Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Başbakan Erdoğan 9 Eylül Üniversitesi açılış töreninde konuştu.

Erdoğan'dan önemli açıklamalar

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel ekonomik krizin sona erdiği yönündeki beklentilerin, söylemlerin arttığına dikkati çekerek, ''(Türkiye IMF ile anlaşma yapmadan kendi imkanlarıyla, kendi uyguladığı yerli tedbirlerle bu krizi aşma noktasına geldi) diyenler çoğalmaya başladı'' dedi. Dokuz Eylül Üniversitesinin (DEÜ) Sabancı Kültür Sarayı'nda düzenlenen 2009-2010 akademik yıl açılış töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, şu anda dünya tarihinin en büyük küresel ekonomik krizinin yaşandığını, sadece ABD ve Avrupa'nın değil, tüm dünya ülkelerinin az ya da çok bundan etkilendiğini anlattı. Krizin ortaya çıktığı andan itibaren Türkiye'ye reçete yazanların olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: '''(Türkiye IMF'siz bu krizi atlatamaz, Türkiye bir an önce IMF ile anlaşmalı) diyenler oldu. Biz ise 'Hayır acelemiz yok' dedik. 'Bize siyasi müdahaleler yapıldığı sürece biz anlaşmayız' dedik. Sadece ekonomik noktada varsa reçeteler, bunları değerlendiririz. Finans noktasında varsa reçeteler değerlendiririz, çünkü Türkiye eski Türkiye değil. En küçük ekonomik krizde, hükümette bulunanlar ne yazık ki soluğu IMF'nin kapısında alıyordu. Çok yüksek faiz oranları ve her şartı kabul ederek stand by imzalıyorlardı. 'Biz bunu yapamayız' dedik, IMF ile masaya oturduk ve her ayrıntıyı müzakere ettik, etmeye de devam ediyoruz. Süre doldu, bugüne kadar yaklaşık iki yıl geçti. Mayısta iki yıl olacak ama biz halen imzalamadık. Şimdi Türkiye'de bir IMF toplantısı başlıyor ve bu IMF toplantısının yapılacağı bölgeyi Türkiye 13 ayda inşa etti. Yerin dibinde 127 bin metrekarelik bir İstanbul Kongre Merkezi inşa ettik ve şimdi bu toplantılar şimdi burada yapılacak. 330 milyon liraya malettik. Ve burada 3 bin 500 kişilik bir ana toplantı salonundan tutunuz, aynı anda 850 toplantının yapılacağı odalara varıncaya kadar, 1500 metrekareden 750 metrekareye kadar birçok toplantı salonların olduğu merkez. Türkiye buna gücü kuvveti yeten bir ülke. IMF bunu gelip yerinde bizzat görecek ve kendileriyle tekrar konuşacağız. Ya evet, ya hayır. Biz aksi takdirde yolumuza yine devam ederiz. Çünkü bu noktada biz içerde enerjimizi kaybetmeyelim. Türkiye 7 yıl önceki durumdan bugüne nasıl sıçradıysa bu sıçramasını da bundan sonraki süreçte farklı şekilde devam ettiririz. Krize ilişkin iyimser beklentiler arttı. Bittiğine dair yaklaşımlar çoğaldı. Gerek uygulamanın içinde olanlar, gerekse bu konudaki teorisyenler düşüncelerini ortaya koyuyor. 'Türkiye IMF ile anlaşma yapmadan kendi imkanlarıyla, kendi uyguladığı yerli tedbirlerle bu krizi aşma noktasına geldi' diyenler çoğalmaya başladı.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye'de bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağına, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor'' dedi. Başbakan Erdoğan, Dokuz Eylül Üniversitesinin 2009-2010 akademik yılı açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'deki gençlerin asla aşağılık kompleksi içinde olmaması gerektiğini söyledi. Türkiye'nin yıllar boyunca küçük meselelere takılıp kaldığını belirten Başbakan Erdoğan, şunları ifade etti: ''Son 40-50 yıldır döne döne tartışılan meselelere bakınız, incir çekirdeğini doldurmayacak meseleler. Toplum üzerinde psikolojik baskı oluşturuldu, sanal korkular oldu. Türkiye'de hala bugün bile modern yaşamın kesintiye uğrayacağını, insanların yaşamlarına müdahale edileceğine dair korkunun bulunması son derece abesle iştigaldir. Birileri bu kaygıyı büyüterek, buradan nemalanmak istiyor. AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdüren, insan hakları konusunda bu kadar duyarlı siyasi iktidardan en son beklenecek olan demokrasi ve hukuk dışı girişimlerdir.'' Türkiye'deki koalisyon dönemlerinin son bulduğunu, tek parti olarak iktidar olduklarını söyleyen Erdoğan, çok büyük oy oranıyla milletin teveccühüne mazhar olduklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Milletimizden aldığımız yetkiyi kötüye kullanma eğilimine tevessül etmedik, etmek isteyenlere de taviz vermedik. Dış politikada her türlü hakkın savunucusu olduk. Demokrasinin, hukukun savunucu olduk, olmaya da devam ediyoruz. Çetelere karşı hukuk dışı örgütlenmelere karşı geri adım atmadan mücadele verdik, vermeye devam ediyoruz. Anayasamızdaki 4 temel ilkeyi eşit ele aldık. Türkiye'nin geldiği bu seviyeden sonra geriye dönüş asla söz konusu olmaz, olmaz. Bu ülkenin zayıflatılmasına da göz yummayız, yumamayız. Bir başbakan olarak, mahalle aralarında kapı çalan bir insanım ve bunu yaparken sosyal devlet olmanın ilkesi gereği yapıyorum, yapmak zorundayım. Arkadaşlarımla beraber bunu yapıyorum. Sadece evinde oturup, oradan Türkiye'yi seyreden bir başbakan değilim. 81 vilayetin tamamına gittim. Şöyle bir bakın, şantiyelerini gezen kaç başbakan görürsünüz? Bu şantiyelerin hepsine bakanları yanıma alıp gidiyorum, yerinde görüyorum. Hızlı tren çalışıyor mu, otoyollar devam ediyor mu, bölünmüş yollar devam ediyor mu? Yoksa bürokrat gelir önünüze raporu koyar. Teoriyle pratiği buluşturacaksak, bunu yerinde görmek zorundasınız.'' DEMOKRATİK AÇILIM SÜRECİ Türkiye'de yaşam tarzını geliştirme, özgürlükleri ilerletme yolunda çalıştıklarını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu yolda birinci temel taşın eğitim, ikincinin sağlık, üçüncünün adalet ve dördüncünün emniyet olduğunu kaydetti. 4 temel taş üzerinde yükselen bir Türkiye istediklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Hiç kimsenin yaşam tarzına hiç kimse karışamaz, özgürlüklerini kısıtlayamaz ve bunların karşısında ilk duracak olan da biz oluruz. Bütün adımlar atılırken, biz bu dönem içerisinde bir milli birlik projesinin adımını attık ve demokratik açılım sürecini başlattık. Terör artık son bulsun istiyoruz. İçeriğinde birçok başlıklar var, olacak. Ülkemizde ne kadar etnik unsur varsa adımlar atmamız lazım. Alevi vatandaşlarımızın sorunları var, adımlar atmamız lazım. İşsizlik sorunumuz var, adımlar atmamız lazım. Üniversitenin sorunları var, adımlar atmamız lazım. Sıfırlayabilir misiniz? Hayır, ama minimize ederiz. Bunu başarmak çok çok önemli bir netice, ama bunu milletle başaracağız. Biz başaracağız dersek yanlış olur. Biz koordine ederiz, bunu azami mutabakat zemininde çözmek zorundayız. Büyük ülke, güçlü devlet açılımlardan bir şey kaybetmez, tam tersine kazanır biz buna inanıyoruz.'' Bir ildeki, bölgedeki sorunların ülkenin tamamını etkilediğini belirten Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hakkari'de bir üniversite olsa, oradaki gençlerin belli bir kısmı Hakkari'de yüksek tahsilini yapacaktır. Aynı şekilde Muş'taki ilinde kalacaktır, ama biz bunları başaramadık. Ondan dolayı oranın çocukları adım atamadılar. Türkiye 21. yüzyılda bu meselelerini tartışamaz, bu meseleyi çözmek zorundayız. Biz son derece samimi yola çıktık. Kazanan Türkiye olacaktır, kazanan 81 vilayetimizin tamamı, kazanan İzmir olacaktır, bundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın. İzmir'de de anaların oğullarının yollarını gözlediğini, İzmir'de nice ocaklara ateş düştüğünü biliyoruz. Terörle mücadeleden taviz vermemiz mümkün değil. Hiç kimse kendini hukukun üstünde göremez. Biz demokrasiden taviz vermeyeceğiz, suçla mücadeleyi sürdüreceğiz ama hukukun üstünlüğü ilkesinden taviz vermeyeceğiz.'' AA
<< Önceki Haber Erdoğan'dan önemli açıklamalar Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER