‘Belge çiçek açmış yaz mı gelecek'
Taraf'ın ortaya çıkardığı
darbe belgesinin ardından köşe yazarları birbirinden ilginç yazılara
imza atmıştı. İşte o yazılardan bir demet:
Bekir Coşkun (Hürriyet-17 haziran):
Demek ki Genel
kurmay'daki
subay,
yazıcıya “Darbe planı yapalım” dedi.
Yazıcı “Kaç
kopya olsun
komutanım?” diye sordu.
Komutan “Üç...” dedi: “Biri
avukat arkadaşa gidecek, birisi Taraf Gazetesi'ne, biri de zaten gizli...”
Yazıcı
selam çaktı, oturup yazdılar.
Bitince subay komutana koştu:
“Komutanım adı ne olsun?..”
“Neyin?..”
“Darbenin... Yapmıyacak mıyız?..”
“Yapacaz...”
“Darbenin adı olsun ki, ne yaptığımızı bilelim...”
Sonunda gizli şifreli, kimsenin anlayamayacağı bir isim buldular:
“AKP ve
Fethullah Gülen'i bitirme planı...”
Komutan sordu:
“Ne olduğu anlaşılıyor mu?..”
Öbürü yanıtladı:
“
Hayır komutanım, hiç anlaşılmıyor... Sanki başka bir şeyin şeyiymiş gibi belli bile değil...”
Komutan sevindi:
“Şifreli ya...”
İki gündür onu düşünüyorum;
Genelkurmay'ın
darbe planı herhangi bir avukatın bürosunda ne arıyor?..
Doğrusu belgenin başlığı da ilgimi çekiyor:
“AKP ve Fethullah Gülen'i bitirme planı...”
Levazıma
bulgur alımı emrini gördüğümüzde, iki gün “LK-BAT”ın bizim
akşam yiyeceğimiz bulgur pilavı ile ne ilgisi olduğunu düşünmüştük.
Sonra anlamıştık ki “Levazım Komutanlığına-Bulgur Alma Talimatı” yani; LK-BAT...
Ama darbe planı bu kadar açık ve net:
“AKP ve Fethullah Gülen'i bitirme planı...”
Neler oluyor sizce?..
Ergenekon davası,
emekli paşalara ve sıradan insanlara gerekeni yaptı. Ama TSK içindeki rütbelilere uzanamadı...
Bunun ön hazırlığı mıdır bu?..
Dilini tutamayan Bülent Arınç'ın halkın önünde daha geçen gün “Sıra büyüklerinde...” demesinden tam on gün sonraya denk geliyor bu olanlar... Sıra büyüklerde mi?..
Yılmaz Özdil (Hürriyet- 26 haziran):
12 Haziran:
» Taraf, “
İrticayla Mücadele
Eylem Planı” belgesini, “AKP ve Gülen'i bitirme planı” başlığıyla manşetten yayımladı.
» Genelkurmay İletişim Daire Başkanı
Tuğgeneral Metin Gürak, “İddianın tüm yönleriyle incelenmesi için Askeri
Savcılığa derhal bir
soruşturma emri verildi” dedi.
14 Haziran:
»
Başbakan Erdoğan, “Demokratik bir ortamda AKP'ye karşı yapılan bu gayri hukuki sürece
seyirci kalamayız. Gereken ne ise bunların hepsi yapılacaktır” sözleriyle hükümeti
hedef alan
eylem planına tepki gösterdi.
15 Haziran:
»
Ergenekon davasını yürüten savcılar, “İrticayla Mücadele Eylem Planı” altında imzası bulunan Deniz Kurmay Kıdemli
Albay Dursun Çiçek'i ifadeye çağırdı.
» Askeri Savcılık belgeyi görmeden “Belgenin,
Genelkurmay Başkanlığı'nın herhangi bir biriminde hazırlanmadığına ilişkin kanaate varılmıştır” açıklaması yaptı.
» Aynı gün ikinci bir açıklama yapan Genelkurmay Başkanlığı, “Türk Silahlı
Kuvvetleri, daha önce de ifade edildiği üzere,
demokrasi ve hukuk devleti ilkeleri ile bağdaşmayan davranış ve düşüncelere sahip bulunan
personelini bünyesinde barındıramaz” dedi.
16 Haziran:
» AKP, eylem planıyla ilgili olarak
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Başbakan Erdoğan olayın peşini bırakmayacaklarını söyledi.
» Ankara'dan gelen askeri savcılar,
İstanbul'da Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla görüştü.
18 Haziran:
»
Habertürk Televizyonu'nda Fatih Altaylı'ya konuşan
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, “Belge doğruysa
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ emekli mi edilmeli?” sorusunu “Evet” yanıtını verdi.
19 Haziran:
» Belgeyle ilgili Jandarma'nın yaptığı kriminal incelemenin sonuçları açıklandı. Jandarma, metindeki imza ile
Albay Dursun Çiçek'in orijinal imzası arasında “Benzerlik var” dedi.
22 Haziran:
» Taraf, Albay Dursun Çiçek'in, askeri
savcılıkta verdiği ifadede farklı bir imza örneği verdiğini belgeledi. Jandarma'dan sonra Emniyet de bengenin üzerindeki imzanın Albay Çiçek'in “elinin mahsulü” olduğu sonucuna vardı.
24 Haziran:
» Askeri savcılık, Albay Dursun Çiçek hakkında “Belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin
şüpheli (Albay Çiçek) hakkında
delil bulunmadığından, soruşturma konusu olay ve Çiçek ile ilgili
itiraz yolu açık olmak üzere kovuşturmaya yer olmadığı” kararını verdi.
26 Haziran:
» Genelkurmay Başkanı
İlker Başbuğ, kuvvet komutanlarıyla birlikte düzenlediği basın toplantısında eylem planı için “kağıt parçası” dedi. Başbuğ, “Eğer
yeniden yargılama yapılacaksa bunu yine biz yaparız” ifadelerini kullandı.
1 Temmuz:
» Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılar tarafından ifadesi alındıktan sonra
mahkemeye sevk edilen Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek tutuklandı.
2 Temmuz:
» Kurmay Albay Dursun Çiçek, tutuklanmasının üzerinden 24 saat geçmeden tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Hikmet Bila (Vatan-24 haziran):
Komik bir
manzara... Bir o kadar da içler acısı... Biri havaya bir fotokopi attı, bütün
Türkiye,
rüzgarda uçuşan kağıt parçasının peşinde koşuyor.
Yakalamak için bir sürü insan kan ter içinde zıplayıp duruyor. Kiminin gömleği pantolonundan çıkmış, kiminin yakası açılmış, kiminin yanakları kızarmış... Birisi tam tuttum derken, rüzgar bir başka tarafa savuruyor. Hemen bir başkası başlıyor zıplamaya... İki ayağının üzerinde yaylanıp yukarı fırlayan, iki elini çırpıp yere düşenler mi istersiniz... Uçan kağıdın peşinden, iki kolunu iki yanında kanat gibi çırpıp havalanmaya çalışanlar mı dersiniz... Koskoca Türkiye'nin hali son günlerde bu...
(5 temmuz 2009 tarihli yazısı):
Bir “kağıt parçası” etrafında çıkarılan yangını körükledikten sonra, “Bu iş sıktı artık” diye kayıplara karışmak hangi sıkıntının yansımasıdır.
Türk ordusunun, düşmanla savaştığı günlerde içerden de saldırıya uğraması ilk kez olmuyor.
Kurtuluş Savaşı'nda bile yaşadı bu çifte saldırıyı... Yeterli deneyimi var. Zaten İlker Başbuğ da uğradıkları tüm haksız saldırılara rağmen, TSK'nın görevlerini aksatmadan yapacağını söylüyor. Yapacaktır da...
Ama siz... Bayanlar, baylar... Siz bir yere gitmeseniz iyi olur. Bilerek ya da bilmeyerek, “asimetrik harekat” a “
lojistik destek” sağladıktan sonra “asimetrik” olarak sıvışmak hiç de “etik” görünmüyor. “Sıkıldık, bunaldık” demeye hakkınız olduğunu da sanmıyorum.
“Nasıl oyuna geldik?” sorusuna kafa yorup
cevap aramak, yeniden kolları sıvamanın ilk adımı olabilir. Var mısınız?
Necati Doğru (Vatan-26 haziran):
Bu da böyle bir dönemdi; yenildi, içildi, konuşuldu, ker
evetine çıkıldı.
Hani Toros Dağları'nın yaylalarında göçerlik eden yörüklerin türküsü vardır; “Herkes yesin içsin... Aslı yok yaylasında davetimiz var bizim...” diye gider ve
tatlı tatlı dalgasını geçer... Yüreği hep coşkulu Toros yörüğünün türküsündeki benzetme gibi Fethullah demokratları da “aslı yok belgesinden” yediler içtiler. Aslı yok belge sızdırıldı. Palavra meyvesini verdi. Gökten elmalar düştü.
Belgenin aslı nerede? Koca
Türk Ordusu, askeri savcısıyla 12 gündür aradı, araştırdı; bulamadı...
(22 haziran tarihli yazısı):
Sonuca yaklaştık. Kim yazdı bu öcü belgeyi!
TSK'nin köstebeği mi!
Fethullahçı köstebek mi!
Gerçek
darbeci albay mı!
Yazdıranı yanı rejisörü kim?
Birinci adamı yok mu?
Yerli mi,
yabancı mı?
Türk mü, ABD'li mi?
MİT'ten mi CIA'dan mı?
....
Özüne inerseniz; bir haftadır “hangi elin kaleminden, ne amaçla çıktığı, ne amaçla Ergenekon sanığı avukatın yazıhanesine konulduğu, yazıhaneye konulduktan sonra da 80 yıllık süzme sızdırma devlet gazeteciliğinin yeni ve taze bir türüne al yayınla...” diye gönderilen belgenin aslında 24 saat içinde netleşmesi gerekirdi. Evhamsız bir
iktidar olsaydı, 24 saat yeterdi.
Geç olsun!
Güç olmasın!
Öcü belgenin encamı bu hafta belli oluyor. Demokratlığımız tarih yazıyor!
Hayat bizi utandırmasın!
***
"Belge doğru, gereğini yapın"
AKP ve Gülen'i Bitirme Planı için zamanında “Doğruysa gereği yapılır” diyen
Org. Başbuğ dün belgeyi unutup medyayı suçladı. Genelkurmay'da hazırlanan İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın
ıslak imzalı orijinalinin ortaya çıkması ve karargâhta belgeyle ilgili “
temizlik” yapıldığı ihbarı üzerine dün TSK'dan üç maddelik tuhaf bir açıklama geldi. Açıklamaya göre, belgeye yansıyan planın TSK'da yapılmış olması değil ama bu planla ilgili
ihbar mektubunun medyada yer alması “hukuk devleti adına kaygı verici,” haberin verilişinin yayına göre farklılığı ise “dikkat
çekici.” Genelkurmay ayrıca “Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun yürütülmesine hiçbir kimsenin ve kurumun itirazı olamaz” dedi. AKP'li
Bozdağ ise Başbuğ'a sözünü hatırlattı: Belge doğru, gereğini yapın
AKP
Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, orijinali savcılığa ulaşan “İrticayla Mücadele Eylem Planı” konusunda
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'u görev çağırdı. Başbuğ'un “belge doğruysa gereğini yaparım” diyerek güvence verdiğini hatırlatan Bozdağ, “Belge doğruysa bu belgeyi hazırlayan personel hakkında gerekli idari işlemlerin yapılarak gerekli müeyyidelerin uygulanmasını bekliyoruz” dedi. MHP ve CHP ise konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındı.
“Suç duyurusunda bulunduk”
Taraf'a konuşan Bozdağ, Taraf'ın belgeyi yayımladığı günlerde Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığı vasıtasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunduklarını hatırlatarak, orijinal belgenin ulaşmasıyla birlikte savcıların yeni delileri değerlendirerek gerekli işlemleri yapacağını söyledi. Suç duyurusunda, Taraf'ta yayımlanan belgenin araştırılıp doğruysa sorumlularının cezalandırılmasını istediklerini anlatan Bozdağ, orijinal belgenin savcılığa ulaştığı yönündeki haberlerin doğru olması halinde Genelkurmay Başkanlığı'nın da sorumlular hakkında idari işlem yapmasını beklediklerini kaydetti. Bozdağ, şöyle konuştu:
“Soruşturma açılmalı”
“Eğer gazetelerde yer alan haber ve bilgiler doğruysa o zaman yeni bir durum ortaya çıkmış demektir. Daha önce Sayın Başbuğ bunun bir ‘kağıt parçası' olduğunu söylemişti. Askeri Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığına yönelik kararın da nihai karar olmadığı, bu bilgi ve belgenin doğruluğuna dair yeni deliler çıkartılırsa bunun soruşturulacağını söylemişti. Bu durumda çıkan haberler doğruysa yapılan açıklamanın gereği olarak bu soruşturmanın açılması gerekmektedir. ‘TSK, demokrasi ve hukuk devleti ilkelerine bağlı ve saygılıdır. Bu ilkelere aykırı davranışlarda bulunan ve bulunabilecek bir personeli bünyesinde bulundurmaz' ifadesi en büyük teminat olmuştu. Eğer bu belge doğruysa bu belgeyi hazırlayan personel hakkında gerekli idari işlemlerin yapılarak gerekli müeyyidelerin uygulanmasını bekliyoruz.”
Albay 18 saatte tahliye edilmişti
Kurmay Albay Dursun Çiçek, önce Ergenekon savcıları tarafından ‘darbecilerle bağlantıları'nın anlatıldığı bir ihbar mektubu nedeniyle sorgulandı. Sorguda ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın ayrıntıları da soruldu.
Çiçek, sorgulanmasının ardından ‘silahlı
terör örgütü üyeliği' suçundan
nöbetçi 14. Ağır
Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Mahkeme ‘kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgular mevcuttur' diyerek Albay Çiçek'in tutuklanarak
Hasdal Askeri Cezaevi'ne gönderilmesine karar verdi. Aynı gece Çiçek'in avukatının itirazını hemen değerlendirmeye alan üç kişilik 14.
Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, geçici üye hakim Faik Saban'ın da bulunduğu toplantıda ‘oy çokluğu' ile tahliye kararı verdi. Böylece Çiçek'in
tutukluluğu sadece 18 saat sürdü.
Darbe günlüklerinden eylem planına
Albay Dursun Çiçek'in ismi ilk olarak 20 Haziran 2008'de yine Taraf'ın ortaya çıkardığı ‘Lahika-1' belgesiyle gündeme gelmişti. Belgeye göre, Genelkurmay, ‘üst yargı organları başkanlarını TSK ile aynı paralelde hareket ettirmeyi' amaçlıyordu.
Basın mensupları düzenli temasla yönlendirilecekti. Çiçek'in adı, Oramiral
Özden Örnek tarafından hazırlandığı belirlenen‘Darbe Günlükleri'nde de Dz. P. Kur. Yb. rütbesiyle sık sık yer aldı. Ayrıca Ergenekon sanığı emekli
Orgeneral Hurşit Tolon'da ele geçirilen 14 No'lu CD'deki belge ve fotoğrafların Çiçek tarafından gönderildiği ileri sürüldü.
Erdoğan: Sonuna kadar üzerine gideceğiz
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan,
Antalya'dan Pakistan'a hareketinden önce Antalya Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın orijinalinin ortaya çıkması ve Adlî Tıp'ın ‘ıslak imza' tesbitini değerlendirdi. Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin, “Daha önce bu konuda sonuna kadar gideceğinizi beyan etmiştiniz. Hükümetinizin bundan sonra atacağı adımlar neler olacaktır” sorusuna şu karşılığı verdi: “Yürütme olarak bize ne düşerse onu sonuna kadar yapacağımızı söylediğimiz gibi, bundan sonra da yine aynı kararlılık içerisindeyiz. Akşam farklı, sabah farklı konuşmayı sevmem. Arkadaşlarım da böyle bir şeyin içerisine asla girmezler”
Erdoğan, şu andaki süreci yargının devam ettirdiğini anımsatarak şunları söyledi: “Savcının elinde olan belge ne denli sağlamdır, Adlî Tıp raporunu savcı Bey nasıl değerlendirecektir, bunu ilgili mahkeme nasıl değerlendirecektir, o onların takdiridir. Bu konuda benim söyleyeceğim herhangi bir şey yoktur.” Erdoğan uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada da “Belgenin gerçek çıkması halinde TSK'nın bu lekeyi taşıyamayacağını” vurguladı.
Soruşturma bu kez ‘orijinal' olsun
Türkiye gündemine
bomba gibi düşen ve uzun süre tartışılan ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın orijinalinin savcılığa ulaşması yeni bir sürecin startını verdi. Belgenin yayımlanmasının ardından, altında imzası bulunan Kurmay Albay Dursun Çiçek'in,
sivil savcılar tarafından sorgulanması ile başlayan, nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanması ve ardından 18 saat içinde serbest bırakılması ile devam eden hukukî süreç şimdi tekrar başlayacak. Emekli
Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, hukukî anlamda yeni bir boyut kazanan soruşturmanın seyrini Taraf‘a yorumladı.
‘İrticayla Mücadele Eylem Planı'nın orijinali savcılıkta. Bundan sonra nasıl bir süreç işleyecek?
Askerî savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararını hukuka ve usule aykırı olduğunu daha önce de ifade etmiştim. Şimdi orijinalinin ortaya çıkması olaya yeni bir hukukî boyut kazandırdı. Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre yeni delillerin ortaya çıkması, savcılığa yeniden bu konuyu soruşturma imkânı verir. Hukuken iki soruşturmanın yürütülmesini bekliyorum. Birincisi, Genelkurmay Başkanı ‘kağıt parçası' ama ‘aslı çıkarsa da peşini bırakmam' dedi. Şimdi askerî yönden idari bir soruşturma gerekiyor. İkincisi ise zaten belgenin içeriği TCK'nın 49 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan ‘cebir ve şiddetle hükümeti kaldırmaya' yönelik bir plandır. O nedenle darbeye teşebbüs niteliğinde bir suçtur. Belge zaten Ergenekon sanığının ofisinde yakalandığı için de hukukî ve fiili irtibatı olduğu daha önce de ortaya çıkmıştı. Bu nedenle Cumhuriyet savcılığının darbeye teşebbüs suçlamasıyla altında imzası bulunan Albay Dursun Çiçek ve hazırlanmasında ve uygulanmasında kim varsa ortaya çıkarılıp yeniden haklarında dava açılmasını bekliyorum.
Albay Çiçek tekrar tutuklanır mı?
Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre böyle bir durumda yeni bir delil ortaya çıktığında, Çiçek'in daha önce tutuklanıp serbest bırakılması ‘yok' kabul edilir. Ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası isnadıyla dava açılması gerekir. Tutuksuz yargılandığında delil karartılması ve yok edilmesi ihtimalleri bulunduğundan savcılık tutuklu yargılamalıdır.
Şimdi gelişmeler onu gösteriyor ki, hakikaten Ergenekon
terör örgütü TSK'ya önemli bir şekilde sızmış. En azından kamu davası açmaya yeterli nitelikte deliller elde ediliyor. Henüz bir mahkûmiyet yok ama böyle olunca Silahlı Kuvvetler içine sızma, orada Karargâh Evleri çalışması kapsamında faaliyetlerin sürdüğü anlaşılıyor.
Belge, Ergenekon soruşturmasını nasıl etkileyecektir?
Ergenekon'da dördüncü
iddianame bekleniyor. Hukukî, fiili irtibat kurulan bir olay sonradan bu dava kapsamında birleştirilerek görülmesi hâlâ mümkündür. Çünkü, ceza yargılaması maddi gerçeği bulmaya çalışır. Bu açıdan demokrasiye karşı bir planın, siyasi otoriteyi yıkmayı öngören bir belgenin orijinalinin ortaya çıkması hukuk açısından çok önemli bir delildir. Savcılık da, daha sonra görülecek dava ile kovuşturma yönünden
Anayasa Mahkemesi de bu delili değerlendirecektir. Cumhuriyet savcılarının eli deliller bakımından daha da güçlenmiştir. Karar verme sürecinde maddi gerçeği aydınlatacak kuvvetli bir delil daha dosyanın içinde vardır. Bundan ötesini mahkeme takdir edecektir.
TSK, Albay Dursun haberlerinden rahatsız
Genelkurmay Başkanlığı, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı' belgesinin ıslak imzalı orijinalinin Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılara ulaşmasını ‘Mektubun ilk önce medyada yer alması kaygı verici' olarak yorumladı. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden yapılan açıklama şöyle:
“1. Bugün, bazı gazetelerde yer alan bir ihbar mektubu ve mektubun odağındaki gelişmelerin öncelikle medyada yer almasının sağlanması, hukuk devleti adına kaygı verici ve çok düşündürücüdür.
2. Benzerlerine sıklıkla rastlanan ihbar mektubu haberinin medyada veriliş biçimindeki ölçü ve duyarlılık derecesinin yayın organlarına göre gösterdiği farklılık da hayli dikkat çekicidir.
3. Hukuk devletinde her şeyin yasalara uygun olarak yürütülmesine hiçbir kimsenin ve hiçbir kurumun itirazı olamaz.”
TARAF