Jandarma istihbarat teşkilatına bağlı
Cumhuriyet Çalışma Grubunun Em.
Org. Şener
Eruygur döneminde V
akit gazetesine yönelik bir
takım faaliyetler planladığı ve bunların bir kısmının da hayata geçirildiği ortaya çıktı. Konu ile ilgili
belgeler bugün Vakit gazetesinde yayınlandı.
İşte Jandarma İstihbarat antetli belgeler...
VAKİT GAZETESİ MANŞETTEN BÖYLE DUYURDU
Cumhuriyet çalışma Grubu’nun Vakit’e yönelik “il
legal faaliyet”lerine bakıp da endişeye kapılmamak mümkün değil!.. Zira, illegal çetenin mensupları, “saldırı,
sabotaj, adam
kaçırma ve
darp” gibi,
teröristlerin başvurduğu
eylemleri bile göze almışlar!..
YOĞUN DAVALAR
Cumhuriyet çalışma Grubu adlı illegal oluşum tarafından hazırlanan ve bir süre önce elimize ulaşan belgelerde, “Vakit’in yayınlarına karşı yapılacak faaliyetler iki bölüme ayrılıyor: 1) Legal faaliyetler, 2) İllegal faaliyetler!.. Legal faaliyetler olarak; Vakit’te yer alan haber ve yorumların her gün taranması, ilgili kişi ve STK’ların Vakit aleyhine dâvâ açmasının sağlanması... Kısacası, “yoğun dâvâlarla, gazetenin çalışamaz hale getirilmesi” plânlanmış!..
TERöRİZE EYLEMLER
“Legal” faaliyetler arasında, “şeytanca plânlar” da var... Meselâ, Vakit ile bir başka gazeteyi karşı karşıya getirmek!.. “İllegal faaliyet”ler olarak ise; “gazetenin dağıtım araçlarına yönelik eylem düzenlemek”ten tutun da; Vakit’in
baskıya girdiği saatlerde, “gazetenin çeşitli alanlarına SALDIRI ve SABOTAJ düzenlenmesi”ne kadar, nice plânlar var!.. Ki, “ADAM KAçIRMA, TEHDİT ve DARP” gibi terörize eylemler de bunlar arasında!..
Cumhuriyet çalışma Grubu adlı bir illegal
örgüt kuran cuntacılar, Vakit’in mali kıskaca alınması için ellerinden geleni yapmış!.. Bu plân doğrultusunda gazetemize gelen SSK müfettişleri, tam 10 yıllık defterlerimizi isteyip, tek tek incelemişti. CçG’nin plânında, Vakit’in haber ve yorumlarının sıkı takibe alınması, bu haber ve yorumlara yönelik yoğun dâvâlar açtırılarak, gazetenin çalışamaz hale getirilmesi amaçlanıyor. Vakit’le ilgili şeytanca plânlar üreten CçG’ciler, bazı gazetelerin Vakit’e karşı kışkırtılmasını istemişler... öyle anlaşılıyor ki; kartel gazetelerinin Vakit’e yönelik saldırılarının altında da CçG var!
Gizli plânın yansımaları
400 polis, 2 panzer ve keskin nişancılar eşliğinde baskına uğradık! Genel Yayın Koordinatörümüz
Mustafa Karahasanoğlu ve Yayın Kurulu üyelerimiz Hasan Karakaya ile H. Hüseyin
Maden günlerce gözaltında tutuldu. Vakit’i mali kıskaca almak için gönderilen SSK müfettişleri, yıllar öncesinin defterlerini bile aylarca incelediler.
Vakit'i susturmak için şeytanca planlar yapıldı
Gazetemizi çalışamaz duruma getirmek için legal ve illegal
raporlar hazırlandı: Kurulduğu günden bu yana gazetemize yapılan
komplo ve sabotajların altından, yüzyılın en büyük operasyonu olarak değerlendirilen
Ergenekon soruşturmasında tutuklanan Şener Eruyugur’un kurduğu iddia edilen Cumhuriyet çalışma Grubu'nun hazırladığı saldırı ve sabotaj eylem planı çıktı. 28
Şubat sürecinde illegal bir şekilde kurulan Batı çalışma Grubu benzeri bir yapılanma olan Cumhuriyet çalışma Grubu'nun hazırladığı eylem raporunun, Jandarma İstihbarat Başkanlığı’na Gizli Bilgi kartıyla, ‘
Vakit Gazetesine Karşı Alınacak Tedbirler’ başlığı adı altında sunulduğu belgelendi.
Vakit gazetesi; kurulduğu günden bu yana yaptığı ilkeli ve dürüst gazetecilikle, hep birilerinin uykusunu kaçırdı haklının yanında saf alarak, hırsızları ve hortumcuları sürekli rahatsız etti. Vakit’in gerçekleri cesurca haykırması üzerine
yönetici ve yazarlarına defalarca
iftira atıldı ve komplolar kuruldu.
Gazetemizin susturulması için cumhuriyet tarihinde görülmemiş astronomik tazminat
davaları açıldı. Gazete binasına kalaşnikofla saldırılar yapıldı. İdamla yargılanan bir
teröriste iftira ettirilip yazarlarımız
İstanbul’dan
Ankara’ya götürülerek günlerce gözaltında tutuldu. Yine bugün Ergenekon
terör örgütünden yargılanan
İlhan Selçuk yönetimindeki Cumhuriyet gazetesinin iftiraları sonucu gazetemiz binası polislerce basılıp bir gün boyunca çalışamaz hale getirildi. Başta İstanbul olmak üzere
Türkiye’nin muhtelif yerlerinde defalarca dağıtım elemanları
taciz ve tehdit edildi, gazeteler dağıtım merkezlerinden balyalar halinde çalındı.
Ancak her seferinde atılan iftiralar ve yapılan komplolar geri tepti. Yaptığı yayınlar ile ilkeli ve dürüst gazeteciliği prensip edinen Vakit, bu kadar yoğun ve kirli komplolara rağmen her sabah okuyucusunun karşısına ak alınla çıkarak hakkı haykırmaya devam etti.
KİRLİ NİYETLER VE HAİN PLANLAR BİR BİR GüN YüZüNE çIKTI
Yüzyılın operasyonu olarak değerlendirilen Ergenekon operasyonu ile beraber Türkiye’de yapılan onlarca kirli ve karanlık
cinayet ve derin organizasyonlar bir bir ortaya çıkmaya başladı. Ergenekon operasyonları ile gün yüzüne çıkan karanlık eylem ve organizasyonlardan sonra gazetemize yönelik yapılan birçok eylemin de kaynağı ortaya çıktı. Gazetemizin ele geçirdiği belge ve bilgilere göre; Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında
tutuklu bulunan orgeneral
Şener Eruygur’un, Jandarma İstihbarat Başkanlığı bünyesinde 2002 yılında kurduğu iddia edilen Cumhuriyet çalışma Grubu’nun, gazetemize yönelik eylem ve sabotaj raporu hazırladığı ortaya çıktı.
VAKİT’LE MüCADELE İçİN HER YOLU MEŞRU GöRMüŞLER
Gazetemizin çalışamaz hale getirilebilmesi için hazırlanan rapor, insanı dehşete düşüren cinsten. Raporda yapılması planlanan ve gazete hakkında istenen bilgi ve çalışmalar ise bugüne kadar gazetemize yönelik gerçekleştirilen saldırı ve sabotajlara ışık tutacak türden. Ergenekon’dan tutuklu Şener Eruygur’un,
Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde Jandarma İstihbarat Başkanlığı Gizli Bilgi kartıyla hazırlanan raporda, Vakit gazetesi ile mücadele için legal ve illegal yollara başvurması planlanarak, yapılacak eylemler sıralanıyor.
Legal faaliyetler başlığı altında Vakit’in yönetici ve yazarlarının
ailevi yaşantılarının
teknik takibe alınarak araştırılması, yazarların özel hayatları ile ilgili mahremiyetlerinin başka gazetelerde yayınlatılması, gazetenin aleyhinde sürekli ve yoğun bir şekilde tazminat davalarının açılması ve böylece gazetenin
ekonomik sıkıntıya sokularak çalışamaz hale getirilmesi gibi eylemler yer alırken, İllegal faaliyetler başlığı altında ise, gazete baskı tesislerinin ve dağıtım araçlarının kundaklanması, dağıtım elemanlarının darp edilip tehdit edilmesi gibi korkunç planlar da yer alıyor.
28 Şubat darbesinin ordu içindeki siyasi karargâhı olarak tarihe geçen Batı çalışma Grubu'nun bir benzeri olan ve
emekli orgeneral Şener Eruygur tarafından kurulduğu,
Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde de görev yaptığı ileri sürülen Cumhuriyet çalışma Grubu'nun, Vakit gazetesi ile ilgili Jandarma İstihbarat Başkanlığı’na sunduğu eylem planı ortaya çıktı. Gazetemizin çalışamaz duruma düşürmek için hazırlanan ve ‘legal-İllegal’ faaliyetlerin anlatıldığı raporda, korkunç
senaryo ve istekler sıralanıyor. Başta Vakit gazetesi yöneticileri hakkında detaylı bilgi istenen raporda, gazete yazarlarının özel aile hayatları ile iş ilişkilerinin araştırılarak teknik takibe alınması, her gün düzenli olarak gazetenin taranarak suç unsuru var gerekçesiyle çalışmalarda bulunulması ve bunlara dava açılmasının sağlanması, gazete hakkında karalayıcı haberler yapılması ile baskı tesisi ile idari binasına yönelik sabotaj eylemlerinin gerçekleştirilmesi ve bunların nasıl yapılması gerektiği belirtiliyor.
VAKİT YöNETİCİ VE YAZARLARINA İFTİRA ATILACAK
Eylem raporunun Vakit’e yönelik yapılacak ‘Legal Faaliyetler’in ilk bölümünde, “Gazetenin MİT ve
İngiliz İstihbaratı tarafından kullanıldığı yönünde iddialar ortaya atılıp, gazete yönetiminin ve yazarlarının özel yaşamları ve aile ilişkilerinin teknik takibe alınması, devlet kuruluşları, kamu yöneticileri ve siyasetçiler ile ilişkilerinin tespit edilerek deşifre edilmesi…” ifadeleri kullanılarak gazete yöneticilerinin teknik takibe alınacağı vurgulanıyor.
özellikle gazetemizin yönetici ve yazarlarına iftira atılması ve karalanmasının istendiği bu bölümde, 28 Şubat Darbesi sürecinde gazetemize yapılan baskıları hatırlattı. Batı çalışma Grubu tarzı bir yapılanma olan Cumhuriyet çalışma Grubu'nun hazırladığı birçoğunu uyguladığı karalama ve sabotaj planın gün yüzüne çıkması ile, Genel Yayın Koordinatörümüz Mustafa Karahasanoğlu, Yayın Kurulu üyesi Hasan Karakaya, Yayın Kurulu üyesi Hasan Hüseyin Maden ve yazarımız Ali
İhsan Karahasanoğlu ile diğer yazarlarımıza yönelik yapılan komplolar ile iftiraları bir kez daha gündeme getirdi.
TEHDİTLERİN KAYNAĞI DAHA NET ORTAYA çIKTI
Ortaya çıkan belgeler ile ilgili; özellikle 28 Şubat sürecinin devamında Vakit’in birçok sıkıntıya göğüs gerdiğini belirten Gazetemiz Genel Koordinatörü Mustafa Karahasanoğlu, 2002 yılında ciddi olarak tehdit edildiğini söyledi. 2002 yılının bir sonbaharında okuyucu olduklarını ve gazeteyle alakalı tavsiyeleri olduğunu söyleyen birisinin kendisinden randevu istediğini kaydeden Karahasanoğlu, “Ben de ertesi günü saat 16.00 için randevu verdim. İki kişi kimliklerini girişe bırakarak odama geldiler. önce gazeteyle alakalı tavsiyelerini söyleyeceklerini beklerken, bana istihbarat elemanı olduklarına dair kimliklerini gösterdiler” dedi. Karahasanoğlu, “Kimliklerini gösterdikten sonra, ‘bazı şeyler konuşacağız’ dediler, ‘buyurun’ dedim. İlk cümleleri, ‘Bu devlet; kendi bekası için her şeyi göze alır, bu bina çökertilir. Sen de adamlarınla beraber bu binanın altında kalırsın’ oldu.” O gün devletin bekasını koruduğunu iddia edenler tarafından açıkca tehdit edildiğini vurgulayan Karahasanoğlu, o gün onlara “devletin bekasını asıl tehdit edenlerin milletin diniyle-giyimiyle uğraşanlar” olduğunu söylediğini belirtti.
YAYINLARIMIZA KARŞI çIKANLAR DEVLETİ TEHDİT EDİYOR
Cumhuriyet çalışma Grubu'nun kurulduğu 2002 yılında kendisini tehdit edenlere, “Devletin bekasını tehdit edecek ne yapıyorum ki, siz kalkıp beni tehdit ediyorsunuz. Ben bu milletin diniyle, örfüyle, âdetiyle, değerleriyle oynanmasın diyorum ve bu yönde yayın yapıyorum” cevabını verdiğini söyleyen Karahasanoğlu, o gün kendisini tehdit etmeye kalkışanlara şu anlamlı cümleler ile karşılık veriyor: “Onlara, ‘Benim bu yayınlarıma karşı çıkanlar asıl; bu devletin bekasını tehdit ediyorlar. çünkü bir devlet ancak ve ancak milletiyle var olabilir. Milleti olmayanın devleti olamaz. Devleti ayakta tutan millettir. Devlet, başörtü yasağı koymasın diyoruz. çıkın dışarıya istediğiniz semte gidin, anket yapın.. Deyin ki, ‘devlet başörtüsü yasağını koyarak iyi mi yaptı kötü mü yaptı?’ Eminim ki en olumsuz mahallede bile, ‘Devlet bunlarla uğraşmasın, gerek yok, böyle başörtüsüyle uğraşmakla hiçbir netice elde edilemez. Bilakis insanları küstürürüz’ derler. Veya bu
yasak sebebiyle en azından başörtülünün devlete olan muhabbeti biraz da olsa azalır. Eğer yasakla, milletin devletine olan sevgisi azalıyorsa, devletin bekası tehdit ediliyor demektir. Dolayısıyla; bu yasağı asıl koyanlar milletin bekasını tehdit ediyorlar. Sizin gidip onlarla uğraşmanız lazım. Ben
Allah’a iman etmiş bir adamım. Merdivenlerden düşüp ölmeyeceğimi hiç kimse garanti edemez veya bir şarjör mermi boşaltırsınız, ecelim gelmemişse Cenab-ı Hak yine beni kurtarır, onun için bu tehditlerden vazgeçin de, devletin bekasını kim tehdit ediyor onu konuşalım’ dedikten sonra ayrılıp gittiler.”
VAKİT PLANLI VE PROGRAMLI BİR ŞEKİLDE YOK EDİLMEK İSTENMİŞ
Söz konusu tehditlerden kısa bir süre sonra, Vakit gazetesinin kalaşnikofla tarandığını ifade eden Karahasanoğlu, “Bu tehditlerin üzerinden takriben bir ay sonra gazete binamız kalaşnikofla tarandı, onun ardından üç yüz polisle gazete binası basıldı. Gazete baskınında hiçbir gerekçe gösterilmeksizin Ali İhsan’la beraber gözaltına alındık. Ertesi günü zaten
mahkeme serbest bıraktı. Bugün Ergenekon dosyasında ortaya çıkan bazı bilgileri gördükten sonra, 12-13 yıldır bize yapılan saldırı ve yıldırma politikalarının, Ergenekon kaynaklı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Biz bu saldırıların bu kadar organizasyonlu bir şekilde yapıldığını bilmiyorduk. Ama bugün anlaşılıyor ki gerçekten planlı bir şekilde Vakit susturulmak istenmiş” şeklinde konuştu.
SUSTURULMAMIZ İçİN HER YOL DENENMİŞ
Ortaya çıkan belgelerle Ergenekoncuların Vakit’i susturmak için her yolu denediğinin ortaya çıktığını vurgulayan Karahasanoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Her yol denendi; tehdit etmeler, taramalar, baskınlar.. Gazetenin mali defterleri defalarca denetime alındı. Hem de öyle bir yıllık defter değil, 5 ile 10 yıllık geriye dönük kayıtlar istendi. Tam bir tacizdi ama, Elhamdülillah biz milletin dirliğini, birliğini savunan bir yayın yaptığımız; hiçbir karanlık noktamız ve yanlışımızın olmadığını bildiğimiz için yılmadık. Yapılan bütün baskınlarda da, tüm eşyalarımız didik didik arandı ama hiçbir illegal işimiz olmadığı da ortaya çıktı. Bugün ortaya çıkan son belgeler ışığında, yaşadığımız sıkıntıları, okuyucularımızla paylaşmada fayda mülahaza ettik.”
çAMUR ATTILAR, SONRA KANUNLAR KARIŞTI DEDİLER
İşte 2002 yılında Vakit’e yapılan tehdit ve bu tehditlere pabuç bırakmayan gazete yönetiminin başına gelen olaylar:
Gazetemizin Genel Yayın Koordinatörü Mustafa Karahasanoğlu’na
Cuma dergisindeki bir yazısı hakkında dava açılmış ve haksız yere gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınma gerekçesi olarak, yazısı değil de,
karşılıksız çek verdiği iftirası medyada yayınlatılarak, yıpratma amacı güdülmüştü. Daha sonra Karahasanoğlu’ndan özür dileyen
emniyet görevlileri, hakkında 5680 sayılı
Basın Kanunu’ndan dava açılmasına rağmen, yanlışlıkla kayda karşılıksız çek suçunu içeren 3617 sayılı kanuna aykırılık yazıldığını
itiraf etmişlerdi. Ama bu arada kartel medyası, gözaltına alınma sebebi karşılıksız çekmiş gibi manşetleri atmıştı bile..
30 yıllık gazetecilere terörist muamelesi yapıldı
çetecilikten yargılanıp 208 yıl hapsi istenen
Kasım Gençyılmaz’a iftira ettirilmek suretiyle yazarımız Hasan Karakaya ile Hasan Hüseyin Maden apar topar gözaltına alınıp Ankara’ya götürüldü. Cinayet sanığı Kasım Gençyılmaz adlı bir çeteciye, Akit yazarlarına iftira atması karşılığında cezasının indirileceği söylendi. çeteci Gençyılmaz da “Akit’te çalışan Hasan adlı birinin, kendisini
kiralık katil olarak tutmak istediği” iftirasında bulundu. Cumhuriyet çalışma Grubu'nun eylem planında istediği gibi yazarlara iftira atılmış ve apar topar gözaltına alınmaları sağlanmıştı. Ancak gözaltında teşhis için getirilip yüzleştirilen, cinayet sanığı çeteci Gençyılmaz’ın, cezasının indirileceği vaadine karşı iftira attığı yazarımız Hasan Karakaya ile Hasan Hüseyin Maden’i hiç görmediği ve tanımadığı anlaşıldı. çünkü teşhis için yüzleştirilen Gençyılmaz, 6
sivil polis ve yazarımız Hasan Karakaya’nın bulunduğu 7 kişi içinden bir polisi Hasan diye teşhis etti. Böylece karanlık tezgâh bozulmuş oldu.
VAKİT