Fazıl Say, bir
Alman gazetesinde yer alan görüşleri ve ardından yayınlanan haberler dolayısıyla merkezi Antalya'da bulunan
Kadir Dursun Prodüksiyon aracılığıyla yaptığı yazılı açıklamada, besteci ve piyanist yönüyle
Avrupa müzik kültürünü temsil etmesine rağmen, kökeni olan
Anadolu halk kültüründen hiç kopmadığını; bunu, herkesin bildiğini ifade etti.
Bütün eserlerinin halk kültürüyle yoğrulduğunu kaydeden
Fazıl Say, Avrupa Birliği'nin ''
Kültürlerarası Diyalog Yılı''nda kendisini ''Elçi'' unvanıyla görevlendirmesinin temelinde, bu özelliğinin yattığına dikkati çekti.
Fazıl Say açıklamasında, şunları kaydetti:
''Bütün bunlara karşılık bu
iktidar, bana ve müzik sanatına şimdiye kadar dostça davranmadı. 'Metin Altıok Ağıtı' adlı oratoryom dolayısıyla, iktidarın ilk kültür bakanı, çeşitli yöntemler kullanarak eserin
sansür edilmesini sağladı. Bu olayı, hiç unutamıyorum.
Müzik sanatını küçümsemenin başta gelen örneklerinden biri,
Milli Eğitim Bakanlığının önceki yıl okullarda müzik ve resim derslerinin kaldırılması girişiminde bulunmasıdır. Bizim milli eğitim sistemimizden sanat eğitimi dışlanamaz. Başka bir olumsuz örnek ise Türkiye'nin bugün on bin müzik öğretmeni açığı bulunduğu halde,
lisans öğrenimini tamamlayan
genç müzikçilerimizin öğretmen olmasını önlemek için engeller
icat edilmesidir. Bunlar, basının ve halkın gözünden kaçmış olabilir ama, müzik benim mesleğim; benim gözümden kaçmadı. '
Sanatçı, alnında ışığı ilk hissedendir' özdeyişini, 'Sanatçı, karanlığın tehlikesini ilk hissedendir' anlamında da düşünebiliriz.''
''Orta Çağ karanlığının, bütün aydınlar gibi kendisini de kaygılandırdığını'' ifade eden Fazıl Say, açıklamasında, ''En çok da gelecek kuşaklar için kaygılanıyoruz. Eğer, günün birinde karanlık güçler Cumhuriyetimize ve ulusal değerlere hayat hakkı tanımazsa, onlara teslim olacak değiliz'' görüşüne yer verdi.
AA