Yargıtay, bugünkü oturumunda, geçen yıl ekim ayında Gent Mahkemesi tarafından verilen kararı iptal ederken, dosyayı farklı hakimlerden oluşacak bir
mahkemeye yönlendirdi.
Sabancı ailesinin
avukatı Fernand Schmitz, karardan duyduğu memnuniyeti ifade ederken, Gent Mahkemesinin geçen yılki kararının geçerliğini yitirdiğini, dosyanın, aynı mahkemede, ancak farklı hakimler tarafından ''sıfırdan'' tekrar ele alınacağını belirtti.
SAVCI KAYBETTİ
Belçika Savcılığı,
Yargıtay oturumları sırasında Gent Mahkemesi kararını
destekleyen,
teröristin Belçika'da yargılanamayacağını savunan bir tavır izliyordu. Yargıtay oturumunda teröristin Türkiye'deki suçlarından dolayı Belçika'da yargılanmasına karşı çıkan savcı, ''yeni gerekçelerden'' söz ederken, ''Türkiye'nin iade talebi bulunduğunu, bu talep
cevaplanmadıkça sanığın Belçika'da yargılanamayacağını'' ileri sürdü.
Savcının bu yaklaşımını ''art niyet'' olarak nitelendiren Sabancı ailesinin avukatı Fernand Schmitz, ''Savcılık teröristten yana'' diyerek, ''Terörist firar etmiş durumda. Dolayısıyla Türkiye'nin iade talebi yanıtlanamaz. Oysa yargı süreci Belçika'da başlatılmıştır ve sanığın gıyabında devam edebilir'' diye konuştu.
Avukat, bugünkü durumda adli açıdan teröristin yargılanabileceği tek ülkenin Belçika olduğuna dikkat çekti. Savcılığın ''inanılmaz bahanelerle dosyayı bloke ettiğini'' söyleyen Schmitz, Türkiye'nin iade talebinin reddedildiğini, bu
talebin 2004 yılında ve son olarak 20
Şubat 2006'da tekrarlandığını, ancak ''artık iade edilebilecek bir
sanık bulunmadığını, teröristin firarda olduğunu'' söyledi.
Schmitz, ''kalitesiz gerekçeler'' sunan savcılığın bazı belgeleri adaletten sakladığını belirterek, ''Belçika'nın iki seçeneği var: Sanığı iade edecek veya kendisi yargılayacak. İade talebi reddedildiğine ve iade edecek bir sanık olmadığına göre, yargılamanın Belçika'da yapılması gerekiyor'' dedi.
Avukat, savcılığın ve sanık avukatlarının dosyayı zaman aşımına uğratmayı
hedeflediğini de ifade ettiç Schmitz, Belçikalı hakimlerin ve savcıların bir ''Türk dosyası'' istemediğini, önyargılı davrandığını ve ayırımcılık yaptığını belirtti.
TÜRKİYE'DEKİ SUÇLAR
Sabancı Holding Otomotiv Grubu Başkanı
Özdemir Sabancı,
Toyota-Sa Genel Müdürü
Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe'nin 9 Ocak 1996 tarihinde öldürülmesinin zanlılarından olan terörist Fehriye
Erdal, 26
Eylül 1999'da, Belçika'da Neşe
Yıldırım adına düzenlenen sahte pasaportla yakalanmıştı. Belçika, Türkiye'nin iade talebini, idam cezasının yasalardaki varlığı nedeniyle reddetmiş ve bu arada teröristin siyasi sığınma başvurusunu da geri çevirmişti. Erdal, bir
yıl kadar
hapis yattıktan sonra bir evde gözaltına alınmıştı.
Belçika'nın Gent Mahkemesi, geçen yılın ekim ayı sonunda, terörist
Fehriye Erdal'ın Türkiye'de işlediği suçlardan dolayı Belçika'da yargılanamayacağı yönünde görüş bildirmişti. Gent Mahkemesi, 25 sayfalık gerekçeli kararında, Belçika
adaletinin Türkiye'de işlenmiş suçları yargılama yetkisi olmadığını ileri sürmüştü.
Gent Mahkemesi kararında, teröristin
Avrupa Terörizme Karşı Mücadele Sözleşmesi çerçevesinde yargılanamamasına gerekçe olarak, Sabancı suikastında kullanılan
silahın ''tam otomatik'' değil, ''yarı otomatik'' olması gösterildi. Sözleşmede, ''tam otomatik silah'' kullanılan eylemler hedef alınıyor.
Sabancı ailesi, Yargıtaya giderek son
itiraz hakkını kullanıyordu.Avukat Schmitz, bunun ardından, gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuracaklarını belirtiyordu.
Schmitz, Belçika'nın ''teröristleri bağrına basarak, koruyarak, onlara destek vererek başına dert aldığını'', ''terörizme karşı ortak mücadeleden söz edildiği bir dönemde teröristlere kucak açmanın yanlış olduğunu'' tekrarladı. Schmitz, Belçikalı hakimleri ''siyasi yaklaşımla'' suçlamayı ve ulusal ve uluslararası hukukun ihlal edildiğini söylemeyi sürdürüyor.
Terörist Erdal, Belçika'da işlediği suçlardan yargılanması çerçevesinde, geçen 28 Şubat'ta Bruges
Ceza Mahkemesi tarafından 4 yıl hapis cezasına çarptırılmış, ancak bu kararın açıklanmasından iki gün önce ''izini kaybettirmişti.''