradaki fark 50. Sayın Bahçeli bu da mı yalan? Bütün kayıtlarda var, bu da mı yalan? Bunlar kimin cebinden çıkıyordu? Benim vatandaşımın cebinden çıkıyordu. Memurumun, işçimin, çiftçimin, köylümün, BAĞ-KUR'lumun, emeklimin cebinden çıkıyordu. Bunları siz ödediniz, beraber ödedik... Ama şimdi bunu inkar ediyorlar.
Enflasyon yüzde 30'du. Şimdi 7,7. Tek haneli rakamdayız. Yani 22 puan düşürdük. İnsaf, el insaf. Bu bir canavardı biliyorsunuz. Enflasyon canavarı, benim vatandaşımın cebindeki parayı adeta güneş karşısında kalmış kar topu nasıl erirse, o da parayı eritiyordu. Alım gücünü düşürüyordu ama şimdi böyle bir durum yok.''
-TL'NİN DEĞERLENMESİ-
Hükümet olarak Türk Lirası'ndan 6 sıfır attıklarını, paranın değerlendiğini; CHP lideri Baykal'ın ''bu durumdan da rahatsız olduğunu'' ifade eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: ''(TL çok değerli) dedi. Bana yaptığı tavsiyelerin içinde bu da var. 'Değerini düşürmeniz lazım.' 7 maddelik tavsiyenin bedeli, bütçeye 26 katrilyon. Kime dağıtacağız bunu Sayın Baykal? İşsizliği gidermenin çaresiymiş bunlar. Bunlar inan teslim edin birkaç tane koyunu, onu da kaybeder öyle gelirler. Birisinin elin
e devlet teslim edildi. Milletim MHP'ye 'al' dedi, 'ülkeyi 5 sene yönet' dedi. Ne oldu? 3,5 yıl kaldı, 'Götüremeyiz bu işi' dedi bırakıp gittiler. Zaten CHP'ye milletimiz tek başına iktidar vermedi, vermeyecek, ben buna inanıyorum. Bunlara güven yok çünkü.''
-VALİ TARTIŞMALARI-
''CHP'nin 1950'ye kadar olan tek partili dönemde nasıl demokrasi uyguladığının belli olduğunu'' anlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi: ''Şimdi kalkıyor padişahlık, sultanlıktan bahsediyor. Sayın Baykal, sizin il başkanlarınızın valilik yaptığı dönemleri iyi biliriz. Şimdi kalkmış, benim Türkiyeli valime saldırıyorsunuz. Senin partinin il başkanları valilik yaptı, siz böyle bir demokratsınız. Bize bunun dersini vermeyin.
Kısa bir süre önce, hani bir hikaye çıktı. Neydi o? Telefon dinlemesine takıldılar,
Bolu Valisi ile genel sekreter. 'Yes-no' hikayesini biliyorsunuz değil mi? Yanlışlıkla açık bırakmış, ne olmuş. İşte 'no'ya basacaktı da 'yes'e basmış filan. Kiminle görüşüyordun, kimi konuk ediyordun? Bu devletin valisini... Biz hamdolsun böyle bir şey yapmadık. Benim valim sadece Sosyal Dayanışma Fonunun başkanı olması sebebiyle her zaman yaptığı işi yapıyor. 300-400 aileye
buzdolabı,
çamaşır makinesi verdi diye seçim mi kazanılır? Bundan dolayı valimizin üzerine saldırıyor. Ayıptır, ayıp... Ama bunlarda iftira çok. Geçen seçimi kazandık, 22 Temmuz'da... Ne dediler? Bütün teşkilatları şunu söyledi; 'AK Parti seçmene altın dağıttı, altın...' İçinizde altın alan var mı? Nerede o altın alanlar ya? Hepiniz ihya olmuşsunuzdur. Düşünebiliyor musunuz, 16 milyon 500 bin insana altın dağıttık ve seçim kazandık.
Allah bunların kuru iftirasından, şerrinden muhafaza eylesin. Bunlar böyle... Bunlar ruh ikizi. Sayın Bahçeli, diyorum ki; sen bu ekonomi konularına girme istersen. Girme, inan girme... Geçmiş karnen çok zayıf. Tabii, ısrarla işsizliği istismar ediyorsun, ısrarla küresel
finansal krizi istismar ediyorsun.''
-KRİZİN KAYNAĞI-
Krizin Türkiye'den değil, ABD'den,
Avrupa'dan çıktığını dile getiren Başbakan Erdoğan, kriz süresince dünyanın en meşhur
bankalarının, finans kuruluşlarının battığını, Avrupa'da batanlar, el değiştirenler bulunduğunu ifade etti. Bundan önceki krizlerin Türkiye'den kaynaklandığını belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Bütün bunlar ortada ya, bunları görmüyor musun? Bundan önceki krizler sizden kaynaklandı, Türkiye'den. Bu ülkede kriz kelimesi Bahçeli hükümetinin olduğu dönemde tarihe geçti. 22
Kasım 2000'de gecelik faizler 250. 4
Aralık 2000'de borsa 7 bin 324 seviyesine indi. 6 Aralık 2000, iki bankaya el konuldu. MHP döneminde 16 banka fona devredildi. Peki bu dönemde fona devredilen bir tane banka var mı? Biz
bakkal dükkanı açar gibi banka açtırmadık. Bu dönemde bir tane açılan banka yok. Paran yoksa, gücün yoksa, banka açamazsın. Onun için de sıkıntımız yok. Batan bankamız da yok. O dönemde kredi borçlanmasında yüzde 35'lere varan kredilerin geri dönüşümü yoktu. Ama şimdi yüzde 3-4. 4 Ocak 2001
Ziraat Bankası ve Halk Bank'ın zararları için
Hazine 4 katrilyon ödedi. Kim ödedi? Benim milletim. 19
Şubat 2001. Milli
Güvenlik Kurulu toplantısında Anayasa kitapçığı fırlatıldı. Bu ülke bunları gördü be... Kim vardı o toplantıda? Bahçeli, sen de vardın. İyi ki Anayasa kitapçığı senin yüzüne gelmedi. Repo faizleri ne oldu? yüzde 7500 oldu bu ülkede. Kim ödedi bu faizi? Benim milletim ödedi ve bu süreç acımazsızca yürüdü. Ve bu bankalara el konulma devam etti. Bütün bunlar sizin döneminizde yaşandı. Ama şimdi artık böyle bir dönem yok. Bunların hepsi geride kaldı.''
-IMF İLE GÖRÜŞMELER-
Geçmiş hükümetin IMF'ye 30 milyar dolar borçlandığını, hükümeti 23,5 milyar dolarlık IMF borcuyla devraldıklarını anlatan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Biz MHP'nin, Bahçeli'nin içinde olduğu hükümetten 23,5 milyar dolar borçla devraldık. Şimdi 8 milyar dolarcık borcumuz var. Onlar borçlandı, biz ödedik. Onlar borçlandı, biz ödüyoruz. Biz buyuz ve yatırımları da yapıyoruz. Yatırımlara da devam. Bütün bunlar devam ederken, ortada bir kararlılık var. Türkiye, dünyanın büyüyen ilk 17 ekonomisi arasına girdi. 17. sıradayız. Avrupa'da 6. sıraya çıktık. Düşünebiliyor musunuz, bunlar durup dururken olmadı.
Bakınız ihracatımız 36 milyar dolardı iktidara geldiğimizde. Şu anda 132 milyar dolar. Yani 79 senede 36 milyar dolar, biz bunun üzerine 5.5 senede 96 milyar dolar ilave ettik 2008 sonu itibariyle. Şimdi bunlar ileri geri, durmadan konuşuyorlar. Bu krizden dolayı etkilenmeler, hemen buna sarılıp bizi eleştirmeye kalkıyorlar. ABD ne kadar etkilendiyse, Avrupa ne kadar etkilendiyse, Bunu sayın
Hillary Clinton da anladı, geldi, gördü. 'Türkiye'nin mali krizdeki yönetimini takdirle izliyoruz' diyor ama buna bizdekiler tahammül edemiyor ve bizdekiler hala 'Bu ülkeyi batırmak için ne yapmamız lazım' bunun gayreti içindeler. Hemen yanlarına birini alıp konuşturuyorlar. 'IMF ile
anlaşma niye gecikiyor?' Biz ne zaman anlaşacağımızı iyi biliriz kardeşim. Bu milletin menfaati korunuyorsa imzalarız, korunmuyorsa, yola aynen devam ederiz. 10 aydır bunu imzalamadık, niye? İstediğimiz şekilde önümüze metin gelmiyor onun için. Anlaştığımız var, anlaşamadığımız var. Anlaşacağımız bir metin önümüze geldiği zaman imzalarız. Onun için de birilerinden izin almamıza gerek yok. Çünkü biz kendi iradesiyle hareket eden bir iktidarız. Geçmişte olduğu gibi batılı liderlerin karşısına çıkıp, el pençe divan duran bir iktidar yok Türkiye'de. O günler geride kaldı.
Biz şununla büyüdük, şununla yetiştik. Mehmet Akif; 'Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz.' Biz böyle bir milletiz. Onun için de kimseye ihtiyacımız yok. Bu millet Çanakkale Savaşı'nda neyi neyle yoğurduysa, istiklal mücadelesinde neyi neyle yoğurduysa, evelallah bundan sonraki süreçte de biz gerekirse katığı aş eder, yolumuza aynı kararlılıkla onurla devam ederiz. Onların alt üst ettiği dengeleri AK Parti
tamir etti. İtibarını zedeledikleri Türkiye'yi, biz hamdolsun itibar kazandırarak, bu hale getirdik.''