Zaman ilerledikçe bu merkez kadında çocuğa, erkekte ise işe kaymaya başlar.
Çocuk sahibi olamayan kadınlar da yaşamını ev ile ilgili meşguliyetlerle doldurur. Böylece belirli bir sıra ve kurala göre hayat sürmeye başlanır. Psikolog
Merve Tunay'a göre bu monotonluk evlilikte sevgi ve saygı bağlarının kopmasına sebep oluyor.
Çiftlerin sadece sofra ve televizyon başında
vakit geçirdiğini ifade eden Merve Tunay birlikte yaşayan ama birbirinden haberdar olmayan çiftlerin ortaya çıktığını belirtiyor. Tunay, "Aile sadece akşamları bir araya gelebiliyor. Ancak bu zaman diliminde de sadece televizyona odaklanılıyor. Bu durum her gün aynı şekilde tekrarlanıyor. Tatil günlerinde de çiftler herhangi bir paylaşım içine girmiyor. Bir süre sonra çiftler karşılıklı ya da tek yönlü olarak bu monoton hayattan şikâyet etmeye başlıyor. Çiftler birbirleriyle
iletişim kuramamaya ve buna bağlı olarak da birbirinin ihtiyaçlarını anlamamaya başlıyor.
Evlilikte sevgi ve saygı bağları kopuyor." diyor.
Tunay, zamanla birbirini anlamayan, birbirinin istek ve arzularına saygı duymayan çiftin hayatlarındaki bu boşluğu farklı şeylerle doldurmaya çalışacaklarını dile getiriyor. Tunay'ın verdiği bilgilere göre bu boşluk şu şekillerle dolduruluyor: Çocukla aşırı ilgilenme, iş hayatına çok fazla önem verme, arkadaşlarla gereğinden fazla vakit geçirme, içe kapanıp hayattan uzaklaşma. Öte yandan monoton bir evlilik, çiftleri boşanmaya kadar götürebiliyor. Birçok danışanının eşinin monoton davranışları nedeniyle boşanmaya karar verdiğini söyleyen Tunay, "Danışanlarım, eşlerinden monoton davranışlar dışında ufak tefek farklılıklar sergilemelerini istiyor. Çiftler evliliklerinde monotonluğu sezdikleri an birbirleriyle iletişime geçmeli ve ihtiyaçlarını ifade etmeliler." şeklinde konuşuyor.
KADINLAR EŞLERİNİN İLGİSİZLİĞİNDEN, ERKEKLER İSE AYNI ŞİKAYETLERİ DİNLEMEKTEN DERT YANIYOR
Psikolog Merve Tunay'a göre kadınlar, eşlerinin işten geldikten sonra kendileriyle ilgilenmek yerine TV başına geçerek günü sonlandırmalarından şikâyet ediyor. Ayrıca çocukların tüm sorumluluklarının kendilerine verilmesi ve bu nedenle kendilerine ait bir hayatlarının olmadığından dert yanıyor. Kadınlar, bu sorumlulukların uyanır uyanmaz belli bir düzende başlayıp her gün sırayla devam ettiğini, böylece evliliklerinin monoton bir hal aldığını söylüyor.
Erkekler ise eşinin her sabah aynı yüz ifadesiyle uyanmasını, aynı şikâyetleri gün içerisinde sürekli tekrarlamasını rahatsız edici buluyor. Bu davranışlar nedeniyle özgüveni azalan erkek, her şeyin tekdüze devam ettiği, heyecanın olmadığı bir evlilikten şikâyet etmeye başlıyor.
Evlilikte monotonluk nasıl aşılır?
Eşinizle iletişim kurun. İletişimde 'sen dili' yerine 'ben dili' kullanın. Sen dili ile kurulan cümleler içerisinde
eleştiri sinyallerini barındırır, bu da karşı tarafta kendini savunmayı harekete geçirir.
Eşinizin çeşitli hobilerini paylaşın ya da en azından hobileri karşısında eleştirel olmayın.
Empati kurun. Çünkü eşi tarafından anlaşılmayan taraf bir süre sonra kendisini anlatmaya çalışmayacak ve çiftler arasında uzaklaşmalar başlayacaktır.
Evliliğinizi zaman zaman
küçük değişikliklerle renklendirin. Değişiklik isteyen taraf bunu açıkça ifade etmeli, anlaşamadığı noktada ise tartışıp bir çözüm bulmalı.
Eşler birbirlerinden şikâyet etmeye başladıkları anda öncelikle kendileri değişmeli.