Eyvah kızım hıristiyan oldu
Kız kardeşim elinde bavulu, Aydın-
İstanbul otobüsünden yeni inmiş, telaş ve panikle anamgilin kapısından içeri girdi.
İki gözü iki çeşme.
‘Eyvahlar olsun abiii. Kızım hıristiyan olmuş!’
Hopalaaa...
Ulan, hafta sonu çoluk çocuk ‘anamgil’in evinde bir araya gelmiş, güzel bir kahvaltı yapacağız kafasındayız.
Haydi bakalım, daha patates kızartmasından bi çatal bile alamadan ‘Güüümmm!’
Sofranın ortasına bir ‘
bomba’ düşüyor.
Arkadaş, vukuatsız bir haftasonumuz geçsin be!
Kardeşim Fatih’le kızkardeşimin koluna giriyoruz, oturtuyoruz.
Yok
arkadaş, kızkardeşim gözündeki bütün muslukları, vanaları açmış, ağlayıp duruyor.
‘Eyvahlar olsun kızım hıristiyan olmuş!’
* * *
Masadaki herkes şok!
İyi de; Güzel kardeşim, ‘kızım’ dediğin yeğenimiz, yanımızda sofrada bizimle beraber oturuyor.
Nereden çıktı şimdi bu mevzu?
Güldüm güleceğim neredeyse.
Fakat karşımda gözlerinden ‘on on’ döken kızkardeşim var, ayıp olacak.
Hemen ortalığı toparlamak için işi espriye vuruyorum.
‘Yahu ne var canım bunda, Hazreti İsa bizim de peygamberimiz’
Küçük kardeşim Fatih de ‘gırgır’a vuruyor.
‘Ablacım ateist olsa, budist olsa daha mı iyiydi, hiç olmazsa hıristiyan olmuş’
Gene ben lafa giriyorum;
‘Kardeşim, bi dur, bi sakin ol. Burası İstanbul.
Bi sürü ipten kazıktan kurtulma adam dolanıyor.
Kızın ‘hapçı’ olmamış, ‘esrarkeş’ olmamış, ‘alkolik’ olmamış.
Yatıp kalkıp dua edeceğine, sen kalkmış ‘Hıristiyan olmuş’ diyorsun. Hele bir anlat bakayım şu mevzuyu baştan.’
* * *
Efendim hadise şu;
Yeğenim, yani kızkardeşimin kızı,
ailesiylen birlikte Aydın’da otururken üniversiteyi kazanıyor.
Okul İstanbul’da.
Çantasını, bavulunu topluyor, okumak için İstanbul’a geliyor.
Burada akrabaları varken ‘
yurt’larda falan kalacak değil ya.
Anneannesinin yanına yerleşiyor.
Hem anama yaren oluyor, hem de okuyor.
Yıl ortası
tatilinde de, özlediği için Aydın’a, ‘annesigil’in yanına gidiyor.
Annelerin huyudur.
Çocuklarının çantasını falan karıştırırlar çaktırmadan. Çünki onlara göre karşılarındaki insan hala ‘bebek’tir.
Neyse, kızkardeşim yeğenimin çantasını karıştırırken bir ‘
İncil’ buluyor.
Kendi kendine kıllanıyor.
Kızcağızı sorguya çekiyor.
O da gayet normal bir şekilde açıklıyor.
‘Annecim, ben ‘
Sanat Tarihi’ bölümünde okuyorum. ‘İkonografi’ dersinde ‘Eski Ahit’ istediler, bulamadığım için bunu aldım’
Neyse, mevzu kapanıyor. Yeğenim tatil bitiminde tekrar İstanbul’a dönüyor.
* * *
Gelgelelim ‘konu kapandı’ derken aslında kapanmıyor.
Kızkardeşim ‘Bu kızın çantasında İncil’in ne işi var?’ diye kafasında kurdukça kuruyor.
Konu komşuya bahsediyor.
Onlar da ‘Amman kardeeş, İstanbul’da bi sürü
misyoner varmış, ‘kilise ev’ varmış. Senin kızını
Hristiyan yapmış olmasınlar?’ diye veriyorlar gazı, ateşi.
Bunun üzerine kadıncağız alıyor bavulunu, atlıyor otobüse, ‘yallah’ İstanbul’a.
Kahvaltı soframıza ‘bomba’ gibi düşüyor.
‘Eyvahlar olsun kızım hıristiyan olmuş!’
Antiparantez; Bir hususu açıklamam lazım.
Bizim aile enteresan bir ailedir. Her görüşten insan vardır. Mesela ‘Kızım hıristiyan olmuuş!’ diye ağlayan kızkardeşim, mutaasıp biri değildir. Koyu bir
CHP’lidir, kadın yürüyüşlerine falan katılır.
Yani başı açık,
modern bir ‘
Cumhuriyet kadını’dır.
Buna rağmen böyle bir mevzuya kafayı takıp, yollara düşmüştür.
* * *
Neyse;
Biz dönelim kahvaltı sofrasına.
Dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışıyoruz.
Kız kardeşimizi sakinleştirelim diye elimizden geleni yapıyoruz.
Yok... İnanmıyor.
Yeğenimi yanına çağırıyor.
‘Ölümü öp doğruyu söyle, hıristiyan oldun mu?’
Yeğenim de nihayetinde
genç bir insan sinirleri bozuluyor.
Çaktırmıyor amma.
Biz; gülelim mi, ağlayalım mı vaziyetlerindeyiz.
Kızı yanına çağırıyor, ‘Kelime-i şehadet’ getirtiyor, yeğenim getiriyor.
Gene inanmıyor.
‘İçinden getirmedin!’
Çaresiz bir vaziyette bir kızkardeşime, bir yeğenime bakıp duruyoruz.
Bir ‘İkonografi’ dersi işi taaa nerelere getiriyor.
Yeğenim bi ara mutfağa gidiyor, gözleri
yaşlı kızkardeşim yanıma geliyor.
‘Abii kızım sana emanet. Allahını seversen bi araştır, bu kız ‘kilise ev’lerin falan eline düşmüş olmasın?’
Kendi kendime düşünüyorum.
‘Ulan’ diyorum ‘
Türkiye’de binlerce ‘kilise ev’ olsa ne yazar?’
Sonra ayıkıyorum.
Karşımda ‘nal’ gibi televizyon duruyor. Bunun gibi milyonlarcası da başkalarının evinde var.
Televizyonlarda yüzbinlerce yabancı film oynuyor.
Ben kendi adıma, bütün Hristiyan adetlerini ezbere biliyorum.
Çünkü çocukluğumdan beri binlerce film, dizi seyretmişim.
‘Vampir’ filmlerinden ‘Kurtadam’ filmlerine kadar.
‘Dallas’ından ‘Küçük Ev’ine kadar.
Hepsinden birşey şuuraltıma yerleşmiş.
Bir kiliseye gitsem hiç yabancılık çekmem.
Bütün ritüellerini filmlerde görmüşüm.
Pazar ayinlerini, sofra dualarını, Noel kutlamalarını, günah çıkartmalarını, evlenme törenlerini, cenaze törenlerini...
Hepsini ezberlemişim.
Ezberlemişiz.
Vampir görünce ‘haç’çıkarılacağını bilmeyenimiz var mı?
* * *
‘Kızım hıristiyan olmuş’ muş.
Hadi canım...
‘
Kilise ev’ miş...
Hadi canım...
Durup dururken bir kahvaltı sofrasında şişiyorum.
(Vallahi de billahi de uydurduğum bir hikaye değil. Bu
kriz (!) bizzat ailemizde yaşanmıştır. Eksiği vardır, fazlası yoktur.)