Dış istihbarat ağırlıklı olması gereken MİT’in bu amaçtan çıkmaya başladığını kaydeden Şeker, “Bir baskı, güç ve tehdit odağı haline getiriliyor. Temel amaç kendi aleyhinde olan herkesi sindirmek” dedi.
Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın yol arkadaşı olan Adalet eski Bakanı Şakir Şeker MİT Yasası’nın sakıncaları, AYM’nin iptal kararları ve yolsuzluk operasyonu sonrası yargıda yaşanan gelişmelere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Şeker, 1991’de Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın başkanlığındaki kabinde Adalet Bakanı seçildi.
YASAL DOKUNULMAZLIK
Şeker, 10 yıl boyunca Turgut Özal ile birlikte siyaset yaptı. Anavatan Partisi’nin Anadolu teşkilatının kurulmasında büyük rol oynayan Adalet eski Bakanı Şeker, Milli İstihbarat Teşkilatı’na (MİT) geniş yetkiler veren yasayla kurumun şekil değiştirdiğini söyledi. Kendi döneminden MİT’in yasalarda belirtilen görev sınırlarının dışına çıkamadığını hatırlatan eski Bakan Şeker, “MİT dış istihbarat ağırlıklı olması gerekirken, bu amaçtan çıkmaya başladı. Bir baskı, güç ve tehdit odağı haline getiriliyor. Yani sevmedikleri insanlar konusunda her türlü işlemi yapabilir. MİT mensupları yasal dokunulmazlık elde ediyorlar. Ne suç işlerlerse işlesinler hesap sorulamıyor. Demokratik bir ülkede böyle bir kurum olabilir mi? Dünyada böyle yetkilere sahip bir milli güvenlik teşkilatı yok” ifadelerini kullandı.
MİT Yasası ile farklı amaçların hedeflendiğini kaydeden Şeker “Burada temel amaç kendi aleyhinde olan herkesi sindirmek. MİT adeta korkulan terör kurumu haline geliyor” dedi. Milli istihbaratın ülkenin çıkarları için çalışması gerektiğinin altını çizen Şeker, MİT’in başındaki isimlerin emir kulu olarak kullanılmamasına dikkat çekti. Hükümetin adeta MİT’i kendine koruma kalkanı olarak kullanmak istediğini söyleyen tecrübeli siyasetçi, şu noktalara dikkat çekti: “MİT’e verdikleri bu üst düzey yasalarla iktidarı ne pahasına olursa olsun 2023’e kadar taşımak istedikleri iddia ediliyor. Bu ne demek, muhaberat devleti olma yolundayız. Bu şekilde hürriyetlerimizi kaybederiz.”
SARRAF RAPORU TORPİLDİR
Yolsuzluk operasyonundan 8 ay önce Rıza Sarraf ve bazı bakanlar arasındaki ilişkiler konusunda MİT’in bir raporla Başbakan’ı ve Maliye Bakanlığı’nı uyardığını belirten Şakir Şeker, MİT’in görevinin uyarmak değil savcılığa bildirmek olduğuna dikkat çekti. MİT’in suçu tespit ettiği anda Cumhuriyet savcılığına bildirmesi gerektiğini anlatan Şeker şunları söyledi: “Yeni yasalarla adeta devlet içinde devlet kurduğun MİT Müsteşarlığı, bakanların İran’la kötü ilişkilerini ortaya koyan bir raporu Başbakanlık’a ve Maliye Bakanlığı’na gönderdi. MİT’in hükümeti uyarma gibi bir görevi yoktur. MİT bu ilişkiyi tespit etmişse doğrudan Cumhuriyet savcılığına bildirmesi gerekiyor. Bu açıkça MİT’in hükümete torpilidir.”
ÖZAL İLE KIYASLANAMAZ
Deneyimli siyasetçi Şeker, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın mitinglerinde kendisini Adnan Menderes ve Turgut Özal ile kıyaslamasına da tepki gösterdi. Özal’ın yolsuzluk ve rüşvete zerre kadar tahammülü olmadığını belirten Şeker o dönem yaşanan bir olayı da şu şekilde anlattı:
“Özal’ın en sevdiği bakanlardan biri İsmail Özdağlar idi. Fakat Özdağlar’ın rüşvet aldığı Adnan Kahveci tarafından tespit edilmişti. Turgut Bey hemen onu yanına çağırdı ve sonra Özdağlar ağlayarak suçunu itiraf etti. Meclis araştırma komisyonu kuruldu. Ortada bir delil falan olmadığı için Turgut Bey’in şahitliği istendi. Bunun üzerine Turgut Bey, Özdağlar’ın suç işlediğini söyledi ve mahkum edilmesini sağladı. Eğer şahitlik etmese Özdağlar mahkum olmayacaktı. Şimdi ise Başbakan yolsuzluğa karışan bakanları her fırsatta aklamaya çalışıyor. Özal ve Erdoğan asla mukayese edilemez.”
Yasayı arkadan dolaşıp amaçlarını elde ettiler
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyondan sonra yargının büyük bir darbe aldığına vurgu yapan Şeker, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) HSYK Kanunu ile ilgili verdiği ret kararının da büyük bir hatayı düzelttiğini kaydetti. Şeker, müsbet kararın yargıyı rahatlattığını vurgulayarak, “Cumhurbaşkanı HSYK Yasası’nı onaylayınca, Anayasaya Mahkemesi’ne gidecek bir iki günlük sürede zaten bütün idari kadro değişikliklerini yaptılar. Bir de HSYK’nın en önemli olan birinci dairesini değiştirdiler. Bu daire tayin ve terfilere bakan daire. Onun iki üç üyesini değiştirerek kendi lehlerine çoğunluk sağladılar. Amaçladıklarına ulaştılar. Kanun geriye yürümediği için bunların yaptığı tayinleri geriye almak çok zor. Tamamen etik bir durum. Gelenler adam olsa istifa ederler boşaltır yerlerini. Bu AYM’den sonra bunların meşruiyeti ortadan kalktı. Etik olarak istifa etmeliler. Bir nevi yasayı arkadan dolaştılar” ifadelerini kullandı.
O savcı ve hakimler paket gibi atılırlar
17 Aralık operasyonunu yürüten savcıların tasfiyesini cadı avına benzeten deneyimli hukukçu, 17 Aralık’tan sonraki yargıdaki uygulamaların hakimlik teminatı ve yargı bağımsızlığıyla bağdaşmadığını ifade etti. Yeni görev verilen savcı ve hakimlerin de bir gün miadının dolacağını aktaran Şeker, “Bir gün kendi meslektaşlarına yapılan onlara da yapılır. Adalet konusunda kimseyi tanımamaları gerekiyor. Zekeriya Öz ile diğer savcı ve hakimlere yapılanlar unutulmasın. Eğer onların yerine gelenler adaleti hakkıyla yerine getirmezse kullanma ömrü bitince onlarda paket gibi atılır” dedi.
Gün gelir hesap sorulur
Şeker yürekli savcıların çıkıp bu hukuksuzluğu yargılaması gerektiğini ifade ederek şöyle devam etti: “Gelecekte bunlar iktidardan gittikleri zaman, kaybettikleri gün havalarda gezenler sokağa çıkamazlar. Eski bir siyasetçi olarak iddia ediyorum 100 metre yürüyemezler. Eğer konumlarını kendi güçleri olarak görüyorlarsa en büyük hataya düşerler. O günler gelir bu hesap sorulur. 80 ihtilalini yapanları yargılıyorsun. Aradan 34 sene geçmiş. Türkiye’deki en büyük zaman aşımı 30 yıldır. Sen onu yargılıyorsun da senin anayasa suçlarının zaman aşımını nasıl hesaplayacağız. Bu kanunsuzlukların bu anayasa ihlallerin hesabı kesinlikle verilir. Bunu hiç unutmasınlar bunun zaman aşımı sınırı yok. Geçmişe baksalar herkesin yargılandıklarını görürler.”
İstifa ettiğimde servetim 5 bin liraydı
Milletvekilliği ve bakanlık yaptığı süre boyunca elde ettiği toplam gelirin günümüz parasıyla 5 bin lirayı geçmediğinin altını çizen Şeker, “Bakanlık öyle servet elde edilen bir kurum değildi bizim zamanımızda. Ben Yurtdışına bedava olan gezilere dahi gidemezdim çünkü bütçe açık veriyordu. Fakat şimdiki bakanların malvarlığına bakıyorum. Mantıklı bir izahı yok bu kadar gelirin. Bu kadar servet ancak gayrimeşru yollarla elde edilir.
BUGÜN GAZETESİ