Esrarengiz ölümdeki soru işareti

Mustafa Ünal, hakkında birçok şey yazılıp çizilen ve esrarengiz bir şeklide ölen Albay Abdülkerim Kırca'nın ölümündeki soru işaretlerini yazdı.

Esrarengiz ölümdeki <b>soru işareti</b>

Albayın ölümü 'Sır intihar' diyen de var, 'esrarengiz ölüm' diyen de. Haksız da değiller. Olayın üzerinde bir şüphe bulutu var. Terörün memleketi kasıp kavurduğu o zor günlerde en ön safta mücadele etmiş biri Albay Abdülkerim Kırca. Bölücü teröristlerle girdiği çatışmada yaralandığı için malulen emekli olmuş. O günden beri tekerlekli sandalyeye mahkûm. Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 'Devlet Övünç Madalyası' ile taltif etmiş. O günün fotoğrafına bakıyorum, yüzünde ödül almanın mutluluğu yok, acı bir durgunluk dikkat çekiyor. Güneydoğu'da kimi faili meçhul cinayetlerin sorumlusu olduğu iddiası gündeme gelmiş. Yeni değil, ödül aldığı günlerde, 5 yıl önce yani. Hatta Susurluk raporlarında adı geçmiş. İddialar üzerine hakkında dava da açılmış. Ergenekon kapsamında aranan emekli general Levent Ersöz'ün yakalanması üzerine 'Güneydoğu ve faili meçhuller' gündeme gelince Kırca'nın ismi yeniden hatırlandı. Haberler güncellendi, bazı gazetelerde yer aldı. Bu da gayet doğal... Medyaya yansıyan yayınlar yeni ve bilinmeyenleri haber vermiyor, eski iddiaları son tartışmalar ışığında anımsatmaktan ibaret. Bu yayınlarla Kırca'nın intiharı arasında doğrudan bağlantı kuranlar oldu. Haberlerden etkilenmiş olabilir. Ana neden bu mu bilmiyoruz. Kırca hakkındaki bilgiler yetersiz. Zor ve sıkıntılı günler geçirdiği ortada. Acaba psikolojik problemleri var mıydı? Kırca, sıradan bir isim değil. Terörün en yoğun olduğu dönemde Güneydoğu'da görev yapmış. Üstelik varlığı uzun süre tartışılan JİTEM'in yetkilisi olarak... Hakkındaki iddialarla ilgili yargı safhası önemliydi. Üç yıl önce başlayan davada pek yol alınamadığı anlaşılıyor. Keşke iddiaların doğruluğu veya yanlışlığı açıklığa kavuşabilseydi. Gazeteler 'sır intihar' başlığı atarken bir kuşkuyu dile getiriyor aslında. Kuşku şu: Kırca'nın ölümü gerçekten intihar mı? Yoksa başka ihtimaller mi söz konusu? Olay sırasında evde başka birileri var mıydı? İlk anda savcı ve polis ekibi eve niye alınmadı? Şüphelerin ortadan kalkması için olayın çok yönlü araştırılması lazım. Aksi bir bulgu yok, ancak kuşkuların dağılması için derinlemesine tetkik şart. Kırca hakkındaki haberler üzerine Genelkurmay dün bir açıklama yaptı. Açıklamayı 'medyaya muhtıra' diye yorumlayanlar oldu. Doğrusu üslup ve içerik sert. Askerin Kırca'yı sahiplenmesi doğal, buna kimsenin itirazı olamaz. Nitekim bu sahiplenme Kocatepe Camii'ndeki cenaze merasimine de yansıdı. TSK'nın üst yönetimi, tam kadro cenazedeydi. Genelkurmay açıklamasında yer alan 'medyanın üzerine düşen görevleri yerine getirmek üzere gerekli tedbirleri alma zamanı' vurgusuyla neyi kastettiğini anlamakta zorlandığımı söylemeliyim. 'Kişi ve kurumların yargısız infaza tabi tutulması, yargı kararı beklenmeden suçlu ilan edilmesi' ne yazık ki bu topraklarda sıkça karşımıza çıkan bir durum. Bazen kurumlar yargısız infazın bizzat faili olabiliyor. Genelkurmay, açıklamasında bir itirafçının Kırca hakkında dile getirdiği iddiaları kastediyor. Bu iddialar için 'yazılmasın' demek ne kadar doğru? Adı üzerinde iddia... Ve dosya yargıya taşınmış. Eğer iddiaların doğruluk payı yoksa yargıdan döner. Televizyonlardan gazetelere kadar medya sorumlu yayıncılıkla mükellef. Olayların aydınlatılması, karanlıkta kalmaması da medyanın görevi değil mi? Ağır iddialara medyanın kayıtsız kalması, duymazlıktan gelmesi beklenebilir mi? Medya, sansür veya karartma yapabilir mi? Genelkurmay'ın Kırca'yı sahiplenmesi normal ancak medyaya çekidüzen vermeye kalkışması doğru değil. Hepsinden önemlisi, Kırca'nın intiharı sır olarak kalmamalı... MUSTAFA ÜNAL-ZAMAN
<< Önceki Haber Esrarengiz ölümdeki soru işareti Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER