AB dönem başkanı
Portekiz, Fransa'nın aksi yöndeki çabalarına rağmen konferansla ilgili tüm resmi AB belgelerinde ''
katılım'' ifadesine yer verdi.
Dışişleri Bakanı ve
Başmüzakereci Ali
Babacan, konferansın ardından Portekiz
Dışişleri Bakanı Luis Amado ve
AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi
Olli Rehn ile düzenlediği basın toplantısında, isim vermeden Fransa'yı uyararak, ''Eğer bazı ülkelerin çabalarının altında
Türkiye'yi yıldırma, kendiliğinden (AB üyeliğinden) vazgeçirme niyeti varsa, peşinen söyleyeyim, başarılı olamayacaklar'' dedi.
Müzakerelere açılan trans-
Avrupa şebekeleriyle Türkiye'nin ulaştırma ve enerji ağlarında standartlarının yükseltileceğini ve Türkiye'nin alt yapısını geliştirirken AB'den mali
destek alacağını anlatan Babacan,
tüketicinin ve sağlığın korunması faslıyla da kamu sağlığının ve tüketici haklarının AB standartlarına ulaştırılacağını belirtti.
Türkiye'nin AB'ye katılım hedefinin Müzakere Çerçeve Belgesinde teyit edildiğini hatırlatan Babacan, ''üye ülkelerin süreci yoldan saptırma girişimlerine kararlılıkla karşı çıkmaları gerektiğini'' vurguladı.
AB dışişleri bakanlarının 10 Aralıkta genişlemeye ilişkin aldığı kararlarda da bazı çabalara rağmen Türkiye'nin müzakere sürecindeki hukuki kazanımlarının korunduğuna işaret eden Babacan, fasılların Müzakere Çerçeve Belgesine uygun olarak açılıp kapanmasının
doğal olduğunu belirterek,
teknik hazırlıkları tamamlanan fasılların
vakit geçirilmeden açılmaya devam edilmesini, AB Konseyinde görüşülmesi süren fasılların mevcut ilkeler ışığında bir an önce sonuçlandırılmasını ve AB
Komisyonunun henüz üye ülkelere ulaştırmadığı tarama sonu raporlarının en kısa zamanda tamamlanmasını beklediklerini bildirdi.
Babacan,
Slovenya dönem başkanlığı sırasında da müzakerelerin ilerletileceğine inançlarının tam olduğunu vurgulayarak, üç veya daha fazla sayıda faslın açılmasını beklediklerini anlattı. Babacan ''Türkiye müzakerelerin ilerletilmesi için üzerine düşeni yapıyor. En doğal hakkımız ve beklentimiz (AB tarafınca) daha önce alınan sözlerin arkasında durulması, sözlerin tutulması. Bazı ülkelerin (Türkiye konusundaki) siyasi ve hukuki durumu aşındırma çabası var. Bunun sorumlu bir yaklaşım olmadığını düşünüyorum'' dedi.
AB müzakerelerini sürdürme konusunda kamuoyu desteği ve siyasi irade bulunduğunu vurgulayan Babacan, ''Ayrıca bunu bir hak olarak görüyoruz ve bunun kolayca Türkiye'nin elinden alınamayacağını düşünüyorum. Eğer bazı ülkelerin çabalarının altında Türkiye'yi yıldırma, kendiliğinden (AB üyeliğinden) vazgeçirme niyeti varsa, peşinen söyleyeyim, başarılı olamayacaklar. Biz bunu sadece kendimiz için değil, AB'nin geleceği için de istiyoruz. Biz AB'nin gerçek anlamda bir küresel aktör olması gerektiğini düşünüyoruz. Dünyanın kendinden korkan bir AB'ye değil, kendinden emin bir AB'ye ihtiyacı var'' şeklinde konuştu.
''AB üyelerinin 'devlette devamlılık esastır' ilkesine ve 'ahde
vefa' ilkesine bağlı kalarak'' parti politikalarıyla devlet politikalarını birbiriyle karıştırmamasını isteyen Babacan, temel beklentilerinin her ülkenin ''imzasına sahip çıkması'' olduğunu ifade etti.
Bu arada, Türkiye'nin
Irak'ın kuzeyine yönelik operasyonuyla ilgili bir soru üzerine,
PKK'nın AB, NATO ve ABD tarafından
terör örgütü olarak teyit edildiğini hatırlatan Babacan, şunları söyledi:
''Dolayısıyla burada teröre karşı mücadeleden bahsediyoruz. Bunun için
ekonomik, sosyal, kültürel ve askeri enstrümanlar var. Bir program dahilinde bu enstrümanlar gereken şekilde kullanılıyor. AB'den
terörle mücadelede destek ve
dayanışma bekliyoruz ve yapılan açıklamalarda bunu görüyoruz.
Bu sorun Türkiye ile Irak arasında ya da etnik kökenler arasında bir mesele değil. Terörle mücadele söz konusu. Terör örgütü PKK bunu etnik kimlik meselesi gibi sunmaya çalışıyor. Bu dezenformasyona kanmamamız gerekiyor.''
PORTEKİZ DIŞİŞLERİ BAKANI AMADO
Portekiz Dışişleri Bakanı Luis Amado ise Portekiz dönem başkanlığının son resmi toplantısını Türkiye ile katılım konferansıyla gerçekleştirdiklerini belirterek, dönem başkanlığı programlarındaki genişleme taahhütlerine bağlı kalmış olmaktan ve Türkiye ile müzakerelerin ilerletilmesini sağlamaktan memnuniyet duyduğunu anlattı.
''Müzakere sürecini yolunda tutacak koşulları oluşturmaya çabaladıklarını'' kaydeden Amado, iki faslı açılmasını ''çok büyük başarı'' olarak gördüğünü ve bunda ''gerekli kriterleri karşılamak için büyük çaba gösteren Türkiye'nin'' katkısının önemli rol oynadığını ifade etti.
''Müzakere sürecinin ortasında oyunun kurallarını değiştirmek zordur'' diyerek dolaylı olarak Fransa'yı uyaran Amado, dünyanın zor ve hareketli bir dönemden geçtiğini, Türkiye ile müzakere sürecini yolundan saptırmayarak, ''AB'nin stratejik çıkarlarını korumaya ve ileriye götürmeye çalıştıklarını'' vurguladı.
OLLI REHN
AB Komisyonunun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'e de müzakerelerin ilerletilmesine verdiği destekten dolayı teşekkür eden Amado, ''Sayın Rehn'in güçlü müdahaleleri olmasaydı, bugün burda olmazdık'' dedi.
Bu arada, bir
Alman gazetecinin, ''Türkiye ile müzakere ediyorsunuz. Fakat birbirlerinize isimlerinizle çağırıyorsunuz ve dost, ortak gibi ifadeler kullanıyorsunuz. Daha mesafeli olmanız gerekmiyor mu?'' şeklindeki sorusu üzerine Luis Amado, ''Bu aptalca soruya
cevap vermeyeceğim'' dedi.
Gazetecinin bunu
protesto etmesi üzerine Amado, ''Evet sorunuzun aptalca olduğunu söyledim. Nasıl sizin siyasetçileri eleştirme hakkınız varsa, benim de sizin sorunuza aptalca diyebilme hakkım olmalı'' diye konuştu.
Rehn de Türkiye'nin müzakereleri sürdürdüğüne ve gerekli kriterleri karşılaması durumunda üye olacağına dikkati çekerek, birbirlerine ''ortak'' ve ''dost'' gibi ifadelerle seslenmelerinin çok doğal olduğunu belirtti.
Kendisinin de basın mensuplarına ''Değerli arkadaşlar'' şeklinde seslendiğini anlatan Rahn, ''Baylar, bayanlar mı demem gerekiyor?'' diye sordu.
Türkiye ile iki faslın daha müzakerelere açılmış olmasının ''katılım müzakerelerinin yolunda gittiğini gösterdiğini'' anlatan Rehn, Slovenya dönem başkanlığında 2-3 faslın daha açılması beklentisini dile getirerek, bunun daha çok Türkiye'nin açılış kriterlerini karşılaması ve yeni reformlar yapmasına bağlı olduğunu kaydetti.
AB Komisyonu Başkanı
Jose Manuel Barroso'nun önümüzdeki aylarda Türkiye'yi ziyaret edeceğini anlatan Rehn, bunun ''AB Komisyonu ve AB'nin (Türkiye'ye karşı) taahhütlerine bağlılığının açık işareti olacağını'' ifade etti.
AA