MİT ve Emniyet'in hazırladığı
örgüt şemasında en tepeye yerleştirilen yüksek rütbeli
paşanın ismi,
tetikçi Arslan’ın
babasının ifadesinde de yer alıyor.
Danıştay saldırısı ile ilgili
soruşturma derinleştikçe kanlı
eylemin arkasındaki bağlantılar da bir bir gün yüzüne çıkıyor.
Saldırının azmettiricisi olduğu iddiası ile gözaltına alınan
Muzaffer Tekin'in, eylemleri emir-komuta zinciri içinde gerçekleştirdiği üzerinde duruluyor. Kamuoyunun yakından tanıdığı yüksek rütbeli
emekli subayları da dinlemeye alan MİT ve Emniyet
İstihbarat Dairesi, örgütün şemasını hazırladı.
Savcı Hamza Keleş'e sunulan örgüt yapısının başında,
kilit isim
Muzaffer Tekin'in üstü konumunda olan Silahlı Kuvvetler'den emekli ‘yüksek rütbeli bir subay'ın bulunduğu öne sürüldü. Emniyet, Danıştay baskınının hemen ardından örgütün en aşağıdan en tepeye kadar tespit edilmesini, aylardır süren çalışmalara bağlıyor. Üst düzey bir Emniyet yetkilisi "Saldırganın yakalanmasıyla ilişkiler çorap söküğü gibi ortaya döküldü." diyor. Aynı yetkili geçmişte önemli görevlerde bulunmuş emekli subayın, delillerin toplanmasıyla gözaltına alınabileceğine dikkat çekerek, söz konusu kişinin Tekin'le yaptığı görüşmelerinde suç unsuru bulunmadığını, asıl görüşmelerin yüz yüze gerçekleştiğini anlatıyor. Öte yandan Tekin'i Emniyet ve MİT’in 6 ay önce takibe aldığı belirtildi. Edinilen bilgilere göre, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi ekseninde yürütülen
teknik takip
mahkeme kararı ile gerçekleşti. İstihbarat raporunda
Yüzbaşı Tekin için şu tanımın kullanıldığı öğrenildi: “Ülkede
kaos yaratmak isteyen, eski sabıkalıları para vaadiyle
taşeron tetikçi gibi kullanan yasadışı örgütün üst düzey yöneticisi.” Raporda, tetikçi
Alparslan Arslan'ın da ismi geçiyor.
‘Oğlumu Tekin yönlendiriyordu’
Baba İdris Arslan’ın ifadesinde konu ile ilgili bilgiler şöyle anlatılıyor: “Oğlum, Muzaffer Tekin’le tanıştıktan sonra çok değişti. Onunla birlikte Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’ne gidip gelmeye, toplantılarına katılmaya başladı. Alparslan’ın
arkadaşlarıyla da zaman zaman konuşuyordum. Oğlum, Muzaffer Tekin’in kontrolü ve yönlendirmesi altındaydı. Alparslan’ın değişik tehditlerle korkutularak bu eylemde kullanıldığını düşünüyorum. Oğlumun yakın çevresinden Muzaffer Tekin’in emekli bir paşa ile ilişkide olduğunu duyuyordum.” dedi.
Avukat Arslan ile kilit isim Muzaffer Tekin’in kullandıkları cep
telefonlarının incelenmesinde ise her iki ismin birbirleriyle çok az görüştükleri belirlendi. En son görüşme yaklaşık 20 gün önce bir dakikayı bulmamış. İstihbarat takibine düşmemek amacıyla Arslan ve Tekin’in birbirleriyle görüşmemeye özen gösterdiği tahmin ediliyor. Soruşturmayı yürüten birimler,
İstanbul’da Muzaffer Tekin’in ofisi ve evinde yaptıkları
aramalarda ise MKE yapımı ve fünyesi çıkarılmış iki el
bombası buldu.
Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan saldırıda da polis MKE yapımı bombaların atıldığını belirlemişti. Tekin’in evinde ayrıca Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Derneği’nin tüzüğü ile Türk Solu isimli dergilerin tam sayısı ele geçirilmişti.
Polis yetkilileri, Tekin’in
Danıştay saldırısının finansmanını sağladığına dönük önemli ipuçlarına ulaştığını kaydediyor. Soruşturmada, Muzaffer Tekin’in İstanbul’da bir Rus kadın ile gönül ilişkisi olduğu gündeme gelirken
kokain kullandığını
itiraf eden ve para karşılığı eylemlere katıldığını söyleyen İsmail
Sağır’ın da bir nataşa ile ilişkisi tespit edildi.
Öte yandan dün
Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde hareketli saatler yaşandı. Önceki gece Ankara’ya getirilen Muzaffer Tekin’le birlikte gözaltına alınan emekli Başçavuş Mahmut
Öztürk emekli
Binbaşı Zekeriya Öztürk’le
Cumhuriyet Gazetesi’ne bombalı saldırıyla ilgili önceki gün gözaltına alınan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’nden Nihat G. Ankara Emniyeti’nde sorguya alındı.
Ankara Emniyet Müdürü Ercüment Yılmaz ve Emniyet İstihbarat Daire Başkanı
Ramazan Akyürek, bizzat
Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne gelerek soruşturmaya katıldı. Soruşturmada MİT’ten üst düzey yetkililer de bulundu. Polis şimdi emekli subayların, saldırının kilit ismi Tekin ile ilişkilerini araştırıyor.
Veli Küçük ile kilit isim aynı eylemde
Danıştay saldırısının kilit ismi Muzaffer Tekin ile ismi
Susurluk olayına karışan emekli
Tuğgeneral Veli Küçük, yaklaşık 40 gün önce aynı eyleme katılmış. İkiliyi aynı karede gösteren bu fotoğraf 9
Nisan 2006 tarihli. Yer İstanbul
Beyazıt Meydanı. Küçük Paşa ile eski Yüzbaşı Tekin,
Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey anısına düzenlenen törene birlikte katılmış. Küçük Paşa (kasketli) fotoğrafı çekilirken
Hukukçular Birliği Genel Başkanı Kemal Kerinçsiz yanında görülüyor. Sol başta görülen Tekin ise fotoğrafının çekilmesinden rahatsızlık duyuyor ve eliyle saçını düzelterek yüzünün görüntülenmesini engellemeye çalışıyor.
İşçi Partisi'nin
desteklediği eyleme eski
Kültür Bakanı
Namık Kemal Zeybek de iştirak etmişti.
Tekin’i
ölüm korkusu sarmış
İstanbul’da kalbine çok yakın yerden aldığı
bıçak darbesiyle
hastaneye kaldırılan Danıştay saldırısının kilit ismi Muzaffer Tekin’in Ankara’da
Atatürk Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde
tedavisi sürüyor. Hastane yetkilileri Tekin’in hayati tehlikesi bulunmadığını söyledi. Ancak Tekin’in yoğun ilaç tedavisi aldığı ve bu nedenle ölüm korkusu yaşamaya başladığı ifade ediliyor. Tekin’in kendisini tedavi eden hastane yetkililerine 'Ne zaman öleceğim, durumum çok mu kötü?' yönünde sürekli sorular sorduğu iddia ediliyor. Soruşturma kapsamında Tekin’in dün öğle saatlerinde ön ifadesinin alındığı bildirildi. Öte yandan Muzaffer Tekin’in yattığı hastanede yoğun güvenlik önlemleri alındı. Tekin’in odasının önünde 10’un üzerinde polis 24 saat
nöbet tutuyor.
Saldırgan Arslan’ın annesi hastanelik
Bu arada
Alparslan Arslan’ın babası İdris Arslan, yaşadıkları olumsuz olaylar yüzünden eşinin hastanede tedavi altında bulunduğunu açıkladı. Baba Arslan, “Yaşananlar çok kötü, acılarımız ise çok büyük. Oğlumla konuştum. Ona sitem ettim. Ben oğlumu, vatana millete faydalı olsun diye yetiştirdim. Böyle şeylerin yaşanması çok üzücü”dedi. Acılı baba Arslan, eşinin de Ankara’da oğluyla görüştüğünü ve görüşmenin ardından rahatsızlandığını söyledi. İdris Arslan,
Elazığ Milli Eğitim Müdürlüğü’nde
ilköğretim müfettişi olarak görev yapıyor.
Cumhuriyet’e atılan bombanın patlamayacağını biliyorduk
Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet’e yapılan bombalı saldırının zanlılarının, attıkları bombanın patlamayacağını bile bile saldırıyı gerçekleştirdiklerini itiraf ettikleri öğrenildi. Cumhuriyet’in bombalanmasıyla ilgili
Yıldırım ve Arslan’ın kendisine para sözü verdiğini belirten zanlı İsmail Sağır, ancak 100 YTL
harçlık alabildiğini dile getirdi.
Ankara 11. Ağır
Ceza Mahkemesi’nce dün tutuklanan
saldırgan Alparslan Arslan,
Osman Yıldırım, İsmail Sağır ve Tekin Irşi’nin ifadeleri saldırı olaylarını kısmen aydınlatıyor. Zanlılardan İsmail Sağır ve Tekin Irşi’nin, mahkemeye verdiği ifadede, İstanbul Üç Leventler’de COCO GOGO isimli barda
bombalama eylemini yapmayı kararlaştırdıklarını söylediği öğrenildi. Sağır, “Konuşma esnasında, Yıldırım ve Arslan, bana hangi yer olduğunu belirtmeksizin bir yere patlamayan bomba atacağımızı, karşılığında yüklü bir para kazanacağımızı söylediler. Ben de ihtiyacım olduğundan talebi kabul ettim. Sonradan anladığıma göre Cumhuriyet’e birinci bomba Tekin Irşi tarafından atılmış, patlamamış.” dedi. Yıldırım’ın verdiği bombayı Tekin Irşi ile beraber Cumhuriyet’e attıklarını belirten Sağır’ın, “Patlamayacağını da söylediklerinden bombanın pimini çektik, bahçeye attık ve oradan kaçtık.” dediği öğrenildi. Olaydan bir gün sonra Cumhuriyet Gazetesi civarında gezerken Alparslan Arslan’ın 3. bombayı attığını ve olay yerinden kaçtıklarını bildirdi. Diğer zanlı Tekin Irşi, Erhan Timuroğlu ve Osman Yıldırım’ın ‘Bir yere taş atılacak’ ısrarı üzerine kabul ettiğini belirtti. Irşi, “Ancak Osman, bardan
taksiyle giderken bomba gösterdi ve nasıl atılacağını anlattı. Cumhuriyet Gazetesi’nin oraya gelince Osman, ‘Bunu atınca hem bu dünyada hem öbür dünyada
meyve yiyeceksin’ dedi. Saat 21.00 civarı poşetten çıkarttığım
el bombasını özellikle kimseye zarar gelmesin diye pimini çekmeden attım ve uzaklaştım. Ertesi gün Osman bana ‘Beceriksiz, eline yüzüne bulaştırdın;’ dedi. O gün Osman 50 YTL taksi parası vermişti.” dedi.
Danıştay saldırısını Arslan ve Irşi’yle birlikte planladık
Danıştay 2. Daire Başkanlığı’na yönelik
silahlı saldırıda tetikçi
avukat Alparslan Arslan ile birlikte hareket eden üçüncü zanlının İstanbul’da gözaltına alınarak Ankara’ya getirilen Erhan Timuroğlu olduğu kesinleşti. Timuroğlu’nun, ilk ifadesinde Danıştay saldırısını avukat Alparslan Arslan ve Tekin Irşi ile birlikte plandıklarını söylediği öğrenildi. Arslan’ın aracında bulunan
parmak izleri ile Timuroğlu’nun parmak izi tuttu. Arslan’ın aracında, “Ansin” ailesinin Princess Otel’de yapılacak düğünü için bir davetiye bulundu. Önceki
akşam Kartal Jandarma ekiplerine teslim olan Timuroğlu, Ankara’ya gönderildi. Timuroğlu’nun, ilk ifadesinde, Tekin Irşi ile çocukluktan beri arkadaş olduklarını ve Alparslan Arslan ile de 8 ay önce Osman Yıldırım aracılığı ile tanıştıklarını söylediği öğrenildi. Levent’teki bir barda güvenlik görevlisi olarak çalışırken, Yıldırım’ın Cumhuriyet Gazetesi’ne bomba atmayı
teklif ettiğini söyleyen Timuroğlu, Ankara’ya beraber gittiklerini, Yıldırım ile avukat Arslan’ın aynı odada kaldığını, kendisinin de Tekin ile aynı odada kaldığını ve suikastı beraber planladıklarını ifade etti. Cumhuriyet Gazetesi’ne bombalı saldırıya da katıldıklarını; fakat bombanın patlamadığını da itiraf eden Timuroğlu, Ankara’ya gittikleri ilk gün Danıştay’ın 40 metre yakınındaki mesafede bir süre otomobil içinde beklediklerini, Arslan’ın gelerek “olmadı” dediğini belirtti. Timuroğlu, kendisine 20 bin dolar teklif edildiğini; ancak sadece 150 YTL aldıklarını söyledi. Öte yandan Danıştay’daki saldırı olayıyla ilgili Atilla E. İstanbul’da gözaltına alındı. Atilla E.’nin Arslan’ın aracında bulunan hamiline yazılmış 20 bin YTL değerindeki çeki kesen kişi olduğu belirtildi. Melik Duvaklı, Sedat Güneç;
‘Tekbir getirdi’ iddiası yalan çıktı
Danıştay saldırısının hemen ardından saldırganın ‘
tekbir getirdiği’ yönünde açıklama yapan Danıştay Başkan Vekili
Tansel Çölaşan’ın bu iddiasının doğru olmadığı ortaya çıktı. Olaydan yaralı kurtulan üyeler, saldırgan Alparslan Arslan’ın odaya girerken ve ateş ederken hiçbir şey söylemediğini bildirdi.
Gazeteci Emin Çölaşan’ın eşi Tansel Çölaşan, Arslan’ın 2. Daire Başkanı Mustafa Birden’in odasına girerken tekbir getirdiğini, ateş ederken de “Allah’ın elçisiyiz, askeriyiz,
türban kararının cezasını çekeceksiniz.” dediğini söylemişti. Ancak olayı bizzat yaşayan üyeler, saldırganın odaya girerken ve ateş ederken hiçbir şey söylemeden sırayla herkese ateş ettiğini anlattı. Saldırıdan masanın altına girerek kurtulan üye Kamuran Erbuğa, Arslan’ın olay sırasında ‘Allahüekber’, ‘Allah’ın askeriyiz’ gibi şeyler söylemediğini, söylediyse de hatırlamadığını anlatmıştı.
Saldırıda el bileğinden yaralanan ve önceki gün
taburcu olan üye Ayfer
Özdemir de saldırganın olay sırasında tekbir getirmediğini, sessiz bir şekilde sırayla herkese ateş ettiğini belirtti. Dün
Sabah gazetesinin manşetinde de Özdemir’in olayı yakınlarına şöyle anlattığı aktarıldı: “09.30 sıralarında
heyetimiz gündemdeki dosyaları değerlendirmek üzere toplanmıştı. Odacı arkadaşımız çay servisi yapıyordu. İlk çayı başkanın önüne koyduğu sırada, kapının açıldığını duyduk. Başkan, ‘Arkadaşlar hemen masanın altına girin.’ diye bağırdı. O sırada silah seslerini duydum. Katil kin ve nefretle kaşlarını çatmıştı. Bir şey demeden ateşe başladı. Öyle kin ve nefretle ateş ediyordu ki, gazetede
temiz yüzlü birini görünce inanamadım. İlk Başkan’ın vurulduğunu gördüm. Katil sesini çıkarmıyor, sırayla herkese ateş ediyordu. Sıranın bana geleceğini anladığımda masanın altına saklanmaya çalıştım. Kamuran Bey de masanın altındaydı. Birden silah sesleri kesildi, arkadaşlarımın inlemelerini duyuyordum. Kapıya doğru baktığımda,
katilin hâlâ orada olduğunu gördüm. Birimiz hareket etse yine ateş edecek gibiydi. Kıpırdayamadım. Sonra gitti.” Bu arada Danıştay 2. Dairesi’ne yönelik saldırıda yaralanan tetkik hakimi Ahmet Çobanoğlu taburcu edildi. Ayla Gönenç’in de bugün taburcu edilebileceği kaydedildi. Mustafa Birden’in tedavisinin ise birkaç gün daha süreceği açıklandı.
Bana ulaşan ‘tekbir getirdi’ bilgisiyle yazdım
Hürriyet gazetesi yazarı Ali Atıf Bir dünkü köşesinde “dinci gazete” diye nitelediği yayın organlarını eleştirerek, şunları dile getiriyor: “Danıştay üyelerine yapılan saldırının ilk dakikalarından itibaren izlemediğim haber, okumadığım gazete kalmadı. Dinci gazetelerden hiçbiri anlaşmışlar gibi saldırıdan sonraki üç gün içinde tetikçinin ‘tekbir getirerek silahını ateşlediğini’ yazamadı.” Danıştay üyesi Özdemir’in saldırgan Arslan’ın ateş ederken bir şey söylemediğine yönelik sözlerini hatırlattığımız Bir, bugüne kadar gelen bilgilere göre o satırları yazdığını söylüyor. Danıştay üyesi Özdemir’in sözlerini değerlendirmeye alacağını belirten Bir, “Tekbir getirmediği halde tekbir getirdi diye yazılıyor olamaz mı?” şeklindeki sorumuza “O daha kötü bir şey” diye
cevap verdi.
‘Türk Solu’na maddi destek veriyorum
Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evin şeref defterine yapıştırdığı yazıda başbakan, bakanlar ve AK Partili vekiller aleyhinde ağır ifadeler kullanan Mehmet Fethi Dördüncü, Danıştay’a yapılan saldırıyla adını duyuran Türk Solu Dergisi’ne maddi destekte bulunduğunu açıkladı. Türk Solu’nun bütün etkinliklerinde konuşma yaptığını anlatan Dördüncü, dergiye verdiği röportajda, “Türk Solu ailesine saygı ve hürmetlerimi yollarken, Tanrı’dan başarılarının devamını diliyorum. Elimden geldiği kadar maddi ve manevi
yardım da yapıyorum. Sizleri takdir ediyorum.” dedi. Dördüncü, Türk Solu’nun toplantılarının birinde tanıştığı emekli
Orgeneral Necati Özgen için “Mükemmel bir insan.” ifadesini kullandı.
Akaryakıt ofisi, kuvvacıların
buluşma noktası
Danıştay saldırısının kilit ismi eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in ağabeyi Rıza Tekin'in 4 yıl önce faaliyetine son verdiği
Kadıköy'deki akaryakıt ofisinin, olayda adı geçen emekli askerlerin buluşma noktası olduğu ileri sürüldü. İşhanındaki işyeri sahipleri, emekli subayların bazı günler ofiste buluştuklarını belirtti.
Kadıköy Kuşdili Caddesi’ndeki Rıza
Petrol isimli akaryakıt bürosu ilginç ipuçları ile de dolu. İki odadan oluşan büronun duvarları tablo ve resimlerle kaplı. Ofise girildiğinde insanı Muzaffer Tekin'in büyük bir fotoğrafı karşılıyor. Diğer oda Tekin’in makam odası gibi dizayn edilmiş. Kullandığı masanın arkasında iki
bayrak duruyor. Sağ tarafta
Türk bayrağı solda ise
KKTC’nin bayrağı duruyor. Masasının üzerinde Atatürk'ün Nutuk’u göze çarpıyor. Odanın girişe göre sol tarafta kalan duvarında Atatürk'ün portresi, Tekin'in kullandığı masanın tam karşısındaki duvarda ise KKTC eski Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın fotoğrafı asılı duruyor. Duvarların üzeri beratlar, takdirnameler ve bazı marşların yer aldığı tablolarla süslü. Tekin'in abisi Rıza Tekin'in akaryakıt işini bıraktıktan sonra
Avrupa yakasında bir
tekstil firması kurduğu öğrenildi. Söz konusu firmanın da daha sonra iflas ettiği belirtildi. İş hanının sahibi Ali Rıza Selimoğlu ofiste ne tür işler yapıldığından haberi olmadığını Rıza ve Muzaffer Tekin kardeşlerle de sadece iş ilişkisi bulunduğunu kaydetti. Bu arada Tekin’in 2004’te Türk Ortodoks Kilisesi’nin
kuruluş yıldönümü için düzenlenen
ayin törenine katıldığı ortaya çıktı. Ayine Tekin’in yanı sıra Türk
Eğitim Sen İstanbul İl Başkanı Şuayip Özcan, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in oğlu Mehmet Perinçek gibi isimlerin de katıldığı belirtildi.
Danıştay saldırısında Peker bağlantısı
Danıştay'a saldırı düzenleyen Alparslan Arslan'dan sonra eylemi azmettirdiği öne sürülen TSK'dan
ihraç edilmiş Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in de
Sedat Peker grubuyla irtibatlı olduğu ortaya çıktı. İstanbul
Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekiplerinin 2003 yılında ‘
Kelebek' operasyonu kapsamında yaptığı telefon dinlemelerine eski Yüzbaşı Muzaffer Tekin'in, Sedat Peker grubunda yer alan kişilerle görüşmeleri takıldı.
Organize
suç örgütü kurduğu iddiasıyla halen cezaevinde bulunan Sedat Peker'in yakın adamları olan ve polis tarafından aranan Yener Keskin, Boğaçhan Murathan ile Muzaffer Tekin'in sık sık bir araya geldiği ve telefonla da görüştükleri tespit edildi. Muzaffer Tekin ile Sedat Peker'in adamları Yener Keskin ile Boğaçhan Murathan arasında geçen telefon görüşmelerinin kaydı 2002 yılının
Kasım ayına ait. Bu telefon görüşmelerinde Tekin'in, Peker'in asker firarisi olan 2 adamının askerlik sorununu çözmek için devreye girdiği ortaya çıktı. Telefon görüşmelerinde ayrıca Tekin'in de Peker grubundan, Paşakapısı Cezaevi'nde yatan bir kişi için yardım talep ettiği ve cezaevinde koruma istediği belirlendi. Tekin'in,
organize suç örgütü lideri olduğu gerekçesi ile halen cezaevinde bulunan Sedat Peker'in
internet sitesi Öztürkler com'un açılışında da bulunduğu kaydedildi. Danıştay'a silahlı saldırı düzenleyen avukat Alparslan Arslan'ın da Sedat Peker'in avukatlarından Hakkı Kurtuluş'un yanında staj yaptığı daha önce ortaya çıkmıştı. İstanbul polisi 2003 yılında Sedat Peker ve adamlarına yönelik olarak "Kelebek" operasyonu düzenlemişti. Yener Keskin ile Muzaffer Tekin arasında geçen ilk
telefon görüşmesinin metni:
Y.K: Komutanım saygılar.
M.T: Sağ ol. Her şey yolunda mı?
Y.K: Komutanım askerlik sorunu dışında her şey yolunda.
M.T: Tamam halledeceğiz. Benden haber bekle.
Y.K: Sağ olun komutanım, ellerinizden öpüyorum.
Bu görüşmeden 2 gün sonra Muzaffer Tekin, Yener Keskin'i arayarak kendisinin işlemleri ile ilgili bilgi veriyor. Telefon tutanaklarından Muzaffer Tekin, Jandarma'da görevli
Binbaşı Ali Dilek ile görüştüğünü; ancak evrakların Ankara'ya gittiği için bir işlem yapılamayacağını belirtiyor.
2002 yılının
Aralık ayında ise Muzaffer Tekin, Sedat Peker'in adamlarından Boğaçhan Murathan'ı arayarak cezaevindeki bir adama yardımcı olmaları direktifini veriyor. İşte o telefon görüşmesi:
M.T: Bak bu çocuk bizim adamımız.
Muhammed Sadun, buna sahip çıkın.
B.M: Tamam abi. Hangi cezaevinde?
M.T: Paşakapısı Cezaevi'nde yatıyor. Bak kollayın bu çocuğu, yanlış yapmasınlar.
B.M: Tamam komutanım. Merak etmeyin
9
Şubat 2004'te saat 11.34'te ise Sedat Peker'in adamlarından Gaffar
Kardemir ile X kişi arasında geçen konuşmanın konusunu ise Muzaffer Tekin oluşturuyor.
G.K: Bi şey diyicem.
X: Buyur. G.K: Dedi ki ben aradım işte ağanın haberi var mı yok mu bu işten? Dedim ki ağanın haberi yok. Haberi olması gerekiyorsa haberi olur dedim. Dedi ki, bu dedi reise yakın. Abi dedim yanlış anlaşılma var galiba. Ben reisin evladı gibiyim, en azından kendimi öyle görüyorum. Benim başkalarını dolandırmaya hakkım var mı, reisin yakınıyım diye. Söyler misin abi dedim borcu vermiyor arkadaş 4 ay olmuş, daha ne istiyor bu adam. Tüccar için 3-4 ay büyük zamandır. O zaman dedi ki, bu akşam görüşeceğim. Bunun bi abisi var. Muzaffer
Albay. Emekli.
X: Kimin? G.K: Muzaffer diye birisi var.
X: Kimin ama? G.K: Bu Muzaffer Tekin, Ali Rıza Tekin'in kardeşi.
X: Hı hı.
Yüzbaşı Muzaffer Tekin’le konferansta tanıştım
Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Derneği (VKGBHD) Genel Başkanı
Taner Ünal, eski yüzbaşı Muzaffer Tekin’i tanıdığını, Alparslan Arslan’la hiçbir ilişkisinin bulunmadığını söyledi. Danıştay saldırısının ardından zanlıların ifadeleriyle gündeme gelen VKGBHD Genel Başkanı Taner Ünal,
dernek merkezinde düzenlediği basın toplantısında saldırgan Arslan’ı ‘meczup’ olarak nitelendirdi. Ünal, “Bir meczup çıkıyor. Arkasında NATO güçleri dediğimiz, gladyo dediğimiz birtakım güçlerin desteğiyle eylem yapıyor. Türk milletinin milli birliğine, vatanın bölünmez bütünlüğüne yönelik, siyasi istikrarı bozmak için, hükümet krizleri meydana getirmek için bir eylem yapıyor. Bu hareket kime yaramıştır? Kime zarar vermiştir? Bu hareket aynı zamanda hükümete karşı yapılmıştır.” diye konuştu.
Hükümetin bu konuda izlediği tutumu beğendiğini belirten Ünal, “Bunun derininde, en derininde kim varsa bulunmalıdır.” dedi. Arslan’ın yakalandığında üzerinde VKGBHD’nin kartviziti çıktığı yönündeki iddiayı yalanlayan Ünal, ne Arslan’ın ne de Muzaffer Tekin’in, dernekle ilişkili yayın organı Türkeli dergisinde yazı yazmadığını savundu. Alparslan Arslan’ı hiçbir şekilde tanımadığını ancak Tekin’i tanıdığını söyleyen Taner Ünal, Tekin ile 13
Mart 2005’te İstanbul’da
Vali Erol Çakır Öğretmenevi’nde verdiği bir konferansta tanıştığını kaydetti. Ankara, Cihan
Sauna ile Danıştay baskınının ortak ismine
arama kararı
Danıştay 2. Daire Başkanlığı’na dönük silahlı saldırıyla ilgili yürütülen soruşturmada Ata Ocakları eski Başkanı Ayhan Parlak hakkında arama kararı çıkarıldı. Sauna Çetesi’ne yönelik yürütülen
Küre soruşturmasında da adı geçen Parlak, Danıştay baskını ile Sanuna Çetesi soruşturmasında kesişme noktası olarak ortaya çıkmıştı. Sauna Çetesi’ne dönük yürütülen Küre soruşturmasında tutuklanarak cezaevine konulan eski başkomiser Tamer Topsakal ile Ayhan Parlak’ın irtibatlı olduğu tespit edilmişti. Parlak’ın aracında ‘
Glock’ bulunmuştu
Sauna soruşturmasında tutuklanan eski başkomiser Tamer Topsakal, Emniyet’te görev yaparken
PKK örgütünce uyuşturucu pazarı sebebiyle Almanya’da öldürülen
Ertuğrul Yılmaz soruşturmasını yürütüyordu. Ancak başkomiserin yürüttüğü soruşturma dosyası başkent polisinin 2004 yılında yürüttüğü bir operasyonda ortaya çıkmıştı. Son olarak Ata Ocakları eski Başkanı Ayhan Parlak’ın kullandığı cipi durduran oto hırsızlığı bürosu ekipleri, aracın içinde Danıştay baskınında da kullanılan Glock
marka silahlar ve polisin Ertuğrul Yılmaz soruşturmasıyla ilgili dosyasını bulmuştu. Ayhan Parlak’la bağlantısı telefon
kayıtlarıyla ortaya konulan Tamer Topsakal, meslekten ihraç edilmişti. Küre soruşturmasında tutuklanan Tamer Topsakal’ın irtibatlı bulunduğu Ayhan Parlak’ı polis şimdi her yerde arıyor.
Öte yandan Danıştay’a silahlı saldırıda bulunan Avukat Alparslan Arslan’ın aracında bulunan çekleri kesen Atilla E., polis tarafından yakalandı. Atilla E.’nin Arslan’ın hamiline 20 bin YTL’lik bir çek kestiği belirlendi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’nde sorguya alınacak E.’ye çekleri hangi amaçla kestiği sorulacak.
Kameralar saldırıdan bir gün önce bozulmuş
Danıştay girişindeki görüntü kayıt sisteminin silahlı saldırıdan bir gün önce
arızalandığı, arızanın “teknik nedenden kaynaklandığı'' belirlendi. Danıştay 2. Dairesi'ne yönelik saldırının ardından yapılan inceleme sonucu, Danıştay girişinde bulunan görüntü kayıt sisteminin saldırıdan bir gün önce 16
Mayıs Salı günü saat 16.00'da arızalandığı saptandı. Danıştay yetkilileri, sistemi kuran firma temsilcileriyle arızanın neden kaynaklandığı konusunda dün bir toplantı yaptı.
Bilgisayar hafızasını inceleyen firma yetkilileri, “Arızanın dışarıdan bir müdahaleyle olmadığını, teknik bir nedenden kaynaklandığını'' belirlediler. Yetkililer, arıza nedeniyle bilgisayarın harddiskindeki önceki kayıtların da silindiğini bildirdi.
Görüntü kayıt sisteminin daha önce de birkaç kez arızalandığı, her defasında sistemi kuran firmanın arızayı giderdiği öğrenildi.
Danıştayda, yeni bir güvenlik sistemi kurmak için çalışmalara başlanacağı bildirildi. Danıştay girişinde ve çevresindeki güvenlik önlemleri de artırıldı. Öte yandan, Danıştay Başkanlığının Emniyet Genel Müdürlüğü’ne Danıştay binası ve çevresinde güvenlik önlemleri alınmasına yönelik geçen yıl eylül ayında 3 ayrı yazı yazdığı öğrenildi. Alınan bilgiye göre, Danıştay Başkanlığı’nın, Nisan 2006'da Emniyet Genel Müdürlüğüne yazdığı yazıda da, Ihlamur Sokakta bulunan taksi durağına yönelik saldırıda 4 Danıştay çalışanının yaralandığına işaret edilerek, hakim ve savcılara yönelik herhangi bir saldırı ihtimaline karşı gerekli önlemlerin alınması istendi. Ankara, aa
Danıştay 2. Daire’ye 5 yeni üye görevlendirildi
Danıştay Başkanlar Kurulu, Danıştay 2. Dairesi’nin çalışmalarını sürdürmesi için diğer dairelerden 5 üye görevlendirdi. Alınan bilgiye göre, Danıştay Başkanlar Kurulu, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu’nun başkanlığında yaptığı toplantıda, Danıştay 2. Dairesi’nin çalışmalarına devam etmesi için heyet oluşumunun nasıl gerçekleşeceğini görüştü. Başkanlar Kurulu, diğer dairelerden 5 üyeyi 2. Dairede görevlendirdi. Danıştay 2. Dairesi başkanlığına en kıdemli üye Kamuran Erbuğa vekalet edecek. Heyet, Erbuğa’nın başkanlığında çalışmalarını sürdürecek.
ZAMAN / AA