İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen 'Birleştirilen
Ergenekon'
davasının 48. oturumuna
tutuklu sanıklardan Mehmet
Haberal,
Levent Ersöz,
Fatih Hilmioğlu,
Muzaffer Öztürk katılmadı, diğer tutuklu sanıklar duruşmada hazır bulundu.
Duruşmaya, sanık İbrahim Özcan'ın
avukatı Yusuf
Erikel'in yarım kalan savunmasına devamıyla başlandı. Önceki oturumda
mahkeme heyetine "Burası mahkeme mi yoksa morg mu? Sizler ölü yıkayıcısımısınız ?" diye soran Erikel, bu oturumda da "Rica ediyorum, öncelikle müvekkillerimin tahliyesine karar verilsin. Daha sonra da tutuksuz yargılanarak
beraat etsinler." dedi. Erikel, daha sonra da "Görelim bakalım inanmak istediğimiz
adalet var mı yok mu?" diye konuştu.
Dosyada müvekkilleri aleyhindeki belgelerden
darbe çıkmak bir yana hikaye bile çıkamayacağını savunan Erikel, "Ergenekon iddianamesi, dünyanın en tirajı
komik eseridir. Üstelik yazarları da ortada yok." dedi. Avukat Erikel, "Müvekkilimin kızıldereli katliamıyla ilgili gittiği konferans
delil olarak dosyaya konulmuş. Kızılderelileri bunlar mı katletti? Belki Roma'yı da bunlar yakmıştır."şeklinde konuştu.
Mahkeme heyetine bir de fikir veren Erikel, "Ne olur iddianameyi kabul kararınızdan dönünüz ve vicdanınızın sesini dinleyiniz." diye konuştu. Müvekkili İbrahim Özcan'ın, bazı kişilere paket, kitap ve
afiş göndermesinin
örgüt kapsamında değerlendirildiğini belirten avukat Erikel, "Bu paketleri gönderen suçlu da peki alanlar nerede?" dedi.
Avukat Erikel'in savunmasını tamamlamasının ardından tutuklu sanık
Kemal Aydın'ın savunmasına geçildi. Soruşturma aşamasında kendisine tutuklanma gerekçesinin kendisine söylenmediğini belirten Aydın, hakkındaki tutuklama müzekkeresinin okunmasını istedi. İddianamede kendisi hakkında 75 sayfa ayrıldığını belirten Kemal Aydın, başka sanıklarda benim hakkımda geçen bölümlerle toplam 90-100 sayfada kendisiyle alakalı bilgiler verildiğini söyledi.
Mahkeme heyetine, redd-i hakim taleplerini neden reddettiklerini soran Kemal Aydın, "Yoksa tehdit mi alıyorsunuz?" dedi. Aydın, yargılamanın bilerek yavaş işletildiğini iddia eden Aydın, "Tavan çöktü diye bahane ettiniz, duruşmayı ertelediniz. Yarın gökkubbe çöktüğünde ne yapacaksınız?" diye sordu.
Davada Türklüklerinin sorgulandığını iddia eden Aydın, "Sayın
Başbakan, Türkiye'de 36 etnik köken olduğunu söyledi. Heyetin hangi etnik kökenlere ait olduğunu öğrenmek istiyorum." dedi.
Yargılamanın yapıldığı İstanbul 13.
Ağır Ceza Mahkemesi'nden kuvvet alarak sanıklara zulüm edildiğini iddia eden sanık Aydın, "Yüce mahkemeniz de bize bunlar yapılsın diye yargılamayı geciktirmiştir. Mahkemenin bahanesini bilmek istiyorum. Yüce mahkeme istese bu saldırıya karşı bizi koruyamaz mıydı acaba? sorusunu yöneltti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bölücübaşı Abdullah Öcalan'a "Sayın" diye hitap ettiğini belirten Aydın, mahkeme heyetine hitaben "Heyetinize bu nedenle sayın şeklinde hitapta bulunmayacağım. Saygıdeğer heyetiniz diyeceğim. İddia makamında bulunan savcılara ise sayın ifadesini kullanacağım." şeklinde konuştu.
ÖZKAN VE BALBAY'IN KAMUOYU OLUŞTURMA GAYRETİ
Öte yandan, 8
Mart 2010 tarihinde basın mensuplarını, 16 Mart 2010 tarihinde de siyasi parti temsilcilerini duruşmayı izlemeleri için Silivri'ye davet eden tutuklu sanıklardan
Tuncay Özkan ve Mustafa
Balbay, bu duruşmada da toplumun duyarlı kesimlerini ve temsilcilerini davet etti. "Kamuoyuna açık
mektup" başlığıyla basın mensuplarına iletilen yazılı açıklamada "Ülkemizin içinde, dışında, üzerinde birleşilen düşüncelerinden biri de Ergenekon davasının kamuoyunu böldüğüdür. Bunun somut örneği sık sık yayınlanan anketlerdir. Bu anketlerde insanlarımızın Ergenekon davasına inanıp inanmadığı sorulmaktadır. Salt bu durum bile davanın kamuoyu kadında ne kadar hukuktan uzak olduğunu göstermektedir." denildi.
Anketle hukukun aranmayacağı belirtilen açıklamada "Herkesin, her kesimin bölündüğü, derin şüphelerin doğduğu bu ortamda çözüm, adil, hızlı ve tutuksuz yargılamadır. Ancak bunun yerine kamuoyu katında bir başka yargılama öne çıkmıştır.Dava kapsamındaki herkesi
halkın gözünde suçlu gösterme ve halk katında mahkum etme hedefine dönük bu özel yargılamanın ters teptiğini görüyoruz." ifadesi kullanıldı.
Duruşmaların
Cuma günkü bölümlerinde sanıklar ve avukatların, durumlarını, davaya ilişkin düşüncelerini mahkeme heyetine anlattıkları hatırlatılan açıklamada, "Toplumun duyarlı kesimlerini ve temsilcilerini cuma günleri duruşmaları izlemeye, sürece tanıklık etmeye davet ediyoruz." ifadesine yer verildi.
(CİHAN)