Barack Obama'nın ABD başkanı seçilmesi, başka ülkeleri nasıl etkiler? Bilhassa
İslam coğrafyasında hemen
akıllara düşen sorudur bu. Iraklı, İranlı, Suriyeli, Afganistanlı, Pakistanlı, şimdiden soruyor bunu... Fakat soru, belki de en fazla bizim için önem taşıyor.
Evet, bir
siyahın başkan seçilmesi, Türkiye'yi nasıl etkileyecektir?
Benim ilk aklıma gelen, Obama'nın seçilmesi,
Ergenekoncular için kötü bir haberdir. Hemen, "Ne alâkası var?" diyenler çıkabilir. Çok alâkası var.
Ergenekon
tipi, "devlet içinde ama hukuk dışında"ki yapılanmalar, İtalya'da
Gladyo adı altında faaliyet gösteren benzerinin yargılanmasında görüldüğü gibi bir CIA, yani
Amerikan projesidir. Ve
İngiliz desteklidir. Komünizmle mücadele adı altında maskelenmiş, CIA bütçesinden desteklenmiş, derin devletlerin; iç siyaseti, bünyeyi ve rejimi
kontrol altında tutma amaçlı yapılanmalarıdır. İşin içinde uluslararası
sermaye, istihbarat örgütleri, medya patronları olduğu gibi,
beyin takımını İtalya'da masonların oluşturduğu ortaya çıkmıştır. Özetle, kanlı ellerin, kirli ilişkilerin,
faili meçhul cinayetlerin iç içe, yan yana, omuz omuza olduğu bir yapıdır bu. Büyük
hesapların, ihtirasların, menfaatlerin hâkim olduğu
taşeron bir örgütten bahsediyoruz.
Bush iktidarı, neo-conların kontrolünde tek kutuplu dünya için akıl almaz bir gözü dönmüşlük sergiledi. Uzatmadan söyleyeyim, bizdeki Ergenekonculara en büyük desteği neo-conlar verdi. Aralarında organik bağlar oluştu. Ergenekon'u fikren, ruhen onlar destekledi, cesaretlendirdi.
Obama'nın seçimi, Amerika'nın demokrat ruhuna geri dönüşü anlatıyorsa eğer, Ergenekon, beline ağır bir
darbe almış demektir. Obama'nın seçimi aslında demokrat ruha dönüşten daha da öte bir anlam taşıyor. ABD'nin kuruluşunda siyah insana yapılan zulümlerden, işkencelerden, ırkçı baskılardan sonra bir siyahın Beyaz Saray'da oluşu, çok daha anlam yüklüdür: Obama, Amerikan
halkının demokratik tövbesidir. Amerikan halkı, köleliğin günahı için tövbe etmekte, tarihindeki kara lekeyi, vicdanında aklamaya çalışmaktadır. Çünkü Obama'nın başkanlığı Amerikan halkının iradesidir, yönetimlerin değil. İşin içinde halk iradesi olduğu için bu tövbenin anlamı büyüktür. Tövbe, günah tekrarlanmazsa tövbedir. Obama yönetiminde ABD, bundan böyle
demokrasinin bütün dünyadaki destekçisi olmak zorundadır. Hukuk dışı yapılanmalar artık ABD yönetiminden destek bulamayacaktır. Obama ve ekibi kendilerini inkâr etmeyecekse, bu,
evet böyledir. İşte bu sebeple Ergenekon, ağır bir darbe almıştır. Artık en büyük hamilerinden yoksundurlar. Obama'nın başkanlığı, yargı ve Türkiye'de faili meçhul cinayetlerin, kanlı-kirli tezgâhların ortaya çıkarılmasını isteyen herkesi cesaretlendirmiştir.
Fakat Ergenekon'un avukatı olduğunu ilan eden
CHP için de Obama'nın başkanlığı kötü bir haberdir.
Ergenekon davası sürdükçe, gerçekler görülmeye başlandıkça, gözler ister istemez avukata, CHP'ye çevrilecektir.
Avrupa Birliği sürecinde, AB yöneticilerinin haşladığı CHP bundan böyle kendini yapayalnız hissedecektir. ABD'de değişen rüzgâr, en kısa zamanda Türkiye'nin de havasını etkileyecektir. İnanınız, CHP'nin süngüsü çok kötü düşecektir. Ergenekon'u hafife alan, sulandırmaya çalışan medyamız da çok sıkıntı çekecektir. Bir yandan ABD, diğer yandan AB, "demokrasiyi kendinize benzetmeyin" dedikçe, "demokratik
laiklik esastır" diye yüklendikçe bizim CHP ve yandaşı medya, ne yapacağını şaşıracaktır... Hatta
AK Parti hükümeti de öyle "ya sev, ya terk et" söylemlerinden uzak durmanın, yani bizlerin pek anlatamadığı "Durmanız gereken yerden neden uzaklaşıyorsunuz?" sorusunun önemini daha iyi anlayacaktır...
Kaç vesile ile söyledik: Dünyayı doğru okuyabilen Türkiye'nin önünde tek yol var: Demokratikleşmek. Hukukun üstünlüğünü, herkesin hesap verebilmesini, şeffaflığı, evrensel insan haklarını, özgürlükleri esas alan demokrasi yürüyüşü...
Yoldan çıkacak olanlar için şimdi bir de Obama gerçeği var, ona göre...
HÜSEYİN GÜLERCE - ZAMAN