Emeç ailesi, Özkök'ün bir dergiye verdiği röportajda kendisinin Emeç ile birlikte öldürülen şoförünü de anmaya gittiğini ancak Emeç'in eşinin hiç gelmediği şeklindeki ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Suadiye'deki evinden işine gitmek için çıktığı sırada bindiği arabasının içinde şoförü Sinan Ercan ile birlikte 7 Mart 1990'da öldürülen Çetin Emeç, Zincirlikuyu Mezarlığı'ndaki kabri başında anıldı. Emeç'in 20. ölüm yıldönümüne eşi Bilge Emeç, oğlu Mehmet Emeç, kızı Mehveş Emeç Birol, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ve çok sayıda gazeteci katıldı. Emeç'in kabri başında Kur'an-ı Kerim okundu ve dualar edildi. Duanın ardından konuşan Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Enis Berberoğlu, Emeç'in mesleğe başladığında tanıştığı ilk genel müdür olduğunu söyledi. Emeç'in çok iyi bir gazeteci olduğunu belirten Berberoğlu, "Onun yanı sıra çok iyi bir babaydı, eşti. Genç bir gazeteci açısından iyi bir rol modeldi. Dolayısıyla muhabir olarak başladığım bu meslekte genel yayın yönetmeni olarak Çetin Emeç'in mezarının başında konuşma yapma düşüncesi açıkçası beni hep korkuttu. Şimdi geriye doğru bakıyorum. Çetin Emeç'le yola çıktığımız o günlere, bana bir muhabir olarak yaptıklarına, önümü açmasına, ilkesini, korkusuzluğunu, gazetecilik damarını nasıl bana miras olarak bıraktığını, bugünlere gelmeme nasıl yardım ettiğini, bu borcu ifa etmekten başka çarem yok. Başka bir tercihim olamaz bu konuşmayı bu mezarın başında yapmak dışında." dedi. Son zamanlarda Emeç'in neden öldürüldüğü üzerine çok fazla kafa yorduğunu anlatan Berberoğlu, "Merhumun katillerinin yakalandığını saat farkıyla öğrenen bir meslektaşınız olarak o gün itibariyle rahatladığımı hissetmiştim. Yani hiç değilse kanı yerde kalmadı diye bir tepki duymuştum. Ama üzerinden geçen 14-15 senede katillerin kim olduğundan çok Çetin Emeç'e kafa yormayı öğrendim. Belki de yaşlanmak, olgunlaşmak böyle bir şey. Her ne saikle öldürdülerse öldürsünler, hangi karanlık amaçla bu işi yaparlarsa yapsınlar şunu biliyorum ki Çetin Emeç'in, daha doğrusu gazetecinin işi bitmiyor. Gazetecinin arkasında bıraktığı bayrağı mutlaka birisi alıyor, bir yere taşıyor. Şimdi sizlere bakarken eminim ki Çetin Emeç'ten tevarüs eden, bana miras kalan değerleri benim de bırakacağım birileri çıkacak. Onun rahatlığı içindeyim ve kimin niye bu işi yaptığına çok fazla kafa yormanın aslında o amaca hizmet ettiğini bilecek yaşa geldiğimden dolayı da mutluyum. Benim için Çetin Emeç ölmedi. Her zaman yaşadı, bugün de yaşıyor. Dilerim bir gün ben de birisine Çetin Emeç'in hikayesini anlatabilecek yaşa geleyim, onun bayrağını devredecek noktaya geleyim. O yüzden bu görev benim için hep korkutucu oldu ama galiba yapılması gereken bu." diye konuştu. Emeç'in torunu da dedesi için kabri başında dua etti. Dedesine şiir yazdığını ifade eden Selin Birol, "O çok iyi biri. Onun ölmesi çok kötü bir şey. Ben onu görmesem bile çok seviyorum. O çok iyi bir gazeteciydi." dedi. Minik Selin, daha sonra dedesi için yazdığı şiiri okudu. EMEÇ'İN EŞİ KONUŞMAK İSTEMEDİ Basın mensuplarının ısrarı üzerine konuşan Emeç'in eşi Bilge Emeç, yapılan bazı haberlerden rahatsız olduklarını dile getirdi. Bilge Emeç, "Ne diyebilirim? Bazı haberlerle ilgili daha da hırpalandım ben. Çok üzgünüm. Hiçbir şey bilmiyoruz. Bir takım şeyler yazılıyor çiziliyor, çok üzgünüm." dedi. Geçtiğimiz ay bir gazeteye verdiği röportajda eşinin öldürülmesiyle ilgili 'Başka gerçeklerle yüzleşmek istemedim. O yüzden hep İran demek işime geldi sanırım. İran'ın yaptığına inanmak istedim' ifadeleri hatırlatılan Emeç, konuyla ilgili konuşmak istemediğini belirtti. ERTUĞRUL ÖZKÖK'E, EMEÇ'İN ÇOCUKLARINDAN TEPKİ Emeç'in kızı Mehveş Emeç Birol, bir dergiye verdiği röportajda 'Evet, 20 yıl boyunca her mart ayında Çetin Bey'in mezarı başına gidip, törende konuşma yaptım... Ama ben her yıl başka bir şey daha yaptım. Onunla birlikte öldürülen şoförü Sinan Ercan'ın mezarına gittim. Her yıl orada da Sinan'ın ailesi ile birlikte anma töreni düzenledik. 20 yıl boyunca sadece Doğan Hızlan benimle geldi. 20 yıl bunu içimde tuttum. Bilge Hanım bir kere bile gelmedi. Oysa o çocuk sadece Çetin Emeç'in şoförü olduğu için öldürüldü. O mezarın başında Sinan'ın çocuğunun büyüdüğünü gördüm ben. Ama Bilge Hanım görmedi. O yüzden bu sözlerine çok alındım. Telefon açmak bile içimden gelmedi' ifadelerini kullanan Hürriyet gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Ertuğrul Özkök'e tepkisini dile getirdi. Birol, "Ertuğrul Özkök'ün yanlış bir açıklaması olmuş, Ayşe Arman'ın röportajında. Ailemizi çok üzen, gerçekleri yansıtmayan. Eminim düzeltilecektir. Çünkü Sinan Ercan'ın eşi Ayşe abla da bizi aradı. Yazılanlardan dolayı çok üzgün olduğunu söyledi. Dolayısıyla olmaması gereken bir şeydi. Özür beklemiyoruz ama gerçek bu değil." şeklinde konuştu. Babasının ölümünün üzerinden 20 yıl geçtiğini hatırlatan Birol şunları kaydetti: "Zaman çok çabuk geçti. Bazen kendimizi suçluyorum. Acaba ne yapabilirdik, bize düşen bir şey var mıydı, bir şey eksik mi yaptık? diye. Yaşadıkça göreceğimize ve bu düğümün çözüleceğine inanıyorum. Bununla avunmak istiyorum. Ama öyle bir acı ki hiç dinmiyor. Birey olarak, aile olarak böyle bir şeyde hesap sormak çok zor. Ama bekliyorsunuz. 'Neler olacak' diye. Bakıyorsunuz 20 yıl geçmiş düğüm hala çözülmemiş. Çoğalıyoruz. Çoğalmak istemiyoruz ama çoğalıyoruz. Bekliyoruz. Acımızla baş etmeye çalışırken tabi acaba bir şeyleri atladık mı, eksik mi yaptık kendimiz adına düşünüyoruz ama galiba da yapacağımız bir şey yoktu." Hrant Dink davasında ailelerin bir araya gelmesi hatırlatılan Birol, "Ben yurtdışında olduğum için katılamadım. Birimiz hepimiz için. Çok anlamlı ve gerekli olduğuna inanıyorum. Ailemiz adına annem katıldı." dedi. Anma törenine katılanların mezarlıktan ayrılmasından sonra Bilge Emeç, eşinin kabri başında tek başına dua etti. (CİHAN)