Gazeteciler sonunda teşhisi koydu

Başbakan Tayyip Erdoğan ile Aydın Doğan arasındaki tartışma, 'medyada otokontrol' meselesini yeniden Türkiye'nin gündemine taşıdı.

Gazeteciler sonunda teşhisi koydu

Konu, dün CNN Türk'te yayınlanan Tarafsız Bölge programında masaya yatırıldı. "Medya ve siyaset ilişkisi" konusunda görüş bildiren gazeteciler, Türk basınındaki temel eksiklere parmak bastı. Ahmet Hakan Coşkun'un sunduğu programa Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ekrem Dumanlı, Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi, Milliyet Gazetesi yazarı Hasan Cemal, Radikal Gazetesi yazarı Oral Çalışlar, Sabah Gazetesi yazarı Nazlı Ilıcak ve Radikal Gazetesi yazarı Hasan Celal Güzel katıldı. Programda Başbakan Tayyip Erdoğan'ın üslubu eleştirilirken, özeleştiri de yapıldı. Bu çerçevede medya-siyaset ilişkisinin yeniden düzenlenmesinin kaçınılmaz olduğu fikri ağır basarken, gazetecilerin kendi etik kurallarını kendisinin belirlemesi gerektiğinin altı çizildi. Görüşler özetle şöyle: Hasan Cemal (Milliyet) Gazeteciler olarak kendi ilkelerimizi belirlemeli ve savunmalıyız. Medyanın yanlışları nedir? Neleri yanlış yapıyoruz, biz gazeteciler olarak ilkelerimizi ne kadar savunuyoruz? Buralardaki yanlışlarımız neler? Burada hiç kuşkusuz bunları takip etmek gerekiyor. Bu tür kavgaların Türk demokrasisine hiçbir katkıda bulunmadığı defalarca ortaya çıktı. Sayın Erdoğan'ın daha soğukkanlı olması gerekiyor. Basın özgürlüğüne ve gazetecilere daha çok tahammül etmeyi öğrenmesi gerekiyor. Ekrem Dumanlı (Zaman) Başbakan Erdoğan ile Doğan medyası arasındaki tartışmada medya dayanışma içinde olmalıydı. Eksiklikleri gazetecilerin kendi aralarında halletmesi gerekir. Ne yazık ki Türk medyasının sabıkası iyi değil. Biz bir prensip sahibi olmalıyız. 2009 seçimleri geliyor. Aynaya bakmaktan korkmayalım. Deniz Feneri iddianamesinden 10 manşet çıkaran bir gazete Ergenekon iddianamesinden 10 satır yazmazsa bir tutarsızlık ortaya çıkar. '410 el kaosa kalktı' manşetini buna dahil edebiliriz. Doğan Grubu, bu tür konularda neredeyse ağız birliği yaparak koro oluşturdu. Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, Köşk konusundaki tavrını buna örnek olarak gösterebiliriz. Bunların hepsi birikti birikti ve patlama yaptı. Başbakan'ın üslubunu eleştirelim. İçerik ve üslup eleştirilebilir. Meslektaşlarına bile en küçük bir saygı duyulmayan ve iftiraların kol gezdiği bir sektörde çalışıyoruz, bunu da unutmayalım. Aydın Doğan, kendini savunmak için yine kendi televizyonunda yayına çıkıyor. Orada bile yaptığı açıklamasında "yandaş medya", "bir kısım medya" gibi ifadeler kullanınca herkes şaşırdı. Sayın Doğan, başta ayrımcılık yaptı. Nazlı Ilıcak (Sabah) Ekrem Dumanlı'ya yakın duruyorum. Siyasetçi kadar medyayı da eleştirmek lazım. 2000'li yıllarda RTÜK kanunu tartışılırken, biz medya sahiplerinin kamu ihalelerine girmemelerini istedik. Bu tür çıkışlardan dolayı Doğan Grubu'nda benden üstü kapalı "sürtük" diye bile söz etmişlerdi. En son olarak bir gazete çıkıp AK Partili Fırat'ı uyuşturucu kaçakçısı olarak açıklıyor, ilan ediyor. Tekzip gönderiyorsunuz; ancak yayınlanmıyor. Çok çirkin şeyler yaşanıyor. Siyaset kendine göre medya yaratmaya çalışıyor. Medya patronları da ticari amaçları için siyaseti yönlendirmeye çalışıyor. Bu temel sıkıntıdan Türkiye kendisini kurtarmalı. Bunu düzenlemek için iktidarın 6 yıldır gerekli adımı atmadığını görüyoruz. Oral Çalışlar (Radikal) Başbakan, Doğan'a kızabilir, haklı da olabilir; ancak bunu söyleyemez. Tehdit edemez, şantaj yapamaz ve almayın çağrısı yapamaz. Ayrıca medyanın hataları da var. Medya kuruluşlarının ihalelere girmemeleri gerektiğini çok söyledik. Bunu yazan insanlarız, bu olayda çok ciddi bir sorun var. Gazeteciler örgütsüz. Türkiye, bu konuda neredeyse tek ülke. Cemiyet çok zayıfladı. Güzel'den Ekşi'ye sert tepki Programa Ankara'daki stüdyodan katılan Hasan Celal Güzel ile Hürriyet Gazetesi Başyazarı Oktay Ekşi arasında tartışma yaşandı. Ekşi, Güzel'in bir gazeteye verdiği mülakatta, "Aydın Doğan, Müslüman bir Anadolu insanı! Hata Doğan Grubu yöneticilerinde." yönündeki sözlerini hatırlattı. Bunun üzeirne Güzel, bu sözlerin kendisine ait olmadığını ve bunu da kendi köşesinden yalanladığını söyledi. Güzel, "Ben bunu kendi köşemden yalanlarken Aydın Doğan medyası hâlâ bu konuda ısrar ediyor. Kendi arkadaşlarına bunu yapanlar Erdoğan'a neler yapmaz ki... Başbakan'ın üslubunu da eleştiren Güzel, basın hürriyetine tahammülün "demokrasinin en başta gelen şartı" olduğunu söyledi. Basının özgürlüğü için editöryal bağımsızlığı jakoben zorba odaklara karşı da savunmak gerektiğinin altını çizen Güzel, "Ne yazık ki Türk basını şimdiye kadar antidemokratik uygulamalar konusunda hiç iyi imtihan verememiştir." ifadesini kullandı.
<< Önceki Haber Gazeteciler sonunda teşhisi koydu Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER