"Bahse konu daireye girip çıkan kişilerden,
Ergenekon davası
sanıkları arasında bulunan var mı?" şeklindeki soruya daha önceden yüzde 90 benzediğini söyleyen bir
tanık, bugün görülen duruşmada "Kesinlikle o değil." dedi.
İstanbul 13. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde görülen Ergenekon ana davasının 161'nci duruşmasında,
Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarıyla ilgili tanık ifadeleri alındı. Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarının
Ataşehir Pınar Sitesi 18 numaralı dairede,
Veli Küçük ve
Muzaffer Tekin'in de katıldığı bir toplantı sırasında
Alparslan Arslan'a verildiği iddiasıyla ilgili olarak, aynı
sitede ikamet eden kişiler tanık olarak dinlendi.
Tanıklardan, iddia edilen 18 numaralı daireye girip çıkan kişileri
tarif etmeleri istendi. Ayrıca, önce dava sanıklarının fotoğraflarının bulunduğu bir katalog gösterildi. Ardından da sanık bölümünde oturan
tutuklu sanıklar gösterilerek tanıklardan bu kişileri tanıyıp tanımadıkları soruldu.
EL BOMBALARININ VERİLDİĞİ SİTEDEKİ APARTMAN SAKİNLERİ TANIK OLARAK DİNLENDİ
Bombaların verildiği ileri sürülen ve Recep Özkan'a ait olan 18 numaralı dairenin bulunduğu katta ikamet eden
Aliye Yenal, ilk tanık olarak dinlendi. 2004
Nisan ayından itibaren aynı dairede ikamet ettiğini belirten
Önal, katta 4 daire olduğunu ve 18 numaralı daireye farklı farklı erkeklerin girip çıktıklarını gördüğünü söyledi.
Bir defasında, balkonda kara kaşlı kara gözlü bir kadının
halı silkelediğini gördüğünü de belirten Yenal, dairede evli bir çift mi yoksa bekarların mı kaldığını bilmediğini söyledi. Daireye girip çıkanları tam olarak tarif edemeyen Yenal, 20
Ağustos 2009 tarihinde evine gelen ve polis kimliği gösteren iki
sivil kişi tarafından kendisine bazı fotoğrafların gösterildiğini, binaya ve bu daireye girip çıkanların bu kişilerin arasında olup olmadığının sorulduğunu söyledi.
Fotoğraftaki kişileri tanımadığını belirten Yenal'a, Mahkeme Başkanı Köksal
Şengün, sanık fotoğraflarının yer aldığı bir
dosya gösterdi. Yenal, fotoğraftaki kişileri tanımadığını söyledi. Başkan Şengün, tanık Yenal'a arkasını dönerek tutuklu sanıklara bakmasını ve
apartmana girip çıkanlar arasında sanıklardan herhangi birisinin olup olmadığını sordu. Yenal, sanık bölümünde oturan kişileri tanımadığını söyledi.
Tutuklu sanık
İşçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Perinçek, kendilerini polis olarak tanıtan ve bazı fotoğraflar gösteren şahısların, teşhis konusunda kendisine bir telkinde bulunup bulunmadıklarını sordu. Yenal, böyle bir telkinde bulunulmadığını söyledi. Tutuklu sanık Mehmet
Zekeriya Öztürk, tanık Yenal'a, plis olduklarını söyleyen kişiler tarafından kendisine alınmış bir
mahkeme kararı tebliğ edip etmediklerini sordu. Mahkeme Başkanı
Köksal Şengün'ün, "Ne alakası var bu sorunun?" şeklindeki uyarısı üzerine Öztürk, Mahkeme tarafından 3
Şubat 2010 tarihinde alınan bir karar olduğunu söyledi. Öztürk, "İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na yazılan yazıda, toplantı yapıldığı iddia edilen evin adresinin açık tespiti ve komşularının kimlik tespitlerinin yapılması istenmişti. Ancak polis olduğunu belirten iki kişinin, dava sanıklarının fotoğraflarını teşhis ettirmeye çalıştıkları tarih,
mahkeme kararından öncesine ait. 20 Ağustos 2009 tarihinde yapılan bir
uygulama bu." sözleriyle bu işlemin mahkeme kararı olmaksızın polislerin kendi insiyatifiyle yapmış oldukları bir uygulama olduğunu söyledi. Zekeriya Öztürk'ün, "Bu kişiler polis miydi?" sorusuna Yenal önce "Evet cevabını verdi. Ardından "
Emin misiniz?" sorusuna ise "
Hayır" dedi.
Kimlik gösterip göstermedikleri şeklindeki soruya ise Yenal, "Evet kimliklerini gösterdiler.
Polistiler." cevabını verdi.
NET OLMAMAKLA BİRLİKTE APARTMANA GİREN BAZI KİŞİLERİ SANIKLARA BENZETMİŞTİ
Aynı katta 20 numaralı dairede oturan Nadiye Önay da diğer tanık ile aynı tarihte, polis olduğunu belirten iki sivil giyimli kişi tarafından kendisine bazı fotoğraflar gösterildiğini söyledi. 18 numaralı daireye girip çıkanlar arasında bu fotoğraflardaki kişiler arasında olup olmadığının sorulduğunu belirten Önay, "Net olmamakla birlikte fotoğraflarda gösterilen bazı kişileri, 18 numaralı daireye girip çıkan kişilere benzettiğimi söyledim. Yüzde yüz olmasa da benzediklerini söyledim." dedi.
Apartman görevlisi tarafından bu dairede üniversite öğrencilerinin kaldığının kendisine söylendiğini belirten Önay, "Daireye esmer kişilerin girip çıktığını gördüm. Hatta bazen aynı asansörde yukarı çıktığımız kişiler o daireye girdi." ifadesini kullandı. Mahkeme Başkanı Körksal Şengün, kendilerinin polis olduğunu belirten kişiler tarafından gösterilen fotoğraf listesine benzer sanık fotoğraflarının yer aldığı bir dosyayı tanık Nadiye Önal'a göstererek apartmana girip çıkan kişilere benzeyip benzemediklerini sordu. Önal'ın, fotoğrafları uzun süre incelemesinin ardından Başkan Şengün duruşmaya 10 dakika ara verdi.
"YÜZDE 90 BENZİYOR DEDİM AMA KESİNLİKLE BU BEY DEĞİLDİ"
Aranın ardından da Nadiye Önal'ın, 20 Ağustos 2009 tarihinde kendisine fotoğraflar gösteren polisler tarafından alınan ifadesini okudu. Başkan Şengün, "İfadenizde, size gösterilen fotoğraflardan bazılarını, 18 numaralı daireye girip çıkan bazı kişilere benzettiğinizi söylemişsiniz. Hatta şu kadar yüzde ile benzettiğinizi ifade etmişsiniz." diye uyarıda bulundu.
Başkan Şengün, daha sonra sanık
Mehmet Zekeriya Öztürk'ün fotoğrafını göstererek, "Bu 1 nolu fotoğraftaki kişiyi, daireye girip çıkan bir kişiye yüzde 90 benzetmişsiniz." dedi. Bunun üzerine tanık Önay, "Evet benzediğini söyledim. Esmer bir beydi ama yüzü daha yuvarlak bir beydi daireye girip çıkan. Kesinlikle bu bey değildi." dedi. Bu ifade üzerine Şengün, "Fotoğrafları değiştirmedik biz. Orada yüzde 90 benzediğini söylemişsiniz ama" uyarısı üzerine Önay, "Yüzde 90 benzediğini söyledim ama o kişi kesinlikle bu fotoğraftaki kişi değildi." dedi.
"KASKETLİ VE SİYAH GÖZLÜKLÜ YAŞLI BİR BEYDİ AMA YÜZÜ DAHA UZUNDU"
Mahkeme Başkanı, daha sonra da sanık
Veli Küçük'ün fotoğrafını göstererek, "Bu 6 nolu fotoğraftaki kişiyi de yüzde 50 apartmana girip çıkan bir kişiye benzettiğinizi söylemişsiniz." dedi. Tanık Önay, bu fotoğraftaki kişinin de kesinlikle apartmana girip çıkan kişi olmadığını belirterek, "Benim gördüğüm
yaşlı beyin yüzü daha uzundu. Başında kasketi ve gözlüğü vardı. Yanında çok uzun boylu iki esmer bey vardı. Üzerlerinde de ayaklarına kadar uzun sim
siyah paltoları vardı. Yanlarından geçerken
selam verdim ama bu iki bey almadı. Sadece yaşlı bey selamımı alarak nezaketen kenara çekilip bana yol verdi." dedi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün, "Orada benzediğini söylemişsiniz. Burada kesinlikle değil diyorsunuz." şeklindeki uyarısı üzerine tanık Nadire Önay ise "Sadece benzediğini söyledim. O kişi olduğunu söylemedim." dedi.
OSMAN YILDIRIM HAKKINDAKİ İFADESİNİ DE DEĞİŞTİRDİ: "DUDAKLARI BU KADAR KALIN DEĞİLDİ"
Bahse konu daireye girip çıkan bir kişilerden birini de polisler ifade aldığı sırada kendisine gösterilen
Danıştay sanığı Osman
Yıldırım'ı da yüzde 70 benzediği şeklinde ifade verdiği hatırlatılan Nadiye Önay, yine ifadesini değiştirmeyi
tercih etti. Önay, apartmana girip çıkan kişilerin geldiği
minibüs yanında bekleyen bir kişiyi benzettiğini belirterek, "Net olmamakla birlikte benzediğini söyledim ama benim gördüğüm beyin dudakları, fotoğraftaki '
Osman Yıldırım' beyin dudakları kadar kalın olmadığını söyledi.
Osman Yıldırım, Nadiye Önay'ın hayatının tehlikeye atıldığını iddia ederek, "Benden kendisine kötülük gelmez" dedi. Yıldırım, "Ev hanımı, sürekli Ergenekon,
JİTEM, kontgerilla, tutuklu generallerin haberlerini okuyor. Bu bayan parmağıyla sanıkları nasıl gösterecek? Basının önünde tanıklık yapılıyor. Tanık kendisini tehlikeye atıyor" dedi. Yıldırım'ın bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Mahkemeye yol gösterme" şeklinde ikazda bulundu.
Tanık Nadiye Önay'a üye hakim Hasan
Hüseyin Özese soru sorduğu sırada bazı sanıklar ile avukatlar, "Daha neyi soruyorsunuz? Benzemediğini söyledi ya" şeklinde tepki göstermesi üzerine Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, mahkemenin huzurunun bozulmaması konusunda sanıklar ile avukatlara uyarıda bulundu. Yaşanan tartışmalar sırasında tanık Nadiye Önay'ın sinirlerinin bozulduğu gözlendi. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün de duruşmaya ara verdi.