Ergenekon tutuklusu
Adli Tıp eski üyesi Ümit Sayın'ın evinde Garih'in kanlı gömleğinin şeması ele geçirilmişti. Şemada Garih'in hem önden hem de arkadan aldığı
bıçak darbeleri gösteriliyordu
İşadamı
Üzeyir Garih'i öldürdüğü gerekçesiyle müebbet hapse mahkum olan Yener Yermez, cezaevinden Koru'ya gönderdiği
mektupta cinayetle ilgili çarpıcı
itiraflarda bulundu. Cinayeti üstlenmesi karşılığında kendisine 1.5 milyon dolar
teklif edildiğini söyleyen Yener, Ergenekon'da yargılanan eski
Adli Tıp görevlisi Ümit Sayın'ın otelde birlikte olduğu Meral'i bulup getireceğini söylediğini ileri sürdü. Yener, “Ancak iki gün sonra telaşlı bir şekilde gelip 'Yener, gerekli kişilerle görüştüm ancak şu an itibariyle ifadeni değiştirmeni istemiyorlar' dedi. Ümit Sayın cinayetle ilgili birçok sorunun cevabını biliyor' dedi.
MEKTUPLA İTİRAF
Halen
Kırıkkale F
tipi Cezaevi'nde cezasını çeken Yener Yermez, cezaevinden gönderdiği mektupla
cevap verdi. Yener Yermez, Fehmi Koru'ya hitaben yazdığı mektupta, cinayeti işlediğine yönelik senaryoyu kabul etmesi için ölümle tehdit edildiğini öne sürdü. Yener, Yeni
Şafak'ın sır cinayetin üzerindeki perdeyi kaldıran haberlerini teyid ederken bugüne kadar hiç bilinmeyen bilgilere yer verdi.
1.5 MİLYON $ VERECEKLERDİ
Mektubunu 7 ayrı başlık halinde yazan Yener Yermez,
Yeni Şafak'ın haberinde iddia edildiği gibi Üzeyir Garih cinayeti için kendisine 5 milyon dolar değil, 1.5 milyon dolar teklif edildiğini öne sürdü. Yermez, “5 milyon dolar bana değil, rahmetli
işadamı Üzeyir Garih'in belli peri-yodlar halinde bazı kişilere toplam
ödemiş olduğu miktardır. Bana cinayeti üstlenmem karşılığı vaad edilen miktar 1 milyon 500 bin dolar olup, kabul etmediğim taktirde ölümle tehdit edildim. Gerek ailemi gerekse kendi güvenliğimi düşünerek, cinayeti üstlenmek zorunda bırakıldım. Başka da çarem yoktu' dedi.
KOMUTANIM ERGENEKON'DA
Er olarak askerlik yaptığı
Hasdal Kışlası'na girerken yapılan üst aramasında kendisinden cep telefonu çıktığını, ancak cep telefonuyla ilgili hiçbir işlem yapılmadığını belirten Yener Yermez, “Nöbetçi
astsubay telefonu bana bir gün sonra verip 'Kusura bakma diğer askerlerin yanında böyle davranmak zorundayım' diyebiliyor. Tüm bunlar olurken şu an başka suçtan tutuklu olan bazı komutanlar, o tarihte bu kışlada görevliydi' dedi.
SUİKASTTE MERAL ŞÜPHESİ
Adli Tıp Kurumu'na sevkedildiği sırada o dönem kurumda görevli olan Ergenekon davasının sanıklarından Doç. Dr. Ümit Sayın'ın odasına gelerek kendisiyle konuştuğunu da anlatan Yener Yermez, "Dr. Ümit Sayın odaya gelerek bana cinayeti başka bir yöne çekmemi isteyen Meral'i bulup
mahkemeye getirebileceğini söylemiş ancak iki gün sonra telaşlı bir şekilde gelip 'Yener, gerekli kişilerle görüştüm ancak şu an itibariyle ifadeni değiştirmeni istemiyorlar' demiştir. Ümit Sayın'ın Meral'i tanıması, Adli Tıp'ta görevli olması, görüştüğü kişilerin taleplerini bana bildirmesi, ifademi başka bir yöne çekmemi istemesi ve sonradan vazgeçmeleri tüm bunları yapan kişinin Garih cinayetiyle ilgili bir çok cevapsız sorunun cevabını bildiğini göstermektedir' dedi.
Cinayette Ergenekon parmağı
Üzeyir Garih'in yakın arkadaşı iş adamı Doğan Kasadolu Ergenekon Savcısı'na verdiği dilekçede Üzeyir Garih'in öldürüldüğü gün torunun polisler tarafından kaçırıldığını ve cinayetin üzerine gitmemeleri için ailenin 'Katil bu çocuk olur' diye tehdit edildiğini ileri sürmüştü. Bu iddiaların üzerine Yeni Şafak Garih cinayetindeki sır berdesini aralamıştı. İddialara göre Garih Ergenekon örgütüne düzenli olarak
bağış yapıyordu. 1995'te Azerbeycan'da Elçibey'i iktidara getirmek için
Haydar Aliyev'i devirmeyi planlayan Ergenekon, Garih'ten
finans desteği istedi. Ancak Garih, para vermedi. Ergenekon da Garih'in öldürülmesine karar verdi. Garih'i öldürmek için Hasdal Kışlası'nda askerlik yapan er Yener Yermez seçildi. Yermez, kışlada
Tuncay Güney'le
dolandırıcılık işine karışan Teğmen Murat Oğuz'un çaycısıydı. Ergenekon tutuklusu Emekli
Albay Fikri
Karadağ da Mekanize
Alay Komutanı'ydı. Ergenekon tutuklusu
Oktay Yıldırım da Hasdal Kışlası'nda astsubaydı.
Kadın kanı araştırılmadı
Yakalandıktan sonra yargılamanın yapıldığı
Eyüp 2.
Ağır Ceza Mahkemesi'ne, 'Meral' isimli bir kadınla ilgili ifade verdiğini, bu kadınla aynı otelde kaldıklarına, bulunabileceği yerleri mahkemeye anlatmasına rağmen kadın hakkında hiçbir araştırma yapılmadığına dikkat çeken Yener Yermez, mektubunda 'Aynı otelde kaldığım kadınla ilgili niçin araştırma yapılmıyor? Tutanaklara dahi geçmiyor. Olay mahallinde Adli Tıp ve
Polis Kriminal Laboratuvarı'nın kayıtlarına ve tespitlerine göre bir kadının kanı tespit edilmiştir. Ama mahkeme bunu bile dikkate almamıştır. Tutanaklara bile geçmemiştir' ifadelerine yer verdi. Garih'in yakın arkadaşı Doğan Kasadolu'nun 8 yıl sonra bildiklerini anlatarak cinayeti Ergenekon ile ilişkilendirmesi karşısında ailenin konuşmamasının düşündürücü olduğunu belirten Yermez 'Hatırlarsınız olaydan hemen sonra 13-14 yaşlarında bir çocuk gözaltına alındı. Bu çocuk bu adamı öldüremez diye sesler yükselmeye başlayınca aradan 24 saat geçmeden benim ismim telaffuz edilmiştir' dedi.
Orijinali cezaevinde
Kırıkkale
Cezaevi'nden 19
Aralık 2008'de '139-139-1' kabul numaralı olarak
Avrupa Yakası Posta İşletme Müdürlüğü'ne gelen 2 sayfalık
faks mektubunun gönderici kısmında, 'F-Tipi Cezaevi A-T-11
Hacılar PTT. Yener Yermez' yer alıyor. Cezaevinden bir yetkili mektubun orijinalinin kendilerinde bulunduğunu teyit etti.