Benzerlikleri 'fotokopi' olarak niteleyen Kuray'a göre
senaryo aynı, sadece aktörler ve dinamikler şartlara göre yeniden ayarlanmış.
"Esasında büyük
hizmet yaptım ben. Kendi yanlışımızdan başlayan insanım. Verdiğim kurgu fotokopidir. Gene kriminal bir grup var ortada, gene onun üstüne yıkacaklar. Arkada gene paşalar var. Yani bizdekinin fotokopisi gibi." Diyor.
Kuray, '
Tarih tekerrürden ibaret mi yani? Sorusuna şu cevabı veriyor: "Tabii. Ancak altta el atılmış potansiyel değişik. 9
Mart'ta bizi nasıl kriminal hâle getirip
mahkemelerin önüne atmışlarsa burada da bir grubu kriminal hâle düşürüp aynen atmışlardır. Ha, biz tabii fikrî düzeyde
siyaset felsefesi olarak bunlarla asla yan yana gelmeyiz ama kurgu aynı kurgudur. Komutanlarla olan temas aynı. Konjonktüre göre o gün bu ittifakı
devrimcilerle yapmışlardır. Bugün de kendilerine ulusalcı diyen güçlerle yapmışlardır; ama sonuç bizim dönemimizdeki gibi olmuştur. Orada da kriminal insanlar yani birtakım suçlara bulaştığı iddia edilen insanlar vardır.
Genelkurmay başkanının emri ile bir kolordu komutanı
hapishanede iki tane paşayı ziyaret etmektedir, diğerlerini ziyaret etmemektedir. Zaten bu işte kimin
kurban edildiği ortadadır. Bellidir.
9 Mart 1971'de beklenen
darbe gerçekleşmeyince
12 Mart karşı darbesi ile karşı karşıya kalınır. O zaman 9 Mart'a karışanların çoğu, zamanın
komuta kademesi hariç, hapse atılır. Sarp Kuray da bu komuta kademesi ile irtibatlarını sağlayan ve esasında kendilerini bu işe inandırmış '
taşeron' olarak adlandırdıklarından 27 Mayısçı
Numan Esin ile aynı cezaevine düşer. Ve Numan Esin cezaevinde Sarp Kuray'a yukarıdaki fıkradaki gibi bir cümleyi
itiraf eder. Kuray bunu şöyle anlatıyor bugün: "Toplumcu, milliyetçi MHP içindeki bir kanatla devrimcileri çatıştırma stratejisi yerine birlikte hareket etme stratejisini düzenlese idik" dedi, ben yapıştım yakasına. Bunların hepsi de 14'ler kadrosu. Yukarıda birliktelik var, aşağıda da ortam yaratma anlamında bir çatışma politikası..."
Kuray, "9 Mart olsaydı 3 milyon insan öldürülecekti." diyen dönemin ünlü savcısı Baki Tuğ'un söylediklerini yalanlarken, bir yandan da 9 Martçıların
Devrim Muhafızları Gücü adıyla bir güç oluşturacaklarını da itiraf ediyor. Başında, yakında
vefat eden İrfan Solmazer'in yer alacağı, Sarp Kuray'ın da onun yardımcılığına getirileceği devrimi muhafaza örgütü, devrimin zinde güçlerinden biri olacaktı.
Sarp Kuray,
Yassıada davalarının başsavcısı, dayısı
Altay Ömer Egesel'in darbecilerle
işbirliği iddialarına ise
destek veriyor. 12
Aralık 1968'de Silahlı Kuvvetler içinde oluşturulduğu söylenen Millî Demokratik Devrim Ordusu adlı gizli bir örgütle ilişkileri olduğu iddiasıyla,
Cumhuriyet Senatosu üyesi iken dokunulmazlıkları kaldırılan 5 tabii senatörden biri ve 27 Mayısçı Ekrem Acuner'le daha yakın olduğunu söylüyor.
Mahkeme ile
Yargıtay arasında 5 kez gidip gelen ve son aşamada 'anayasal düzeni değiştirmekten' yargılanan Kuray, 5 Kasım'da açıklanan nihai karara göre 16 Haziran Davası'nda müebbet hapis cezasına çarptırıldı. 7 yılın üzerinde bir süre hapis yatması kesinleşti. Sarp Kuray "Geçmişi böyle karıştırmasam beni 15 sene idare eden adamlar yine idare ederler; ama buraya vurduğum için rahatsız oluyorlar benden." kanaatinde.
Yaşadıklarını ve halkın karşı karşıya olduklarını 'aydın kalleşliği' ile açıklayan Kuray şunları söylüyor: Tabii.
Beyoğlu sosyalistleri var. Rakıyı içip Türkiye'yi kurtarmaya soyunan, Beyoğlu'nda sıkıştırılmış ve asla halkla ilişkisi olmayan insanlar var. Onlar değerlendirmelerimizden, duruşumuzdan rahatsız oluyorlar. Zaten bana en büyük yıpratıcı şey buralardan geldi. Hep geçmişte tanıdığım adamlardan geldi.
Fikri Sağlar kitabında yazmış mesela. Solun içinde bitmemiş bir hesaplaşma vardır.
AKSİYON