Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ofisinde bulunan böcekle ilgili hazırlanan raporda tahrifat yapmasının istenildiğini, bunu kabul etmeyince işten çıkarıldığını ileri süren eski TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Dr. Hasan Palaz, 4 bin kişilik kurumda 250’nin üzerinde mühendis ve bilim insanının işten atılmasını eleştirdi. Palaz, yazılı açıklamasında “Bilim ve teknolojik araştırmalar günlük siyasete kurban edilmemelidir” dedi.
“Kendisinin de aralarında bulunduğu işten çıkarılan kişilerle ilgili yargıyı harekete geçirmeye yönelik girişimler olduğu” iddiasını aktaran Palaz’ın açıklamasının tam metni şöyle:
TÜBİTAK’ta şahsıma karşı yapılan baskı ve dayatmaların, yıllarca özveriyle çalıştığım kurumdan atılmakla son bulacağını düşünmüştüm. Ancak 21 Şubat 2014 tarihinde işten atılmakla sonlanan süreç sonrasında yaşanan gelişmeler gösteriyor ki hukuksuzca yapılan muameleler hız kazanarak devam etmekte:
- Son 2 ay içerisinde 250’den fazla mühendis ve bilim insanı hiçbir hukuki ve insani kriter gözetilmeksizin kurumdan atıldılar.
- Yüzlerce çalışan tasfiye edildi ve uzmanlık alanlarının dışında görevler verilerek savruldu.
- Kurumsal hafızayı temsil eden 90’a yakın üst düzey yönetici görevlerinden el çektirildi.
- Kuruma yıllarını vermiş, tecrübeli ve yetkin 30 üst düzey yönetici gerekçe dahi gösterilmeksizin hukuksuzca kurumdan atıldı.
- Bu süreç içinde yüzlerce çalışan baskı, mobbing ve ayrımcılığa maruz kalmaya devam etmektedir.
Son dönemde kurum Türkiye’de hiçbir yerde yaşanmamış bir şekilde hukuksuzluğun merkezi haline geldi. Özellikle Başbakanlık’ta bulunan böcek konusunda, şahsımdan bilirkişi raporunda tahrifat yapmam istenmiş, bununla ilgili işten atılmakla tehdit edilmiştim. Bu hukuksuz isteklere karşı durmam ve bunu kamuoyuyla paylaşmam sonrasında kurumda her türlü insani ve hukuki normlar hiçe sayılarak işten atmalar, baskılar, istifaya zorlamalar başladı. TÜBİTAK çalışanları bir kısım medya ve bazı odakların hedefi haline gelerek insafsız bir kıyıma maruz kaldı ve kalmaya devam ediyor.
4000 kişilik kurumda 250’nin üzerinde mühendis ve bilim insanının işten atılması, yüzlerce kişinin görev yerinin değiştirilmesi, sudan bahanelerle personelden savunmalar istenerek işten atılmasına zemin oluşturulmaya çalışılması ile de yetinmeyen yeni yönetim; edindiğim bilgiye göre gerçek dışı iddialarla oluşturacakları dosyaları mahkeme boyutuna taşımayı hedeflemektedirler.
Görevim süresince yaptığım her işlem ilgili kanunların çizdiği çerçeve içerisinde yer almaktadır. İsnat edilmesi planlanan iftiralar şahsıma yönelik karalama kampanyasının devamı niteliğinde olacaktır.
Son 4 aydır kurumda uygulanan baskı, dayatma ve hukuksuzluklar göz önüne alındığında oluşturulacak dava dosyasının da hukuki dayanağı olmasına gerek duyulmayacağı aşikârdır. Amaç zan altında bırakmak, algı oluşturmak, daha fazla personelin işten atılmasını sağlamak, daha önce hukuksuzca kurumdan attıkları personelin atılmalarına bahane üretmek ve kurumdaki kıyımı devam ettirmektir.
Bilimsel ve Teknolojik araştırmalar yapan bir kurumun siyasi rüzgârlara bu derece kapılarak yüzlerce personelinin görev yerlerinin değiştirilmesinin, işten atılmalarının ne kadar doğru olduğu ülkemiz aydınlarınca ayrıca tartışılması gereken çok önemli bir konudur. Bilim ve teknolojik araştırmalar günlük siyasete kurban edilmemelidir.
Şahsımın TÜBİTAK’tan atılmasından sonra oluşan mevcut yeni yönetime, yapılan hukuksuzluklar çerçevesinde asıl sorulması ve sorgulanması gereken konular şunlardır:
1. TÜBİTAK gibi stratejik bir kurum, işe alımlardaki siyasi yandaşlık, akraba ve arkadaş kayırmaları nedeniyle tam bir aile şirketi haline mi gelmiştir?
2. TÜBİTAK'ta ve özellikle BİLGEM'de görev alan yeni yönetici ve personelin yürütülmekte olan projelere erişim için sahip olmaları gereken güvenlik belgeleri var mıdır, ilgili soruşturmalar yapılmış mıdır?