Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Kürtçe yayın yapan
radyonun
hizmete gireceğini belirterek, ''Yeni bir adımımız da aynen
TRT Şeş gibi
Arapça yayın yapan bir televizyon çalışmamız. O da şu anda bitmek üzere. An be an o da hizmete girebilir. O da TRT bünyesinde'' dedi.
Erdoğan, TGRT Haber televizyonunda katıldığı ''Ankara'nın Gündemi'' programda soruları yanıtladı.
''Bu
seçimde Diyarbakır'ın sembolik bir önemi var. Diyarbakır'da durum nedir,
oy oranları açısından?''şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
''Makas daralıyor. Orada birkaç parti yok, 2 parti var. 2 parti olduğu için ya o parti bizden alacak, ya biz o partiden alacağız, ama şu anda biz o partiden oy alıyoruz. Bundan dolayı da burada aldığınız 2 ise 2 ile çarpacaksınız. Süreç bu denli orada zor ve kolay. Zor, çünkü o 2 puanı alacaksınız. Onu 2 ile çarpacaksınız. Yani artık gece gündüz demeden çalışma yapacaksınız dedim.
Çünkü orada değişim şart. Benim Diyarbakırlı kardeşim, Kürt kökenli kardeşim burada hizmet istiyorsa, A'dan Z'ye hizmet istiyorsa, eğitimden sağlıktan, adaletten, emniyetten, yoldan, toplu konuttan ki bunlar başlattığımız hizmetler serisi... Bunların artarak devamını istiyorsa ki
Güneydoğu Anadolu Projesi oraya yoğun bir şekilde şu anda zaten girdi. Bu kalkınmada bizim yerel
yönetimden sıkıntı yaşamamamız lazım. Yerel yönetim sıkıntısını yaşamadığımız zaman bu hizmet patlar, çok daha hızlı gider.''
Bazı yerde plan tadillerinde geçen dönem sıkıntı yaşadıklarını ve bu dönem bunu yaşamak istemediklerini de ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''TRT Şeş, sadece Güneydoğu değil, şu anda
Kuzey Irak'ta bile birinci sırada. İlgiyle seyrediliyor. Bunun yanında etkinliklerinde, kültür noktasında ana dillerini rahatlıkla kullanabilir durumdalar. Bir sıkıntı bu noktada yok. Şimdi yeni bir
hazırlık var; bugün yarın olabilir veya seçim sonrasına yetiştirilebilir, bilmiyorum. Şimdi de
Kürtçe yayın yapan radyo başlayacak. Yeni bir adımımız da aynen TRT Şeş gibi Arapça yayın yapan bir televizyon çalışmamız var. O da şu anda bitmek üzere. An be an o da hizmete girebilir. O da TRT bünyesinde.''
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, ''
Türkiye hamdolsun ödemelerinde sıkıntı yaşayan bir
ülke değil. Ana Muhalefet'in dediği gibi Türkiye'nin 500 milyar dolar borcu yok. Türkiye'nin iç/dış kamu borç stoku 142 milyar dolar civarında'' dedi.
TGRT Haber'de
canlı yayın konuğu olan Erdoğan, dünyayı etkisi altına alan
ekonomik krizin 2007 yılında başlayan bir süreç olduğunu, Türkiye'nin bundan 2008'in son çeyreğinde rahatsızlık duymaya başladığını belirtti.
Erdoğan,
tedbirler sayesinde krize rağmen Türkiye'nin yere sağlam bastığını, bu doğrultuda ''Türkiye'nin son krizden en az etkilenen ülke olacağını söylediğini'' ifade etti.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin IMF'yle görüşmelerinin devam ettiğine işaret ederek, IMF yetkilileriyle yaptığı görüşmelerde Türkiye'ye ''battı batacak bir ülke'' olarak bakmamaları gerektiğini, Türkiye'nin böyle bir sıkıntısının olmadığını belirttiğini anlattı.
IMF yetkililerinden görüşmelere sürekli yeni tekliflerle gelmemelerini istediğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
''Dünyada böyle bir kriz varken Türkiye'ye farklı yaklaşmayın. Akşam farklı, sabah farklı gelmek bize uygun düşmüyor. Bize başta ne söylediyseniz onunla gelin. Her seferinde yeni tekliflerle gelirseniz bunu kaldıramayız dedim. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın özerkleşmesi, 'Nereden buldun'... Biz bunu kaldırmanın mücadelesini veriyoruz. Gelir İdaresi'ni reforme etme mücadelemiz var.
Teftiş mekanizmalarında, gelir kontrolörleri,
vergi kontrolörleri gibi 4 birimi birleştirmeyi düşünüyoruz. Bir tanesini Gelir İdaresine diğer üçünü bakana bağlamayı düşünüyoruz. Bunun için de gerekirse yeni elamanlar alma planımız var. Madem (Geliri artırın) diyorsunuz bunu artırmak için yeni elemanlar alacağız. Bunu (Özerk yapın) derseniz buna karşıyız dedik. Bize bu teklifi yapmayın dedik. 'Nereden buldun'u kaldıran biziz. Piyasadaki likit akışını, bunu kaldırarak sağladık. Bunu tekrar getirirsek Türkiye'de ekonomiyi darboğaza sokarız. Kayıt dışını
kayıt altına almanın farklı yolları var. Bunun çalışmalarını yapıyoruz. Bunu tekrar getirmemiz mümkün değil. Varlık Barışı'nı çıkardık. Varlık Barışı'yla ilgili söyledikleri şey, (Hiçbirşey gelmedi) dediler. Şu anda 12 milyar 600 milyon TL geldi. Bunun
yurt dışından geleni 8,5 milyar, yurt içinden 4.1 milyar TL. Bunun bir miktar daha geleceğini düşünüyoruz. Burada bir gerçek var hangi hayırlı işi başlatıyorsanız muhalefet bunun önüne nasıl set çekerizin gayreti içinde.
Felaket tellallığı yapmak suretiyle ülkeyi sıkıntıya sokmanın alemi yok. Meseleye sürekli olumsuz yaklaşanlar var.''
Erdoğan, IMF'yle görüşmelerde ''ana çizgisinin Türkiye'nin menfaatlerine ters bir durum söz konusuysa buna biz
imza atmamak'' olduğunu vurguladı.
OTOMOTİV, ELEKTRONİK VE BEYAZ EŞYADA CANLANMA BAŞLADI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ekonomik kriz süreci başladığından buyana 47 başlıkta tedbir aldıklarını anlatarak, ''İlla bunu paket halinde getirip,
dosya halinde takdim etmenin anlamı yok'' dedi.
İlgili bakanların
sivil toplum örgütleriyle, odalarla, Ekonomik Koordinasyon Konseyiyle krize karşı alınacak tedbirleri sürekli görüştüğünü belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
''Likidite desteği konusunda konuşuldu. 7 maddelik adım atıldı. Vergi ve
prim destekleriyle ilgili çalışmalar oldu, 26 maddelik başlıkta çözüme yönelik adımlar atıldı. Üretim ve ihracata yönelik
kredi ve garanti destekleri konusunda çalışmalarımız oldu. Son çalışmalar belli başlıklar altında toplandı. Bununla ilgili uygulamalar sürekli yapıldı. Son olarak 4 maddelik paket açıkladık. Bu paketle özellikle otomotiv san
ayinde bir canlanma başladı.
Elektronik ve beyaz eşyada hemen canlanma başladı. Bunlara rağmen (Beklenen olmadı) dendi. O olmadı, bu olmadı Türkiye şu anda ortada. Türkiye hamdolsun ödemelerinde sıkıntı yaşayan bir ülke değil. Ana Muhalefet'in dediği gibi, Türkiye'nin 500 milyar dolar borcu yok. Türkiye'nin iç/dış kamu borç stoku 142 milyar dolar civarında. Özel sektörün 200 milyar dolar civarında. Özel sektörün borcunu da kattığımızda 342 milyar dolar. 500 milyar dolar nerede, 242 milyar dolar nerede. Halkı yanlış yönlendirmenin anlamı yok.''
Erdoğan,
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal'ın krize karşı alınacak tedbirlerle ilgili 7 maddelik
öneri paketi olduğunu anımsatarak, ''Söylediğin 7 maddenin devlete maliyeti nedir, hesabını yaptın mı? Bunun devlete maliyeti 26 katrilyon'' diye konuştu.
Baykal'ın, katıldığı bir mitingde fındıkla alakalı olarak ''ödemeler noktasında ciddi açığınızı yakaladık'' dediğini ifade eden Erdoğan, fındık noktasında Toprak Mahsulleri Ofisi'nin üstlendiği görev zararının 130 milyon TL civarında olduğunu, diğer tüm tarım ürünleriyle görev zararının 2,5 milyar TL'ye ulaştığını söyledi.
Erdoğan, ''Bütün mesele müstahsili yok etm
emek.
Fiskobirlik batmıştı, bitmişti, tükenmişti. Biz dedik ki bu yükü Fiskobirlik'in sırtından alalım, müstahsilimizi de kurtaralım. Bunun için Toprak Mahsulleri Ofisi'ni bu işin içine soktuk.
Ordu,
Sakarya, Düzce'deki kardeşim bunu görüyor'' dedi.
KRİZLE MÜCADELE SÜRECEK
Krizle mücadelelerinin süreceğine dikkati çeken Erdoğan, sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflarıyla fakir fukaraya yönelik çalışmaların da aynı kararlılıkla devam ettiğini bildirdi.
Erdoğan, ihracatla ilgili piyasanın olumsuz etkilenmemesi için ön hazırlıkları olduğunu, Türkiye'nin ihracatta ulaştığı rakamlardan geriye düşmemesi için seçimden sonra yeni
pazar arayışlarına devam edeceklerini kaydetti.
Hizmet sektörüne yönelik yeni adımlar atmak ve istihdamı canlandırmak istediklerini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
''İşsizliği çok kullanıyorlar. Bugün bir numara ABD, orada
işsizlik oranı 8.7, Japonya'da tırmanıyor,
Avrupa ülkelerinde tırmanıyor. Bizi aşanlar var. Bizim de en son 13.6 açıklandı. Bu, ayın ortalaması, yılın ortalaması değil. Bunu yılın ortalamasıymış gibi pompalıyorlar. Hizmet sektörü önümüzdeki ay devreye girecek. O bunu daha da aşağıya çekecek. Kaldı ki şu da var; Türkiye teknoloji yoğun bir ortama girdi.
Tarım dışı istihdam diyorsun. Niye tarım içini de dahil etmiyorsun. Tarım dışı istihdam dediğin zaman o bilimsel bir çalışmayı sürdürmek içindir. Tarımda çalışan parasını kazanıyor diyemeyecek miyiz?
Sanayi, teknoloji yoğun çalışıyor, emek yoğun değil. Şimdi bir
tekstil fabrikasında eskiden 100 kişiyle yaptığınız işi bugün 10 kişiyle yapıyorsunuz, herşey mekanik. Tarımda da mekaniğe geçildi
traktör, biçerdöver arttı. Bunlar bir taraftan sevindirici, bir taraftan emeği belli noktaya getiriyor. Bunun için hizmet sektörünü yaygınlaştırmamız gerekiyor...
Gelecek aylarda inşaat başlayacak, turizm başlayacak. Bütün bunların olumlu faydaları olacak işsizlik için. Bütün bunlara rağmen biz 10.3'le başlamıştık. Şu anki yıl ortalamasını buna çekersek başarı olacak.''
TÜRKİYE MAASTRİCHT KRİTERLERİNİ YAKALADI
''(
Borç, yiğidin kamçısıdır) demiş büyüklerimiz ama yiğidin... Zafiyet içinde olanın değil'' diye konuşan Erdoğan, Gayri Safi Yurtiçi Hasılası (
GSYH) 230 milyar dolar olan bir ülkenin borcunun 280 milyar dolar olması halinde o ülkenin batacağını, ancak GSYH'nin 230 milyar dolardan 750 milyar dolara çıkması durumunda ise kamu iç ve dış borcunun 142 milyar dolar olmasının ''çok
komik'' kalacağını kaydetti.
Erdoğan, ''Sayın Baykal şunu hala öğrenemedi; kamu borç stoku GSYH oranıyla ölçülür. Bu, 64'tü göreve geldiğimizde, şu anda 25. Bu ne demek? Yüz liranın 64 lirası borçtu, şimdi 25 lirası borç. Maastricht kriterlerinin altına düştük. Şu anda
İtalya,
Almanya, Yunanistan'ın kamu borç stoku yüzde yüzün üzerinde. Rakama vurursan ABD çok borçlu! ABD'nin 9 trilyon dolar borcu var. Japonya'nın 6 trilyon borcu var. Sayın Baykal dünyayı tanımıyor. GSYH'ye vurduğunuz zaman bu noktada Türkiye Maastricht kriterlerini yakalamış durumdadır'' diye konuştu.