İşte bu soruyu yorumlayan
Sabah Gazetesi Yazarı
Emre Aköz
'Ergenekon'u 2 tetikçiden ibaret mi sanmıştınız?' sorusunu soruyor:
Doğu Perinçek ...
İlhan Selçuk ...
Kemal Alemdaroğlu ... 'Ergenekon Operasyonu'na bu ünlü simaların da dahil edilmesine şaşıranlar çok oldu.
Gözaltına alınmak, hatta tutuklanmak bir kişinin suçlu olduğu anlamına gelmez.
Ancak ünlü ya da saygın bir isme sahip olmak kimseye
dokunulmazlık sağlamaz.
Eğer Ergenekon'un nasıl bir
örgüt olduğunu bilirsek... Yukarıda ne demek istediğim daha iyi anlaşılacaktır.
Hikâyeyi 1945'ten başlatalım...
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra
Türkiye, Batı bloğunda yer aldı. En büyük korku Sovyetler Birliği'nin ülkeyi işgal etmesiydi.
ABD'nin yönlendirmesiyle alternatif bir güvenlik yapısı oluşturuldu. Özel
Harp Dairesi ya da Kontrgerilla denilen bu örgütlenme; Meclis'in bilgisi, Yargı'nın denetimi dışındaydı.
Bu örgüt NATO üyesi tüm
Avrupa ülkelerinde kurulmuştu. Mesela İtalya'daki adı Gladio idi.
Sovyetler dağılınca gizli örgütlerin " amacı, hedefi, mantığı " kalmadı. Avrupa bunları
tasfiye etmeye başladı.
Ama tasfiye bazen kolay olmadı. Çünkü 'yarı-özerk' hale gelmiş;
toplum içinde dal budak salmış olan örgütler direniyor; maddi ve manevi çıkarlarından vazgeçmek istemiyordu.
Türkiye'de ise köklü bir tasfiye yapılmadı. Eski yapı, yeni şartlara göre düzenlendi, sadece başıbozuklar tasfiye edildi.
Yeni şartları şöyleydi:
Yükselen
Kürt hareketi... Kent nüfusunun ağırlık kazanması... Dünya ekonomisi ile bütünleşme...
Avrupa Birliği süreciyle gelen şeffaflaşma,
demokratikleşme,
insan hakları ... Kendini İslami kavramlarla ifade eden yeni orta sınıfların yönetime talip olması...
İşte ' Ergenekon' denilen gizli örgütlenme, bu şartlar altında Türkiye'ye yeni bir yön vermek için çalışıyor.
Sert ulusalcı, militarist,
demokrasi karşıtı, otoriter bir ideolojiye sahip olan 'Ergenekon', iki
bombacı, üç maceracıdan ibaret değil.
Zirve yönetiminde bazı
emekli generaller olduğu tahmin ediliyor. Aşağıya doğru kadro zenginleşiyor: Akademisyenler, gazeteciler, eski subaylar, işadamları,
dernekvakıf yöneticileri, avukatlar,
siyasetçiler,
mafya ...
'Ergenekon ideolojisi' normal şartlarda aynı masaya oturup çay içmeyecek simaları bir araya getiriyor.
Kimi Ergenekon'a para sağlıyor... Kimi fikri katkıda bulunuyor... Kimi
eylem düzenleyip, tetikçilik yapıyor... Kimi dernek ve vakıf kurarak yeni elemanlar buluyor...
Sanırım artık
Giresun Üniversitesi Rektörü, eski binbaşı, Prof. Osman Metin Öztürk'ün, Ergenekon'dan tutuklanan emekli tuğgeneral
Veli Küçük'e, " Her zaman emrinizdeyim " diyebilmesine şaşırmıyorsunuz.
İşgale ve bölünmeye karşı kurulmuş olan kimi
kanun-ötesi, paramiliter örgütlerin, kontrolden çıkıp devlete hükmetmeye, siyaseti yönlendirmeye kalkıştığını biliyoruz.
Bu sebeple ben, Ergenekoncuların, Silahlı Kuvvetler'in aklını çelmek için uğraştığını tahmin ediyorum.
Bir tarafta ordunun siyaset dışı kalmasını isteyen, demokrasiye bağlı kesim var.
Diğer tarafta ise bu değerlerin tersini benimseyenler... Ergenekon işte bu ikinci gruba 'oynuyor'.
Ev ödevi: Bu pencereden baktığınızda... Doğu Perinçek'in basın toplantısında, "
Veli Küçük orduda görevliyken bize bilgi sızdırıyordu " demesini... Ya da eski GK Başkanı, emekli org. Kıvrıkoğlu'nun " Ben
Org. Hilmi Özkök'ün
Genelkurmay Başkanı olmasına karşıydım" açıklamasını nasıl yorumlarsınız?
Not 1: İnşallah 83 yaşındaki
İlhan Selçuk'a gözaltında iyi bakılır. Aksi halde hükümetin üstüne kalır.
Not 2: Darbecilik yaşta değil baştadır.
Celal Bayar ölene kadar İttihatçı olduğunu söylemişti.
EMRE AKÖZ- SABAH
İLGİLİ HABERLER