Alkoç, "12 Eylül 1980 askeri darbesiyle demokrasi üzerine kurulan vesayetin, 12 Eylül 2010'da kaldırılarak milletin özgürleşmesinin, devletin sivilleşmesinin, üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünün sağlanmasının, idari yargının yürütme erkinin alanını taciz etmesinin önüne geçecağine inandığımız anayasa değişikliği paketine 'Evet' diyeceğiz." şektlinde konuştu. Memur-Sen il binasında bir basın toplantısı düzenleyen Süleyman Alkoç, Türkiye'nin ve Türk milletinin yaşadığı sıkıntıların temel sebebinin demokrasi üzerindeki vesayet olduğunu, seçilenlerin icraatta bulunmasına fırsat verilmediğini, her seferinde seçilenler cezalandırılırken asıl sorumluların aynı makamları işgal etmeyi sürdürdüğünü ifade etti. Toplumu kontrol altına almak ve tahakküm etmek isteyen zihniyetin taraftarları ve taşeronlarının, yolun sonuna geldiklerini, denizin bittiğini anladıkça daha saldırgan, daha insanlık dışı tavırlar sergilediğini belirten Memur-Sen İl Başkanı Alkoç, "Bu saldırgan çırpınışlarının, egemenliklerinin sona eriyor ve güçlerinin tükeniyor olmasından kaynaklandığını biliyoruz. Milletle güreşe tutuşmak çılgınlığına girişenler için yenilgi dışında bir seçenek yoktur. Ülkemizin küresel ve bölgesel sorunlara çözüm üretme gücü elde ettiği son dönemde bu durumdan rahatsız olanlar ve onların taşeronları, bu sefer hakettikleri cevabı alacaktır. Bu millet, artık teröre binlerce can verdiğini ve terör yüzünden milyarlarca lira kaynağını heba ettiğini farketmiştir. Terörün sadece askeri yöntemlerle çözülemeyeceğini görmüştür. Demokratikleşmeye, sivilleşmeye ve özgürleşmeye yönelmiştir. Bu durumun sonucunda son 50 yılın en önemli metni olarak değerlendirdiğimiz ve 12 Eylül 2010 tarihinde referanduma sunulacak anayasa değişikliği paketi ortaya çıkmıştır." şeklinde konuştu. Ddemokrasi için sandığa gidip "Evet" diyeceklerini vurgulayan Alkoç, şunları söyledi: "Kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanınmasına, kadınlara, yaşlılara, çocuklara, özürlülere, gazilere ve şehit yakınlarına pozitif ayrımcılık sağlanmasına, kişisel verilerin anayasal güvenceye kavuşmasına, yurt dışına çıkma hürriyetine ilişkin sınırlama yetkisinin kapsamının daraltılmasına, vatandaşların kamu hizmetleriyle ilgili başvuru ve şikâyetlerinin Kamu Denetçiliği Kurumu aracılığıyla hızla sonuçlandırılmasına, Yüksek Askeri Şûra kararlarına karşı yargı yoluna başvurma hakkı sağlanmasına, memurlara uygulanan uyarma ve kınama cezalarına karşı yargı yoluna başvurma yasağının kaldırılmasına, idari yargının, yürütme yetkisini gasp etme aracı olarak kullandığı yerindelik denetimine son verilmesine, asker kişilerin belli suçlarda sivil mahkemelerde yargılanmasına, Anayasa Mahkemesi'nin yapısının değiştirilmesine, Türkiye'nin AİHM kararlarına bağlı olarak milyarlarca lira tazminat ödemesini engelleyecek şekilde Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı getirilmesine, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarının görevleriyle ilgili suçlardan dolayı nasıl yargılanacaklarına ilişkin belirsizliğin giderilmesine, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda geniş tabanlı üye profili sağlamak üzere ilk derece mahkemelerinde görevli hakim ve savcıların da üye olmasına, 12 Eylül 1980 darbecilerinin, destekçilerinin ve kararlarının yargılanmasına yönelik hükümlerin yer aldığı değişiklik paketi, ülkemiz ve insanımıza terörden kurtulmak, daha demokrat ve özgür bir Türkiye'de yaşamak, insanı ve insan haklarını esas alan bir devlet oluşturmak gibi fırsatlar verecektir. İnanıyoruz ki vatandaşlarımız. bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirecektir. Bu toprakların çimentosu, kardeşliktir. Bu milletin mayasında ve özünde dayanışma, yardımlaşma ve paylaşma vardır. Bu ülkenin ve insanlarının hamurunda var olan bu kardeşliği ortadan kaldırmaya kimsenin gücü yetmez. Hiçbir kirli oyun, hiçbir kirli tezgâh birlikte kardeşçe yaşamayı başarmış bu milleti bölüp parçalayamaz ve ayrıştıramaz."