Bunlar PKK'nın iki numaralı ismi Şemdin Sakık'ın emrine verildi. Aydınlık, Şeytan Ayetleri'ni yayınlayarak provokasyona zemin hazırladı.
Olaydan önce JİTEM'ciler basına Aydınlık ve Aziz Nesin'i suçlayan 'İslami bildiri'ler gönderdi. Sivas'tan sonra Başbağlar'da 33 kişiyi katlettiren JİTEM "Madımak'a fazla üzülmeyin, Başbağlar'da öcünüzü aldık" propagandası yaptı.
Salman
Yüksel çetelerle mücadeleye hayatını adamış bir isim. Bu uğurda ölümden bile dönmüş. Sivas olaylarının
Ergenekon kapsamında yeniden incelenmesi için Sivas
Cumhuriyet Savcılığı'na başvuran Yüksel'in dilekçesi işleme bile konulmamış. İlk olarak 1985'te
Ankara Batıkent'te Koparal ailesininin odağında olduğunu ileri sürdüğü bir çete ile yüzyüze kalan Salman'ın yıllar süren mücadelesi onu Ergenekon
terör örgütüne götürmüş. İşte Salman'ın ilginç tespitleri:
GENERAL ERDAL ŞENEL ENGEL OLDU
1985'te Ankara Batıkent'te tespit ettiğim
Albay Tandoğan Koparal'ın başını çektiği çetenin içinde savcı, polis ve askerler var.
Genelkurmay Başkanlığı'na, Jandarma Genel Komutanlığı'na, İçişleri Bakanlığı'na,
Adalet Bakanlığı'na, Sivas ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılıklarına, 1988'de yüzlerce dilekçe verdim. Genelkurmay'da
Adli Müşavir Tümgenera
Erdal Şenel (Ergenekon kapsamında gözaltına alındı) Albay Koparal ve çetesi hakkında verdiğim bütün dilekçeleri kapattı.
ERGENEKON SAĞ VE SOLDAKİ TERÖR ÖRGÜTLERİNİ KULLANIYOR
Sonradan Ergenekon olduğunu öğrendiğim bu çete PKK, Dev Sol,
TİKKO,
Hizbullah, İBDA-C, gibi tüm terör örgütlerini yönetiyor. Sivas'ta bizzat buna
tanık oldum. Terör örgütlerinin üst yöneticileri tamamen askeri istihbaratçıların kontrolünde çalışıyorlar.
Kadın ticareti,
uyuşturucu ticareti,
silah kaçakçılığı,
soygun,
hırsızlık, kap-kaç faaliyetlerini de bu çete yönetiyor.
TERÖRİSTLER SİVAS'A GETİRİLDİ
33 kişinin yanarak öldüğü Sivas olaylarının perde arkasını anlamak için çetenin 1993'te gerçekleştirdiği olayları iyi bilmek gerekiyor. 24 Ocak 1993'te Uğur
Mumcu öldürüldü. Bundan 22 gün sonra 16
Şubat 1993 günü
Nevşehir Cezaevi'ndeki PKK, Dev-Sol ve TİKKO militanları askeri elbiseler giydirilerek firar ettirildi. Sivas'a getirildiler.
Hürriyet Gazetesi, Adalet Bakanlığı yetkililerinin açıklamasına dayanarak bu askeri elbiselerin Sivas
Askeri Dikimevi'nden gönderildiğini yazdı.
JİTEM KOMUTAYI SAKIK'A VERDİ
Eşref
Bitlis'in öldürülmesinden 3 gün sonra
İstanbul Bayrampaşa Cezaevi'nde
tutuklu PKK, Dev-Sol ve TİKKO militanları,
infaz koruma memuru elbisesi giydirilerek yine Sivas'a getirildiler.
Güneydoğu'da görevli PKK'nın 2 numaralı elemanı
Şemdin Sakık bu teröristlerin başına
komutan olarak atandı. Hem bu teröristleri hem Şemdin Sakık'ı JİTEM yönetiyordu. 24
Mayıs 1993 günü
Bingöl'de 33 asker şehit edildi. Bu olay da bölgedeki Şemdin Sakık'a ve PKK'ya maledildi.
POLİS FAKSINDAN PROVOKASYON
Pir
Sultan Abdal Derneği'nin Sivas'ta etkinlik düzenlemeye başladığı 30 Haziran 1993 günü bazı JİTEM'ciler hazırladıkları 'İslami bildiriler'i Sivas Emniyet Müdürlüğü'nün faksından basına göndermeye başladı. Bu bildirilerde iki önemli tema işleniyordu: Biri Aziz Nesin'in dinsiz olması, ikincisi de Şeytan Ayetleri kitabını
Aydınlık Dergisi'nin yayınlamasıydı. Aydınlık olaylara zemin hazırlamıştı. Madımak Oteli'nin yakılmasından 3 gün sonra
Erzincan Başbağlar'da 33
Sünni vatandaşın katledilmesi de bölgede oynanan kirli oyunun bir başka sahnesiydi. Madımak olayı çetecilerin deyimi ile 'dincilere'
Başbağlar katliamı da PKK'ya maledilmiştir. Oysa her iki olayı da JİTEM'ciler organize etti. Arkasında da Ergenekon örgütü vardır. Bingöl'de 33 askerin şehit edilmesi de aynı senaryonun bir parçasıydı ve JİTEM'in işiydi.
93'TEKİ CİNAYETLERİ ERGENEKON İŞLEDİ
Mumcu, Bitlis
cinayeti ile Sivas, Başbağlar ve Bingöl katliamları, İstanbul
Gazi Mahallesi'nde Alevilerin kahvehanesinin taranması olayı 1993 yılı içerisinde Ergenekon örgütünün gerçekleştirdiği olaylardı. Aynı zincirin halkaları olan bu olayların tamamı Ergenekon
soruşturması kapsamına alınmalıdır.
JİTEM elemanlarından canımı zor kurtardım
Yıllardır büyük bir çetenin izini süren Salman Yüksel,
Ergenekon soruşturmasından sonra örgütün ismini koyduğunu söylüyor. Bu süreçte
Şemdinli Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın başına gelenleri bir öğretmen olarak yaşadığını anlatan Yüksel, 'Deli diye hastaneye kapattılar, hapishaneye tıktılar,
sürgün ettiler. JİTEM defalarca beni evimden kaçırıp öldürmek istedi' dedi. Yüksel'in 'Ankara
Çetesi'nin
Vatan Kurtarma Operasyonları' 'Çete'nin Kimliği' 'Kim Bu Çeteciler', 'Çetenin Suçüstü Tutanakları' adlı 4 kitabı bulunuyor.
Bitlis soruşturma açınca öldürüldü
İstanbul'dan teröristlerin firar ettirilmesi tartışılırken 1
7 Şubat 1993'te
Jandarma Genel Komutanı Or
general Eşref Bitlis öldürüldü. İlginçtir. Ben Eşref Bitlis'e de bu çete hakkında bir dilekçe vermiştim. Bitlis'in bu dilekçe üzerine bir soruşturma başlattığını Jandarma Genel Komutanlığı'ndan önemli bir yetkili bana bildirdi. Eşref Bitlis'in uçağına
sabotaj
yapılan Güvercinlik Kara Havacılık Okulu'nun o zamanki sorumlusu Armağan Kuloğlu idi. Armağan Kuloğlu daha sonra
Milli Savunma Bakanlığı Teknik hizmetlerden sorumlu
Müsteşar Yardımcılığı'na getirildi. İlginçtir,
Uğur Mumcu ve Bahriye
Üçok cinayetinde kullanılan plastik patlayıcıların da İnşaat
Emlak bölümünden çıkarıldığı iddia edildi.
Mumcu suikastinde albay izi
Suikast günü eski
Milletvekili Ömer Çiftçi, pencereyi açarak Mumcu'ya bugün dışarı çıkacak mısın, çıkmayacak mısın diye soruyor. Uğur Mumcu da çıkacağını söylüyor. Bu bilgi eşi Güldal Mumcu'nun ifadelerinde var. Çiftçi bu bilgiyi yine Uğur Mumcu'nun komşusu İbrahim Öncül'e bildiriyor. Mumcu evden çıkmadan önce Öncül kendi arabasını yıkamak bahanesiyle bahçeye çıkıyor daha sonra Mumcu gelip aracına binerken bombayı patlattığı iddia ediliyor. İlk önce polis cinayet zanlısı olarak İbrahim Öncül üzerinde duruyor fakat çetenin devreye girmesiyle Öncül zanlı sınıfından çıkarılıyor. Öncül, Milli
Savunma Bakanlığı İnşaat Emlak Bölümü'nde Teknik Hizmetler Birimi'nde yani Albay Tandoğan Koparal'ın emrinde çalışıyor. Bu bölümün elemanlarının tamamı Genelkurmay istihbaratçılarından oluşuyor.
Sivas'ta da 'Binbaşı Tamer' var
Uğur Mumcu öldürülmeden önce iki önemli konu üzerinde çalışıyordu. Bunlardan birisi
Kuzey Irak'taki
Kürt liderlere ve PKK'ya gönderilen silahlardı. İkinci konu ise Abdullah Öcalan'ın PKK ve
Genelkurmay Başkanlığı arasındaki bağlantılarıydı. Bu iki konuyu da aydınlatmıştı.
Tuncay Güney Kuzey Irak'a gönderilen silahlarla ilgili Binbaşı Tamer diye birinden bahsetti. 1999 yılında Aydınlık Dergisi, Sivas Bölgesi'nde PKK-DEV-SOL ve TİKKO'ya silah temin eden şahsın kod adının 'Binbaşı Tamer' olduğunu yazdı.
YENİ ŞAFAK