Ergenekon Duruşması'nda
mahkeme heyeti,
sanık ve
avukatlardan gelen taleplerin tümünün değerlendirilmesi ve karara bağlanması amacıyla
duruşmayı 23
Ekim 2008
Perşembe saat 9:30'a erteledi. Mahkeme heyetinden üye hakim Sedat Sami Haşiloğlu'nun güvenilirliğini yitirmesi amacıyla reddi talebinin kabul edilmemesi halinde karar bir üst mahkemeye gönderilerek oradan gelen karar değerlendirilecek.
Silivri'de bulunan
İstanbul 13. Ağır Cez Mahkemesi'nde başlayan Ergenekon Davası, ertelendi. Fiziki şartların uygun olmayışı ile gergin başlayan
dava, sanık ve avukatların duruşmaya yönelik itirazları ve davaya müdahil olmak isteyenlerin taleplerinin dinlenmesiyle devam etti. Mahkeme heyeti günün sonunda, tüm taleplerin değerlendirilmesi amacıyla mahkemeyi 23 Ekim Perşembe sabahına erteledi. Üye hakim Sedat Sami Haşiloğlu'nun güvenilirliğiinin zedelendiği iddiasıyla üyeliğinin reddi talebinin kabul edilmemesi halinde talep bir üst mahkemeye göndirilecek. Sanıkların, fiziki şartlar ve duruşmanın şekline yönelik farklı talep ve itirazları da bulunuyor.
Silivri
Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesindeki adliyede gerçekleştirilen duruşmada mahkeme heyeti, sanıklar ve avukatlarının, üye hakim ve mahkemenin tamamının reddedilmesiyle ilgili taleplerinin incelenmesini, diğer taleplerin de bu inceleme tamamlandıktan sonra değerlendirilmesini kararlaştırarak, duruşmanın 23 Ekim Perşembe gününe ertelenmesine karar verdi.
SAVCI REDD-İ HAKİM TALEBİNİN REDDİNİ İSTEDİ
Silivri Cezaevi'nde görülen Ergenekon duruşmasında söz alarak usul yönünden taleplerde bulunan, sanıkların ve sanık vekillerinin, görüşü Ergenekon soruşturmasını yürüten
Cumhuriyet Savcılarından
Mehmet Ali Pekgüzel'e soruldu. Pekgüzel, Mahkeme üyesi
Sedat Sami Haşıloğlu'nun redd-i hakim yönündeki taleplerinin geri çevrilmesini istedi. Pekgüzel mahkemenin yetkisizlik kararı vermesi yönündeki talebe ilişkin olarak da, "
Danıştay saldırısı
örgütün eylemlerinden sadece bir tanesidir. Pek çok eylemde
İstanbul Adliyesi gösterildiği, yetkisizlik talebinin reddine karar verilmesine, dosyanın
Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesine ilişkin talebe dosyanın bir kısmının
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildiğini belirterek, bu talebin de reddi yönünde görüş bildirdi. Pekgüzel
tutuklu sanık avukatlardan Kerinçsiz'in müdafi talebinin reddi yönünde görüş belirtti. Mahkeme, sanıkların ve sanık vekillerinin taleplerini görüşmek üzere duruşmaya ara verdi.
PERİNÇEK VE KERİNÇSİZ'İN TALEPLERİNİN REDDİ İSTENDİ
Ergenekon davasına
bakan İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi heyetinde bulunan
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Perinçek'in "Davaya
Anayasa Mahkemesi bakmalıdır" şeklindeki talebinin reddini istedi. Savcı Pekgüzel, Sanık Kemal Kerinçsiz'in müdafi avukatlar arasına oturma isteğinin de reddedilmesini talep etti.
Silivri Cezaevi'nde devam eden Ergenekon duruşmasında mütala veren Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, sanık avukatlarının "
Danıştay saldırısının Ankara'da görülmüş olması yetkisizlik gerektirir" şeklindeki taleplerin; bu oluşum hakkında yapılan suçlamalardan sadece bir tanesinin Danıştay saldırısı olduğu, saldırıyla ilgili planın İstanbul'da yapılması nedeniyle yetkisizlik talebinin reddine karar verilmesini istedi.
Doğu Perinçek ve diğer İşçi Partili sanıkların avukatlarının dosyanın ayrıştırılarak Anayasa Mahkemesi'ne gönderilmesi yönündeki talepleri konusunda ise Pekgüzel, davaya ilişkin bilgilerin CD ortamında Anayasa Mahkemesi'ne gönderildiğini belirterek, bu talebin de reddine karar verilmesini istedi. Pekgüzel, Avukat Kemal Kerinçsiz'in 'sanık sandalyesinden alınarak müdafi avukatlar arasına oturtulması' şeklindeki talebinin de, Kerinçsiz'in, davanın sanıkları olan müvekkilleri ile aynı suçtan yargılandığını, bu nedenle talebin reddine karar verilerek müdahillik sıfatının ortadan kaldırılmasını talep etti.
Öte yandan, duruşmada söz alan Sosyal
Araştırmalar ve
Strateji Geliştirme Merkezi (SESAR) Başkanı ve davanın tutuklu sanığı
İsmail Yıldız ise,
Hükümet ile ilgili olumlu-olumsuz söyledikleri nedeniyle burada olduğunu iddia etti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisi hakkında 60 dava açtığını belirten Yıldız, "Başbakan 'Davanın savcısıyım' demesi, aynı zamanda 'hakimiyim' demesi anlamına da geliyor." şeklinde konuştu. Yıldız'ın bu ifadesi üzerine mahkeme başkanı Köksal
Şengün, "Bunun şiddetle reddediyorum." karşılığını verdi. Konuşmasına devam eden Yıldız, Başbakan'ın
savcılık koltuğunda oturduğu bir davada çıkacak kararın gelecek nesillere anlatılamayacağını iddia etti.
DAVADA REDD-İ HAKİM TALEBİ
Öğleden sonra başlayan Ergenekon Davasında 13.
Ağır Ceza Mahkemesi üyelerinden Sedat Sami Haşıloğlu'na
reddi hakim talebinde bulunuldu. Tutuklu sanıklardan Kemal Kerinçsiz'in avukatı
Kadir Kartal, Mahkeme Üyesi Haşıloğlu'nun tarafsızlığına gölge düşürecek davranışları olduğunu ve bu nedenle mahkemeden reddi hakim karar verilmesi gerektiğini söyledi. Avukat Kartal, Haşıloğlu'nun, müvekkili Kemal Kerinçsiz'i
sorgulamak için çağırdığında, "Buyurun Kemal Bey, anlatın bakalım, ne anlatacaksınız?" dediğine dikkat çekerek, "Şu ana kadar yapılan tutuklamaların yüzde 40'ı Sayın
Hakim tarafından yapıldı. Kovuşturmayı da başka savcıların yapması gerekir" dedi. Öğleden sonra devam eden duruşmada müdahil olmak amacıyla mahkemeye başvuranların talepleri dinlendi. Avukat Bülent Utku, Cumhuriyet Vakfı adına davaya müdahil olmak istediklerini belirterek, "İddianamede Cumhuriyetin 3 kez bombalanmasına ilişkin fiiller tanımlanıyor, bu nedenle müdahil olmak istiyoruz" dedi. İddianamede DTP milletvekilleri
Ahmet Türk,
Akın Birdal, Sabahat
Tuncel'e yönelik suikast hazırlıkları olduğu iddiaları üzerine de müdahillik talebinde bulunuldu. İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi şu ana kadar öldürülen aydınlara yönelik
insan haklarına aykırı davranışlarda bulunulduğunu belirterek, davaya müdahil olmak istediklerini açıkladılar. Öldürülen gazeteci Musa Anter'in oğlu
Dicle Anter adına avukat
Sezgin Tanrıkulu da müdahil olma talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı
Köksal Şengün, müdahil olmak talepleriyle ilgili iddia makamının görüşünü sordu. İddia makamında bulunan Savcı Pekgüzel, Cumhuriyet gazetesinin talebinin kabulüne, diğer taleplerin de incelenmesinin ardından görüş belirtileceğini kaydetti. Tutuklu sanık Avukat Kemal Kerinçsiz'n avukatı Kartal, Ergenekon
iddianamesinin iddianame değil "bir vesika", "bir utanç belgesi" olduğunu söyledi.
MAHKEMEYE YETKİSİZLİK TALEBİ
Bazı sanık avukatları, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden yetkisizlik kararı vermesini talep etti. Sanık avukatları bu talebe gerekçe olarak Danıştay'ın Ankara'da bulunmasını, mağdurların Ankara'da yaşıyor olmasını ve tutuklu sanıkların hiçbirinde
silah bulunmamasını gerekçe gösterdiler. Bir sanık avukatının "Bir anket yapalım. Kamuoyunun yüzde 65'i Ergenekon'dan tutuklananların bir
terör örgütü üyesi olduğunu düşündüğünü ortaya çıkarır" sözlerine, sanıklar tepki göstererek, "
Hayır yanlış, yok öyle bir şey" dediler.
ALEMDAROĞLU: "BURADA BİZE ÇİN İŞKENCESİ YAPILIYOR"
Silivri Cezaevi'nde görülmeye başlanan
Ergenekon Terör Örgütü davasının tutuksuz sanıklarından
İstanbul Üniversitesi Eski Rektörü
Kemal Alemdaroğlu, duruşma sonrası
basın açıklaması yaptı. Ergenekon'un hayali bir örgüt olduğunu savunan Alemdaroğlu, "Burada bize çin işkencesi yapılıyor. Yargılama salonu İstanbul'a uzak. Tuvaletlerinde el kurulanamıyor."dedi.
Yüzyılın davası olarak nitelendirilen Ergenekon Terör Örgütü davası verilen öğle yemeği arasından sonra tekrar başladı. İşçi partili sanıkların avukatlarının itirazını değerlendiren mahkeme heyeti tutuksuz sanıkların yargılanmasına daha sonra devam edilmesine karar verdi. Tutuklu sanıkların duruşması devam ediyor. Duruşma sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Ergenekon Terör Örgütü sanıklarından Kemal Alemdaroğlu, yargılamanın yapıldığı duruşma salonunun yetersiz olduğunu ve koşulların uygun olmadığını savundu. Alemdaroğlu yaptığı açıklamada, "Burada bize çin işkencesi yapılıyor. Yargılama salonu İstanbul'a uzak. Tuvaletlerinde el kurulanamıyor. Otellerin, Milli Eğitim'in, üniversitelerin 300 - 500 kişiyi yargılayabilecek çok güzel salonları vardı" ifadelerini kullandı.
Ergenokon için "Hayali bir örgüt" tanımlamasını yapan Alemdaroğlu, "Saat gece 04.30'da evden alındık.
Savaş suçlusu gibi muamele gördük. İnanıyorumki bu mahkeme mutlaka bir yerlerden dönecek. Avukatlar Silivri'de bloke oluyor. Başka işleri de var.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yargılama usüllerine aykırı tutuklu ile tutuksuz sanıkların ayrı yargılanması."şeklinde konuştu.Mahkeme salonunun yetersiz gelmesi üzerine kendisi gibi tutuksuz sanıkların dışarı çıkarılarak tutuklu sanıkların yargılamasına başladığını aktaran Alemdaroğlu, mahkemenin kendilerine yeni bir tebligatta bulunarak yargılamaya çağıracağını dile getirdi.
ERGENEKON DAVASI SİLİVRİ'DE DEVAM EDECEK
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, ''Ergenekon'' davasının
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki adliyede sürdürülmesine karar verdi.
Öğleden sonraki oturumun başında alınan ara kararları açıklayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti Başkanı Köksal Şengün, duruşmanın kaldığı yerden devam ettiğini ve duruşma salonunun aynı derece dolu olduğunun görüldüğünü bildirdi.
Dosyadaki sanık sayısının çokluğu ve güvenlik açısından bu yerleşkedeki adliyede bulunan duruşma salonun seçildiğini hatırlatan Başkan Şengün, duruşmadaki mevcut şartları anlatarak, insan haklarına saygılı bir yargılama yapılabilmesi açısından bazı kararlar alındığını söyledi.
Yargılamanın yapıldığı duruşma salonunun tadilattan sonra 66 avukat ve 88 sanığın oturabileceği şekilde düzenlendiğini, ayrıca
teknik imkanlar sağlandığını belirten Başkan Şengün, İstanbul'da bu şartları sağlayabilecek başka bir duruşma salonu bulunmadığını kaydetti.
Şengün, duruşmanın başka bir alanda yapılması halinde, yerleşkedeki cezaevinde bulunan tutuklu sanıkların nakillerinde sorunlar yaşanabileceğini, bu sanıkların yorulabileceklerini ve sağlıklarının bozulabileceğini kaydederek, duruşmanın mevcut salonda yapılmasının devamının kararlaştırıldığını bildirdi.
ÖNCE TUTUKLU SANIKLARIN İFADESİ ALINACAK
Tutuklu ve tutuksuz sanıkların ifadelerinin ayrı oturumlarda alınmasına karar verdiğini anlatan Başkan Şengün, ilk oturumlarda tutuklu sanıkların ifadelerinin alınacağını açıkladı.
Her sanığın 3 avukatla temsil edilmesine karar verildiğini belirten Şengün, duruşma salonunun bitişiğindeki alanın duruşma salonundan sayılmasına, duruşma salonuna giremeyen basın mensupları ve sanık y
akınlarının duruşmayı buradan takip etmesine, şu anki duruşma salonundaki LCD ekranlarından birinin bu alana çıkartılmasına ve bir diğerinin de duruşma salonundaki izleyicilerin bulunduğu alanın önündeki kolona takılmasına karar verdi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, bu kararlarını açıkladıktan sonra tutuksuz sanıklar ile avukatlardan salon dışına çıkmalarını istedi.
Bunun üzerine tutuksuz sanıklar ile avukatlardan bir bölümü dışarı çıktı.
MAHKEME HEYETİ BAŞKANI KÖKSAL ŞENGÜN: SIKIYÖNETİM HAKİMİ DEĞİLİZ
'Ergenekon'' davasının ilk oturumuna, duruşma salonunda oluşan yoğunluk dikkate alınarak, bu şekilde yargılama yapılıp yapılmayacağına karar verilmesi amacıyla ara verildi.
Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki adliyedeki salonunda İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan duruşmaya 46 tutuklu sanık ile 28 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı. Duruşmada DTP milletvekilleri
Sebahat Tuncel, Hasip
Kaplan,
Sırrı Sakık ve
Pervin Buldan izleyici olarak yer aldı.
Katılımcıların çokluğu nedeniyle yoğunluk oluşması üzerine tutuklu sanıklardan bazıları, ayağa kalkıp çektikleri güçlüklerden bahsederek salondaki fiziki şartları eleştirdi.
Sanıklardan
Muzaffer Tekin'in avukatı da ayağa kalkarak, adil yargılama haklarını istediklerini belirterek, duruşma salonda kimin konuştuğunun bile anlaşılamadığını iddia etti.
Bu sırada tutuklu sanıklardan biri ayağa kalkarak ''Ben canımla uğraşıyorum. Sen ne konuşuyorsun'' diyerek avukata tepki gösterdi. Bu sanık, yanındaki diğer tutuklu sanıklarca yatıştırıldı.
Daha sonra bazı avukatlar fiziki şartları eleştirerek, bu şartlarda yargılama yapılamayacağını savundu.
Bunun üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, arka sıradaki bir sanık avukatının, ''Ben buradan müvekkilimin
savunmasını nasıl yapabilirim?'' sorusu üzerine Şengün ''Buraya gelip savunma yapabileceksiniz'' dedi.
Şengün daha sonra, üye hakimler Hasan
Hüseyin Özese, Sedat Sami Haşıloğlu tarafından Silivri Ceza ve İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki adliyedeki duruşmanın başladığını, tutuklu sanıkların tamamının, tutuksuz sanıklardan ise 12'si hariç diğerlerinin duruşmaya geldiğini söyledi.
Söz alan sanık avukatlarından biri 35 yıllık avukat olduğunu ifade ererek, bu tür duruşma salonlarının ''
sıkıyönetim'' mahkemelerinde olduğunu ileri sürdü.
Mahkeme Heyeti Başkanı Köksül Şengün bu sözler üzerine ''Sıkıyönetim hakimi değiliz, fiili şartlar değişik, görüntü değişik olabilir. Yargılamayı yapacak mahkemenin o tarafından asla kuşku duymayınız'' diye konuştu.
Duruşmadaki avukatlar da Şengün'ün sözleri üzerine, bu şartların savunma haklarının engellenmesi için yapıldığını öne sürdü. Bazı avukatlar da duruşmanın bir
spor salonunda yapılması önerisinde bulundu.
Söz alan sanık avukatlarından Uğur Alacakaptan da bu şartlar altında sağlıklı duruşma yapılamayacağını ileri sürdü. Alacakaptan, ''Bu miting havası içinde duruşma olanağı yoktur. Daha uygun şartlar altında hem sorgu hem savunma yapabilecek bir ortamda yapmak üzere duruşmanın ertelenmesini istiyoruz'' dedi.
Köksal Şengün, tahkikat aşamasındayken böyle bir salonun gündeme getirildiğini ve dosyanın büyüklüğü açısından da bu şartlara uygun İstanbul'da başka bir yer bulunamadığını söyledi.
Şengün, ''avukatların duruşma salonuna ve kendilerine ayrılan bölüme sığmadıklarının, salonun çok kalabalık ve yoğun olduğunun gözlendiğini ve bu şekilde yargılama yapılamayacağını'' belirterek, salondakilerden dışarıya çıkmalarını istedi.
Mahkeme heyeti, daha sonra bu şekilde yargılama yapılıp yapılmayacağı hususunda bir karar verilmesi için duruşmaya ara verdi. Duruşmaya gelenlerin dışarı çıkmasının ardından salonun kapısı da kapatıldı.