Buna göre, 2002-2004 yılları arasında
jandarma genel
komutanlığı yapan Şener
Eruygur, devletin zirvesindeki isimleri fişlemiş. Listede bazı
bakan ve milletvekilleri de var.
Eruygur Paşa, hükümet karşıtı çalışmalarıyla dikkat çekiyor.
Türkiye yeni bir
fişleme skandalıyla karşı karşıya. 2002-2004 yılları arasında jandarma genel komutanlığı yapan
Orgeneral Şener Eruygur'un, devletin zirvesindeki isimler hakkında istihbarat
raporları hazırlattığı ortaya çıktı.
Emekli Paşa, 3
Kasım seçimlerinden sonra işbaşına gelen 6 bakan, 32 milletvekili ve 100'ü aşkın üst düzey bürokratı fişlemiş. Jandarma
İstihbarat Teşkilatı'nın (JİT) raporunda, toplam 150 isim, 'şucu, bucu' diye itham ediliyor. Kamuoyunda
tartışma doğuracak fişleme olayını açıklayan ise eski bakanlardan
Hasan Celal Güzel. 28
Şubat sürecinde
Batı Çalışma Grubu'nu (BÇG) deşifre eden Güzel, JİT raporunun yaklaşık 1 yıl önce eline geçtiğini belirtiyor. Zaman'ın sorularını cevaplayan Güzel, fişlenen kişileri "Türkiye kritik bir süreçten geçiyor" düşüncesiyle şimdilik açıklamayacağını kaydediyor. Söz konusu
uygulamanın suç niteliği taşıdığını vurgulayan eski bakan, "Rapor elimde. Yapılan hukuk dışı işlem, göz bebeğimiz gibi korumamız gereken Silahlı Kuvvetler'imizi de yıpratır." diyor.
Hasan Celal Güzel'in verdiği bilgiye göre, Jandarma İstihbarat Teşkilatı'na hazırlatılan rapor, trajikomik bilgiler ve suçlamalarla dolu. Jandarma'nın resmî antetini taşıyan belgede, bakan ve milletvekillerinin fotoğraflarının yanında ne tür 'irticaî' faaliyette bulunduklarına ilişkin bilgiler yer alıyor. Bu kişilerin kimlerle görüştüğü ve hangi eğilimde olduklarına kadar birçok detaya giriliyor.
Bazı
sivil toplum örgütlerinin etkinlikleri ve sosyal faaliyetler de 'irtica' kapsamında değerlendiriliyor. Fişlenen isimlerin siyasi geçmişi de dikkat
çekici.
Meclis Başkanı
Bülent Arınç,
Başbakan Tayyip Erdoğan,
Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener gibi AK Parti'nin çekirdek kadrosu raporda geçmiyor.
İrtica damgası yiyen bakan ve milletvekillerinin önemli bir kısmını
ANAP ve DYP kökenli isimler oluşturuyor.
Kebapçıların bile 'irtica' yaftasıyla damgalandığı, gazetecilerin aslı astarı olmayan suçlamalarla andıçlanarak işinden edildiği kampanyalara sahne olan Türkiye, yeni bir fişleme skandalı yaşıyor. Fişlemeyi yaptıran isim, AK Parti'ye
cumhurbaşkanı seçtirmeme parolasıyla yola çıkan, ancak kısa zamanda dağılan ulusalcı hareketin öncülüğünü üstlenen
Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı
emekli Orgeneral Şener Eruygur. 2002-2004 yılları arasında jandarma genel komutanlığı yapan Eruygur Paşa'nın hazırlattığı raporda, kritik görevler üstlenen bakan, milletvekili ve üst düzey bürokratlar 'mürtecilik'le suçlanıyor.
Fişleme olayını açıklayan Hasan Celal Güzel, 28 Şubat sürecinde neredeyse toplumun tüm kesimlerini fişleyen BÇG ile ordu içinde
darbe çalışmaları yaptıkları öne sürülen 'Erenler Grubu'nu da kamuoyuna duyurmuştu. Eski bakan, önümüzdeki aylarda kamuoyuna detaylarının yansıması beklenen raporla ilgili şu bilgileri veriyor: "Rapor benim elimde. Fişlenenler arasında bağlı bulunduğu
içişleri bakanı da var. Bu uygulama hukuk dışıdır ve suçtur. Göz bebeğimiz gibi korumamız gereken Silahlı Kuvvetler'imizi de yıpratır."
Radikal Gazetesi'ne göre Eruygur Paşa
darbe planı yaptı
Radikal Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni
İsmet Berkan ile
Ankara Temsilcisi
Murat Yetkin,
Ağustos 2004'te
devir teslim törenlerine davet edilmedikleri gerekçesiyle Orgeneral Şener Eruygur ve Orgeneral
Aytaç Yalman hakkında ağır eleştiriler yöneltti. İsmet Berkan, her iki isimden de bahsettiği 29 Ağustos'taki yazısında, bir komutanın
Genelkurmay Başkanı Özkök'ü pasiflikle suçlayarak
darbe planları yaptığını, '
Tarih beni yazacak' dediğini aktardı. Aynı komutanın emekli
generaller aracılığıyla politikacı ve gazetecilerle siyasete ilişkin mühendislik çalışması gerçekleştirdiğini kaydetti. New York'taki
Kıbrıs görüşmeleri sırasında da bir komutandan
mesaj alan 'cuntacı profesör'ün (Rauf Denktaş'ın danışmanı
Mümtaz Soysal) 'askerler sert bir
bildiri yayınlayacak' diye sevinçten havaya uçtuğunu anlatan Berkan, profesörün haber kaynağını sormuştu. Murat Yetkin de aynı tarihli köşe yazısında Eruygur'a "Sizin '
darbeci' olduğunuz öne sürülüyor." dediğini aktardı. Eruygur ile
Aralık 2003'te makamında yaptıkları görüşmeyi anlatan Yetkin, Eruygur'un Radikal'i 'hükümet yanlısı yayın yapmakla' suçladığını ifade etti. Yetkin, verdiği cevabı da yazdı: "Ben bunu nereden çıkardıklarını sordum. 'Öyle söyleyenler var.' dedi. Ben de, 'Bazı internet siteleri de sizin darbeci olduğunuzu öne sürüyor. Onlara da mı inanacagız?' dedim. (O sıralarda Eruygur'un bazı politikacılarla, emekli generalleri aracı koyarak makamında görüşme yaptığı konuşuluyordu. Eruygur'un, yalnız Ankara'dan değil,
İstanbul'dan da bazı
işadamı, siyasetçi, gazeteci ve köşe yazarlarına verdiği
akşam yemeklerinde siyasi projeler ortaya koyduğu biliniyordu. Bu toplantılarda
Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün AKP hükümetine gerekli direnişi göstermediği gerekçesiyle eleştirildiği, Özkök'ün kulağına da muhtemelen gidiyordu.)
Kamuoyu, fişleme ile ilk kez 28 Şubat sürecinde tanıştı
Kamuoyu, fişleme ile 28 Şubat sürecinde
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda oluşturulan Batı Çalışma Grubu ile tanıştı. 1998'de patlak veren andıç olayı ise vahim sonuçlara yol açtı. 26
Nisan 1998 tarihli
Sabah ve
Hürriyet gazetelerinde,
PKK terör örgütünün 2 numaralı ismi Şemdin Sakık'a ait olduğu ileri sürülen ifadeler milat sayılabilecek gelişmelere yol açtı. Hürriyet başyazarı
Oktay Ekşi'nin, "Aramızdaki hainleri tanıyalım" başlığıyla yazısına konu ettiği haberde, gazeteciler Mehmet Ali
Birand ve
Cengiz Çandar ile o dönemin İnsan Hakları Derneği Başkanı
Akın Birdal, PKK ile ilişkili olmakla suçlanıyordu. Bu ifadelere dayanılarak Birand işten çıkarılırken, Çandar'ın yazılarına ara verildi. Akın Birdal ise 15 gün sonra silahlı saldırıya uğradı. Sözde ifadelerle ilgili şüpheyi doğrulayan ilk açıklama
Can Ataklı'dan geldi. Ataklı, 99'un son aylarında Öküz Dergisi'ne şöyle diyordu: "O ifadeler İstanbul 'sosyete'siyle içli dışlı bir komutan tarafından eklendi. Yayımlanmaması halinde gazeteyi
batırmakla tehdit etti." Bir süre sonra da
Nazlı Ilıcak, Yeni
Şafak gazetesinde 'andıç'ı deşifre etti.
10
Mart 2004'te ise Hürriyet gazetesi ilginç bir fişleme olayını manşetine taşıdı. 'Sosyetik fişleme' başlıklı habere göre,
Kara Kuvvetleri Komutanlığı, kaymakamlıklara yazı göndererek, "AB ve ABD yanlısı kişiler hakkında istihbarat toplanmasını" istemişti. Yazı kapsamında AB ve ABD yanlısı kişilerin organize bir grup olup olmadığı, söz konusu devletlerle ilişkilerinin mahiyetinin ne olduğunun araştırılması ve biyografik bilgilerin toplanması talep ediliyordu. Ayrıca
azınlıklar, yüksek 'sosyete', zengin çocukları, tarikatlar, masonlar ve satanistler de izlenme kapsamında değerlendiriliyordu. ABD'de siyahlara karşı kurulan ırkçı
terör örgütü Ku Klux Klan örgütünün faaliyetlerinin bile mercek altına alınması isteniyordu. Tepkilerin artması üzerine Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hilmi Özkök, duruma el koydu ve gereğinin yapılacağını duyurdu. Fişleme skandalının 'merkezî' değil 'lokal' bir talimattan kaynaklandığını söyleyen Özkök, "
Ordunun komutanı benim. Kabahat de benim." dedi. Ordu, konuyla ilgili somut girişimini 2004 YAŞ'ında yaptı. Fişlemeyi yapan 2. Zırhlı Tugay Komutanı
Tuğgeneral Kaya Varol, emekliye sevk edildi.
ZAMAN