Susurluk davası hükümlüsü eski Özel
Harekat polisi Ayhan Çarkın'ın
faili meçhul cinayetlerle ilgili yaptığı
itirafların ardından başlayan
soruşturma, 1990'lı yılların karanlık dönemini aydınlatma yolunda ilerliyor. Bir dönem
İçişleri Bakanlığı görevinde bulunan isimler o süreci değerlendirirken,
İsmet Sezgin, tüm bu karanlık işlerin sorumlusu olarak
Mehmet Ağar'ı işaret etti. Ağar ise yaptığı
basın açıklamasında “Kusurum olmuştur ama suç işlemedim” dedi.
Çiller ve Ağar'ı işaret etti
21
Kasım 1991- 25
Ekim 1993 tarihleri arasında İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan daha sonra
TBMM Başkanlığı,
Başbakan Yardımcılığı ve
Milli Savunma Bakanlığı görevlerinde bulunan İsmet Sezgin,
terörü bir an önce bitirmek isteyenlerin bazı yanlış işler yaptıklarını söyledi. İşte Sezgin'in,
ölüm listeleri ve faili meçhul
cinayetlerle ilgili olarak dönemin Başbakanı
Tansu Çiller ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ı işaret ettiği açıklaması:
“Ben 1993'te görevimi devrettim. Benim zamanımda ne MİT'ten ne de Emniyet istihbaratından böyle bir liste gelmedi bana. Biz o dönemd
e devlet işlerini devlet görevlileri ile yaptık. Ancak bizden sonra göreve gelen arkadaşlar terörü bir an önce bitirmek için devlet görevlisi olmayan kişileri de devlet görevlerinde kullandılar. Zaman geldi onlar da devleti kullandılar. Bizden sonraki süreçte bugün de
gazetelerden okuduğumuza göre bazı şeyler yapılmış. Devlet kavramı üzerinde yeterince bilgisi olmayan bir
takım kişilerin terörü bir an evvel bitirme arzusundan kaynaklanan bir durumdu.
Maalesef o dönemde hükümette olan arkadaşlarımız bizzat kendi kadroları tarafından bu yollara ikna edildiler. O dönem de tasvip etmediğim işler olduğundan uzak kaldım. Bugün olduğu gibi gazetelerden okuduk.”
"Üzerime düşen görevi yaptım, beni o günün şartlarına göre değerlendirin"
TARTIŞMALARIN odağındaki asıl isim olan Mehmet Ağar da gelişmeler üzerine suskunluğunu dün bir basın açıklaması ile bozdu. Toplantıda gazetecilerden soru almayan Ağar, hakkındaki iddialara hiçbir açıklık getirmedi. Temmuz 1993'te getirildiği
Emniyet Genel Müdürlüğü görevindeki icraatları ile tartışmaların odağında yer alan Ağar 28 Haziran 1996 tarihinde oturduğu İçişleri Bakanlığı koltuğunu Susurluk kazasından sonra 8 Kasım 1996'da bırakmak zorunda kaldı.
Basın açıklamasında “Dünün şartlarıyla bugünün, bugünün şartlarıyla da dünün değerlendirilemeyeceğini” söyleyen Ağar “Biz tarihin o sürecinde üzerimize düşmüş olanı, bütün iyi niyetimizle yapmanın gayreti içinde olduk. Kusurlarımız olmuştur, suçumuz olmamıştır. Kusurumuz olduysa bilerek değil,
hizmetin kendisinden kaynaklanan hizmet kusurlarıdır” diye konuştu.
Kendisinin de çok konuşmak istediğini ama sürecin buna mani olduğunu öne süren Ağar “Dikkatli yaşamaya özen gösteriyorum. 15 seneden beri devam eden bunlar, 24 senedir devam eden raporlar eğer gerçek olmuş olsaydı bizim 35 yaşında meslekten ayrılmış olmamız lazımdı. Devlet, bu kadar sahipsiz değil” dedi. Mehmet Ağar basın açıklamasında vasiyetini de şöyle açıkladı: Geride bırakacağım mesleki hatıralarım ve vasiyetim şu olmuştur aileme;
Polis Müzesine bırakılması ile babam gibi
mezar taşıma ‘Elazığlı Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar' yazılması. Hayattan başka beklentim yoktur.''
"Benim dönemimde ‘ölüm' listesi yoktu"
Türkiye'nin en karanlık dönemi olan 1993 yılında 25 Haziran - 25 Ekim tarihleri arasında İçişleri Bakanlığı yapan Mehmet
Gazioğlu çok tartışılan faili meçhuller listesinden haberdar olmadığını savundu. “Ben Haziran - Ekim arasında dört ay
bakanlık yaptım” diyen Gazioğlu, “Benim zamanında bu listeden hiç bilgim olmadı. Nahit Ağabeyin demecini okudum. Bizim tarafımızdan ne
teşkilat içinde ne de MGK'ya böyle bir liste aksetmediği, aksettiğini de ben duymadım. Konuya ilişkin gazete bilgilerinin üzerinde hiç bilgim yok. Üzerinden çok zaman geçti; 20 yıl geçti. Hiç böyle bir şey yok. Bizim önümüzde yok. Savcılık çağırırsa gidip böyle anlatırız” diye konuştu.
"O listeyi MGK'ya sunmuş olabilirim belgesi oradadır"
ESKİ İçişleri Bakanlarından
Nahit Menteşe “PKK'ya
yardım eden bazı işadamları ve devlete sızan PKK'lıları gösteren bir liste, istihbarat birimlerinden bize gelmişti. Bu listeyi MGK'ya sunmuş olabilirim.
Liste bende yok ama MGK'da olabilir” açıklaması tartışılıyor. “Liste cinayetleri” olarak da anılan karanlık cinayetlerin çoğu Menteşe'nin görev yaptığı döneme denk geliyor. Nahit Menteşe
şüpheli bir suikaste
kurban giden
Diyarbakır Bölge Jandarma Komutanı
Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın ölümünün ardından 25 Ekim 1993 tarihinde İçişleri Bakanlığı görevine getirildi. Bu görevini 1 Kasım 1995 tarihine kadar sürdüren Menteşe kendisini savunurken “Bu listede yer aldığı ileri sürülen bazı işadamlarının devlet içi çetelerce öldürüldüğü iddialarını ben de gazetelerden okuyorum. Bugün yazılan iddiaların hiçbirinden haberim yok. Söz konusu listelerde isimleri geçen kişiler hakkında da, yargısız
infaz veya hukuka aykırı bir işlem yapıldığına
tanık olmadım” demişti. Ancak liste cinayetlerinin önemli bölümü Menteşe'nin İçişleri Bakanlığı yaptığı 1993-95 döneminde gerçekleşti.
Bakanlığı dönemindeki cinayetler
- 31 Ekim 1993:
JİTEM elemanı
emekli Binbaşı Ahmet
Cem Ersever öldürüldü.
- 4 Kasım 1993: Başbakan
Tansu Çiller, “PKK'nın
haraç aldığı işadamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz,
hesap soracağız” dedi.
- 15 Ocak 1994:
Kürt işadamı Behçet Cantürk ve şoförü
İstanbul Sapanca'da ölü olarak bulundu.
- 25
Şubat 1994: Avukat Y.
Ziya Ekinci öldürüldü.
- 12
Mayıs 1994:
Sağlık Bakanlığı
Teftiş Kurulu Başkanı
Namık Erdoğan Kırıkkale'de öldürüldü.
- 3 Haziran 1994:
Savaş Buldan,
Hacı Kıray ve Adnan
Yıldırım Bolu yakınlarında ölü bulundular.
- 11 Kasım 1994:
Behçet Cantürk'ün
avukatı Medet Serhat öldürüldü.
- 15 Ocak 1995:
İran asıllı
Asker Simitko ve Lazem Esmaili isimli uyuşturucu kaçakçıları öldürüldü.
- 2
Mart 1995: MİT Görevlisi
Tarık Ümit kaçırıldı.
-
12 Mart 1995: İstanbul'da Gazi Mahallesinde 4
kahve silahlarla tarandı.
Alevi kökenli iki kişinin ölmesi üzerine çıkan olaylarda 21 kişi öldü.
- 27
Eylül 1995: Özer Uçuran Çiller'in bir dönem kuryeliğini yapan Mehmet Urhan, bombalı saldırıda öldü. Urhan, Çiller aleyhine İstanbul Bankası soruşturmasında ifade veren tek tanıktı.
Karanlık dönemin önemli aktörleri
TURGUT Özal'ın
Nisan 1993'te ani ölümü ile
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna Süleyman
Demirel otururken,
Başbakanlık koltuğuna oturan Tansu Çiller, 4 Kasım 1993'te yaptığı basın toplantısında “Türkiye milis hareketine dönüşmüş ve yaygınlaşmış bir terör hareketi ile karşı karşıyadır. PKK'nın haraç aldığı işadamları ve sanatçıların isimlerini biliyoruz, hesap soracağız” çıkışını yaptı.
Tartışmalı isimlere kritik görev
Tansu Çiller için “Başbakan şak diye emrediyor, tak diye yerine getirtiyoruz” diyen Doğan
Güreş Genelkurmay Başkanı iken, Susurluk sürecinin en çok tartışılan ismi Mehmet Ağar Emniyet Genel Müdürlüğü koltuğuna 1993 yılında getirildi. Çiller, istihbarat başdanışmanlığına yine çok tartışmalı bir isim olan eski MİT'çi Nuri Gündeş'i getirdi. Ağar'ın girişimleri ile Özel Harekat Şubesi yapılandırıldı.
Eken ve Şahin'li Özel Harekat
Eski MİT'çi emekli Yarbay
Korkut Eken Emniyet Genel Müdürlüğü'ne
müşavir sıfatıyla girip,
özel harekat polislerinin özel ekibini eğitmekle görevlendirildi. Özel Harekat Şubesinin başkan vekilliğine ise
Ergenekon tutuklu sanığı
İbrahim Şahin getirildi. O süreçte yaşanan pek çok cinayet Şahin ve ekibinin isimleri ile birlikte anılıyor.
Gölge başbakan Özer Çiller
Tüm bu tartışmalarına perde arkasında adından sıkça söz edilen isimlerden biri de Tansu Çiller'in eşi Özel Çiller'di. MİT Kontrterör Daieresi eski Başkanı
Mehmet Eymür, MİT'teki bu görevine
Özer Çiller'in talebiyle getirildiğini açıkladı. Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar daha sonra da İçişleri Bakanı olarak görev aldı.