Danıştay saldırısı,
Atabeyler Çetesi,
Hablemitoğlu suikastı, DTP'li kayıp şahıslar
soruşturması,
Gazi Mahallesi olayları,
Sabancı suikastı, Eşref
Bitlis ve Uğur Mumcu'nun öldürülmesi ile
Adapazarı-
İzmit-
Sapanca ölüm üçgeninde yaşanan
cinayetler yeniden gündeme taşınacak.
İzmir 1. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen İbrahim Çiftçi
davası da
Ergenekon iddia-namesini bekliyor.
Ergenekon
terör örgütü
iddianamesinde
Danıştay saldırısının da yer olması kamuoyunda geniş yankı buldu. Danıştay'a yönelik saldırı davasında müebbet hapse mahkum olan Osman
Yıldırım, saldırıyı gerçekleştiren
Alparslan Arslan ve
emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile Ataşehir'de yaptıkları bir toplantıda
Cumhuriyet Gazetesi ve Danıştay'a saldırı kararını aldıklarını, Cumhuriyet'e atılan
bombaları da Küçük'ün verdiğini iddia etmişti.
Saldırıda Danıştay üyesi Mustafa
Yücel Özbilgin hayatını kaybetmişti. İddianamenin etkileyeceği bir başka dava da halen İzmir 1.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen İbrahim Çiftçi davası. Doç. Dr.
Necip Hablemitoğlu'nu öldürdüğü iddiası ile ifade veren Çiftçi, 3
Ekim 2006'da İzmir'in Alsancak semtinde işadamlarının bulunduğu bir kafeye
el bombası atılması sonucu hayatını kaybetmişti. Çiftçi'nin öldürülmesi ile ilgili davada karar aşamasına gelinmişti. Ancak söz konusu dava, Ergenekon iddianamesinin açıklanmasını bekliyordu. Davanın önümüzdeki ağustos ayında görülecek karar
duruşması,
İstanbul'daki iddianameden etkilenecek.
Silopi ilçesinde 7 yıl önce
jandarma tarafından gözaltına alındıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınmayan kapatılan HADEP'in Silopi İlçe Başkanı
Serdar Tanış ve ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz'in aileleri de geçtiğimiz günlerde emekli Tuğgeneral
Levent Ersöz hakkında suç duyurusunda bulundu. Ergenekon
terör örgütü soruşturması kapsamında aranan Ersöz, son
operasyonun yapıldığı gün Rusya'ya gitmişti. Gazi Olayları'nda hayatını kaybedenlerin yakınları, geçtiğimiz günlerde
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan
Osman Gürbüz hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda bulunanlar,
Gazi Mahallesi ve Ümraniye'de yaşanan olaylara ilişkin davanın yeniden açılmasını talep etti. Gazi Mahallesi olaylarında Ergenekon terör örgütü kapsamında tutuklanan Osman Gürbüz'ün parmağı olduğu öne sürülüyor.
Faili meçhuller yeniden gündemde
Ergenekon iddianamesi açıklandıktan sonra
Dilovası kod adlı bir gizli tanığın,
tutuklu emekli Tuğgeneral
Veli Küçük'ün
Kocaeli İl Jandarma alay komutanı olduğu dönemde Adapazarı-İzmit-Sapanca ölüm üçgeninde yaşanan
faili meçhul cinayetlerle ilgili bilgiler verdiği ortaya çıktı. Bu nedenle Adapazarı-İzmit-Sapanca üçgeninde öldürülen
Kürt işadamlarının dosyalarının yeniden açılabileceği belirtiliyor.
İddianame,
Özdemir Sabancı suikastının da yeni baştan ele alınmasına yol açacak. Ergenekon'un
yasadışı terör örgütü
DHKP-C ile ilişkisinin iddianamede gündeme geldiği belirtiliyor.
Özdemir Sabancı suikastında
kilit rol oynayan 'çaycı' Fehriye
Erdal'ın Ergenekon'la bağlantısı tespit edildi. Sabancı suikastına ilişkin çok önemli belgeler de örgütten çıktı. DHKP/C ve Fehriye Erdal'ın Ergenekon bağlantısı da bu belgeler
yardımıyla anlaşıldı.
Suikastın kilit ismi Fehriye Erdal'ı,
kale gibi korunan Sabancı kulelerine 'çaycı' olarak Ergenekon'un yerleştirdiği iddia edildi.
Ergenekon'un 441 klasörü için adliyede
yeni bölüm yapılıyor
Ergenekon terör örgütüne ilişkin hazırlanan 2 bin 455 sayfalık iddianamenin incelenmesi mahkemede sürüyor. Pazartesi günü iddianamenin verildiği İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi, bu dosyayla artan klasör yükü için yeni bir düzenlemeye gitti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin başkan ve
heyet üyelerinin bulunduğu katta iddianameye ilişkin 441 klasörün yerleştirilmesi için özel bir bölüm yaptırılmaya başlandı. Öte yandan iddianamenin incelenmesi için yasa gereği mahkemeye 15 gün süre veriliyor. Bu sürede içinde iade olmayan iddianame kabul edilmiş sayılıyor. Ayrıca 'suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceği' hükmünü öngören CMK'nın 174. maddesi, iade kararına karşı savcıya da
itiraz hakkı tanıyor. İddianamenin kabulü halinde davanın Silivri'deki yeni yapılan cezaevi kampüsünde ya da Levet'te bulunan İstanbul
Ticaret Mahkemesi binasında görülmesi de gündemde.
Büşra Erdal, İstanbul
Bomba gibi dava
Ergenekon iddianamesinin yurtdışındaki yankıları sürüyor. ABD'nin büyük
gazetelerinden
Los Angeles Times da, iddianameyi değerlendirirken, 'ülkenin
dindar-laik ayrışmasınca alevlendirilen siyasi kargaşayı yansıtan bomba gibi bir dava' yorumunu yaptı. İstanbul
Cumhuriyet Başsavcısı Aykut
Cengiz Engin'in açıklamalarına da dikkat çeken gazete, Ergenekon soruşturması devam ederken
Anayasa Mahkemesi'nin
AK Parti hakkındaki
kapatma davasını ele almasını bir ölçüde 'çelişkili' bir durum olarak değerlendirdi. Gazete "İktidardaki partiyi yasaklama girişiminden kaynaklanan siyasi
felç,
Türkiye'nin eskiden güçlü olan ekonomisini vurdu ve zaten sendelenen AB'ye katılma
hedefine zarar verdi." yorumunu yaptı. Dindar-laik mücadelenin yıllarca Türk
siyasetinde bir unsur oluşturduğuna işaret eden gazete, ancak bu sorunun geçen yıl
cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle iyice tırmandığını kaydetti. Gazete, "Geçen yazdaki seçimlerden beri ordu, yargı,
öğretim üyeleri ve bazı etkili iş çevrelerinden
destek alan laikler ile AK Parti'nin daha dindar sadık unsurları arasında muharebe hatları çizildi." görüşünü dile getirdi.
Los Angeles Times, haberinde '
komplo davasının güçlü orduyu da etkilediğini' öne sürerek, Türk basınının askerî savcıların iddianamedeki belgelere erişme talebinde bulunduklarını yazdığını da kaydetti. Los Angeles, Anka
Gizli
tanıklar Koruma Kanunu'ndan yararlanabilir
PKK'lı teröristleri dağdan indirerek 'topluma kazandırmak' için hazırlanan ve Resmî Gazete'de yayımlanarak temmuz başında yürürlüğe giren 'Tanık Koruma Kanunu', Ergenekon soruşturmasında ifadeleriyle dikkatleri çeken gizli tanıkların işine yarayacak. Kanuna göre, duruşma sırasında 'gizli' tanıkların görüntüsü ve sesleri değiştirilecek. Zaruri durumlarda ise tanığa kalıcı cerrahi müdahaleler yapılacak. Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül tarafından onaylanarak 5 Ocak'ta Resmî Gazete'de yayımlanan 'Tanık Koruma Kanunu'nun öncelikli amacı terör örgütü PKK mensuplarının dağdan indirilmesini sağlamaktı. CHP'nin, bazı maddelerinin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğu
kanun, Ergenekon operasyonunda konuşan gizli tanıklar için gündeme geldi. Savcıya verdikleri ifadelerle Ergenekon terör örgütü soruşturmasına yön veren gizli tanıkların kanun kapsamına alınabileceği ifade ediliyor. Zira koruma tedbirleri; ağırlaştırılmış müebbet
hapis, müebbet hapis ve alt sınırı 10 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen alt sınırı 2 yıl veya daha fazla hapis cezasını gerektiren suçlar ile terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarda tanıklık yapanlar yönünden uygulanacak.
Gizli tanıklara cerrahi operasyon
Kanuna göre, tanığın kimlik ve adres bilgileri kayda alınarak gizli tutulacak ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin, ayrı bir adres tespit edilecek. Tanık koruma programı kapsamında olan kişiler, duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan ya da ses veya görüntüsü değiştirilerek özel ortamda dinlenilecek. Fizyolojik görünümünün
estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi sağlanacak. Tutuklu veya hükümlü olanlar, durumlarına uygun ceza
infaz kurumu ve tutukevlerine yerleştirilecek. Tanık koruma programındaki kişilere, fiziki koruma sağlanacak.
Adli sicil, askerlik,
vergi, nüfus, diploma, pasaport, sosyal güvenlik gibi belgeler değiştirilecek ve yeniden düzenlenecek. Koruma altına alınan kişilerin taşınır ve taşınmaz mal varlığıyla ilgili haklarını kullanmasına yönelik tedbirler alınacak. Geçici olarak geçimini sağlaması amacıyla maddi yardımda bulunulacak. Fatih
Vural, İstanbul
Türkiye'de karşılığı: Ergenekon
Türkiye'nin 'Gladio'su 'Ergenekon'a 2007 yılına kadar hiç dokunulamamıştı.
12 Haziran 2007'de başlatılan soruşturma her geçen gün daha da genişledi. Ve ortaya büyük çaplı, üyelerinin 'Ergenekon' adını koydukları '
silahlı bir terör örgütü' çıktı. Silahlı Kuvvetler içinde örgütlenen yapı, başkana doğrudan bağlı olan dört daire komutanlığı ile iki
sivil başkanlıktan oluşuyor. 'Lobi' adı verilen sivil unsurların örgütlenmesini sağlayan oluşumla ilişkileri bu iki sivil sağlıyor. Örgüt, Türkiye'deki mevcut rejimin gerçek olduğuna inanıyor. İç düşmanları pasifize etmek, hatta ortadan kaldırmak için suikastları 'kaçınılmaz' görüyor. Basına önem veriyor.
'
Gladyo' bitince İtalya'da hukuk sistemi güçlendi
Ergenekon terör örgütüne yönelik yapılan operasyonun bir benzeri 1960'lı yıllarda İtalya'da gerçekleştirildi. İtalya'da geçen yarım yüzyılda birçok suikast,
sabotaj,
bombalama gibi eylemleri bizzat yapan; bazen silah sağlayan, bazen de
tahrik ve yönlendirme yapan Gladyo adı verilen derin yapı ortadan kaldırıldı. Çizme'de son olarak 1990'lı yıllarda
mafya ve siyaset arasındaki kirli ilişkilere yönelik 'Temiz Eller Operasyonu' yaşandı. Hukuk dışı yapı ve ilişkilere yönelik bu operasyonlar İtalya'da sosyal, siyasal ve
ekonomik açıdan önemli değişiklik ve gelişmelere yol açtı.
Türkiye'de Ergenekon şeklinde tanımlanan derin yapı, İtalya'da Latincede 'kılıç' anlamına gelen 'Gladio' olarak biliniyor. Bu tür örgütler diğer NATO ülkelerinde de bulunuyordu.
Amerikan ve
İngiliz kontrgerilla örgütlenmesi olan Stay Behind tarafından 1952 yılında kuruldu. CIA tarafından yönetilen ve finanse edilen örgüt, 1956 yılında ABD ile
işbirliği içinde,
casusluk ve gerilla savaşı yapmak üzere örgütlendi. Sardunya'da örgütün ilk eğitim kampı kuruldu ve
Kuzey İtalya'da 139 yerde silah ve
mühimmat depoları oluşturuldu.
1956 sonrasında ikisi kadın 622 kişi ABD ve İngiliz gizli
servisleri tarafından eğitildi. 1990 yılında Gladio'yu ortaya çıkaran soruşturmalar esnasında bu 622 kişinin grup liderleri oldukları, her bir grup liderinin belli sayıda kişiyi idare ettiği, böylece toplam sayının 15 bine yaklaştığı ortaya çıktı. Örgütün çeşitli ülkelerde farklı isimlerle bilindiği bu ülkelerin yetkililerince açıklandı. İtalya'da Gladio'yu ilk keşfeden İtalyan
yargıç Felice Casson oldu. Casson,
gizli servis arşivinde yaptığı incelemelerde, 1972 yılındaki bir bombalamanın kesinlikle NATO destekli bazı gizli örgütlerce yapıldığı sonucuna ulaştı.
Yargıç, Baş
bakan Andreotti'nin bilgisine başvurdu. 1972'de bu olay tespit edildiği için başbakan örgütün varlığını kabul etti; ancak 1972'de kapatıldığını söyledi. Araştırmalara devam edilince Gladio'nun faaliyete devam ettiği ortaya çıktı. Eylemlerin en büyüğü 1980
Ağustos ayında Bologna
tren istasyonunda patlayan bomba ile 85 kişinin ölümü idi. İtalya'da 1969-80 arasında 4 bin 298 terör olayı meydana geldi. Yapılan soruşturmalar sonucu, bunların önemli bir bölümünden Gladio sorumlu gösterildi.
'Temiz Eller Operasyonu' olarak anılan geniş kapsamlı soruşturma ise İtalya'da 1990'lı yıllarda etkili olmuş, devlet-mafya ilişkisini ortaya çıkarma amaçlı başlatılmış bir operasyondu. Operasyon kapsamında İtalya'da çete oluşturarak devlet kademelerini ele geçiren ve menfaat temin eden milletvekilleri, işadamları ve kamu görevlilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişiden oluşan organize
suç örgütü hedef alındı. Süper yetkilerle donatılan soruşturma savcılarından Antonio Di Pietro ile özdeşleşen operasyonda 7 bin 417 kişi hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Aralarında eski
Başbakan Bettino Craxi'nin de bulunduğu 12 eski bakan ve parlamenter hakkında
tutuklama kararı verildi.
Erkan Acar, İstanbul
İtalya'da herkes yargılanabilir
İtalya'nın yaşadığı süreci değerlendiren Türkiye
Barolar Birliği delegesi ve Türk Ceza Hukuku Derneği üyesi
Ali Rıza Dizdar, söz konusu ülkede güçlü bir ceza hukuku sistemi oluşturulduğunu anlatıyor. İtalya'da herkesin yargılanabileceğini belirten Dizdar, "Temiz Eller'de mafyayı en ince detayına kadar araştırdılar. Gladyo'yu da İtalyan hukuku çökertti. 'Devlet içind
e devlet olmaz' dediler. Bakın İtalya'da küme düşürülüyor
takımlar. Bugün Türkiye'de yapılan operasyon bana göre de şarttı." şeklinde konuşuyor.
Bahçeşehir Üniversitesi AB Merkezi Başkanı Cengiz
Aktar, İtalya'nın Temiz Eller Operasyonu ile safra attığını, mafyadan arındığını belirterek, "Bitti mi?
Hayır bitmedi. Hiç olmazsa ülkenin içindeki yolsuzlukların bir nebze olsun önü alındı." diyor.
Son bir ayın iki haftasını
hastanede geçirdi
Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklu bulunan ve kaldığı cezaevi odasındaki banyoda düşmesi sonucu Kocaeli Devlet Hastanesi'nde
tedavi altına alınan emekli Tuğgeneral Veli Küçük dün
taburcu edildi. Tuvalete kalktığı sırada düşerek kafa travması geçiren ve önceki gün Kocaeli Devlet Hastanesi'ne baygın halde getirilen Küçük'ün sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Nöroloji Uzmanı Dr. Caner Çakmak tarafından yapılan tedavi sonrasında taburcu edilen Küçük, yine yoğun güvenlik önlemi altında cezaevi ambulansı ile Kocaeli 1 No'lu F Tipi
Cezaevi'ne götürüldü. Bu arada Küçük, son bir ayın 2 haftasını hastanede geçirdi. Hastanede kaldığı süre içinde
kardiyoloji, göğüs hastalıkları ile nöroloji uzmanı hekimler tarafından sağlık kontrolünden geçirilen Küçük'e refakatçi olarak eşi Leyla Küçük ile
avukat kızı Zeynep Küçük eşlik etti. Bir ara eşinin kaldığı hastane odasından çıkan Leyla Küçük,
Acil Servis'in yanındaki kafeteryaya gitti. Küçük'ün banyoda düşmesinin ardından odasındaki butona basarak yardım çağırdığı öğrenildi.
ERKAN ACAR- ZAMAN